0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları  (Okunma Sayısı: 1551 Kere Okundu.)
« : Nisan 17, 2009, 10:35:44 ÖS »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


“ Konunun geri kalan bölümünde 17.yy bilimini izler görünen felsefi inançları ve modern bilimin Newton dönemi biliminden ayrıldığı kimi yönleri ele alacağım.

Kaydedilecek ilk şey, fizik yasalarından hemen bütün animizm izlerinin silinmesidir. Grekler, bu denli açık söylememişlerse bile,devini gücünü iyiden iyiye bir yaşam belirtisi saymışlardır. Sağduyu gözlemi hayvanların kendi başlarına,ölü maddeninse dış bir gücün zorlamasıyla devindiği sonucunu verir.

Aristoteles’te bir hayvan ruhunun değişik işlevleri vardır. Onlardan biri, hayvanın bedenini devindirmektedir. Grek düşüncesinde Güneş ve gezgenler tanrı olmaya yatkındırlar ya da hiç değilse tanrılarca düzene sokulur ve devindirilir.

Anaxagoras,başka türlü düşündüğü için kafir olmuştu. Demokritos gerçi başka türlü düşünmüş,fakat onun düşüncesi, Platon ve Aristoteles’I desteklemek amacıyla,sadece Epikurosçularca ele alınmaları dışında bilinmezlikten gelmişti.

Aristoteles’in devinmemiş devingenleri, tanrısal ruhlardır. Kendi başına bırakıldığında herhangi bir cansız cisim hemen eylemsiz duruma gelir. Böylece eylemin durmaması demek ruhun madde üzerindeki sürekli etkisi demektir.

Bütün bunlar ilk eylem yasasıyla değişti. Cansız madde bir kez devinmeye girdi mi,dış bir nedenle durdurulmazsa sürekli olarak devinimde kalacaktır. Ayrıca,eylemi değiştiren dış nedenlerin kesin belirlendiklerinde maddi olduğu ortaya çıkarıldı. Güneş Sistemi herhalde,kendi momentumu ve kendi yasalarıyla sürdürür gider eylemini.

Yine de mekanizmayı çalışmaya başlatacak bir Tanrı gerekli bulunuyordu. Newton’a göre gezegenler,başlangıçta Tanrı’nın eliyle boşluğa atılmışlardı. Fakat Tanrı, bu işi yapıp “Çekim olsun” dediğinde her şey artık tanrısal bir müdahaleye gerek kalmaksızın kendi başına sürdürüyordu işini.

Laplace, faaliyete geçen (işlerlik kazanan) kuvvetlerin gezegenlerin Güneş’ten ayrılmasına yol açmış olabileceğini ileri sürünce, Tanrı’nın doğa oluşundaki payı daha da azaldı. Tanrı,yaratıcı olarak kalabilirdi. Bu bile kuşkuluydu. Çünkü dünyanın bir başlangıca sahip olduğu açık değildi. Bilim adamlarını çoğu her ne denli sofuluk örneğiyse de,onların getirdiği görüş, Sünniliği zedeliyordu ve Tanrıbilimciler huzursuzluk duyuyorlardı haklı olarak.

Bilimden doğan başka bir şey, insanın evrendeki yeri hakkındaki görüşünü derinliğine değiştirdi: Ortaçağ dünyasında Dünya, göklerin merkeziydi ve insanla ilgili her şeyin bir amacı vardı.

Newton’daysa Dünya,seçkin bir yıldız değil, küçük bir gezgendi. Gökbilimsel uzaklıklar öylesine büyüktü ki, Dünya, onlara bakıldığında bir toplu iğne başı kadardı. Bu görkemli aygıtın,toplu iğne başı büyüklüğündeki bir yerde yaşayan yaratıklar için tasarlanmadığın anlaşılıyordu.

Dahası Aristoteles’ten beri bilim görüşünün ayrılmaz bir parçasını biçimleyen amaç, şimdi bilimsel işlemin dışına atılmıştı. Herhangi biri hala,göklerin,Tanrı’nın korkunç büyüklüğünü(azametini) ilan etmek için yaratıldığına inanabilirdi. Fakat kimse, herhangi bir inancın gökbilimsel bir hesaba karışmasına izen veremezdi. Dünya’nın bir amacı olabilirdi. Fakat,bu tür amaçlar artık bilimsel açıklamalara katılamazdı.

Kopernikçi kuram, insanın övüncünü azaltır görünebilir. Fakat gerçekte buna karşı bir etki yapmıştır… Tanrı karşısında alçakgönüllü olmak hem doğruydu, hem de özgörülü. Tanrı, gururlu olanı cezalandırırdı. Vebalar, seller, depremler, Türkler,Tatarlar,kuyruklu yıldızlar karanlık çağları birbirine kattı ve bu gerçek, birer tehlikeli öğe olan felaketlerin,ancak alçakgönüllü olmaya daha çok yer verilmesiyle savuşturulabileceği hissedildi.

Ancak insan bilimsel utkuları elde ederken,alçakgönüllü kalmak olanaksızdı:

Doğa

Ve

Doğa yasaları

Gizlenmişti karanlığa.

Tanrı

“Newton” olsun deyince.

Onlar

Çıktı tüm

Aydınlığa.

Bu denli muazzam bir evrenin yaratıcısı, ileme konusunda insanları küçücük bir teolojik yanlış yüzünden cehenneme göndermekten daha iyi bir yol düşünmüştü kesinlikle. ..

İnsanoğlunun kendinden emin olması miskinlikten kurtulması için başka pek çok neden vardır. Tatarlar, Asya dışına çıkmaz olmuş,Türkler artık bir tehlike olma niteliğini kaybetmiş. Kuyruklu yıldızlar Halley’in yardımıyla korku tahtından indirilmiş,depremler yine dehşet vermekle birlikte bilim adamlarının ilgisini çekmiş bu yüzden ilginç bulunmuştur. Depreme çare bulunamadı diye üzülen bilim adamı çıkmamıştır pek.

Batı Avrupalılar çabucak zenginleşiyor dünyanın efendisi olmaya doğru gidiyorlardı. Amerika’yı fethetmişlerdi. Afrika ve Hindistan’da güçlüydüler,Çin’de saygı görüyorlar,Japonya’da korkutucu oluyorlardı. Bütün bunlara,bilimin,buluşun zaferleri eklenince 17.yy’da yaşayanların, kendilerini Pazar ayinlerindeki gibi zavallı günahkar olarak değil,azametli insanlar olarak görmelerine şaşmamalıydı.

Modern kuramsal fiziğin Newton sisteminden ayrıldığı yanlar vardır. Bu ayrılıkları “kuvvet” kavramını ele alarak başlatabiliriz. “Kuvvet” 17.yy’da çok gözdeydi fakat bugün artık gereksiz sayılmaktadır. Newton’da,eylemi gerek miktar,gerekse yön bakımından değiştiren bir nedendi o. neden kavramı önemli sayılmış ve kuvvet,biz itip çektiğimiz zaman deneyimlediğimiz şey biçiminde,düşsel olarak kavranmıştı.

Sonuçta kuvvet, uzaktan etki eden çekime bir itiraz olarak görüldü.(çev notu: Çekim bir kuvvetse onun itip çeken bir varlıkla ilgili olması gerekiyordu. Halbuki çekim arası bir ortama ve onun duyulmasına neden olan bir varlığa bağlı bulunmadığına göre,kuvvet tanımı onunla uzlaşmaz demek oluyor).

Newton’un kendisi de kuvvetin aktarıldığı bir ortam bulunduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Yavaş yavaş tüm denklemlerin,kuvvetleri işin içine karıştırmadan yazılabileceği anlaşıldı. Yani bu ilişkinin (çekim ilişkisinin) “kuvvet” aracılığıyla ortaya konmuş olması,bilgimize bir şey katmamaktaydı.

Gözlemler, gezegenlerin bütün zamanlarda Güneş’ten uzaklıklarının karesiyle ters orantılı bir ivmeye sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Kısacası bir ivmenin çekim “kuvvet”inden doğduğunu söylemek, afyonun uyutucu hassası olduğu için insanları uyuttuğunu söylemek kadar sözeldir.

Modern fizikçi böylece yalnız ivmeleri belirleyen formülleri dile getirir ve “kuvvet” sözcüğünden bütünüyle kaçınır. “Kuvvet”,eylemlerin nedenleri konusundaki vitalist(canlıcı) görüşün zayıf bir imgesiydi(hayaliydi). Bu imge yavaş yavaş önemini yitirdi.

Kuantum fiziğine gelene değin,eylemin ilk iki yasasının asıl demek istediğini,yani dinamik yasalarının ivme terimleriyle dile getirilmesi gereğini herhangi bir ölçüde değiştirecek hiçbir şey ortaya çıkmadı.
Bu bakımdan gök cisimlerinin yörüngelerinin biçimlerini dile getiren yasaları araştıran Coppernicus ve Kepler, eskilerle aynı kategoridedir.

Newton bu biçimde dile getirilen yasaların, yaklaştırmadan başka bir şey olamayacağını açığa koymuştu. Gezgenler,tam elips çizmezler. Çünkü başka gezegenlerin çekimi bu yörüngelerde sapmalar gerçekleşir. Aynı nedenle onlar aynı yörüngeyi de çizmezler.(s: 289)

Fakat ivmeleri ele alan çekim yasası çok basitti ve Newton’un ölümünden iki yüz yıl sonrasına kadar bütünüyle doğru sayıldı. Çekim yasası, Einstein tarafından düzeltildiğinde bile o,ivmeleri ele alan bir yasa olarak kaldı.

Enerjinin korunmasının  ivmeyi değil, hızları ele alan bir yasa olduğu doğrudur. Fakat bu yasaya başvuran hesaplamalarda yine ivmeler geçmektedir.

Kuantum mekaniğinin ortaya koyduğu değişmelere gelince,onlar köklüdür. Fakat bir dereceye değin tartışma ve kesinsizlik söz konusudur orada.

Newton felsefesinde şimdi sözü edilmesi gereken bir değişim vardır. Bu değişme, mutlak uzay ve mekanın bir yana bırakılmasıdır.

Okuyucu bu sorunun Demokritos’la ilgili olarak söz konusu edilişini anımsayacaktır. Noktalardan kurulu uzaya ve anlardan kurulu zamana inanmıştı Newton. Bu zaman ve uzay, kendilerini kaplayan cisimler ve olaylardan bağımsızdır.

Uzay açısından Newton, kendisini destekleyecek empirik bir kanıta sahipti. Mutlaka dönüşü belirleme olanağı ve yeteneği veren fiziksel görünümlü (fenomenli) kanıttır bu.

İçi su dolu bir kova döndürülürse,su kovanın kenarlarına doğru yükselir ve merkezde alçalır. Kova, boşken çevrildiğinde böyle bir olay söz konusu değildir doğallıkla. Newton’un ardından Foucault pandül deneyi Dünya’nın döndüğünü gösterdiği düşünülen bir sonuç verdi.

En modern görüşlerde bile mutlak dönüş sorunu güçlükler göstermektedir. Eğer bütün eylem göreliyse, Dünya’nın döndüğü varsayımıyla göğün döndüğü varsayımı arasındaki ayrım salt sözeldir. Onlar arasında “John, James’in babasıdır” ve “ James, John’un oğludur” tümceleri arasındaki ayırımdan daha büyük bir ayırım bulunmamaktadır.

Eğer gök dönüyorsa,yıldızlar ışıktan daha hızlı gider. Böyle bir şey olanaksızdır. Bu güçlüğe bulunan modern karşılıklar bütünüyle doyurucudur. Fizikçilerin eylemin ve uzayın mutlak göreli olduğunu kabul etmelerine yol açması koşuluyla bu doyuruculuk.

Uzay ve zamanın uzuy-zaman biçiminde birleştirilmesi evren hakkında Galileo ve Newton’dan gelen görüşümüzü büyük ölçüde değiştirdi.

WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları
« Posted on: Nisan 18, 2024, 09:19:21 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları e-book, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları programı, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları oyunları, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları e-kitap, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları download, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları hikayeleri, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları resimleri, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları haberleri, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları yükle, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları videosu, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları şarkı sözleri, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları msn, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları hileleri, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları scripti, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları filmi, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları ödevleri, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları yemek tarifleri, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları driverları, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları smf, Bilimsel Buluşların Felsefi Sonuçları gsm
Yanıtla #1
« : Nisan 17, 2009, 10:44:24 ÖS »
Avatar Yok

BemaGül
*
Üye No : 15237
Yaş : 41
Nerden : Antalya
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 341
Mesaj Sayısı : 4 959
Karizma = 10


    Grek düşüncesinde Güneş ve gezgenler tanrı olmaya yatkındırlar ya da hiç değilse tanrılarca düzene sokulur ve devindirilir.Bu söz bana üniversitede düzenlenen bir tur gezisinde Mardine gitmiştik arkadaşlar ve eski çaglarda  güneşi tanrı görerek, güneşe tapan insanların ibadet yapmak için bulundugu bir tapınagı gezmiştik gerçekten ilginçti teşekkürler canım bulundugun istikamette tam yol ileri Emily bitanem dogru ve emin admlarla ilerliyosun tebrik ediyorum seni   Göz Kırp.
 
« Son Düzenleme: Nisan 18, 2009, 01:07:56 ÖÖ Gönderen : Baby_Teen »
Yanıtla #2
« : Temmuz 10, 2009, 12:16:33 ÖÖ »
Avatar Yok

dreamily
*
Üye No : 6603
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 773
Mesaj Sayısı : 11 794
Karizma = 11817


ayrıntılı bilgiler için teşekkürler
Yanıtla #3
« : Temmuz 10, 2009, 03:59:16 ÖÖ »
Avatar Yok

yalnısslık
Üye No : 0
Nerden :
Konu Sayısı : 750
Mesaj Sayısı :
Karizma = 0

Sağol. emegne saglık
Yanıtla #4
« : Temmuz 12, 2009, 03:48:33 ÖS »

MaViSh
*
Üye No : 3490
Yaş : 32
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 777
Mesaj Sayısı : 8 087
Karizma = 16200


emeğine sağlık

Ne Ağlayacak Kadar Günahkarım...
Ne Göklere Çıkabilecek Kadar Masum...


Ne Geçmişte Yaşadıklarımdan Huzursuzum...
Ne Şu An Yaptıklarımdan Mutlu...


Sırlar İçinde Bir Dünyam Var Birde
Sen Varsın İçinde...


Ne Seni Kaybedecek Kadar Cesurum...
Ne De Seni Kazanacak Kadar Güçlü...
Yanıtla #5
« : Temmuz 12, 2009, 03:53:25 ÖS »

labonde
*
Üye No : 18132
Nerden : Trabzon
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 296
Mesaj Sayısı : 5 247
Karizma = 5229


teşekkürler deısık bılgıler

Bu gönlüm gönlüm senindir
Çekinme bebeğim beni sevindir
Bak bu yürek sevgilim
Bir ömür geçsede yine esirin
İster öldür ister güldür bebeğim
İnanki değişmez bende sevgin

Sen henüz açmamış bir çiçeksin
İçinde bir meltem sıcak bir nefessin
Dinle bize birbirimiz lazım
Hadi gül gülümse benim çeşminazım...
Yanıtla #6
« : Temmuz 17, 2009, 02:24:07 ÖÖ »
Avatar Yok

Mavi_Kiyamet
*
Üye No : 26505
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 12251
Mesaj Sayısı : 47 783
Karizma = 55168


çok Degisik Ve Anlamli Gerçekten Emegine Saglik

Wmhocasi.com
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Dualizm Felsefi Sistemi
Felsefe
imge34 2 971 Son Mesaj Eylül 19, 2014, 12:45:03 ÖÖ
Gönderen : dogulu63


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular