Hatırlarsınız... Çok değil, bundan iki ay kadar önce Türkiye'ye bir 'muhteşem' adam gelmişti. Biz de 'Dünyaya hikaye yazmanın inceliklerini öğreten adam' ya da 'Hollywood'un 1 numaralı senaryo hocası' olarak tanınan bu 'muhteşem' adamdan yani Robert McKee'den ve milyonlar satan kitabı 'Story'den söz etmiştik. Ertesi gün de Plato Yayınları'ndan Uygar Karal müjdeyi vermişti: Kitabın Türkçe'sinin baskısına başladık! Gel zaman git zaman, nihayetinde şu 10 günlük tatilimizde, 'Story'yi kendi dilimizde okuma fırsatı bulduk. Bir: Bu kitap öyle herkesin okuyacağı bir roman değil! Belli bir kitleye yönelik; senaristler, yönetmenler, yazıyla uğraşanlar, oyuncular falan... (Biliyorduk da yine de altını çizelim.) İki: Zaten öyle roman gibi okunacak bir kitap da değil! Öğretici. Üç: Öğrenmek isteyenlerin de hercai gönülle okuyacakları türden değil! Özel zaman gerekiyor. Demek istediğim; 'Story' bir tatil kitabı olma zihniyetinden çok uzak, kesin!
***
Ben asıl bambaşka bir hikaye anlatacağım; 'Nikah Yalanları'nı... Bildiğiniz üzere evlilik sezonundayız. Arka arkaya düğün dernek kuruluyor. Geçenlerde çıkan 'Nikah Yalanları' bu nedenle pek bir manidar! Artemis Yayınları'nın çıkardığı ve Robin L. Smith'in 'kusursuz evlilikler hakkındaki gerçekler'i anlattığı kitapta, eşlerin evlenirken birbirlerine söylediği yalanlar sıralanıyor. Smith, evlilikleri korumak için okurları uyarıyor: "Kendinize yalan söylemeyin!" İşte o yalanlar: Yalan: Ambalaj güzel paketlenmişse, içeriği mükemmel olacaktır. Gerçek: Ambalaj size içerik hakkında bilgi vermez! Kendinize şunu sorun: İçeride olanı da, dışarıda olan kadar seviyor musunuz? Yalan: Geçmiş geride kaldı. Gerçek: Geçmiş sizi nikah masanıza götürecek. Kendinize şunu sorun: Kendinizi tam anlamıyla ve dürüstçe tanıtıyor musunuz, yoksa eşinizin hakkınızdaki 'gerçeği' öğrenmesinden korkuyor musunuz? Yalan: Hiçbir şey yalnız kalmak kadar kötü olamaz! Gerçek: Yalnız ve özgür olmak, birlikte ve denetim altında olmaktan iyidir. Kendinize şunu sorun: Bütünüyle uyanık ve ilişkinizin tam anlamıyla içinde misiniz, yoksa korku ve yorgunluğunuz kontrolü elden bırakmanıza mı neden olmuş? Yalan: İyi geçinmeye çalışmalısınız. Gerçek: Mutlu evliliklerde, reddedilme korkusu taşımadan gerekli her şeyi sorabilirsiniz. Kendinize şunu sorun: Eşiniz farklı yönlerinizi sevip saygı duyuyor mu, yoksa sevdiğiniz şeyleri küçümseyerek tercihlerinizi aptalca, züppece ya da delilik olarak mı nitelendiriyor? Yalan: Ruhunuzu karartan ve acı çekmenize yol açan fedakarlıklarla yaşamayı öğrenebilirsiniz ve buna aşk dersiniz. Gerçek: Acı çekmek aşk değildir. Kendinize şunu sorun: Sırf korktuğunuz için eskiden aklınıza bile getiremeyeceğiniz, kabul etmeyeceğiniz tavizlerde bulunduğunuz oldu mu? Yalan: Sen ve ben dünyaya karşı gelebiliriz. Gerçek: Sığınıkta yaşayarak büyük bir evlilik gerçekleştiremezsiniz. Kendinize şunu sorun: Aşkınız sizi özgür bırakıyor, çevreniz genişliyor mu, yoksa nefes almanızı güçleştiriyor mu? Yalan: Aynı Tanrı'ya inanırsanız, aynı değerleri paylaşırsınız. Gerçek: Değerler yaşadıklarınızdır, inandıklarınız değil. Kendinize şunu sorun: Eşinizin davranışları sizi neşelendirip rahatlatıyor mu, yoksa ruhunuzu karartıp midenizi mi bulandırıyor? Yalan: Evlilik, özgüven kazanmanın otomatik girişidir. Gerçek: Bu kuruma girmeden önce sağlıklı olmalısınız. Kendinize şunu sorun: Evliliğiniz sizi yüceltiyor mu, yoksa batırıyor mu? Buyurun... Söz sizde!