Bize bahşedilen hayatı, kendimiz ve etrafımıza yönelik en faydalı bir şekilde yaşamak için çabalarız. Gençlik evresinden sonra herkes için hayat standartları, belli bir paralellikte devam eder. Okul hayatı bitmiş, iş hayatının içinde bir dereceye gelinmiş, evlat sahibi olunmuş bir şekilde temel beklentiler kendimiz için artık gerçekleşmiştir. Hayat bir müddet sonra, her günün tekrarı gibi akar durur. Sonra bu yaşantı kişi için bir alışkanlık haline gelir. Aslında kişinin en çok korkması gereken durum alışkanlıklardır. Bazen bunlar o aşamaya gelir ki, sanki o alışkanlıklar harici bir şeye kalkışılsa, korkular bir anda önümüzde adeta set oluşturur. Bu sebeple hayatın hangi evresinde, ya da yaşında olursak olalım her daim kendimizi güncel tutmalı, umutlarımızı ve hayallerimizi her zaman yenilemeliyiz. Belli bir yaşta bir hayalin peşinden koşabilirken, bir zaman sonra kendimiz için başka bir hayalin peşine gidebiliriz. Ama herkes kendisi için her zaman en güzeli ve en iyiyi ister. En güzel ve en iyiden maksat ise kişiyi yaşadığı hayatta ve yaptığı işte mutlu edecek ve huzuru sağlayacak herşeydir.


Geçen yıllar kişinin karakteri, hayatı ve düşünceleri konusunda belli bir ivme kazandıracaktır. Kişi kendisini her gün güncellemek ve her gününü eş değer kılmamak istiyorsa özel bir çaba içinde olmalıdır. Bu sebeple öğrendiği her yeni bilgi kişinin bakış açısında ve beklentilerinde değişikliğe de yol açacaktır. Bu sebeple yapmak istediğimiz ya da gerçekleştirmek istediğimiz bir takım düşüncelerimiz zamanla değişikliğe uğrayabilir. Bir düşünceden diğer düşünceye geçiş, bir duygunun yerini bir başka duyguya devredişi gibidir. Çok istediğimiz, arzu edip de bir takım nedenlerden dolayı vazgeçtiğiniz planlarımız olabilir. Bazen düşüncelerimiz yüz seksen derece aksi istikamete doğru bir "U" dönüşü bile yapabilir. Bu bizim her gün ve her an bilgilerimizle ve birikimlerimizle, üzerine ilave ettiğimiz istişarelerimizle yeniden yeni yeni fikirlere sahip oluşumuzdandır. Vitrinde görüp çok beğenmemize rağmen, mağazaya girdiğimizde ayağımıza giydiğimiz bir ayakkabının bize göre olmayışını fark edişimiz gibidir.


Duygu da, düşünce de, ya gittikçe yoğunlaşır, adeta bir amaç halini alır, ya da aynı fikirlerden yavaş yavaş soğuyabilir, hatta o fikirleri anında terk ettiğimiz de olabilir. Hayat içinde, her rengi ve her duyguyu barındırır. Bir zaman yaşantımıza yön veren beklentilerimizin yerini farklı beklentiler alabilir. Kişi kendisini en iyi yerde konumlandırmak ve mutlu bir hayatın içinde olmak istiyorsa asla umut etmekten ve hayal etmekten vazgeçmemelidir. Belli bir yaştan sonra nice şairler, yazarlar, bilim adamları çıkmıştır. Hayat kişinin isteklerinin peşinde koşması ve kendisini ona göre kodlaması ile eşdeğer ilerleyecektir. Hayatımız monoton bir hal aldı ise, ve bu monotonluk bizi mutlu etmiyorsa silkelenme ve yeni hayatlara adım atma vakit geldi demektir. Asla korkmamalıyız ve hayallerimizin peşinden gitmeliyiz. Unutmayalım ki yaşayabileceğimiz sadece bir hayatımız ve buna karşın mutlaka bir şansımız vardır.