0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını  (Okunma Sayısı: 737 Kere Okundu.)
« : Mayıs 05, 2013, 11:03:24 ÖS »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


Kızılordu’nun Azerbaycan’a müdahalesiyle gözler bir kez daha dünyanın en kar*maşık etkin yapısına sahip olan Kafkasya’ya yöneldi. Bölgedeki sorunlarda sürekli ola*rak birbirini suçlayan Azerbaycan ve Ermenistan nasıl kuruldu, bugünkü noktaya nasıl gelindi ve yarın neler olabilir? Gorbaçov’un Cumhuriyetlerin dağılmasını önlemek için hazırladığı stratejinin ne olduğu da bir başka merak edilen konu.
Sonunda, beklenen ama istenmeyen oldu. 1986 Aralık’ında Kazakistan’ın başkenti Alma Ata’da, Moskova’nın atadığı parti liderinin değişmesi için yapılan ilk milli gös*teriden bu yana, sürekli artan etnik huzursuzlukları, uzlaştırma yoluyla gidermeye çalı*şan Gorbaçov, nihayet tankları devreye soktu. Kızılordu, Bükü’ye girdi, direnen Azeriler öldürüldü ve böylece ‘ ‘ Huzur ve güven ortamı! ’ ’ sağlanmış oldu.
Dünya kamuoyunun gözü, son gelişmelerden sonra Kafkaslara çevrildi. Hazar Denizi ile Karadeniz’in arasında kalan bu bölge, birdenbire siyaset bilimcilerin ve siyaset sosyologlarının ilgi odağı haline geldi. Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinin kuruluşu ve tarihsel kökenli düşmanlıkları yeniden gazete sayfalarını süslemeye başladı; Gorbaçov’un, olaylar patlama düzeyine gelmeden, her iki cumhuriyete de, Litvanya’ya yaptığı gibi neden bir iyi niyet ziyaretinde bulunarak uzlaştırmaya çalışmadığı sorgu*landı; müdahalenin niye, toprak talebinde bulunarak olayları başlatan Hristiyan Ermenistan’a değil de, yalnızca Müslüman Azerbaycan’a yapıldığı konusunda bazı kuşkular uyandı ve nihayet Gorbaçov’un, yirminci yüzyılın son çok uluslu imparator*luğunu kurtarmak için nasıl bir yol izlemeyi düşündüğü merak edilmeye başlandı.

AZERBAYCAN’IN BAĞIMSIZ DEVLET OLUŞU

Yıl 1917... Bolşeviklerin önderliğindeki devrimciler, Çarlık Rusyası’nda iktidarı ele geçiriyorlar. Bir etnik mozaikler bütünlüğü olan ülkede, Bolşeviklerin nasıl bir ulusal politika izleyeceğini hiç kimse bilmiyor. Mozayiğin çok çeşitli renkler sergilediği önemli bir bölge de Transkafkasya (Karadeniz ile Hazar Denizi arasında kalan bölge) o günlerin ulusal, ekonomik, sosyal farklılıklarını ve etnik düşmanlıklarını, ünlü İngiliz tarihçi E.H. Carr, “Bolşevik İhtilali” isimli kitabında şöyle anlatıyor:
“Transkafkasya, Gürcüler, Ermeniler, Azeriler başta olmak üzere, nüfusu iki mil*yondan az olan sekiz yerli milli gruptan oluşuyordu. Bu farklı halkların birbirine karış- mışlığı bir çatışma kaynağıydı. Ekonomik ve sosyal yapı da aynı çeşitliliği gösteriyordu. Bu bölgedeki köylünün hayat seviyesi, Avrupa Rusyası’nda yaşayan köylününküyle kıyaslandığında bile son derece düşüktü. Hayat seviyesinin en düşük olduğu yer ise Azerbaycan’dı.
Başlıca üç milli grubu birbirinden ayıran etnik sınırlar birçok yerde tam olarak belirlenmemişti. Gürcistan ve Azerbaycan’da, sonunda bilfiil kurulmuş bulunan Emıenistan’dakinden çok daha fazla Ermeni vardı. Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te başka herhangi bir şehirdekine oranla, daha çok Ermeni yaşıyordu ve Ermeniler Gürcüler’den daha çoktu. Bu şartlar altında milli düşmanlıkları nisbetle önemsiz Rus iktidarında ol*duğu kadar, rakip milli gruba da yöneltiyordu.
Ekim Devrimi’nden sonra, Bolşevikler, Çarlık Rusyası’nın ortadan kalkmasıyla beliren otorite boşluğunu, bir “Transkafkasya Komiserliği” kurarak doldurmaya karar vereceklerdi. 1917 Kasım ayında, Gürcüler, Azeriler ve Ermeniler, aralarındaki düş*manlıklara rağmen bir ortak yönetim kurmayı kabul ediyorlardı. Ama sözkonusu üç ulus arasındaki düşmanlık, çok kısa bir süre sonra yeniden su yüzüne çıkacak ve komiserlik, Sovyetler Birliği’nin Brest-Litovsk Anlaşması’yla, sözkonusu toprakları Osmanlı İmparatorluğu’na ve Almanya’ya bırakmasıyla yedi ay sonra kendini feshedecekti. Sözü yeniden E.H. Carr’a bırakıyoruz:
“Transkafkasya’da birliği sağlama denemesi kısa ömürlü oldu. Mayıs 1918’de Batum’da Türkiye ile barış konferansı yapıldığında Transkafkasya Cumhuriyeti’nin üç üyesi arasındaki gizli düşmanlıklar su yüzüne çıktı. Gürcüler, Batum’la ilgili Türk ta*lebine direnmek için ortaklarının kayıtsız şartsız desteğini bekliyordu. Fakat Ermeni- lerin, Gürcüler’den şikayetleri, Türkler’den şikayetleri kadar derindi; Azerbaycanlılar ise soydaşları ve dindaşları Türkleri, Hristiyan ortaklarına tercih ediyorlardı. Cumhuriyet içinde Gürcistan’ın hâkim bir rol oynamasını Ermenistan da, Azerbaycan da kıskanı*yordu. İşbirliği kısa sürede sona erdi. 26 Mayıs 1918’de, Transkafkasya Meclisi, cum*huriyeti feshetmek için toplandı; aynı gün, Gürcü Millet Meclisi, bağımsız bir Gürcü Cumhuriyeti ilan etti. İki gün sonra da bağımsız Ermeni ve Azeri cumhuriyetleri ilân edildi.

ORTALIK YİNE KARIŞIYOR

Bu yeni cumhuriyetlerin bağımsızlığı Transkafkasya Cumhuriyeti’nin bağımsız*lığı kadar bile sürmedi. Birkaç hafta içinde Türk birlikleri Ermenistan ve Azerbaycan’ın büyük bir kısmında duruma hakim oldu. Gürcistan, Türkiye’nin müttefiki Almanya’nın koruyuculuğuna sığınarak aynı duruma düşmekten kurtulabildi. 28 Mayıs 1918’de Gürcistan, Brest-Litovsk’ta saptanan sınırları kabul ediyor, fakat ilerideki bir tehdide karşı, Almanya’nın zımni desteğini sağlamış oluyordu.
Dolayısıyla, 1918 yazında, Transkafkasyanın Türkiye ve Almanya arasında pa- yedildiği ve Sovyet yönetiminde kalan istikrarsız Bakü şehri dışında, tümüyle Rusya’dan koptuğu görüldü. 1918 sonbaharında İttifak Devletleri’nin çöküşü, Almanya ve Türkiye’nin yerini İngiltere’nin alması sonucunda doğurdu. General Dunsterville ko*mutasındaki İngiliz birlikleri, İran’dan Azerbaycan’a ilerleyerek 1918 sonunda Bakü’ye bilfiil girdiyse de Türklerin ilerlemesi karşısında 15 Eylül’de buralardan çekildi. Hem Türklerin, hem de Almanların direnişi altı hafta sonra kırılınca, İngiliz birlikleri bir kez daha ilerlediler ve Gürcistan’la Ermenistan arasında patlak vermek üzere olan bir sınır savaşını önleyecek şekilde Aralık 1918’de, Bakü’yü ve Transkafkasya’nın başlıca şe*hirlerini tam zamanında işgal ettiler.
Aralık 1918’de İngiliz Hükümeti, “Gürcü Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının ilân edilmesini sempatiyle karşıladığını ve barış konferansında tanınması için diretmeye ha*zır olduğunu” bir Gürcü heyete bildirdi. Türk yenilgisinden sonra yeniden palazlanan ve İngiltere’nin koruyuculuğundan, pek göze batmaksızın yararlanan Ermenistan ve Azerbaycan milli hükümetleri de Paris’teki barış konferansına delegeler yolladılar. Yüce Konsey, Ocak 1920’de, Curzon’un talebi üzerine, Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’ın da facto tanınmasına karar verdi

RUSLAR DEVREYE GİRİYOR

Ekim Devrimi’nden beri Transkafkasya politikasının belirgin özelliği Rus iktida*rının yokluğuydu. Görünüşte bu boşluk, bağımsız yerel hükümetlerce, gerçekte ise önce Almanya ve Türkiye’nin, sonra da İngiltere’nin askeri gücüyle doldurulmuştu. Sovyet hükümeti de, yabancı ülkelerin kuklası oldukları gerekçesiyle, üç Transkafkasya Cumhuriyeti’ni boykot etmişti. Bu cumhuriyetler, şimdi de kendi güçsüzlüklerinden ötürü yenik düşüyorlardı. 1920 Nisan’ı sonunda, İngiliz birliklerinin çekilirken iktidarda bıraktıkları, Ocak 1920’de İtilaf Devletleri’nce tanınmış olan Azerbaycan hükümeti, Bakü’de patlak veren bir komünist isyan sonucu büyük bir güçlükle karşılaşmaksızın devrildi. Bakü devrimci proleteryası ve Azerbaycan emekçi köylüleri adına hareket eden “Bakü askeri devrimci komitesi” feshedilen hükümeti hain ilan ederek, “Dünya em*peryalizmine karşı birlikte mücadele uğruna kardeşçe bir ittifak” kurulması için Moskova’ya başvurdu. Bu yardım hızla gelecekti. Bir Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilân edildi. Bununla birlikte tam o sırada Polonya savaşı başlamış oldu*ğundan, Sovyet makamları ihtiyatlı davranmayı yeğlediler ve yeni kazançlar sağlamaya çalışmadılar.
İkinci aşama Ermenistan’da gerçekleşti. Ermeniler, Türklerden korkup nefret et*tikleri için, mevcut rejim ne olursa olsun, geleneksel olarak Rus taraftan oluyorlardı. Bütün Transkafkasya hükümetleri içinde sadece Ermeni Taşnak hükümeti Denikin ile dostça ilişkilerini sürdürebiliyordu. Azerbaycan’da Sovyet kisvesine bürünmüş bir Rus iktidarı kurulması Ermenistan’da büyük etki yarattı. Ve köyülerle Bolşeviklerin ortak isyanına yol açtı. Bu isyan kolayca bastırıldı. Ama bu sefer Türkiye duruma müdahale etti. Sevres Antlaşması’nın gecikerek 10 Ağustos 1920’de imzalanması Ermenistan’ın İstanbul hükümeti tarafından resmen tanınmasına yol açıyor, fakat bu Mustafa Kemal ve arkadaşlarına ağır bir hakaret oluyordu. Ekim 1920’de bir sınır anlaşmazlığı yüzünden çarpışmalar başladı ve Türk birlikleri Kars’la Gümrü’yü ele geçirdiler. Ermenistan’da Türklerle Sovyet Rusya arasında Taşnak hükümetini devirmek için bir danışıklı dövüş olduğu inancı yaygındı. Ancak, daha sonra Kasım ayında, Türk birlikleri hemen hemen tam bir zafer kazanmışken ve Ermenistan hükümeti dağılma halindeyken Sovyet birlik*leri kuzeydoğudan ilerlediler, beraberlerinde getirdikleri devrimci bir komite, başkenti Erivan olan yeni bir Ermenistan Sosyalist Cumhuriyeti ilan etti. Yeniden kurulan Ermeni hükümeti Moskova tarafından hemen tanındı ve 2 Aralık 1920’de Türkiye ile barış anlaşması imzalandı.”

ANKARA HÜKÜMETİNİN BAKIŞI

Tabii olayların bir de Türkiye cephesi vardı ve bu cepheden algılanan da aynen
Transkafkasya’dan algılanan kadar karmaşık bir sürece sahipti. Çünkü, tam da o sıralarda Türkiye’de Erzurum ve Sivas Kongreleri yapılmış ve milli mücadele başlamıştı. Stefan Yerasimos’un da, Türk - Sovyet ilişkilerini anlatan kitabında belirttiği gibi, Ankara’nın hedefi, bölgeden İngilizleri çıkartıp, Sovyetler ile komşu olmak ve onlardan yardım almaktı. Böylece, Ankara hükümeti, Azerbaycan’ın Ekim devriminin hemen akabinde olduğu gibi, Sovyet idaresi altında kalmasına ses çıkartmayacaktı. Doğu bölgesinde 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa, anılarını kaleme aldığı “İstiklâl Harbimizde Enver Paşa ve İttihat - Terakki Erkânı” adlı kitabında, Ankara’nın görüşünü şu cüm*lelerle dile getiriyordu:
“... Paris’te tanınmış bir Azerbaycan istiklâlini Bolşevikler tanımazsa ne olacak? Bolşeviklerle aramızda set yapmaya çalışıyorduk. Onlarla dost olmak ve ittifak yapmak zorundayız. Azerbaycan’da yapılacak iş, Bolşeviklerin, kayıtsız şartsız, Azerbaycan işgaline mani olmadan, bir an evvel onlarla Azerbaycan hükümetini anlaştırmaktır. ’ ’ Öyle anlaşılıyor ki, küçüklükleri ve güçsüzlükleri nedeniyle üç yıl içerisinde kendi iradelerinin dışında dört kez saf değiştirmek zorunda kalan Azerbaycan ve Ermenistan, sonunda Sovyet Cumhuriyeti olarak kalıyordu. Ama, Sovyet harcı, tarihsel kinleri or*tadan kaldıramayacak, nesilden nesile aktarılan düşmanlıklar, içten içe sürdürülecekti. Nihayet, 1988 yılında, Ermenilerin, Ermeni nüfusun çoğunlukta olduğu Dağlık Karabağ özerk bölgesinin kendilerine bağlanmasını istemeleriyle, düşmanlık duyguları Ekim Devrimi’nin 70. yılında bir kez daha su yüzüne çıkacaktı.
Azerbaycan’ın Kızılordu’nun işgali altına girmesiyle bugün gelinen nokta ise, birçok ulaslararası gözlemcinin hemfikir olduğu gibi, her türlü uzlaşma köprüsünü atmış durumda. Moskova’nın tek yanlı cezalandırma girişimi, Azerilerin, sadece Ermenilerle değil, Kremlin ile ilişkilerini de bir daha onarılamayacak biçimde bozdu. Bundan böyle, Azerilerin bağımsızlık çabalarını artıracağı ortada.
Moskova’nın ise, bu tür bir girişimi önlemek için elinden geleni yapması bekleni*yor. Çünkü, Azerbaycan’ın bağımsızlığı, diğer Türk ve Müslüman cumhuriyetlerde de benzeri isteklerin artması ve birliğin tehdit edilmesiyle sonuçlanacak.
Ama belki da daha önemlisi, Azerbaycan’ın bağımsızlığı, Sovyetler Birliği’nin ciddi bir enerji kriziyle karşı karşıya kalması anlamına gelecek. 15 büyük petrol kom*pleksi ve 20 bin uzman çalışanıyla, Azerbaycan, bugün, Sovyetler Birliği’ndeki bütün petrol donanımının yüzde 70’ini elinde tutuyor. Gorbaçov’un ise, hayli bozulmuş olan ekonomik durumu biraz olsun rayına oturtabilmek ve perestrikayı gerçekleştirebilmek için herşeyden önce enerjiye ihtiyacı var. Ülkenin 15 yıldır gittikçe derinleşen bir enerji krizi içinde bulunduğu göz önünde tutulduğunda, Kremlin’in, Azerbaycan’daki tesis*lerde, bırakalım elden çıkmasını, en küçük bir aksaklığa bile tahammülü yok.

SON İMPARATORLUĞUN KADERİ

Osmanlı İmparatorluğu, İkinci Meşrutiyet’ten sonra yeni bir imparatorluk siyaseti belirlemişti. İmparatorlukta yer alan herkes, milletine bakılmadan “Osmanlı vatandaşı” sayılacak, bütün emik farklılıklar ‘ ‘Osmanlılık’ ’ potasında eriyecekti. Bu politika ancak dört yıl sürebilmiş, 1912’de patlayan Balkan Savaşı, Balkan ülkelerinin, kendilerini hiç de Osmanlı olarak görmediklerini ortaya çıkarmış, daha sonra Araplar da bağımsızlık kervanına katılınca imparatorluk dağılıp gitmişti.
Sovyetler'in
aynı imparatorluk politikası, bütün çok uluslu imparatorlukların da*ğıldığı 20. yüzyılda 70 yıl sürmüş, Kremlin etnik farklılıkları Sovyet potasında eritmeye çalışmıştı. Montesquieu’nun “Büyük bir imparatorluk, büyük bir despotizm gerektirir” sözüne uygun olarak, ülke demir bir elle yönetilmiş, en küçük bir etnik huzursuzluk hemen ezilmişti. Gorbaçov işbaşına gelip toplumun demokratikleşmesi ve açıklık yö*nünde adımlar attığında ise etnik huzursuzluklar yine ön plana çıkmıştı.
Peki acaba Gorbaçov, Litvanya ve Azerbaycan’daki ayrılık taleplerini nasıl karşı*lamayı düşünüyordu? imparatorluğun dağılmasını önlemek için düşündüğü strateji neydi?
Sovyet lideri, bunun ilk ciddi ipuçlarını kısa bir süre önce gerçekleştirdiği Litvanya ziyaretinde vermişti. Gorbaçov, Litvanya Komünist Partisi toplantısında, önümüzdeki aylarda, perestroikanın ivme kazanmasına yol açacak yeni önemli kararlar alacağını, önemli değişikliklerin, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nce hazırlanmakta olduğunu söylüyordu. Sovyet liderinin bir de uyarısı vardı. “Bağımsızlık konusunda yapacağınız en küçük bir hata, perestroikanın tek ve tarihi şansını kaçıracak” diyordu. Bunun için Litvanyalılara, “geleceğim size bağlı” demişti. Litvanyalılar ise, bu uyarıya son kong*relerinde bağımsızlık kararlan ile karşılık verdiler.
Gorbaçov’un sözünü ettiği önemli kararlar, Sovyetler Birliği’ni yeni bir “fedaratif cumhuriyet” haline getirecek değişikliklere ilişkindi. Konuyu Litvanya’da, satır ara*larını açmakla yetinen Gorbaçov ayrıntıya girmemişti. Sovyet lideri, bu kararı bir an önce çıkartabilmek için 1991 yılında yapılması gereken Komünist Parti Kongresi’ni de bu yılın Ekim ayına almıştı. Yani, bir başka deyişle, cumhuriyetler sorununu çözmek için Ekim ayına kadar süre istiyordu Gorbaçov.
Peki acaba yeni bir fedaratif yapı dağılmakta olan bir imparatorluğu kurtarabilecek mi? Yeni huzursuzlukların, nerede, ne zaman ve nasıl patlayacağı belli olmayan, Gorbaçov’un iktidarda kalıp kalmayacağının bile tartışıldığı bir ülkede, gözlemciler bu soruya bir cevap verebilmek için vaktin henüz çok erken olduğu konusunda birleşiyorlar.

WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını
« Posted on: Nisan 26, 2024, 11:22:23 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını e-book, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını programı, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını oyunları, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını e-kitap, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını download, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını hikayeleri, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını resimleri, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını haberleri, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını yükle, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını videosu, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını şarkı sözleri, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını msn, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını hileleri, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını scripti, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını filmi, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını ödevleri, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını yemek tarifleri, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını driverları, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını smf, Azerbaycan'ın Dünü Bugünü Ve Yarını gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Türkçenin Dünü Bugünü Ve Yarını
Edebiyat
Sahin07 4 1413 Son Mesaj Mayıs 25, 2008, 01:55:20 ÖÖ
Gönderen : Ebru$h
Dünü Gün
Şiir Köşesi
Liza 0 522 Son Mesaj Haziran 27, 2012, 10:02:15 ÖS
Gönderen : Liza
Dünü Kov Yeni Başlangıçlara Yer Aç
Kariyer ve Kişisel Gelişim
Asortik Hatun 0 479 Son Mesaj Haziran 18, 2013, 11:50:39 ÖS
Gönderen : Asortik Hatun
Harry Potter Oyuncularının Dünü Bugünü
Sinema & Tiyatro ve Festivaller.
-Trinity- 0 990 Son Mesaj Aralık 15, 2015, 10:09:59 ÖÖ
Gönderen : -Trinity-
Paris'in Geçmişi Ve Bugünü Aynı Karede
Fotoğrafçılık
-Trinity- 2 1398 Son Mesaj Nisan 03, 2016, 09:05:00 ÖÖ
Gönderen : -Trinity-


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular