0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Aynaya Bakmak  (Okunma Sayısı: 594 Kere Okundu.)
« : Kasım 25, 2013, 02:43:20 ÖÖ »
Avatar Yok

Mavi_Kiyamet
*
Üye No : 26505
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 12251
Mesaj Sayısı : 47 783
Karizma = 55168


başkası olmayıp kendiniz olun - kendinizi yeterince tanıyor musunuz - kendinize ne kadar güveniyorsunuz - aynaya bakmak ve gerçekler

 Değişme, gelişme, deneyim kazanma ve olgunlaşma, kendini tanımakla başlar. Ama gel gör ki yaşamın akışı içinde insanın kendini tanıması hiç de kolay değil. İnsan öylesine karmaşık bir iç dünyaya sahip ki inanılır gibi değil. Öyle farklı merkezler öyle zıt kutuplar var ki insanın içinde. Bunları düzene sokmak, arınmak ve doğru algılamalar yapmak büyük çabalar gerektiriyor.


 Gelişme ve kendini yenileme her yaşta her dönemde ve her alanda gerekli. Bunu yapabilmek için de “ Dışarıdan nasıl görünüyorum?”, “ Çevremdekilerin benimle ilgili hisleri, gözlemleri, algılamaları nasıldır?” sorularına cevap verebilmek gerekir.


 Burns’a ait harika bir söz var. Hatta sözden öte, bir dua… “ Allah’ım bana öyle bir güç ver ki kendimi başkalarının gördüğü gibi görebileyim.” İşte bu dilek gerçekleşirse insanın önünde çok farklı kapılar açılır. Biri birinden önemli basamaklar sıralanır. Tırmanma ve yükselme kolaydır artık.


 Düşünün bir an. “ Kendini dışarıdan gözlemek” ne eşsiz gözlem. Önyargılardan, duygulardan, egodan, nefisten arınmış biçimde kendini tanıyabilmek ne müthiş fırsat. Yanlışları düzeltmek, hataları gidermek, doğruları pekiştirmek için bundan büyük imkan olur mu?


 Ama ne yazık ki bu pek de kolay olmuyor. Hatta bazı insanlar bir ömür boyunca elde edemiyorlar böyle bir fırsatı. Mevki kazanma, çevreden ilgi görme isteği, pohpohlanıp şişilmiş egolar öylesine kör ediyor ki gönül gözümüzü bir türlü sıyrılamıyoruz kendi benliğimizden. Yıllar önce kendi kendimize taktığımız kelepçeler öylesine paslanıyor ki bir türlü söküp atamıyoruz. Kendi ellerimizle ördüğümüz hücre duvarları arasında yaşayıp gidiyoruz. Günün birinde birisi gelip “ Kendine gel arkadaş. Yaptıkların, yaşadıkların yanlış. Sen yaratılmışların en şereflisi insansın. Yapma böyle, değiştir kendini.” dediğinde kovuyoruz onu yanımızdan. Hatta düşman görüyoruz. Bir türlü gerçekleri göremediğimiz gözümüzle doğruyu duyamadığımız kulağımızla kendi oluşturduğumuz alemde yaşayıp gidiyoruz.


 Sanırım yazıya biraz soyut başladım. İzin verirseniz yaşamdan örneklerle biraz daha açmak istiyorum konuyu.


İlk örneğimi daha birkaç ay önce yaşadığım bir olayla vermek istiyorum:


 Bir törendeyiz. Bir arkadaşımla birlikte davetliyiz. Bizi protokole oturttular. Tören, düzenleme komitesinden bir yetkilinin konuşmasıyla başladı. Kısa ama etkili bir konuşmaydı. Sonra da davet üzerine, törene benimle birlikte katılan dostum konuştu. Tören bunu izleyen konuşmalarla sürdü.


 Arkadaşım iyi başlayamadı konuşmaya. Cümleleri toparlayamadı. Besbelli ki aşırı heyecanlanmıştı. Kötü bir başlangıç yapınca devamı da kötü geldi konuşmanın. Kimse bir şey anlamadı. Salonun dikkati de dağıldı. Fısıltılar yükseldi. Onun yerine ben utandım. “ İnşallah kısa keser.” diye dua ettim içimden. Ama ne yazık ki konuşma uzadı. Pek de başarılı olmayan bir sonla indi arkadaşım kürsüden. Formaliteden bir cılız alkış çıktı tabii ki salondan. Zaten böylesi toplantılarda en sıradan şeye dönüşmüş alkış ucuz ve mekanikleşmiş bir tepki yani. Neyse lafı unutmayalım, yerine gelince konuşmacımızı protokolde oturanlar tebrik etti. Ve tören sonu birlikte çıktık.


 Arkadaşımın törenle ilgili yorumları ilginçti. Kendisinin çok önemli bir konuşma yaptığını düşünüyordu. Salonun da ilgiyle dinlediği kanısındaydı. Hatta bu ilgiden dolaylı uzatmış konuşmayı. Kısacası usta bir hatip gibi görüyordu kendisini.


 Tabii hiçbir şey diyemedim yorumlarına sadece “ Bu tür toplantılarda konuşmanın en makbulü kısa olanı bence.” diye yuvarlak bir laf ettim.


 Sonra düşündüm. İkimizden başka kimse yoktu orada. Ben de konuşmanın şahidiydim. Demek ki arkadaşım kendi konuşmasını değerlendirebilecek bir yapıda değildi. İçinde ne tür kriterler oluşturmuştu bilmem ama asla kendisini olduğu gibi göremiyordu. Bir şeyler engeldi eksikliklerini görmesine. Egosu mu, kompleksleri mi, duyguları mı, birikimi mi… Yoksa bunların bileşkesi mi?


 Düşünmeye devam ettim. Acaba benim de böyle yaptığım zamanlar oluyor mu? Konuşmalarımı, yazılarımı sadece kendimin beğendiği ama kimsenin de söylemeye kıyamadığı zamanlar oluyor mu?


 Acaba çalışanlarım beni nasıl görüyor Dostlarım nasıl değerlendiriyor. Çocuklarımın gözünde nasıl bir babayım, eşimin gözünde nasıl bir koca? Mahallemde nasıl bir komşuyum, şehrimde nasıl bir hemşehri? Ülkem için, devletim için nasıl bir vatandaşım?


 Beni başkaları nasıl görüyor? Ben kendime nasıl bakabilirim onların gözleriyle. Nasıl sıyrılabilirim benliğimden, egomdan. Nasıl uzaklaşabilirim doğruyu görmemi engelleyen içsel mıknatıslardan?


 Yazdığım ve yazmadığım birçok şeyi düşündüm. Çok önemliydi bu. Yalan söylemeyen aynalar bulmak çok önemliydi. Bir o kadar da zordu benim için. Eğrileri sanal yoldan düzelten o sahtekar gözlüğü çıkarmak zordu.


 Ama biliyorum ki değişmem, gelişmem ve olgunlaşmam kendimi nesnel bir gözle görebilmeme bağlı. Yoksa yalancı alkışlarla, sahte aynalarla avunup dururum bir ömür ve bir arpa boyu yol alamam.


İkinci örneğim bir başka alandan.


 Bir spor kulübünde yöneticiydim. Takıma büyük umutlarla ve yüksek transfer ücretiyle bir futbolcu aldık. Bireysel başarısı yüksek olmasına rağmen bir türlü takıma uyum sağlayamadı. Bencil oynuyordu, takımda sadece kendisi varmış gibi davranıyordu. Hocası sürekli uyardı, başkan uyardı. Onun bencilliğini bütün taraftar fark etti. Kim onunla ilgili yorum yapsa “ iyi oyuncu ama takım oyunu oynamıyor, bencil” diyordu. Hatta bir defasında ben bizzat konuştum. Bir saatlik konuşma sonunda gördüm ki o, kendisini asla bencil görmüyor hatta takımın en uyumlu adamı olduğunu sanıyor. Takım arkadaşlarını da başarısızlığının bir gerekçesi olarak görüyor.


 Üçüncü örneğim de daha sık yaşadıklarımdan bir kesit oluşturuyor. Hakkında sürekli şikayet gelen bir öğretmenle konuşuyordum geçen yıl. Neredeyse girdiği her sınıftan aynı tür eleştiriler geliyordu. Dersi bildiği halde aktaramadığını, konuyu dağıttığını, öğrencilerin ilgisini toplayamayınca da hırçınlaşıp herkesi azarladığını anlatıyordu bütün öğrenciler. Bunları dürüstçe anlattım öğretmene. Onurunu kırmamaya, özgüvenini korumaya dikkat ettim. Cümlelerimi seçerek kullandım üzülmesin diye. Ama o hemen savunmaya geçti. Kendisinde hiçbir suç yokmuş, öğrenci kalitesi düşükmüş. Zaten bütün şansızlıklar da onu bulurmuş. Daha önce çalıştığı kurumda da birçok şansızlık yaşamış. Hatta staj yaptığı yerde de aynı şeyler olmuş ama bu üç kurumdaki başarısızlığında onun hiç suçu yokmuş. Anladım ki bu öğretmen hiç aynaya bakmamış. O anda bana da öyle yaklaşıyor ki adeta “ Sakın bana aynaya baktırma. Zaten baksam da farklı bir şey göremem.” diye haykırıyor. Dinlemeden savunmaya geçiyor. Söylenenleri kişilik meselesi yapıyor. Kısacası ondaki eksiklikleri yöneticileri, öğretmen arkadaşları, binlerce öğrencisi görmüş ama o asla görmek istemiyor. Peki, ne yapmalı bir insan gerçeklerle yüzleşebilmek için? Ne yapmalı ki kendisi hakkındaki gerçek değerlendirmeleri öğrenebilsin. Bunları kendimce sıralamak ve kendime önerilerde bulunmak istiyorum huzurunuzda:


 1. Her gün kendimi dinlemeye ve çevreme karşı yaptıklarımı değerlendirmeye zaman ayırmalıyım.


 2. İnsanların eleştirilerinden korkmamalı, üzülmemeli, çevremdekilere bu hakkı vermeliyim. Her eleştiriyi bir armağan kabul etmeliyim.


 3. Bir insan olarak yaşamımda sayısız hatalar yapabileceğimi ama bunları sürdürmemek için de neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenmem gerektiğini asla unutmamalıyım.


 4. Özgüveni ve kendiyle barışık olmayı, inatçılık, egoizm ve kişilik bozukluğuna dönüştürmemeliyim.


 5. Kendimi sık sık karşımdakinin yerine koymalıyım. Bazen eşimin, bazen yöneticimin ya da çalışanımın, bazen çocuğumun, bazen bir garsonun ya da otoparkçının bazen de mendil satan çocuğun…


6. Alçakgönüllü olmalıyım. İnsanların erişebileceği, konuşabileceği bir düzeyi her zaman korumalıyım.


 7. Çok okumalıyım. Okuduklarımı uygulamalarla zenginleştirmeliyim.


 8. Bende önyargı ya da takıntı haline gelmiş düşüncelerimden sıyrılmak için çaba sarfetmeliyim.


 9. Nefsimin, zevklerimin, isteklerimin dizginlerini elimde tutmalıyım. Bunlardan birinin ya da birkaçının beni sürükleyip götürmesine izin vermemeliyim.


 10. İstek ve davranışlarımdaki bencillik düzeyini sık sık sorgulamalıyım.


 11. Okuyan, düşünen ve fikirlerini dürüstçe ifade eden insanlarla sohbet ya da tartışma ortamları oluşturmalıyım. Arkadaşlarım içinde sadece benim fikirlerimi dinleyen insanlar olmamalı. Fikirleriyle bana farklı dünyalar açan arkadaşlarım da olmalı.


12. Yaşama ve dünyaya farklı pencerelerden bakabilen insanlarla da dostluk kurmalıyım. Çevremde farklı dünya görüşlerinden insanlar da olmalı.


13. Aynı olaya ya da duruma farklı açılardan bakabilme, ihtimalleri sıralayabilme, çok yönlü düşünebilme yetilerimi geliştirmeliyim.


 14. Kokmaktan ve kaşarlaşmaktan korunmalıyım. Kokanın kendi kokusunu duymayacağını, kaşarlaşana da kabuğunun kalınlığından dolayı hiçbir şeyin tesir etmeyeceğini unutmamalıyım.


 15. Yaşamımın belirli dönemlerindeki duygu, düşünce ve yaşama biçimlerimi karşılaştırmalıyım. “ Yirmi yıl, on yıl ya da beş yıl önce bu konuda nasıldım, şimdi nasılım?” sorusuyla değişimlerimi denetlemeliyim. Kaybettiğim hasletler varsa bunların farkına varmalıyım.


 16. “ İnandığım gibi mi yaşıyorum yoksa yaşadığım gibi inanmaya mı başladım?” sorusunu kendime sık sık sormalıyım.


 17. Davranışlarımın dünyada genel geçer etik değerlerle ne denli bağdaştığını tarafsız biçimde kontrol etmeliyim.


 18. Her geçen gün dostlarımın artıp artmadığına, artıyorsa çevremde ne tür insanların toplandığına bakmalıyım. Yıllar içinde kaybettiğim insanlarla kazandıklarımı nitelik yönüyle karşılaştırmalıyım.


 19. Suratımın, beden dilimin, üslubumun çevreye nasıl mesajlar verdiğini araştırmalıyım.


 20. Görüşlerine ve tarafsızlığına güvendiğim her tanıdığıma ben de gördüğü beş iyi beş kötü özelliği yazmasını istemeliyim. Hatta kötüleri yazmayacaksa iyileri de yazdırmamalıyım. Bu araştırmanın sonuçlarını karşılaştırmalıyım. Herkesin ortak olarak gördüğü kötü yanlarım varsa onları düzeltmeliyim.


 Çok uzattım farkındayım ama anlattıklarıma iki önemli ekleme yaparak tamamlıyorum yazımı.


Kendimizle ilgili bütün görüşleri mutlaka dikkate almak zorunda mıyız? Bizi yanlış değerlendiren ve yanlış yönlendirenler de olamaz mı? Elbette olacaktır. Bu nedenle dikkate alınmayacak tekil görüşlerle de karşılaşacağız. Çıkarına dokunduğun, oyununu bozduğun, yalanını ortaya çıkardığın birinin senin hakkındaki düşünceleri çok da önemli değil. Haksız yorum, iftira ve karalamalar da olacak hayatımızda. Benim dikkate alınmasını istediğim kanaatler büyük bir kitlenin ortak düşüncesi haline gelenler elbette. Daha kısa bir deyişle genele yansıyan ortak düşünceler önemli.


 Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bu yazım kendi eksiklerini, zayıf yanlarını kötü alışkanlıklarını ya da uyumsuzluklarını bildiği halde bunu kasıtlı olarak sürdürenleri kapsamıyor. Sözlerim kendisini bir türlü göremeyenlere, aynaya bakamayanlara…

İbrahim Taşel

Wmhocasi.com
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Aynaya Bakmak
« Posted on: Nisan 19, 2024, 05:07:40 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Aynaya Bakmak e-book, Aynaya Bakmak programı, Aynaya Bakmak oyunları, Aynaya Bakmak e-kitap, Aynaya Bakmak download, Aynaya Bakmak hikayeleri, Aynaya Bakmak resimleri, Aynaya Bakmak haberleri, Aynaya Bakmak yükle, Aynaya Bakmak videosu, Aynaya Bakmak şarkı sözleri, Aynaya Bakmak msn, Aynaya Bakmak hileleri, Aynaya Bakmak scripti, Aynaya Bakmak filmi, Aynaya Bakmak ödevleri, Aynaya Bakmak yemek tarifleri, Aynaya Bakmak driverları, Aynaya Bakmak smf, Aynaya Bakmak gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Günde Kaç Kez Aynaya Bakıyorsunuz ? « 1 2 »
Kadınca
[MasaL] 11 2782 Son Mesaj Ocak 17, 2009, 03:36:56 ÖS
Gönderen : MaViSh
Aynaya Bakın
Komik Resimler
seyyah 9 1878 Son Mesaj Eylül 18, 2009, 06:00:08 ÖS
Gönderen : Salvatore
Aynaya Bak
Şiir Köşesi
seyyah 0 834 Son Mesaj Ağustos 02, 2008, 03:12:51 ÖÖ
Gönderen : seyyah
Aynaya Bak Görürsün
Şiir Köşesi
YalnızHayat53 0 767 Son Mesaj Kasım 18, 2008, 11:54:21 ÖS
Gönderen : YalnızHayat53
Ayna - Dön Bak Aynaya
Albüm Tanıtım
By.TuRuT 0 811 Son Mesaj Aralık 25, 2009, 09:43:38 ÖS
Gönderen : By.TuRuT


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular