Arşiv Anasayfa Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
Sayfalar: 123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315316317318319320321322323324325326327328329330331332333334335336337338339340341342343344345346347348349350351352353354355356357358359360361362363364365366367368369370371372373374375376377378379380381382383384385386387388389390391392393394395396397398399400401402403404405406407408409410411412413414415416417418419420421422423424425426427428429430431432433434435436437438439440441442443444445446447448449450451452
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: as. Date: November 17, 2015, 06:38:22 PM


Yorumumu şekillendiren son sayfalar oldu. Açıkçası oraya kadar ne hissettiğimi bilmiyordum. Oraya kadar olan kısımda ise döngü aynen şöyleydi; Naz’ın bolca hem de epeyi bir bolca geçen içsel hesaplaşmaları, iç sesleri, serinkanlılıkla gidip adam öldürmesi ve Karissa. Kitaptan başka bir şey beklemeyin. Naz’ın iç seslerinin uzunluğu ve o karanlık, boğucu hava, bunalıma girmeme neden oldu. Hiç mi iyi bir şeyler olmaz arkadaş ya! Hayır, biz okuyucuya da yazık. Okuyucuyu tatmin edeyim diye düşünmeyen yazar, sağdan soldan vurdu. Olanlar yüzünden son sayfada ki- artık kimine göre mutlu, kimine göre mutsuz sona- bile ne tepki vereceğime karar veremiyorum. Ignazio sağ olsun bulaştırdı bana da bu sonun mutluluk olup olmadığı üzerine felsefi bir yazı yazasım geldi. Gerçek mutluluk var mıdır? Bu yansıma bir dünya mı?  Düşünün kafamdaki karışıklığı…
2.kitabın yazılma amacını anlamadım, sanırım serinin sonu olduğunu belli etmek ve olayların nasıl şekillendiğini, merakta kalmayalım diye yazmış yazar. Başka bir açıklama yapamıyorum çünkü kitap boyunca, olaylar –olay demeye dilim varmıyor- bile çok sıkıcıydı. Adam, sürekli öldürüyor ama bunda bile bir hareketlilik yoktu. Bir kaç istisna dışında gerçekten okurken sıkıldım. Ama yine de Naz’a çok üzüldüm. Şöyle geçmişten bahsedişleri, birilerini kaybetmesi, ailesi ile olan durumları ona gerçekten üzülmeme neden oldu. Özellikle Karissa’ya hissettikleri, onu yanında tutmanın yanlış olduğunu bildiği halde ondan vazgeçememesi beni çok etkiledi. Tüm kontrolü elinde tutmaya çalışarak geçirdiği, baba gibi gördüğü adamın yanlış insan olduğu, gerçek babasını uzaklaştırması, öldürmeye alışması ile geçen 20 koca yıl. Etkisi üzerinizde fazla olacak orası kesin. Cidden adamda yanlış bir şeyler var. Ama ne olduğunu çözemedim. Bir de işlediği onca cinayetten sonra öyle bir konuşuyor ki siz bile sanki normal bir şey yapmış gibi okuyorsunuz. Ama o son şeyi yapmayacaktın Vitale…
Naz da bir yere kadar. Biraz da diğer hasta Karissa’yı inceleyelim arkadaşlar. Olan bunca şeyden sonra bu adamın yanında kalmak istemesine sebep olan şeyin adının AŞK olmadığına bahse girerim. Bu karakter bu kitapta beni fitil etti. Naz’ı teselli bile edecek kelimeleri yoktu. Her şeyi halleden onun yerine bile düşünen Naz gibi geldi bana. Neden kaldığını bile açıklayamadı doğru düzgün. Bir tek uçak sahnesinde iyi bir konuşma yaptı. Naz’ın hiç yas tutmadığını ve onun yerine başka şeyleri koyup öyle yaptığını sanması gibi bir şeylerdi. Tam gediğine oturttu. Benim bu karakterden beklediğim, Naz üzerindeki etkisini fark edip daha ön plana çıkacak hareketlerdi. Onda yanlış bir şeylerin olduğunu fark edipte hiçbir şey yapmaması, okurken sizi sinir edecek benden söylemesi.
 İlk kitaptaki tadı alamadım. Yani ilk kitabı beğenenler bunu da beğenir gibi bir şeyle karşınıza çıkmayacağım çünkü her ne kadar öyle olmasını istesem de öyle olmadı. Naz’ın iç dünyasına yolculuk gibi bir şeydi bu kitap ve o iç dünya biraz ilgimi çekse de belli bir yerden sonra garip bir ruh haline soktu beni.  Yine de Naz unutmayacağım karakterler arasındaki yerini aldı.
Yazarın anlatımına gelirsek, iç dünya meselesini abartsa da bize çok iyi yansıtmış. Yani gerçekten de cinayet işleyip sonra Vitale’nin iç dünyası diye bize yutturmuş sanmadım değil 
Ve tabi ki yabancı yayınlarından çıkmış olan bu kitabın ayracına bayıldım. Kapaktan emin değilim. Kafamda ki Karissa orada ki gibi değil…  3/5

Bazen sırlar yok edecek kadar güçlüdür.


“Burada burada tutsak değilsin Karissa.”

Parmakları anahtarların etrafında kapandı, şaşkın bakışlarını yüzüme dikmiş bakıyordu, bir an için sessiz kaldıktan sonra, “Değil miyim?” diye sordu.

“Hayır, değilsin,” dedim. “Evden ne zaman istersen çıkabilirsin.”


“Çıkabilir miyim?”

“Elbette,” dedim. “Tabii ki bu seni takip etmeyeceğim anlamına gelmiyor.”







   
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: chuck_me Date: November 17, 2015, 07:07:06 PM
: as.  November 17, 2015, 06:38:22 PM


Yorumumu şekillendiren son sayfalar oldu. Açıkçası oraya kadar ne hissettiğimi bilmiyordum. Oraya kadar olan kısımda ise döngü aynen şöyleydi; Naz’ın bolca hem de epeyi bir bolca geçen içsel hesaplaşmaları, iç sesleri, serinkanlılıkla gidip adam öldürmesi ve Karissa. Kitaptan başka bir şey beklemeyin. Naz’ın iç seslerinin uzunluğu ve o karanlık, boğucu hava, bunalıma girmeme neden oldu. Hiç mi iyi bir şeyler olmaz arkadaş ya! Hayır, biz okuyucuya da yazık. Okuyucuyu tatmin edeyim diye düşünmeyen yazar, sağdan soldan vurdu. Olanlar yüzünden son sayfada ki- artık kimine göre mutlu, kimine göre mutsuz sona- bile ne tepki vereceğime karar veremiyorum. Ignazio sağ olsun bulaştırdı bana da bu sonun mutluluk olup olmadığı üzerine felsefi bir yazı yazasım geldi. Gerçek mutluluk var mıdır? Bu yansıma bir dünya mı?  Düşünün kafamdaki karışıklığı…
2.kitabın yazılma amacını anlamadım, sanırım serinin sonu olduğunu belli etmek ve olayların nasıl şekillendiğini, merakta kalmayalım diye yazmış yazar. Başka bir açıklama yapamıyorum çünkü kitap boyunca, olaylar –olay demeye dilim varmıyor- bile çok sıkıcıydı. Adam, sürekli öldürüyor ama bunda bile bir hareketlilik yoktu. Bir kaç istisna dışında gerçekten okurken sıkıldım. Ama yine de Naz’a çok üzüldüm. Şöyle geçmişten bahsedişleri, birilerini kaybetmesi, ailesi ile olan durumları ona gerçekten üzülmeme neden oldu. Özellikle Karissa’ya hissettikleri, onu yanında tutmanın yanlış olduğunu bildiği halde ondan vazgeçememesi beni çok etkiledi. Tüm kontrolü elinde tutmaya çalışarak geçirdiği, baba gibi gördüğü adamın yanlış insan olduğu, gerçek babasını uzaklaştırması, öldürmeye alışması ile geçen 20 koca yıl. Etkisi üzerinizde fazla olacak orası kesin. Cidden adamda yanlış bir şeyler var. Ama ne olduğunu çözemedim. Bir de işlediği onca cinayetten sonra öyle bir konuşuyor ki siz bile sanki normal bir şey yapmış gibi okuyorsunuz. Ama o son şeyi yapmayacaktın Vitale…
Naz da bir yere kadar. Biraz da diğer hasta Karissa’yı inceleyelim arkadaşlar. Olan bunca şeyden sonra bu adamın yanında kalmak istemesine sebep olan şeyin adının AŞK olmadığına bahse girerim. Bu karakter bu kitapta beni fitil etti. Naz’ı teselli bile edecek kelimeleri yoktu. Her şeyi halleden onun yerine bile düşünen Naz gibi geldi bana. Neden kaldığını bile açıklayamadı doğru düzgün. Bir tek uçak sahnesinde iyi bir konuşma yaptı. Naz’ın hiç yas tutmadığını ve onun yerine başka şeyleri koyup öyle yaptığını sanması gibi bir şeylerdi. Tam gediğine oturttu. Benim bu karakterden beklediğim, Naz üzerindeki etkisini fark edip daha ön plana çıkacak hareketlerdi. Onda yanlış bir şeylerin olduğunu fark edipte hiçbir şey yapmaması, okurken sizi sinir edecek benden söylemesi.
 İlk kitaptaki tadı alamadım. Yani ilk kitabı beğenenler bunu da beğenir gibi bir şeyle karşınıza çıkmayacağım çünkü her ne kadar öyle olmasını istesem de öyle olmadı. Naz’ın iç dünyasına yolculuk gibi bir şeydi bu kitap ve o iç dünya biraz ilgimi çekse de belli bir yerden sonra garip bir ruh haline soktu beni.  Yine de Naz unutmayacağım karakterler arasındaki yerini aldı.
Yazarın anlatımına gelirsek, iç dünya meselesini abartsa da bize çok iyi yansıtmış. Yani gerçekten de cinayet işleyip sonra Vitale’nin iç dünyası diye bize yutturmuş sanmadım değil 
Ve tabi ki yabancı yayınlarından çıkmış olan bu kitabın ayracına bayıldım. Kapaktan emin değilim. Kafamda ki Karissa orada ki gibi değil…  3/5

Bazen sırlar yok edecek kadar güçlüdür.


“Burada burada tutsak değilsin Karissa.”

Parmakları anahtarların etrafında kapandı, şaşkın bakışlarını yüzüme dikmiş bakıyordu, bir an için sessiz kaldıktan sonra, “Değil miyim?” diye sordu.

“Hayır, değilsin,” dedim. “Evden ne zaman istersen çıkabilirsin.”


“Çıkabilir miyim?”

“Elbette,” dedim. “Tabii ki bu seni takip etmeyeceğim anlamına gelmiyor.”







   

Taaaam olarak benim düşüncelerim canııım Gülmek :) Ben de bıktım adamın iç seslerinden. Bir sus adam ya diye çemkirmiştim Zuhahaha
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: as. Date: November 17, 2015, 07:41:17 PM
Sorma gökçe ya ne iç sesmiş  Öldüm Gülmekten.  senin yorumu tekrar okudum kitap bittikten sonra cidden içimdekilere tercüman olmuşsun...
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: çıtçıt Date: November 17, 2015, 07:54:07 PM
: -minel-  November 17, 2015, 05:31:18 PM
Evet Salihacım dram yazıyor. Ne zaman ağlamak istesem onu okuyordum bir zamanlar. Acayip stres arttırıyor Zuhahaha en sevdiğim kitabı Kış Bahçesi oldu. Tabi hemen hemen hepsi istisnasız vurdu beni kalbimden. Diğerlerini de dediğin gibi oku, sen de bir noktadan sonra tekrarları fark edeceksin zaten canım Göz Kırp.

Ben de Kış bahçesi kitabını çok sevdim bir de Gece yolu kitabı beni çok etkiledi.Mia 'nın hikayesine çok üzülmüştüm .  Ağlıyorum.

Gece yolu'nda da hatrı sayılır bir derecede ağlamıştım evet. Özellikle ikizinin öldüğü sahnede. Gerçek Renkler de beni çok etkilemişti, okumadıysan onu da öneririm Göz Kırp.
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Tourniquet Date: November 17, 2015, 09:35:11 PM
: çıtçıt  November 17, 2015, 07:54:07 PM
Evet Salihacım dram yazıyor. Ne zaman ağlamak istesem onu okuyordum bir zamanlar. Acayip stres arttırıyor Zuhahaha en sevdiğim kitabı Kış Bahçesi oldu. Tabi hemen hemen hepsi istisnasız vurdu beni kalbimden. Diğerlerini de dediğin gibi oku, sen de bir noktadan sonra tekrarları fark edeceksin zaten canım Göz Kırp.

Ben de Kış bahçesi kitabını çok sevdim bir de Gece yolu kitabı beni çok etkiledi.Mia 'nın hikayesine çok üzülmüştüm .  Ağlıyorum.

Gece yolu'nda da hatrı sayılır bir derecede ağlamıştım evet. Özellikle ikizinin öldüğü sahnede. Gerçek Renkler de beni çok etkilemişti, okumadıysan onu da öneririm Göz Kırp.

Ayak üstü spoiler veriyorsunuz Öldüm Gülmekten. O değil de ne ağlak kitaplarmış onlar. Sohbetinizi okudum baştan sona "ağladım, mendilimi eksik etmedim" var. İyi ki okumamışım bu yazarın kitaplarını. Bir ara niyetlenmiştim ama okumam şimdi bunları okuyunca Öldüm Gülmekten.
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: çıtçıt Date: November 17, 2015, 11:40:02 PM
Ahahaha öyle deme Meryemcim ama kadın çok dokunaklı yazıyor Gülmek :) okuyan okumuştur diye spoiler verdim evet azıcık orada yaa Utanıyorum. ama bence okuyabilirsin öneririm. Ya okuyan türünü bilsin de okusun diye şeetmiştim ben ondan yani Zuhahaha
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: BÖRÜLCE Date: November 17, 2015, 11:55:56 PM

Serinin 2. kitabı olan bu kitap 1.sinden daha güzeldi.Başlarında bolca kahkaha var.İlerledikçe aksiyon,sonlarda da yoğun bir hüzün bekliyor

sizi.Kitabın en sonundaki bölümleri; rüyamı görüyor,gerçek mi olayının biraz abartı ve gereksiz olduğunu düşündüm ama yine de güzeldi.İlk kitapta da bunda

da Şahin annesine hayran kaldım.Evladının sevdiği kızı böyle sahiplenen bir anneyi okumak güzeldi.İlk kitabı sabredip okuyabilirseniz ben seriyi tavsiye

ederim. 

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Bendis Date: November 18, 2015, 12:18:07 PM


Eleanor & Park - Rainbow Rowell

Bu ara üst üste güzel kitaplar okuduğum için kitaplar hızlı hızlı bitiyor. Örneğin kitap gibi Gülmek :) Normalde hep söylenirim, 3. kişi tarafından anlatılan kitapları sevmem diye. Meğersem seviyormuşum ama sadece anlatımı güzel olanları. Eleanor & Park'ta da olaylar bi kızın bi oğlanın gözüyle anlatılıyordu ama öyle hızlı ilerledi ki kitap, hangi ara bitti anlamadım. sonundaki teşekkür sayfasına geldiğimde elinden şekeri alınmış çocuk gibi kaldım Gülmek :) Saatler içerisinde bitirdiğim nadir kitaplardan Gülmek :)

Uzaktan bakıldığında hiç bir alakası olmayan kızıl bir kız ve kendi iç dünyası içinde harika bir aileyle yaşayan yarı Asyalı bir çocuk. Eleanor ve Park.
Hikaye çok güzel, Eleanor'un içinde yaşadığı aile, kardeşlerine sahip çıkmaya çalışması çok dokunaklı. Bazı yerlerde gerçekten içim sızladı. Hayatta tek başına olduğu hissiyle başaçıkmaya çalışırken Park'ın sürekli onun yanında olduğunu hissettirmesiyle kendini daha özel ve sevilebilir olarak birisi gibi görmesi ve bunu hissettiği andaki duyguların anlatımı harikaydı. Park'ın annesine başlarda uyuz oldum kabul ediyorum ama sonradan hem annesini hemde babasını çok sevdim. Kitapla ilgili yazacağım çok şey var ama fazla uzatmak istemiyorum. Denk gelirseniz mutlaka okumanızı önereceğim bir kitap. Yazar sonunu keşke biraz daha uzatsaymış dediğim nadir kitaplardan..


Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: chuck_me Date: November 18, 2015, 12:53:01 PM

   

Selvi Atıcı - Pinokyo'nun Rüyası (Kayıp Şehir #2)

Geçen gün yine işleri savsaklayıp ara vermeksizin okuduğum bir kitap daha. Puanım 3,5-4/5 diyerek başlıyorum.

Şimdi şöyle ki efendim kitap güzel. Ama ben Selvi Atıcı'nın sadece "Sen" isimli kitabını okudum ve ba-yıl-dım! Bakın sevdim demiyorum, ben bayıldım. Resmen herkese önerdiğim ve en sevdiğim kitaplar arasında dediğim harika ötesi bir kitaptı o. Her yerinden alıntılar çıkarmıştım, Sü ve Demir'e bağlanmıştım. Bu kitap da iyiydi ama öylesi bir beklentiyle başlayınca haliyle seviyeyi tutturamadı. Yine dediğim gibi çok akıcıydı elimden bırakmadan bitirdim ama bir "Sen" değildi. Orada gördüğümüz o güçlü karakterler bence bunda yoktu. Kitabın sonunda yazar kitabı 2009-2010 senesinde yazdığını söylemiş. Keşke ben de o zaman okuyabilseydim. Şimdi ortalık bu tip kitaplar kaynarken bunu da klişemsi buldum -halbuki mevzunun başlangıç yerindeymiş kitap.

Kitap Gazel ve Ömer'in hikayesi. Ben Kimliksiz'i okumadım ama oradaki kişiler burada bol bol geçiyor okusam daha iyi olurmuş. Ömer çok aşırı çapkın ve pervasız bir doktor, bir gün yolda giderken arabasının tavanına biri düşüyor. Kızı hemen hastaneye yatırıyor aylarca komadan çıkmasını bekliyor. Gazel ise birtakım kötü olaylara karışınca o çatıdan atlamak zorunda kalmış. Kitap boyu hasta-doktor ilişkileri yüzünden hissettikleri bu şey minnet mi diye irdeliyorlar içlerinden. Sadece ana karakterler değil, diğerleri de bunu düşünüyor. Ömer Gazel'i kanatları altına alıyor ama dayanamıyor da ona. Gazel yaşına göre olgun şeker bir kız. Ama pek farklı bir roman değil. (Yukarıda açıkladığım sebebe göre zamanında farklıymış ama yani.) Hatta bir ara "Ömer harika bir öğretmen, usta bir aşıktı" kısmını okuyunca acaba dedim, FMArsal evrenine mi ışınlandık Zuhahaha Okuyan bilir Arsal kızlarının fiks cümlesidir bu çünkü Nanik-Nanik :P

Ömer'in en baştaki o pervasız halleri, hastane koridorunda yaptığı şey beni çok rahatsız etti ve tüm kitabı ona karşı bir antipatiyle okudum denebilir. Kötü çocuğun aşık olunca meleğe dönüşmesini sevemiyorum. Gerçi Ömer öyle mıç mıç da olmadı ama yani 180 dereceye yakın döndü denebilir. Ömer'in iyi yürekli oluşunu, cömertliğini sevdim. Gazel'in yaşadıkları, çektikleri çok acıydı, hüzünlüydü. Buna rağmen olgun haliyle durmasını sevdim. Deniz'den nefret ettim. Gazel'in Deniz karşısında zafer elde etmiş hallere girmemesini çok çok sevdim. Hep ağırbaşlıydı. Bazen gereksiz yere inatçıydı ama olsun. Zuhahaha Çikolata mevzusunu, kendilerine dair birkaç detaya sahip olmalarını sevdim.

Sözün özü, denk gelirseniz okuyun. Bir de öğrendiğime göre Ömer ve Gazel'in kızları Arya'nın hikayesi varmış. Onu merak ettim bulursam bakacağım Gülmek :)



"Çünkü ev sen olmayınca bomboş geliyor. Çünkü önüme gelen herkesle kavga etmeye başladım. Çünkü günlerdir senin yatağında yatıyorum. Çünkü manyak gibi senin tişörtünü koklayıp duruyorum.Çünkü dakikada üç kez telefonumdaki resmine bakıyorum. Çünkü bombok durumdayım. Çünkü seni acayip özledim."



   
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Capella Date: November 18, 2015, 07:31:26 PM
chuck_me Selvi Atıcı'nın diğer hikayeleri de kesinlikle okumalısın bence Göz Kırp. Benim favorim Deryal'in oğlu Tunç Mirza  Öptüm.  Hehehe
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: çıtçıt Date: November 18, 2015, 09:41:44 PM
: Capella  November 18, 2015, 07:31:26 PM
chuck_me Selvi Atıcı'nın diğer hikayeleri de kesinlikle okumalısın bence Göz Kırp. Benim favorim Deryal'in oğlu Tunç Mirza  Öptüm.  Hehehe
Ayy ben o Mirza'ya ne sinir olmuştum yaa. Ah Hayat'ım ahh. Sonra affettirdi kendini Mirza ama düşündükçe sinir oluyorum ben yine de
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Tourniquet Date: November 18, 2015, 10:31:13 PM
@Bendis kuzumm beğenmişşş HopHopKop. yaaaa resmen aynı duyguları hissetmişiz Öptüm.
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: chuck_me Date: November 18, 2015, 10:39:11 PM
: çıtçıt  November 18, 2015, 09:41:44 PM
chuck_me Selvi Atıcı'nın diğer hikayeleri de kesinlikle okumalısın bence Göz Kırp. Benim favorim Deryal'in oğlu Tunç Mirza  Öptüm.  Hehehe
Ayy ben o Mirza'ya ne sinir olmuştum yaa. Ah Hayat'ım ahh. Sonra affettirdi kendini Mirza ama düşündükçe sinir oluyorum ben yine de

Valla canlar, çok büyük beklentiyle okuduğum kitap böyle olunca bir süre Selvi'ye ara verdim. Çıkardıkça okurum artık Zuhahaha

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: -minel- Date: November 18, 2015, 10:50:23 PM



Bu kitabı okumak için çooook sabır gerekiyor ki o da bu gün bende varmış  Hönk.!   başlamış oldum ve sonunda bitirebildim.Türk filmi tadında

bir kitaptı.Bir dargın bir barışık ve bana göre aklından zoru olan iki karakterin aşkını anlatıyor.Elinizde okuyacak hiç kitabınız kalmadıysa okuyun.

Tavsiye ederim .  Zuhahaha

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: as. Date: November 18, 2015, 11:26:58 PM


Yok, yok ağlamıyorum. Gözüme mavi bir şeyler kaçtı da…

Okudukça farkındalık arttı kocaman bir sel şeklinde gözlerimden aktı gitti. Şimdi bu hikâye böyle bitti ya, keşke bitmeseydi. İkincisi de çıksaydı. Açıkçası bu kitabın sonu aslında başlangıç gibiydi. Ama bizim o başlangıcı okuyamayacak olmamız kötü oldu işte.

Blue, geçmişi hakkında en ufak bir bilgiye sahip olmayan, ismini tekrarlayıp durduğu bir kelimeden alan; asi, zeki, çok acı çekmiş bir kız. Yaşamış olduğu hayatı okurken nasıl böyle ayakta kalabilmiş hayret ettim. Bu yazarın kadın karakterleri sanırım hep güçlülerden oluşuyor. Bu demek değil ki hatasız. Bir sürü hatası vardı ama fark ettim ki hataları bile onun iradesi dışında olmuş. Tek isteği sevgi. Bir gün sınıfa girdiğinde yeni tarih hocasıyla karşılaşıyor ve işler değişiyor. Çünkü anlattığı o dersler Blue için ‘Arınma’ gibi oluyor. Çıkış noktasını bulmaya yardımcı oldu da diyebilirim.

Wilson (tarih hocası), aslında psikoloji okuyacakmış da fakülteleri karıştırmış tarih okumuş dediğim bir adam oldu. Yaptığı analizle ve ders sırasında anlattığı onca şeyle beni kendine hayran bıraktı. Tek yaptığı keskin zekâsını konuşturmaktı böylece, küçük bir hayran kulübü bile olmuş olabilir. Blue için dönüm noktası, bir şans, ya da ne dersek diyelim en önemlisi iyi bir dost oldu. Bunu söylemezsem çatlarım, iyi bir de âşıktı. J

Okurken, olayların nereye varacağını merak edip durdum. Blue için güneş doğdu mu diye diye bir günde sayfaları tükettim. Artık HİÇ KİMSE değildi. Bunun cevabını almak benim için çok iç rahatlatıcı oldu. Kitapta sevemediğim tek nokta Blue’nun verdiği bir karar. Okuyanlar anlar. Tiffa ve ikisi arasında ki o şeyi bir türlü kabullenemedim. Kendisini bulmaya çalışırken kendisinden(!) kopmak, özellikle kitap boyu birçok şeyi görmesi ve bundan sonra böyle bir karar alması sinirlerimi zıplattı. Hatta ufak çaplı şok yaşattı. Konuşursam ağzımdan kaçacak. Sustum.

Kitaptan beklentileriniz nedir bilmiyorum ama ben karşıma farklı bir şeylerin çıkacağına emindim. Ve alışılmışın dışında olması çok güzeldi. Blue’nun anlattığı Kızılderili hikâyeleri, Wilson’un anlattığı tarihle harmanlanmış ama size başka şeyleri fark etmeye yönelten sözler, şiirler beni benden aldı. Anlatımı sayesinde su gibi aktı kitap ve olayların sonda bir birine bağlanışı beni çok şaşırttı. Bence mutlaka okumalısınız. Yıldız Kız ve Beyaz Şahin, Küçük Karatavuğun hikâyesi bu ikisini hiç unutmayacağıma eminim.5/5

Bir de kitap boyu aklıma Edip Cansever'in şu dizeleri gelip durdu;
"Mavi Huydur Bende ....
Hayat hiç mavi yerinden vurmadı..çünkü ben maviyi beyazı koruyan masumiyet olarak tanırım,karanlığı görünür kılan bir renktir mavi,öyle bilirim..sürükleyendir,bitmeyendir... mavi olarak anlatmalıyım her şeyi...
kaldırın başınızı gökyüzüne,görmek istediğinizi değil gördüğünüzü söyleyin bana! yaşamın ta kendisidir mavi..belkide sadece bu yüzden ölmeye değil..yaşamaya mahkum
edilmiştir..
maviyi soruyordun, gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi
bir renk değildir mavi huydur bende
ve benim yetinmezliğimdir
ve herkesin yetinmezliğidir belki
denecektir ki bir süre
ve denenecektir
bir akşamüstünü düşünmek bir akşamüstünü düşünmekten başka nedir ki
gönül gözü görendedir,derinler mavidir..."



"Edebiyat, tarihi ders kitaplarından çok daha iyi anlatır ve bu şekilde öğrenmek çok daha zevklidir."


Alçak bir sesle, "Yaşlı adam ne dedi?" diye sordum.
"Merak etmememi söyledi. 'Kadınlar ağlarlar. Eğer senin yüzünden ağlıyorsa seni hala seviyor demektir,' dedi." Wilson, yaşlı adamın titrek sesini taklit etmeye çalışmıştı. Bana baktı ve muzip bir ifadeyle gülümsedi. "Ağlamayı bıraktığın zaman endişelenmem gerektiğini söyledi."
Gülümsemesine karşılık veremedim. Hızla bakışlarımı kaçırdım. Endişelenmesi gereken kişi bendim. Ağlamayı bıraktığım için değil, ağlamaya başladığım için. Yaşlı adam her şeyi çözmüştü.



"… O açık saçık fotoğrafları tepegözüme koyanın da sen olduğunu varsayabilirim. Bu yüzden aleti açtığımda bütün sınıf çırılçıplak görüntülerle karşılaştı."
"Suçlu benim."
"Ya viyolonsel kutumda aniden beliren kilit?"
"Evet. Onu yapan da bendim. Küçük bir şeydi. Ve anahtarı kabanının cebine koymuştum."
"Evet. Bu biraz garipti. Anahtarı bulana kadar iki gün boyunca o kahrolası şeyi kesmeye çalıştım."
"Sanırım ilgini çekmek istiyordum."
  Öldüm Gülmekten. Öldüm Gülmekten.



''Hepimiz kendimizi dışarıda kalmış, içeriye bakıyormuş gibi hissedebiliriz. Hepimiz dağılmış hissedebiliriz. Bizi biri yapan şey kim olduğumuzun farkında olmaktır bence. Blue. Bir sanat eseri olmayabilirsin ama kesinlikle bir esersin.''



‘Bir varmış bir yokmuş. Yuvasından atılmış, istenmeyen küçük bir karatavuk varmış. Terk edilmiş. Sonra bir Şahin onu bulmuş ve onu kapıp uzaklara taşımış. Onu yuvasına almış, ona uçmayı öğretmiş. Ama bir gün Şahin eve gelmemiş ve küçük kuş tekrar yalnız kalmış, tekrar istenmeyen olmuş. Uzaklara uçmak istemiş.’



“Ben hiç kimseyim. Ya sen kimsin?
Sende mi hiç kimsesin? O zaman iki kişi olduk.
Aman ağzını sıkı tut.
Yoksa sürerler bizi buralardan.”




   


SiteMap - İmode - Wap2