Arşiv Anasayfa Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
Sayfalar: 123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315316317318319320321322323324325326327328329330331332333334335336337338339340341342343344345346347348349350351352353354355356357358359360361362363364365366367368369370371372373374375376377378379380381382383384385386387388389390391392393394395396397398399400401402403404405406407408409410411412413414415416417418419420421422423424425426427428429430431432433434435436437438439440441442443444445446447448449450451452
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: as. Date: October 25, 2015, 03:57:14 PM


Serinin 3. Kitabıydı. Ama ben sıralamaya uymayarak direk 3’ten başladım, eksiklikte hissetmedim. Devam edecek miyim sorularına cevap, kesinlikle evet. Çünkü yazarın anlatımını ve karakterlerini çok sevdim. Eğlenceli, hareketli bir kurguya sahipti. Minerva’nın abilerini listeme aldım bile. Aile sıcaklığını Lisa Kleypas Hathaway serisinde ki kadar hissedemesem de yazar az da olsa yansıtabilmiş.
Giles ve Minerva ikilisine gelirsek, onları okurken gülmekten kendimi alamadım. Her konuşmaları bir olayın başlangıcıydı. Birbirlerine laf sokma çabaları bazen “savaşmayın sevişin” dedirtse de sinir bozucu değildi. Daha çok kahkaha atmama neden olduğunu söyleyeyim. Aralarındaki çekim de hissedilebilir türdendi. Ama tabi ki klasik bir kaçma kovalamacaya kucak açan bir ilişki de olduğunu bilin. Yine birbirlerine olan hislerin farkında olmayan bir adet çiftimiz ve yine bu hislerinin farkına varmalarına neden olacak kötü birkaç olaylar dizisi. Tek şikâyetim bu. İlla bir olay olacak ki ondan sonra ‘AA! ben bu kıza aşığım’ deyip itirafta bulunacaklar. Bu artık sıkıcı bir hal aldı benden söylemesi.
Kitapta ikilinin yakınlaşmasında sonra en çok ilgimi çeken yerler, Giles’in içişleri bakanlığına çalışan bir casus olması ve Minerva’nın anne ve babasının nasıl öldüğü. Bu son söylediğim hala gizemini koruyor. Gerçekten de nasıl öldüler? biri mi öldürdü? diye merak etmeden duramıyorum. Ve bu da gösteriyor ki serinin başına değil sonuna doğru okuyacağım kitapları. Ne yapayım merakımı engelleyemeyeceğim. Bu arada kitapta Giles’inde düşüncelerini okumak ayrı bir keyifti. Her iki karakterinde bakış açısını okumak aslında nasılda uyumlu olduklarını fark ettirdi.
Kitap orijinal kapak ama ben kitap kapaklarında insan yüzü olması taraftarı değilim. Bırakında hayal ettiğim kişilerin yüzünü ben seçeyim değil mi ama? Çeviride de her hangi bir sıkıntı yoktu. Yazarın anlatım tarzı ve kurgusu sayesinde su gibi aktı kitap. Uzun süre elimde tuttum çünkü okulun açılmasıyla yoğunluk arttı yoksa eminim siz 1-2 günde yalayıp yutarsınız kitabı. Bence bu seriye başlayın.


''O kadar güzel yalan söylüyorsunuz ki, nerdeyse beni bile inandıracaktınız bayım.''
''Ben de aynı şeyi sizin için söyleyecektim, tatlı balım,'' diyerek gülümsedi Giles.
''Bana bir daha öyle dersen, kendini bedeninde artık olmayan hayati kısımlarını ararken bulursun.''
Hehehehe Hehehehe

Seri sıralaması;

1. The Truth About Lord Stoneville (2010) Bozulan Yeminler (Oliver-Maria)
2. A Hellion in Her Bed (2010) Yatağımdaki Serseri (Jarret- Annabel)
3. How to Woo a Reluctant Lady (2011) Sır Gibi Sakladım (Giles-Minerva)
4. To Wed a Wild Lord (2011) Vahşi Bir Lordun Kollarında (Gabe-Virginia)
5. A Lady Never Surrenders (2012) Son Çarem (Celia- Jack Pinter)
6. 'Twas the Night After Christmas (2012) Öyle Bir Geceydi ki (Pierce ve Camilla)



    İlginizi çekerse bloguma bekleriiiim arkadaşlar Utandım.

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: BÖRÜLCE Date: October 25, 2015, 05:53:31 PM

Konu güzel,karakterler karizmatik ve sevimli,bir çırpıda okunan bir kitap ama cinsel içerikli bölümler neredeyse başka kitaplarla birebir aynı.Helikopter ve

emniyet kemeriyle ilgili cümleler mesela fazla tanıdıktı.Jake bir güvenlik şirketinde patron.Kimberley ise bu şirkette çalışıyor ve artık daha önemli görevlerde

yer almak için kendini ispat etmek istiyor.4 yıl önce kötü bir evlilik atlatmış ve erkeklerden,özellikle aşktan ve evlilikten soğumuş.Ama artık birileriyle flört

edebileceğini düşünüyor.Tabiki Jack,Kim'in başkalarıyla flört etmesi fikrine karşı.Çünkü uzun zamandır ona aşık.Kitapta ikilinin güven sorunlarını aşıp

yakınlaşmalarını anlatıyor.Kitabın bazı bölümlerinde fazla yakınlaşıyorlar,bilginiz olsun.   Hehehe
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Bendis Date: October 27, 2015, 10:25:14 AM


Lanetli - Jennifer L. Armentrout



İvy öz anne-babasını, ardından üvey anne-babasını ve sevgilisini kaybeder. Tek başına yaşamaya ve hayatını sürdürmeye devam eder. Her akşam nöbetleşe sokaklardaki Fae'leri temizleyen Düzen'in bir parçasıdır. Bir gün kolaylıkla icabına baktığı Fae'lerden birisinin diğerleri gibi olmadığını farkeder, sokaklarda kolayca hallettiği Fae'lerden artık daha tehlikeli bir tür dolaşmaktadır; Kadimler! 

Jenny yine güzel bir fantastik dünya sunmuş bize. Kurgusu güzel, anlatımı sıkmadan bir çırpıda bitiveriyor. Keşke serinin tüm kitapları aynı anda çıksa da bizde böyle merakta kalmasak Gülmek :) Her zaman bitmemiş serilere başlamayacağım diyorum ama yine de seri okurken buluyorum kendimi Gülmek :)
Pişman mıyım? Ren'le tanıştıktan sonra hayır tabi ki Zuhahaha  Tink en sevdiğim kahraman olma yolunda ilerliyor Gülmek :) Tink, Ivy'nin "evcil hayvanı" Zuhahaha Neden tırnak içerisine aldığımı okuyunca anlayacaksınız Nanik-Nanik :P

Güzel bir seri olacağı kesin ama yine de yazarın en sevdiğim serisi halen Melez Sözleşmeleri <3

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: BÖRÜLCE Date: October 27, 2015, 11:46:15 PM

Kesinlikle kitap övüldüğü kadar varmış.Hani bir solukta okunuyor denir ya işte bu kitap da o gruptan.Başlarda hem konuyu anlamaya

çalışıyorsunuz,hem de biraz durağan geliyor ama ilerledikçe müthiş bir tempo kazanıyor.Özel güçleri olan çocuklar,kendilerinden korkulduğu için 10 yaş

civarında ailelerinden koparılıp,ülkenin çeşitli yerlerindeki kamplara toplanıyor.Güçlerinden dolayı beş gruba ayrılıyorlar.Ve en tehlikelileri zihin gücü olan

turuncular.Kahramanımız Ruby hayatta kalabilen son turunculardan biri.Yıllarca kampta tutulup,16 yaşında birilerinin yardımıyla kamptan kaçıyor.Bundan

sonrasın da Ruby'nin harika dostlar bulması ve ilk aşkını yaşamasına tanıklık ediyoruz ama hiç birşey kolay olmuyor.Sürekli kaçma,kovalama ve hiç

bitmeyen bir korku durumu var.Kitap çok duygusal bir noktada sonlanmış.En kısa zamanda 2. kitaba başlayacağım.İnşallah 3. kitapta bir an önce çıkar ve

seri mutlu sonla noktalanır.

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Hayal Perest Date: October 28, 2015, 01:48:59 PM
ROMANTİK SAVAŞ  - ELİF YILMAZ / 4 PUAN

❤ İlk kitapta tanıştığımız Liz ve Chris çiftine bu kitapta derinlemesine iniyoruz. Her şey Liz'in ailesinin İngiltere'ye taşınmasıyla başlıyor. Liz, Tina'ların evinde kalırken artık daha fazla onlarda kalamayacağını anlıyor ve ayrı eve çıkmak istiyor. Tam hayallerinin evini bulduğunu düşünürken, birileri tarafından hayallerinin üstüne sifon çekiliyor. Bu kişiyi tahmin etmek zor olmasa gerek. Chris dediğinizi duyar gibiyim. Gülmek :) Liz, ya hayallerinin evini Chris'e kaptıracak ya da Chris'le yaşamaya razı olacaktır.

❤ Liz, hayallerinin evini Chris'e kaptırmamak için onunla yaşamayı göze alır. İlk iki hafta her şey yolunda giderken, inatlaşmaları sonucu ortaya bir iddia meselesi atılır ve Chris ile Liz kendilerini bir Savaş'ın içinde bulurlar. Hem de en romantiğinden.. Gülmek :)

❤ Chris'in Liz'e ufaklık diye hitap etmesi ve sürekli Liz'i kışkırtıp durması bana göre sinir bozucuydu. Hayır yani birbirinizi kışkırtmadan, ev arkadaşı modunda takılsanız ne olur? Liz'in sürekli Chris'e laf yetiştirmesi ve burnunun ucundaki gerçeği görmemesi de beni çıldırttı. Hayır besbelli aşıksın sen bu adama, ehh Chris'de sana karşı boş değil..Ne diye işleri yokuşa sürüyorsunuz.. Seviyorsanız söyleyin, kardeşim! diyerek atarımı da yapıyorum. Zuhahaha

❤ Chris'in "bay mükemmel" olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Gülmek :) Elinden her iş geliyor.. Yemek olsun, sanat olsun.. Hani derler ya on parmağında on marifet.. Chris de aynen böyle.. Her ne adar su tesisatından anlamasa da gönlümüzü fethetmiş "bay mükemmel"imiz o. Zuhahaha

❤ Kitapta beni çıldırtan bir olay var. Kitapta yaşanan o "malum" olaydan dolayı Chris ve Liz'in birbirlerine olan tavırlarına uyuz oldum. Biri kaçıyor, öteki de kaçmasına izin veriyor. Adam akıllı oturup konuşsalar, her şey hallolacak aslında ama gururları ve inatları yüzünden ikisi de sürünüp duruyor. Neyse ki işin sonunda her şey tatlıya bağlandı da yüreğime su serpildi.

❤ Tina ve Steven çifti kitabın ortalarına doğru karşımıza çıkıyor ve onların sahnelerini okuduğumda, onları ne kadar özlediğimi fark ettim. Kitabın sonunda ise sizi güzel bir sürpriz bekliyor. Okurken ne kadar sevindiğimi söylememe gerek yok. Bence sonu çok tatlıydı, peri masalı gibiydi.. O yüzden ne yapıyorsunuz; en yakın kitapçıya gidip kendinize bir adet Romantik Savaş ediniyorsunuz. Gülmek :)

❤ Kitabın dili oldukça akıcı, size aynı anda birden fazla duyguyu yaşatıyor. Yazar bunu yansıtabilmeyi başarmış.. Bir kaç gün gibi kısa bir sürede bitirdim. Yani ne kadar akıcı olduğunu buradan anlayabilirsiniz.. İlk kitabı okuyup  beğendiyseniz Romantik Savaş'ı da okumalısınız. Bence seveceksiniz. Özellikle Chris'i.. Gülmek :)
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: as. Date: October 28, 2015, 06:20:03 PM


İlk kitaba göre biraz depresif olduğunu söyleyerek başlayayım en iyisi.  Karmakarışık, okurken kahkahalar attığım ve Drew’u sarıp sarmaladığım bir kitaptı. Ama maalesef ama burada Drew beni sinir eden bir su damlası gibiydi. Hani olur ya gece evde uyumaya çalışırken musluğun bozuk olmasından kaynaklı çıkan o ‘tıp tıp tıp’ ses. Ve gece olduğu için elinizden bir şeyde gelmez. Aynen öyleydi. Kitabı tekrar basamayacakları için bende bu sese (Drew) katlandım. Drew, saçma sapan hareketleri ile kitabın çoğunu doldurmuştu. Ve acayip klişe olan bu durum açıkçası ilk kitabı arattı bana. Baştan başlayayım en iyisi;
Drew ve Kate her zamanki şirinliklerine kaldıkları yerden devam ediyordu. Ya da şöyle diyelim aynı şeklin 2 yıl sonrasıydılar. Evet, kitap ilişkilerinin daha da ilerlemiş haliyle karşımızda. Ama bana göre bu ilerleyiş sadece zamanla kısıtlı kalmış. Çünkü Drew bunu anlamamı büyük bir öküzlükle sağladı. Kate mutlu bir haberle karşısına çıkacakken Drew onu yerle bir ediyor. Tam yerinde bir tabir kitapla eş değer ‘darmadağınık’… Sebebi ise şizofren hali. Yine gördüğü şeyleri yanlış anlayıp, kafasında kurduğu hikâyeye inanıyor ve kitabı klasik olaylar dizisiyle dolduruyor. Sonu her ne kadar “onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine” dedirtse de oraya kadar olan kısmı tahmin edilebilir durumdaydı. Bu yüzden aynı filmin farklı versiyonunu izlemişim gibi hissettim. Ve kitap Kate’in bakış açısı ile yazılmıştı. Her ne kadar bizim öküzcüğe kızsam da Drew bakış açısını tercih ederim. Nihayetinde son sözde karşımıza çıkıp yine birkaç kahkaha attırdı kendini de affettirdi.


İşte hep böyle hissetmemi sağlıyor.
Beni el üstünde tutuyormuş gibi…
Beni taparcasına seviyormuş gibi...



Size bir tavsiye vereyim: Hayatınızdaki kişiye kızgınken, bundan arkadaşlarınıza bahsetmemeye çalışın. Çünkü siz onu affetseniz de, arkadaşlarınız asla unutmaz.


"Ona ihtiyacım yok, Kate. Bu kadar basit," diyor Billy.
"Onu seviyorum, Billy. Bu kadar basit
."


Shamu mu? Ah, Alexandra'yı diyorum. Yeni, geçici takma ismi bu. Birkaç hafta önce üzerinde tek parçalı siyah beyaz bir hamile mayosuyla kumsala gelmek gibi talihsiz bir seçim yaptığında, Matthew ile ben ona bu adı taktık.
Shamu: Balina  
Öldüm Gülmekten. Öldüm Gülmekten.


"Tamam, o zaman. Bil diye söylüyorum, ben de seni seviyorum. Bir türlü küfür etmeyi bırakmayarak Mackenzie'nin geleceğine yatırım yapmanı seviyorum. Ablana acımasızca sataşmanı, ama onu üzenlerin canına okumanı seviyorum. Ama en çok... Beni sevmeni seviyorum. Bunu her an... her gün hissediyorum."


Bir of çekiyorum. "Olmaz. O ne öyle, kolon der gibi? Daha okul bahçesine adım attığı an, herkes ona Götlek diye seslenmeye başlar."
Kate inanamaz gözlerle bana bakıyor. "Sen Katolik okuluna gittiğine emin misin? Sanki ıslahevinde yetişmiş gibisin de?"
Hehehehe Hehehehe



   

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Sanem. Date: October 28, 2015, 06:40:09 PM


Mezarlık Kitabı - Neil Gaiman
Puanım:9/10!


Şu an yüzümde bir sırıtışla kitabı bitirmenin mutluluğunu yaşıyorum.Zira çok hoş bir "masaldı".Her yaştan kitlelere hitap edebilen,eğlenceli ve bolca hayal gücü barıdıran bir kitap idi.Bunun yanında da benim ilk Neil Gaiman kitabım olan bu nadide eser son Neil Gaiman kitabım da olmayacak.Zira yazarın kalemini,yarattığı sıradışı dünyayı,o öyküden okuyucuya ilettiği ufak ufak hayat derslerini çok sevmiş bulunmaktayım birçokları gibi.
Kitabın konusu şu;Jack denen bir adam tarafında bir ailenin 3 ferdi aynı gece öldürülür ve sıra en küçük çocuğa(bebeğe)  gelir.Ama bir şansla bu çocuk kendini bilmeden kurtarır ve evinin yakınlarındaki bir mezarlıkta alır soluğu.Bu mezarlıkta bulunan,daha önceden ölüp buraya defnedilmiş bedenlerin ruhları tarafından bebek Jack denen adamdan kurtarılır.Böylece yaşam ve ölüm arasındaki hayatına adım atmış bulunur.Tabi ki,Nobody Owens adlı bu bebeğin ilerleyen senelerde başı belaya girmeden durmayacaktır zira Jack denen adam peşimdedir.İşte böyle bir dünyayı 280 küsür bir kitapta buluyoruz.İnce bir kitap olmasına karşın içinde koskoca bir dünya barındırıyor.
Evet,anlaşılacağı üzere bu kitabı tavsiye ediyorum ve bundan sonra da tavsiye edeceğim.İçindeki illustrasyonlardan tutun konunun işleniş biçimine kadar beğendiğim bir kitap oldu.Vakit buldukça okumaya çalıştım,hatta bu kitap için vakit yarattım da diyebiliriz.
Kitabı gözünüzde canlandırdığınızda bir şeyin farkına varıyorsunuz;bu kitap bir film.Evet,evet adeta bir film.Size bir film izlemiş havası veriyor bitirince.Ve bu güzel bir duygu.Bu aslında bize bir şeyi tekrardan hatırlatmış oluyor;yazarın yeteneğini.
Yorumu daha fazla uzatmadan şöyle noktalayayım;Masal tadında,kendinizi içinde kaybedeceğiniz,yaşınıza başınıza bakmadan ufacık bir çocuktan dersler alabileceğinizi gördüğünüz bir kitap mı okumak istersiniz?Alın bu kitabı elinize ve bırakın kitap sizi okumaya başlasın.😊😉

***
"Mutlaka güzeldir,"dedi Silas,"bir yere ait olmak;bir yuvaya."
***
"Silas'a,bir ay ışınını tutabileceğinden daha fazla sarılamazdı;koruyucusu maddesel olmadığı için değil,bunu yapmak yanlış olacağı için.Bir yanda sarılabileceğiniz insanlar vardı,bir yanda da Silas."
***
Kızın tek söylediği,"Eğer seni önemsemeseydi,onu üzemezdin ki,"oldu.
***
"Eh,"dedi Bod."Eğer dışarıdaki dünyaya çıkarsam,soru 'Kim beni o adamdan koruyacak?" değil."
"Değil mi?"
"Değil.Soru,'Kim o adamı bende koruyacak?' olacak."

***
"Korku bulaşıcıdır.Ona yakalanabilirsiniz.Bazen,korkunun gerçeğe dönüşmesi için birilerinin korktuklarını söylemesi bile yeterlidir."
***
"Hayatı görmek istiyorum.Onu ellerimle tutmak istiyorum. Issız bir adaya ayak izlerimi bırakmak istiyorum.Ben..."dedi Bod ve durup düşündü. "Ben her şeyi istiyorum."

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: BÖRÜLCE Date: October 29, 2015, 11:28:43 PM

Yazarın ilk kitabını da sevmiştim,bu kitabı da gayet güzeldi bence.   Bravo  Tanıdık bir konu olmasına rağmen olayları Türk filmine

çevirmemiş.Yanlış anlamalar,gereksiz uzatmalar yok.Evet olaylar kötü yerlere gidiyor ama asla sizi boğmuyor,sıkmıyor aksine ilerledikçe herşey iyi olacak

hissiyle okutuyor kitabı.Esas oğlumuz Ege 22 yıllık nefretini bitirmeye,sonunda yıllardır planladığı intikamını almaya Türkiye'ye dönüyor.4 yıldır şirketini

batırmaya çalıştığı Fikret Beye son darbesini vurmak için şirkete geliyor.Fikret Beyin bir de 25 yaşında bir kızı olduğunu biliyor,intikam planının bir parçasıda

Aslı'yı mahvetmek.Ama Aslı ile karşılaştıktan sonra hiç bir şey planladığı gibi gitmiyor.Kitabın gidişatını tahmin edersiniz.   Göz Kırp.  Kitabın kapağına gelince ilk

etapta bana da çok itici geldi ama kitabı okuyunca kapaktaki kız benim gözümde canlandırdığım Aslı'yla birebir uyuştu nedense.Ben kitabı keyifle okudum

ve size de tavsiye ederim.    Gülmek :)

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Bendis Date: October 30, 2015, 08:42:53 AM


Agapi - Sarah Jio

Sarah'ın okumadığım kitabı kalmadı. Ne alışkın olduğum anlatım tarzı var bu kitabında, ne de akıcılığı. Sanırım bu kitap biraz aceleye gelmiş Gülmek :) Kurgu güzeldi, belki biraz daha uğraşılsa daha güzel bir hikaye çıkabilirdi ortaya. Yine de okunabilir, Sarah'ın hatrına.  Utanıyorum.

Agapi, bizımla deyılsın. Gülmek :)

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: BÖRÜLCE Date: October 31, 2015, 11:31:17 AM

İlk defa bir Nemesis kitabını bu kadar masum gördüm.   Hönk.!  Kitap zaten 200 sayfa.150. sayfaya geldiğimde kahramanlarımız sadece öpüşmüştü 

Zuhahaha  Son zamanlarda okuduğum bütün Nemesis kitaplarının %60'ı cinsellik olunca ben küçük bir şok geçirdim tabi.   Hehehe  Neyse kitap çok kısa ve tanıdık bir

hikaye ama yine de kafa dağıtmak için okunuyor.Geçmişe ve antikalara takıntılı bir kadın,kadınlara hiç güvenmeyen bir erkek.İkisinin ortak noktası

sevgiye,ilgiye muhtaç olmaları.Sonunu tahmin edersiniz.   Zuhahaha

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Hayal Perest Date: October 31, 2015, 01:44:04 PM

   

❤ Bu kitabın bende yeri her zaman ayrı olacaktır. Çünkü Selvi Atıcı'nın kalemi ile tanışmam bu hikaye ile oldu. Kitap olmadan önce wattpad de her bölümünü merakla okuduğum ve kitap olunca havalara uçtuğum bir hikayeydi.

❤ Sen, bütün övgüleri hak ediyor. Kurgusu çok sağlam bir kere.. Yazarın dili akıcı ve sizi sıkmıyor. Bir sonraki sayfaya geçmek için can atar halde buluyorsunuz kendinizi.. Yazarın şaşırtıcı bir kalemi olduğunu sa söylemem gerekiyor.

❤ Selvi Atıcı, hikayeleri ve kitapları ile gönlümde taht kurmuş bir yazar... Bundan sonra ne yazarsa yazsın, hangi kitabı çıkarsa çıksın gözüm kapalı takip edeceğim, kitaplarını alıp, okuyacağım bir yazar.. Ve bence bu kadar övgüyü hak ediyor.. Yazar da, kitap da...

❤ Bana göre Selvi Atıcı'nın kitapları çevrilmeli ve yurt dışında da yayınlanmalı.. Onları kalemi bu kadar salam bir yazar mahrum etmemek lazım değil mi? Zuhahaha Bence Selvi Atıcı'nın kalemi bu kadar övgüyü hak ediyor..

❤ Kitabı okurken o kadar çok alıntı çıkardım ki sayısını hatırlamıyorum.. Üşengeçliğimden hepsini yapamadım ama bir ara boş vaktim de mutlaka yapacağım. Zuhahaha Ve bir hatırlatma Kayıp Şehir serisinin ikinci kitabı olan Pinokyo'nun Rüyası Nemesis Yayınlar farkıyla çok yakında çıkıyor. Takipçilerine duyurulur. Gülmek :)

❤ Kitabımızın konusunda biraz bahsedecek olursak; Süheyla'nın kardeşinin ölümünün ardındaki sırrı ortaya çıkarmasıyla başlıyor. Kardeşinin ölümünün bir intihar değil, bir cinayet olduğunu düşünüyor ve bunun için sağlam kanıtları var. Polisin derdine çare olamayacağını anlayınca kolları sıvıyor ve kendini bir takım araştırmaların, olayların ve kişilerin içinde buluyor. Kardeşinin katilini bulmada en büyük yardımcısı ise Demir... Demir hakkında size kısaca şunu söyleyeyim; Yok böyle bir karakter. Sizi kendine hayran bırakacak, bağımlısı olacaksınız. Kitabı bitirdiğinizde kendinize bir tane Demir Mızrak arayışları içerisine gireceğinizi söyleyebilirim. Gülmek :)

❤ Süheyla, ayakları yere basan, sağlam ve güçlü bir karakter. Onu çok sevmemin nedeni de bu gücünden geliyor. Yeri geldiğinde kedi gibi, yeri geldiğinde bir panter gibi meydana çıkıyor. Ağzı da çok iyi laf yapıyor, ha! Benden söylemesi.. Bence sizde Süheyla'nın müptelası olacaksınız. Gülmek :)

❤ Bir diğer karakterimiz ise Demir'in abisi Çelik. Çok korumacı ve diktatör. Kardeşini zapt etmeye, gözünün önünden ayırmamaya çalışıyor. Bu zamana kadar bunu başarmış olduğunu düşünse de Süheyla'nın gelişi ile her şey tepe taklak oluyor. Ve kendini bu kadına karşı cephe almış bir vaziyette buluyor. Tabi bu uzun sürmüyor ve bu fırtına gibi kadınla ittifak kuruyor. Çünkü Süheyla, Demir için adeta bir ilaç gibi.. Çelik de bunun farkına varıyor ve kardeşinin bu kadın ile birlikte olmasına ses etmiyor. Aksine onlara arka çıkıyor. Süheyla'nın kardeşinin katilini bulmasında ona yardımcı oluyor. Kendisini de çok severim ayrıca.. Onunda hikayesini okumak isterim, umarım yazarımız bu konuda bize bir sürpriz yapar. Gülmek :)

❤ Sen'i o kadar başarılı buldum ki.. Kurgusu, anlatımı ve karakterleri açısından öyle sevdim ki bende her zaman yeri ayrı olacak bir kitap.. Bu kitabı ne kadar sevdiğimi nasıl anlatsam bilemiyorum. Belki de ilk göz ağrım olduğu için bilmiyorum ama abarttığımı düşünebilirsiniz. Ama yanıldığımı kanıtlamak istiyorsanız kitabı bir okuyun derim, bence bana az da olsa hak vereceksiniz. Gülmek :)

❤ Her neyse... Kitabımız Süheyla'nın kardeşinin katillerinin peşine düşmesi ile devam ediyor. İçinde bolca aksiyon ve macera olduğunu söyleyebilirim. Tabi kıskanılacak bir aşk da var. Bunu da söylemeden geçmeyeyim. Bence bu kitabı okurken mest olacaksınız. Hem kurgusunu sevecek hem de karakterlerine müptela olacaksınız. Eğer bu kitabı okumadıysanız bir an önce edinin ve okumaya başlayın. Gülmek :)

* Kitaba puanım; 10 numara 5 yıldız! *

Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Sanem. Date: October 31, 2015, 04:44:14 PM


Alaska'nın Peşinde - John Green
Puanım:7/10!


Artık anlıyorum ki ne kadar sevmesem de John Green kitaplarını okuyacağım.Hem de hepsini.İstemsizce.Zira bir baktım elimde Alaska'nın Peşinde ve ben kitabı yarılamışım.Ki bilirsiniz,Kağıttan Kentler faciası diye bir şey geçirmiştim.Bu durumdayken bu kitabı okumaya başlamam oldukça ilginç ve ironik oldu.
Kitabı genel olarak özetlemek istersek;Miles Halter (ki her okuduğumda istemsizce ad benzerliğinden dolayı Miles Archer'ı hatırladığım ve hüzünlendiğim) adında,insanların son sözlerini okumayı seven,asosyal ve "Büyük Belki"sini aramak için Culver Creek adında yatılı bir okula kayıt olan birinin yeni arkadaşlarını,hayata sordukları soruları  ve en sonunda hayattan çıkardıkları sonuçları okuyoruz.Alaska,Takumi ve Chip nam-ı diğer Albay'dan olışan bu grubun hayat ile mücadelesine,yaptıkları eşek şakalarına ve hayat hikayelerine tanık oluyoruz.Onları yakından tanıyoruz.
Sevmedim.Nefret de etmedim.Benim için orta halliydi.Ne Aynı Yıldızın Altında kadar hoşuma gitti ne de Kağıttan Kentler kadar  sevmedim.Orta halli bir John Green kitabıydı.Bazı yerlerde Kağıttan Kentler'i anınsatmadı değil.Ama yine de bir tık daha iyiydi.
Kitaba başlamadan epey bir önce "o gün" üzerine spoiler yemiştim.O malum spoiler'ı.Ve okuma şevkim kırılmıştı açıkçası.Ama bir baktım ki alıp okumaya başlamışım bile.Demekki spoilerlar kitap hakkında insanı heyecanlandırabiliyorlarmış (bayağı uzun geldi şu kelime sanki yanlıl yazmışım gibi...).Tabi bunu itiraf ettim diye de inadına spoiler da yedirmeyin canım.Aman ha!😂
Karakterleri,evet,sevdim diyebiliriz.Albay başta olmak üzere genel olarak sevdim.Yine bir karşılaştırma yapacağım ama Kağıttan Kentler'deki karakterle gibi değildi.O kitaptakileri sevmemiştim.Ama bu kitap,dediğim gibi iyiydi.
Vermeye çalıştığı hayat derslerini gayet sevdim.Örneklemeleri ve konunun gidişatı,bu kitabı John'un kaleminden çıktığını apaçık gösteriyor.Ama ne yazık ki bazı yerlerde çok kasmış gibi hissettim.Her neyse...
Sonuç olarak,normal bir John kitabıydı.John'u sevenler bu kitaba aşık olacaklar gibi hissediyorum. Ama benim gibi kalemini sevip de Kağıttan Kentler gibi çok sevilen bir kitabını sevmeyenler, bu kitabı da sevemeyecekler gibi hissediyorum. Evet,bugün çok hissediyorum 😂

***
"Bazen seni anlamıyorum," dedim.Bana bakmadı bile.Yalnızca televizyona doğru gülümsedi ve "Beni hiç anlamazsın.Olay da bu,"dedi.
***
"Yetişkinler yüzlerinde o alaycı, aptal gülümsemeleriyle "Gençler yenilmez olduklarını sanıyorlar" derken, ne kadar haklı olduklarını bilmiyorlar. Umutsuz olmamıza gerek yok çünkü hiçbir zaman tamir edilemeyecek kadar bozulmayız. Yenilmez olduğumuzu düşünüyoruz çünkü öyleyiz."
***
"İnsanlar yağmur olsaydı, ben serpinti olurdum, o ise kasırga."
***
"Flamingolu kravatı takabileceğimi sanmıyorum," dedi siyah çoraplarını giyerken.
"Durum göz önüne alınırsa,biraz neşeli kaçar," diye yanıtladım.
"Operaya takamıyorum," dedi Albay, neredeyse gülümseyerek. "Cenazeye takamıyorum. Kendimi asmak için kullanamıyorum. Kravatlar göz önüne alınırsa, biraz işlevsiz." Ona bir kravat verdim.

***
"Hepiniz keyif almak için sigara içiyorsunuz. Bense ölmek için içiyorum."
***
"Şöyle düşündüm: Korku bu: Önemli bir şeyimi kaybetmiştim, bulamıyordum ve ona ihtiyacım vardı. Birinin gözlüğünü kaybetmesi, gözlükçüye gitmesi ve ona dünyada hiç gözlük kalmadığının, gözlüksüz idare etmek zorunda olduğunun söylenmesi gibi bir korkuydu."
***
"Ve 'ani' ölüm nedir ki zaten? Bir an ne kadar sürer? Bir saniye mi? On mu? Kalbi patlayıp ciğerleri çökerken, beynine hava ve kan gitmezken, yalnızca saf panik halindeyken o saniyelerin acısı korkunç olmalıydı. Ani nedir ki? Hiçbir şey ani değildir. Anında hazır olan pilav, beş dakikada olur; anında hazır olan puding, bir saatte. Gözleri kör olan ızdırabın bir anının, tam olarak anlık hissedildiğinden emin değilim."
***
"Bütün hayatını labirentte mahsur kalıp bir gün oradan nasıl çıkacağını, bunun ne kadar müthiş olacağını düşünerek geçirirsin ve geleceği hayal etmek devam etmeni ama bunu hiç yapmamanı sağlar. Geleceği yalnızca o andan kaçmak için kullanırsın."


Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: Tourniquet Date: November 01, 2015, 01:00:53 AM


Yakut Kırmızı- Kerstin Gier

Puanım; 5/5

Kitap zaman yolculuğu temalı. Kesinlikle ilgi çekici ve sizi sürükleyici bir anlatımı ve kurgusu var.

Gwendolyn kızımız Londra'da annesi, iki kardeşi, teyzesi, kuzeni, büyükannesi, büyük halası, ve uşak mı hizmetkar mı yoksa aile dostumu olduğu bilinmeyen Bay Bernhard ile beraber kocaman antik bir evde yaşıyor. Babası öldükten sonra büyükannesinin yanına taşınmak zorunda kalmışlar. Gerçi şato vari 'ev' 3 katlı ve 3. kat tamamen Gwendoly ve ailesine verilmiş. Göz Kırp.

Zamanda yolculuk bir gen ile ilgili ve bu geni taşıyan on iki kişi bir çember oluşturuyor. Zamanda yolculuk yapabilmek için insanın bu gene sahip olması gerekiyor ve bu gen de kan bağı ile oluyor. Yani bir ailede bu geni taşıyan kişi yüzyıllar öncesinden tahmin edilmiş. Ve bu geni taşıyabilen iki aile var. Montrose'lar ve De Villiers'lar  Herkes bu genin son taşıyıcısının Gwendolyn'nin kuzeni Charlotte'ta olduğunu düşünürken geçmişte saklanmış bir sır ile aslında öyle olmadığı anlaşılıyor ve kitabımız başlıyor.

Fantastik kitapları seviyorum. Bir de içinde zaman yolculuğu varsa tadından yenmez. Zaten çok merak ettiğim ve beklentimin yüksek olduğu bir kitaptı ve yanılmadım. Kesinlikle çok güzeldi. Özellikle uzun süre kitap okuyamayınca ve okumaya çalıştığım her kitap yarım kalınca kendime biraz sinir olmaya başlamıştım. Ama bu kitap ilaç gibi geldi.

Kitaptaki tüm karakterleri sevdim. Erkek karakter yani, Gideon biraz sinir bozucu ve kibirli olsa da aldığı eğitim ve çocukluğundan beri nasıl bir yaşam tarzı yaşamış olduğu düşünülürse bana çok da absürt gelmedi. Sonuçta bu geni taşıdığı doğuştan belli ve o sürekli eskrim, keman, bilemem kaç dil, binicilik gibi dersler alarak büyümüş. Yazık zavallı çocukluğunu yaşayamamış. Ona da hak vermek lazım Hehehe

Kitabın kapak tasarımını çok sevdim ama bölüm geçişlerinde kapak tasarımını kullanmalarına bayıldım. Kitabın baskı kalitesi iç tasarımı kesinlikle harika.

Okurken çok eğlendim. Kitaptaki diyaloglar çok hoşuma gitti. İlk sayfadan itibaren sizi saran bir kitap. Başladınız mı elinizden bırakamıyorsunuz. Ben çok beğendim ve kesinlikle tavsiye ederim.

Serini ikinci kitabına da ilk kitabı bitirir bitirmez başladım şimdi elimden bırakamıyorum Zuhahaha

Alıntılar

"Hata yapmadılar, meleğim. Bu kişilerin gerçekten iyi becerdikleri bir şey varsa, o da hesaplamaktır."
Ayrıca 'bu kişiler' kimlerdi?
"Herkes hata yapabilir," dedim
Manddy hala güldü. "Korkarım, Isaac Newton değil."
"Charlotte'un doğum tarihini Newton mu hesapladı?"



Bugün gelecekten bir ziyaretçi kabul edildi.
...
Çocuk her ne demekse, Apple'ın hisse senedinisatın almamızı önerdi.
Muhafız Güncelerinden
4 Ağustos 1953


"Evet hepsini not ettim. Eve gider gitmez bilgisayarın başına oturacağım. Saint Germain Kontu... Bu isim bana neden bu kadar tanıdık geliyor? Onu bir filmden biliyor olabilir miyim? Hayır o Monte Kristo Kontu'ydu." Öldüm Gülmekten.

"Önce hanımlar" diye mırıldandım.
"Parola?"
Quark edit bisküvi yada öyle bir şey.
"Qua redit nescitis," dedi Gideon
Eh, en azından yaklaşmıştım.


Bu arada ikinci kata gelmiştik. Sarı fraklı adam önümüze çıkan iki adamla kısaca bir şeyler fısıldaştı.
Şu parola neydi? Qua neskuik moskito muydu? Bunu mutlaka kafamın bir yerine yazmalıydım.



Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: -Trinity- Date: November 01, 2015, 12:07:17 PM
: Tourniquet  November 01, 2015, 01:00:53 AM


Yakut Kırmızı- Kerstin Gier

Puanım; 5/5

Kitap zaman yolculuğu temalı. Kesinlikle ilgi çekici ve sizi sürükleyici bir anlatımı ve kurgusu var.

Gwendolyn kızımız Londra'da annesi, iki kardeşi, teyzesi, kuzeni, büyükannesi, büyük halası, ve uşak mı hizmetkar mı yoksa aile dostumu olduğu bilinmeyen Bay Bernhard ile beraber kocaman antik bir evde yaşıyor. Babası öldükten sonra büyükannesinin yanına taşınmak zorunda kalmışlar. Gerçi şato vari 'ev' 3 katlı ve 3. kat tamamen Gwendoly ve ailesine verilmiş. Göz Kırp.

Zamanda yolculuk bir gen ile ilgili ve bu geni taşıyan on iki kişi bir çember oluşturuyor. Zamanda yolculuk yapabilmek için insanın bu gene sahip olması gerekiyor ve bu gen de kan bağı ile oluyor. Yani bir ailede bu geni taşıyan kişi yüzyıllar öncesinden tahmin edilmiş. Ve bu geni taşıyabilen iki aile var. Montrose'lar ve De Villiers'lar  Herkes bu genin son taşıyıcısının Gwendolyn'nin kuzeni Charlotte'ta olduğunu düşünürken geçmişte saklanmış bir sır ile aslında öyle olmadığı anlaşılıyor ve kitabımız başlıyor.

Fantastik kitapları seviyorum. Bir de içinde zaman yolculuğu varsa tadından yenmez. Zaten çok merak ettiğim ve beklentimin yüksek olduğu bir kitaptı ve yanılmadım. Kesinlikle çok güzeldi. Özellikle uzun süre kitap okuyamayınca ve okumaya çalıştığım her kitap yarım kalınca kendime biraz sinir olmaya başlamıştım. Ama bu kitap ilaç gibi geldi.

Kitaptaki tüm karakterleri sevdim. Erkek karakter yani, Gideon biraz sinir bozucu ve kibirli olsa da aldığı eğitim ve çocukluğundan beri nasıl bir yaşam tarzı yaşamış olduğu düşünülürse bana çok da absürt gelmedi. Sonuçta bu geni taşıdığı doğuştan belli ve o sürekli eskrim, keman, bilemem kaç dil, binicilik gibi dersler alarak büyümüş. Yazık zavallı çocukluğunu yaşayamamış. Ona da hak vermek lazım Hehehe

Kitabın kapak tasarımını çok sevdim ama bölüm geçişlerinde kapak tasarımını kullanmalarına bayıldım. Kitabın baskı kalitesi iç tasarımı kesinlikle harika.

Okurken çok eğlendim. Kitaptaki diyaloglar çok hoşuma gitti. İlk sayfadan itibaren sizi saran bir kitap. Başladınız mı elinizden bırakamıyorsunuz. Ben çok beğendim ve kesinlikle tavsiye ederim.

Serini ikinci kitabına da ilk kitabı bitirir bitirmez başladım şimdi elimden bırakamıyorum Zuhahaha

Alıntılar

"Hata yapmadılar, meleğim. Bu kişilerin gerçekten iyi becerdikleri bir şey varsa, o da hesaplamaktır."
Ayrıca 'bu kişiler' kimlerdi?
"Herkes hata yapabilir," dedim
Manddy hala güldü. "Korkarım, Isaac Newton değil."
"Charlotte'un doğum tarihini Newton mu hesapladı?"



Bugün gelecekten bir ziyaretçi kabul edildi.
...
Çocuk her ne demekse, Apple'ın hisse senedinisatın almamızı önerdi.
Muhafız Güncelerinden
4 Ağustos 1953


"Evet hepsini not ettim. Eve gider gitmez bilgisayarın başına oturacağım. Saint Germain Kontu... Bu isim bana neden bu kadar tanıdık geliyor? Onu bir filmden biliyor olabilir miyim? Hayır o Monte Kristo Kontu'ydu." Öldüm Gülmekten.

"Önce hanımlar" diye mırıldandım.
"Parola?"
Quark edit bisküvi yada öyle bir şey.
"Qua redit nescitis," dedi Gideon
Eh, en azından yaklaşmıştım.


Bu arada ikinci kata gelmiştik. Sarı fraklı adam önümüze çıkan iki adamla kısaca bir şeyler fısıldaştı.
Şu parola neydi? Qua neskuik moskito muydu? Bunu mutlaka kafamın bir yerine yazmalıydım.


İlk kitap sarmadı diye biraz okuyup bırakmıştım canım senin yorumundan sonra keşke bırakmasaydım dedim.Yorumun için teşekkürler Gülmek :)
Ynt: Kitap Yorumları Buraya. By: BÖRÜLCE Date: November 01, 2015, 08:01:41 PM

Ama bu kitap çok duygusal bitti yaaa    Ağlıyorum.  Yazar eğer serinin 3. kitabında kahramanlarımdan birini öldürürse çıldırırım.O kadar eziyet çektiler ki bu seri

mutlaka güzel bitmeli.Serinin 2. kitabı olan bu kitap 1.cisinden çok farklıydı.1. kitabı soluksuz okumuştum.Ama bu kitabın başlarında adapte olmakta çok

zorlandım.Sürekli bir aksiyon,bir sürü karakter.Kim dost,kim düşman çözene kadar baya bocaladım.İlk kitapta her şeye rağmen umut vardı.Bu kitapta ise

sürekli umutsuzluk,sürekli şüphe.Yine de ortalarından sonra su gibi akıp gitti.Distopya türünde okunabilecek en iyi serilerden birisi bence.Mutlaka okuyun.


SiteMap - İmode - Wap2