Arşiv Anasayfa İslam'i Şiirler
Sayfalar: 1
Müslümanların Uyanması Için Haykıran Iki Ümmet şairi... By: sweet_witch Date: December 28, 2008, 07:59:44 PM
Müslümanların uyanması için haykıran iki ümmet şairi...
 
...

İslâm coğrafyası iki asırdan beri emperyalistlerin ve siyonistlerin istilası altında. 1800`lü yıllarda Kuzey Afrika`da bulunan İslâm topraklarından başlayarak, Asya`ya ve Avrupa`ya kadar bu istila uzanmıştır. O nedenle dün olduğu gibi bugün de İslâm ümmetinin ve yaşadığı coğrafyanın durumu tamamen içler acısıdır. Emperyalist Amerika`nın Irak`ta 1.000.000 Müslümanı, ümmet evlâdını katledilmesine karşın ümmetin bu zulme seyirci kalması, akan kanı durduramaması, durdurucu teşekküllerden uzak oluşu zaten ümmetin serencamını bütünüyle ortaya koymaktadır.


Yine daha dün Srebrenica`da Sırp katillerin dünyanın gözleri önünde, üstelik BM`nin güvenlik güçlerinin gözetim ve denetiminde on binlerce Müslümanı katledip Müslümanlara soykırım uygulaması dünyada İslâm ümmetinin hangi durumda olduğunu göstermekte. Yine Filistin`de, Eritre`de, Afganistan`da, Doğu Türkistan`da bugün Müslümanlara karşı yapılan zulüm ve kıyımlar hâlâ bütün vahametiyle sürmektedir.


Son iki yüz yıldan beri ümmetin feryad ve figanı arşı tutmakta, ümmetin canı, kanı, emeği ve maddi kaynakları emperyalistler tarafından sömürülmektedir. Özellikle de Ortadoğu ve diğer İslâm coğrafyalarında Osmanlı`nın çöküşünden sonra emperyalistlerin göreve getirdiği güdümlü ve despot, yönetimler, kendi insanlarına efendilerinden daha büyük zulümler yapmaktadır.


Kısacası, ümmetin müntesipleri hangi coğrafyada olursa olsun içerden ve dışardan zulüm hafakanlarına maruz kalmakta, buna karşı Müslümanlar, ümmet olarak gereken vahdeti temin edememekte ve derin uykudan uyanmamaktadır. Müslümanların bu kaos dolu bitimsiz uykusunu gören düşünürler, şairler bu vahim gidişattan kahrolarak feryad figanlar koparmaktadır. İşte İslâm ümmetinin uyanması doğrultusunda mısralarıyla feryadlar koparan iki güzide `uyanış ve diriliş münadisi` şair Muhammed İkbal ve şair Mehmed Âkif`tir. Her ikisi de ülkelerinin `Millî Şairi`dir. Her ikisinin de `Uyan` başlığını taşıyan şiirleri vardır. Bu şiirleriyle İslâm milletini uyandırmaya çalışmışlardır. Bu iki güzide şairden İkbâl şöyle başlar `Uyan` başlıklı şiirine:


`Derin uykuya dalan gonca, uyan, uyan kalk:


Nergis gibi gözünü açıp etrafına bak:


Safa sarayımızı keder, talan etti bak:


Kuşlar ötüyor uyan! Ezanlar okunmakta...


İkbal`in Hind kıtasından yükselen er yürekli, inançla örülmüş duygularla bezeli çağrısına kıtalar, coğrafyalar aşarak İstiklâl Şairimiz Mehmed Âkif, bütün içtenlik ve yalınlığıyla şöyle karşılık verir:


`Baksana kim boynu bükük ağlayan?


Hakk-ı hayâtın ey Müslüman!


Kurtar o biçâreyi Allah için,


Artık ölüm uykularından uyan!`


Ümmetin içine düştüğü onulmaz miskinlik ve illetten, ölüm uykusundan kurtulması için bir dua nidasıyla ufuklarda yankılanan bu sesler aynı duygu, aynı düşünce ve duyarlılığın bir ürünü, bir tezahürüdür.


İkbâl, Müslüman feryadlarının her tarafı kasıp kavurduğu, her tarafta figanların ortalığı kaplayıp ayyuka çıktığı, bu nedenle artık uyanma vaktinin geldiğini dile getirmeye şöyle devam eder:


`Derin uykudan uyan!


Seher vaktidir, güneş ufukta yükseldi bak!


Seherin kulağına kanlı bir küpe taktı.


Sahralardan, dağlardan, kafileler, kervanlar


Yola koyuldular uyan!...`


Hatta bu noktada Şair İkbâl, daha açık bir söylemle, biraz da öfkeli bir biçimde Ümmete şöyle seslenmekten kendini alamaz:


`Ey dünyayı gören göz, anlayan göz! Uyan da


Gör ne haldedir cihan!


Uyan derin uykudan:`


Yaşadıkları dönemde birbirinin varlıklarından haberdar olan bu iki güzide mütefekkir, yaptıkları uyanış çağrısında sanki birbirlerini tamamlarlar. Hem inanç, hem duyarlılık, hem de uyanış ve diriliş konusunda. Nitekim Şair Âkif`in şu mısraları bunun çok açık bir göstergesidir:


`Bunca zamandır uyudun, kanmadın;


Çekmediğin kalmadı, uslanmadın.


Çiğnediler yurdunu baştan başa,


Sen yine bir kere kımıldanmadın.`


Ümmetin uyuşukluğu, pasifliği karşısında hafakanlara boğulan ve ümmetin derdiyle dertlenen bu ayrıcalıklı şairler mısraları birbiri ardına eklerler. İkbal, bütün Şark`ın külü savrulmuş bir hâlde olduğunu dile getirirken, Âkif, Şark`a `Ey ebedi meskenet, sende kımıldanmaya niyet et` diye çağrıda bulunur. İkbâl, şöyle sürdürür uyanma çağrısını:


`Hindistan da isyan et, Semerkand`dan, Irak`tan,


Hamedan`dan tuğyan et;


Bir hayat göster, canlan!`


İkbâl`inin çağrısı ümmeti ummana benzeterek tuğyan etmeyedir. Umman olmak için de ovaların, denizlerin dalgalanması hareketlenmesi, dolup taşması gerekir. Oysa İkbal, böyle bir hareketlenme görmediğinden dert yanar. İkbal`in bu dertlenmesine, serzenişine gönlü aynı idealle çarpan dava kardeşi Âkif`te şöyle destek verir:


`Ey koca Şark! Ey ebedî meskenet!


Sen de kımıldanmaya bir niyet et.


Korkuyorum Garb`ın elinde yarın,


Kalmayacak çekmediğin mel`anet.


Hakk-ı hayatın daha çiğnenmeden,


Kan dökerek almalısın merd isen...`


Ümmete istikameti bu denli açık şekilde işaret edip Müslümanlara haklarını geri almaya çağıran Mehmed Âkif`e, Muhammed İkbâl`de şu mısralarla karşılık verir:


`Feryad bu frenkten, onun gönül avlayan,


Düzenlerinden feryad!


Feryad o şirinlikten, feryad o hüsrevlikten,


Bütün cihan virane, onun zalimliğinden,


Ey Ka`be mi`marı, kalk,


Bu dünyayı bir daha ma`mure hâline koy.


Uyan derin uykudan...`


Yürekleri aynı inançla çarpan, aynı inancı terennüm eden bu iki şair, gıyabi olarak birbirini tanımışlardır. Nitekim Üstad Âkif, Şair İkbâl hakkında Mısır`dan Hâfız Âsım`a yazdığı 8 Mart 1925 tarihli mektubunda bunu görmek mümkündür. Şöyle ki:


`Evvelki hafta bana Hind`in Şair-i İslâm`ı Muhammed İkbâl`in iki manzûm eserini gönderdiler. Ben bu şâirin ufak bir risâlesini Ankara`da görmüş ve sahibini kendime benzetmiştim. Şark`ta yetişen âlimlerin bütün eserlerini okuduktan başka Almanya`ya giderek Garp felsefesini adamakıllı hazmeden İkbâl hakikaten yaman şair. Zaten Hind Müslümanları arasında ismini bilmeyen, şiirlerini ezberlemiş olmayan yok. Urdu lisanında yazılmış olmak tabiîdir. Ancak benim gördüklerim Fârisî...


` Mevlân`yı çok okumuş, çok sevmiş. Ona `Mürşidim` diyor.


`Nezdimdeki iki eserin biri `Peyâm-ı Meşrık`tır. Çok güzel kıtalarıyla gazelleri var. Gazellerin bir ikisi bana sarhoş gibi nara attırdı. İkbâl`in Arapçası da kuvvetli. İlmi, irfanı, kudret-i şairanesi benimkilerle kabil`i kıyas değil, çok yüksek. Yalnız Acemce`deki kuvveti benim Türkçe`deki tasarrufumdan biraz aşağı. Eğer Hazretin üslûbu da yeni olsaydı İran edebiyatında kıyametler kopardı...


İstanbul`da iken iki-üç Hindli ile Sebilürreşad idarehanesinde görüşmüş ve İkbâl`e götürülmek üzere bir takım `Safahat` emanet etmiş idim. Bu eserlerin o adamlar tarafından gönderildiğini tahmin ediyorum. Şairin kendi tarafından İstanbul`a gönderilseydi, elbet baş tarafında imzası, iki üç kelime yazısı bulunurdu...`


İslâm Ümmeti`nin şairlerine kulak verip uyanması ve dirilmesi dileğiyle...
 

Ynt: Müslümanların Uyanması Için Haykıran Iki Ümmet Şairi... By: [-By*FoR1cİn-] Date: March 30, 2009, 07:31:50 PM
emeğe saygı
Ynt: Müslümanların Uyanması Için Haykıran Iki Ümmet Şairi... By: EyLüLCe Date: June 01, 2009, 01:38:35 PM
süoermiş canım ellerine yüreğine sağlık..

SiteMap - İmode - Wap2