Arşiv Anasayfa Kim, Kimdir ?
Sayfalar: 1
Yavuz Sultan Selim Han By: Hipokondriyak Date: November 11, 2008, 02:16:08 AM
YAVUZ SULTAN SELİM HAN
Yavuz Sultan Selim Han, Memlükler’e karşı 1516 yılında Mısır’ı fethetmek için askeri erkanıyla Mısır seferine çıkar. Timur ve Cengiz Han'ın geçmeye cesaret edemediği vahşi bir çöl olan Sina(Tih vadisi) çölünü zamanın imkanları ile onüç günde geçti. Hatta büyük bir askeri deha sanılan Napolyon bile, Yavuzdan 300 yıl sonra Sina çölünden geçmeyi denemiş ama geçememiştir. Askerleri soğuk ve susuzluktan telef olmuştur.
Birinci Cihan Harbinde, yeni tekniğin verdiği imkanlar içinde, tanklarla bu çöl ancak onüç günde aşılabilmiştir. Yavuz’un o günün imkanları ile onüç günde bu çölü nasıl aşabildiğini araştırma yapmak üzere, Amerikada’ki üniversitelerde dahil kürsüler kurulmuştur ve bu konu araştırılmaktadır.
Bu amansız çöl gündüz cehennem, gece ise bir buz diyarı idi. Gündüz artı 50 derece, gece ise eksi 20 derece arası değişen bir iklime sahipti. Böyle bir çölden geçerken bir müddet sonra Yavuz, atından inerek yürümeye başladı. Askerler hayret ve dehşet içindeydi. Atların bile kanının kaynadığı, zor yüründüğü bu çölde, Sultan niye atından inipte yürüyor diye fısıltılar başladı. Bu dehşet içinde askerler de atlarından inip yürümeye başladılar. Askeri Paşalar, Yavuz’un can dostu olan, veziri ve yardımcısı Hasan Can’a;
“ Ne olur Hünkar’a sorun, acep bu ne iştir ? “ dediler. Hasan Can bu halin neyin nesi olduğunu Padişah Yavuz Sultan Selim Han’a sorunca, Yavuz gür sesiyle; “ Hasan, Hasan görmüyor musun ? Önümüzde Allah’ın Resulu, Fahri Kainat Efendimiz yürüyor. Bize yol gösteriyor, rehber oluyor, tercüman oluyor. O yaya yürürken, biz nasıl at üzerinde olabiliriz? “ dedi. Demek anlaşılıyor ki Yavuz, o amansız vahşi çölü Allah’ın yardımı ve Resulullah’ın ruhaniyetinin önderliğinde geçmiştir. Yavuz Sultan Selim Han Osmanlı padişahlarındandır. Müslümanların halifesi ,aynı zamanda veliyullahdan, yani Allah’ın veli kullarından idi.
YAVUZ Mısır seferinden dönerken, bir ara devrin büyük alimlerinden ŞEYHÜL İSLAM olan KEMAL PAŞAZADE HAZRETLERİ ile yan yana, at üstünde sohbet ederek yürürken, bir ara Şeyhül İslam’ın atı ürker. Atının ayağından sıçrayan çamur, koca Sultanın kaftanını baştan aşağı çamur eder. Bu hale Şeyhül İslam olan Kemal Paşazade Hazretleri çok üzülür. YAVUZ, Şeyhül İslam’a tebessüm ederek der ki; --- “ Bir alimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için şereftir ve mubarektir. Vasiyet ediyorum ki, ölünce bu kaftanımı tabutumun üzerine örtün. ” buyurdular.
Yavuz Sultan Selim Han mısır seferine gittiğinde tek kulağına küpe takan insanları görür bunlar niçin kulağına küpe takıyorlar diye sorar Bunlar kölemenlerdir yani kölelerdir diye cevap verirler. Yavuz Öyle ise benimde kulağıma bir küpe takın bende bu milletin kölesiyim diye cevap verir. Yavuz Sultan Selim Han hilafeti mısırda memluklerden alıp Türkiye'ye getirmiştir.
Mühiddin Arabi Şam’da pazar yerinde gezerken, birden aşka ve vecde gelip, haykırır; “ Ey ahali, ey halk. Sizin taptığınız benim ayağımın altındadır. ” der. Halk da, “ Biz Allah’a tapıyoruz. Nasıl olur da ‘ Ayağımın altındadır. ‘ der. ” Hiddetlenen halk, Mühiddin Arabi Hazretleri’ni orada linç ederler. Bundan 300 yıl sonra Yavuz Sultan Selim Han Mısır seferine giderken, kışı Şam’da geçirir. Namaz kılmak için Emevi Camii’ne giden Yavuz, caminin duvarında, taş bir levha üzerinde yazılı olan bir ibare görür; Şeyh-ül İslam olan Zembilli Ali Efendi’ye bunun manasını sorar. Zembilli Ali Efendi’nin verdiği cevap şöyledir; “ Yavuz Şam’a gelecek, Kabr-i Mühiddin’i bulacak.“ der.
Yavuz Sultan Selim Han da araştırıp ve araştırma neticesinde Mühiddin Arabi Hazretleri’nin kabri şerifini bulur. Daha sonra Yavuz Sultan Selim Han Mühiddin Arabi'nin halka seslenerek, " Sizin taptığınız benim ayağımın altındadır. " diye bağırıp, teptiği yeri tesbit eder. Burayı kazdırır. Mühiddin Arabi Hazretleri’nin ayağını teptiği yerden bir küp altın çıkar. Yavuz o altınlarla, Mühiddin Arabi Hazretleri’nin kabri şeriflerini yaptırır. Burada önemli olan, Mühiddin Arabi Hazretleri’nin o gün itibariyle, 300 yıl sonra Yavuz Sultan Selim Han’ın Şam’a geleceğini bilmiştir.
Yavuz Sultan Selim Han’ın 2 yıl 1 ay 20 gün süren Mısır seferinden dönen, yorgunluğuna susuzlukta eklenince, sefer dönüşü büyük sıkıntılar yaşandı. Hatta atlar da telef olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bu hale gönülden muzdarip olan Padişah Yavuz Sultan Selim Han Secde-i Rahmana kapandı ve şöyle niyaz etti; --- “ İlahi Rabbim. Bana ve askerlerime kolaylık ver. Bizlere lütfundan muamele eyleyip, rahmetini gönder. “ Daha oradan ayrılmadan, gökten seller gibi yağmur yağmaya başladı. Böylelikle büyük bir susuzluk Allah’ın yardımı ve rahmetiyle bertaraf edildi.

Ynt: Yavuz Sultan Selim Han By: By.CeZa Date: November 12, 2008, 06:44:54 PM
Geçmişten tanımak istediğim biri olsa içlerinden birisi bu isim olurdu. soy adlarımızda tutuyo. Gülmek :)

SiteMap - İmode - Wap2