Arşiv Anasayfa Kur'an-ı Kerim.
Sayfalar: 1
Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi...40 By: Hipokondriyak Date: October 31, 2008, 10:43:12 AM
088-GAŞİYE SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM



[088.001] (Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) -Kıyametin haberi sana geldi mi?
[088.002] O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.'
[088.003] Çalışmış, boşuna yorulmuştur.
[088.004] Kızgın bir ateşe yollanırlar.
[088.005] Kaynar bir kaynaktan içirilirler.
[088.006] Onlar için (öldürücü ve zehirli olan) dan dikeninden başka bir yiyecek yoktur.
[088.007] Ne doyurup-semirtir, ne de açlıktan korur.
[088.008] O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde) dirler.
[088.009] Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur.
[088.010] Yüksek bir cennettedir.
[088.011] Orda 'anlamsız ve saçma olan' bir söz işitmez.
[088.012] Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.
[088.013] Orda «yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;
[088.014] Konulmuş (içecek dolu) kaplar,
[088.015] Dizi dizi yastıklar,
[088.016] Ve serilmiş yaygılar.
[088.017] Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?
[088.018] Göğe; nasıl yükseltildi?
[088.019] Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu?
[088.020] Yere; nasıl yayılıp-döşendi?
[088.021] Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.
[088.022] Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin.
[088.023] Ancak kim yüz çevirir ve küfre saparsa,
[088.024] Allah, onu en büyük azab ile azablandırır.
[088.025] Hiç şüphesiz onların dönüşleri bizedir.
[088.026] Sonra onları hesaba çekmek de elbette bize aittir.

089-FECR SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


[089.001] Fecre andolsun,
[089.002] On geceye,
[089.003] Çifte ve tek'e,
[089.004] Akıp-gittiği zaman geceye.
[089.005] Bunlarda, akıl sahibi olan için bir yemin var, değil mi?
[089.006] Rabbinin Ad (kavmin) e ne yaptığını görmedin mi?
[089.007] 'Yüksek sütunlar' sahibi İrem'e?
[089.008] Ki şehirler içinde onun bir benzeri yaratılmış değildi.
[089.009] Ve vadilerde kayaları oyup-biçen Semud'a?
[089.010] Ve kazıklar (ehramlar) sahibi Firavun'a?
[089.011] Ki onlar, şehirlerde azgınlaşmışlardı.
[089.012] Böylece oralarda fesadı 'yaygınlaştırıp-arttırmışlardı.'
[089.013] Bundan dolayı, Rabbin, onların üzerine bir azab kamçısı çarpıverdi.
[089.014] Çünkü senin Rabbin, gerçekten gözetleme yerindedir.
[089.015] Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, ona nimetler verse: «Rabbim bana ikramda buludu» der.
[089.016] Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen: «Rabbim bana ihanette bulundu.» der.
[089.017] Hayır; aksine, siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz.
[089.018] Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
[089.019] Mirası, sınır tanımaz (helal, haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz.
[089.020] Malı da 'bir yığma tutkusu ve hırsıyla' seviyorsunuz.
[089.021] Hayır; yer, parça parça yıkılıp darmadağın olduğu,
[089.022] Rabbin(in buyruğu) geldiği ve melekler de dizi dizi durduğu zaman;
[089.023] O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda?
[089.024] Der ki: «Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim.»
[089.025] Artı o gün hiç kimse, (Allah'ın) vereceği azab gibi azablandıramaz.
[089.026] Onun vuracağı bağı da hiç kimse vuramaz.
[089.027] Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,
[089.028] Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön.
[089.029] Artık kullarının arasına gir.
[089.030] Cennetime gir.

090-BELED SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


[090.001] Hayır; bu şehre yemin ederim,
[090.002] Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,
[090.003] Babaya ve doğan-çocuğa da.
[090.004] Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
[090.005] O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
[090.006] O: «Yığınla mal tüketip-yok ettim» diyor.
[090.007] Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
[090.008] Biz ona iki göz vermedik mi?
[090.009] Bir dil ve iki dudak?
[090.010] Biz ona 'iki yol-iki amaç' gösterdik.
[090.011] Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi.
[090.012] Sarp yokuşun ne olduğunu sana öğreten nedir?
[090.013] Bir boynu çözmek (bir köleye özgürlük vermek) tir;
[090.014] Ya da açlık gününde doyurmaktır,
[090.015] Yakın olan bir yetimi,
[090.016] Veya sürünen bir yoksulu.
[090.017] Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olma.
[090.018] İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meymene) .
[090.019] Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş'eme)
[090.020] 'Kapıları kilitlenmiş' bir ateş onların üzerinedir.
091-ŞEMS SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


[091.001] Güneşe ve onun parıltısına andolsun.
[091.002] Onu izlediği zaman aya,
[091.003] Onu (güneş) parıldattığı zaman gündüze,
[091.004] Onu sarıp-örttüğü zaman geceye,
[091.005] Göğe ve onu bina edene,
[091.006] Yere ve onu yayıp döşeyene,
[091.007] Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene,'
[091.008] Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun) .
[091.009] Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur.
[091.010] Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.
[091.011] Semûd (halkı) azgınlığı dolayısıyla yalanladı;
[091.012] En 'zorlu bedbahtları' ayaklandığında,
[091.013] Allah'ın elçisi onlara dedi ki: «Allah'ın (deneme için size gönderdiği) devesine ve onun su içme-sırasına dikkat edin.»
[091.014] Fakat onlar, onu yalanladılar, deveyi de yere yıkıp öldürdüler: Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da dümdüz etti.
[091.015] (Allah, asla) Bunun sonucundan korkmaz.a

092-LEYL SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


[092.001] Sarıp-örttüğü zaman geceye andolsun,
[092.002] Parıldayıp-aydınlandığı zaman gündüze,
[092.003] Erkeği ve dişiyi yaratana;
[092.004] Gerçekten sizin çabalarınız (çelişkili, parça parça) darmadağınıktır.
[092.005] Fakat kim verir ve korkup-sakınırsa,
[092.006] Ve en güzel olanı doğrularsa,
[092.007] Biz de onu kolay olan için başarılı kılacağız.
[092.008] Kim de cimrilik eder, kendini müstağni görürse,
[092.009] Ve en güzel olanı da yalan sayarsa,
[092.010] Biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız.
[092.011] Tereddi edeceği (başaşağı düşüşe uğrayacağı) zaman, malı ona hiç yarar sağlamaz.
[092.012] Şüphesiz, bize ait olan, yol göstermektir.
[092.013] Gerçekten, son da, ilk de (ahiret ve dünya) bizimdir.
[092.014] Artık sizi, 'alevleri kabardıkça kabaran' bir ateşle uyardım.
[092.015] Ona, ancak en bedbaht olandan başkası yollanmaz;
[092.016] Ki o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.
[092.017] Korkup-sakınan ise, ondan uzak tutulacaktır.
[092.018] Ki o, malını vererek temizlenip-arınır.
[092.019] Onun yanında hiç kimsenin karşılığı verilecek bir nimeti (borcu, nimeti) yoktur;
[092.020] Ancak yüce Rabbinin rızasını aramak için (verir) .
[092.021] Muhakkak kendisi de ileride razı olacaktır.

Ynt: Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi...40 By: [--mavish--] Date: December 25, 2008, 05:13:51 PM
emeğine sağlık
Ynt: Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi...40 By: BaYaN||aSaBi Date: February 01, 2009, 08:30:54 PM
elelrine sağlık allah razı olsun..

SiteMap - İmode - Wap2