Arşiv Anasayfa Kur'an-ı Kerim.
Sayfalar: 1
Kuran İle Hayat Bulmak!.. By: FeMoX Date: October 26, 2008, 09:10:03 AM
Kur’ân-ı Kerîm; Allah Teâlâ’nın, insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak için, Habîbi Hazret-i Muhammed -sallallahü aleyhi ve sellem-’e indirdiği ilâhî kelâmdır. O’nu ta’zîm ve saygı ile, Hak Teâlâ Hazretleri’nin kelâmı oldduğunu bilerek, engin mânâsı üzerinde derin derin düşünerek okumalıdır. Bu şekilde Kur’ân-ı Kerîm okumanın sevâbı, fazîleti ve bereketi çok büyük olup, her harfin karşılığında on sevâb verilir. Nitekim hadîs-i şerîfte şöyle buyurulur:

“Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevâbı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevâptır. Ben, “elif lâm mîm” bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.” (Tîrmizî, Fezâilü’l-Kur’ân,16)

Dînî kitaplarda nerede bir fazîlet zikredilse, onlardan birinin mutlaka Kur’ân-ı Kerîm okumak olduğu görülür. Meselâ:

“On şey ömrü uzatır.” denilir. Bunlardan biri; “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” diye zikredilir. (R.Mahmûd Sâmî,Musâhabe 4, s.119)

“Beş şey bedenin kuvvetini artırır.” buyurulur. “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” bunlardan biri olarak zikredilir.(R.Mahmûd Sâmî, Musâhabe 4, s.119)

“Beş şey gözün nûrunu artırır.” diye bahsedilir. Bunlardan biri; “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” diye zikredilir. (R.Mahmûd Sâmî, Musâhabe 4, s.118)

“Kalbin devâsı beştir.” denilir. Bunlardan biri olarak; “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” zikredilir. (R.Mahmûd Sâmî, Musâhabe 4, s.164)

“Dört şey vardır ki, bunların zâhirleri fazîlet, bâtınları farîzadır.” buyurulur. Bunlardan biri olarak; “Kur’ân-ı Kerîm okumak fazîlet, onunla amel farîzadır.” diye zikredilir.(R.Mahmûd Sâmî, Musâhabe 4, s.124)

“Şu sekiz şey hâfızayı kuvvetlendirir.” diye zikredilir. Bunlardan biri; “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” diye bahsedilir.(R.Mahmûd Sâmî, Musâhabe 4, s.170)

“Altı şey mürüvettendir.” denilir. Bunlardan biri olarak; “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” zikredilir. (R.Mahmûd Sâmî, Bakara Sûresi Tefsîri, s.178)

Hadîs-i şerîfte Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Üç ses vardır ki Allah Teâlâ sever.”buyurur. Bunlardan biri; “Kur’ân-ı Kerîm okuyan müminin sesidir.” diye geçer.(R.Mahmûd Sâmî, Musâhabe 4, s.115)

“Dört şey, mü’minin kabrini nurlandırır.” buyurulur. Bunlardan biri; “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” diye ifâde edilir.(Ebü’l-Leys Semerkandî, Gafletten Kurtuluş, s.43)

Hadîs-i şerîfte; “Cennet, ümmetimden dört kişiye müştâktır.” buyurulur. Bunlardan biri de; “Kur’ân-ı Kerîm okuyanlara.” diye zikredilir.

Evzâî Hazretleri; “Dört şey vardır ki, Rasûlullah -sallallahü aleyhi ve sellem-, Ashâb-ı kirâm ve tâbiîn hazerâtı bunlar üzerinde dâim idiler.” buyurur. Bunlardan biri yine, “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” olarak zikredilir. (Ebü’l-Leys Semerkandî, Gafletten Kurtuluş, s.381)

“Mü’minin sığınakları üçtür.” buyurulur. Bunlardan biri, “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” diye geçer. (Ebü’l-Leys Semerkandî, Gafletten Kurtuluş, s.381)

“Kabir azâbından kurtulmak isteyen dört şeye sarılmalıdır.” buyurulur. Bunlardan biri yine, “Kur’ân-ı Kerîm okumak.” diye zikredilir. (Ebü’l-Leys Semerkandî, Gafletten Kurtuluş, s.43)

“On haslet vardır ki, kişi bunlarla en yüksek derecelere nâil olur.” buyurulur. Bunlardan biri, “Kur’ân-ı Kerîm’i çok okumak.” diye geçer. (Ebü’l-Leys Semerkandî, Gafletten Kurtuluş, s.404)

Kur’ân-ı Kerîm okumak, kalbi nurlandırır ve günahlardan arındırır. Nitekim bir sohbetinde Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“-Kalpler demirin paslandığı gibi paslanır.” buyurdu. Sahâbe-i kirâm sordular:

“-Yâ Rasûlallah! Kalbin pası ne ile silinir?”

Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“-Kur’ân-ı Kerîm okumak ve ölümü hatırlamakla silinir.” buyurdu. (Tirmizî)

Kur’ân-ı Kerîm okunan hânede bolluk ve bereket olur. Ebû Hûreyre -radıyallahü anh- der ki:

“Hangi evde Kur’ân-ı Kerîm okunuyorsa, orada bolluk, bereket çoğalır. Şeytanlar uzaklaşır ve melekler oraya nüzûl eder. Hangi evde Kur’ân-ı Kerîm okunmazsa, o evde darlık, sıkıntı , huzursuzluk baş gösterir. Rahmet melekleri oradan uzaklaşır ve şeytanlar orayı istilâ eder.”

İçinde Kur’ân-ı Kerîm okunmayan bir ev hakkında hadîs-i şerîfte:

“Evlerin en değersizi Allah’ın Kitabın’dan yoksun olan evdir.” buyurulur.

Diğer bir hadîs-i şerifte de şöyle buyurulur:

“Bir evde Kur’ân-ı Kerîm okunursa, melekler hazır olur.” (Râmuzû’l-Ehâdis)

İhlâs ve güzel sesle Kur’ân-ı Kerîm okuyanları melekler de dinler. Berâ İbni Âzib-radıyallahü anhümâ- şöyle dedi:

“Bir adam, Kehf süresini okuyordu. Yanında iki uzun iple bağlanmış bir at vardı. O adamın üzerini bir bulut kapladı ve yaklaşmaya başladı. Atı da o buluttan ürkmeye başlamıştı. Sabah olunca, adam Nebî -sallallahü aleyhi ve sellem-’e geldi ve bu durumu O’na anlattı. Bunun üzerine Peygamberimiz:

“O, sekînedir, okuduğun için inmiştir.” buyurdu.(Müslim, Müsâfirîn, 240)

Aynı hâdiseyi daha etraflıca anlatan Ebû Saîd el-Hûdrî rivâyetinin sonunda Rasûl-i Ekrem:

“Bunlar meleklerdir, seni dinliyorlarmış. Eğer okumaya devam etseydin, sabaha kadar seni dinlerler, halk da onları görür, halktan gizlenmezlerdi.” buyurmuştur. (Müslim, Müsâfirîn, 243)

Başka bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulur:

“Sizin en hayırlınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” (Buhârî, Fezâilû’l-Kur’ân, 21)

Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurur:

“İnsanlar içinde gıbta etmeye değer iki kişi vardır: Biri, Cenâb-ı Hakk tarafından Kur’ân’a nâil olan ve Kur’ân’ı gece gündüz okuyan; diğeri Allah tarafından kendisine bol servet ihsân edilen ve gece gündüz Allah yolunda verendir.” (Buhârî, İlim,15)

Kur’ân-ı Kerîm’i çok okumalıdır. Zirâ kıyâmet gününde okuyanlarına şefâatçı olacaktır. Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Kur’ân okuyunuz! Çünkü Kur’ân, kıyâmet gününde kendisini okuyanlara şefâatçı olarak gelecektir.” buyurur.(Müslim, Müsâfirîn, 252)

Bir hadîs-i şerîfte, Kur’ân-ı Kerîm okuyan müslümanlar hakkında şöyle bir benzetme yapılır:

“Kur’ân-ı Kerîm okuyan mümin portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’ân-ı Kerîm okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’ân-ı Kerîm okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş, fakat tadı acıdır. Kur’ân-ı Kerîm okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” (Buhârî, Et’ime, 30)

Kur’ân-ı Kerîm’i, sesimizi güzelleştirerek okumalıyız. Nitekim hadîs-i şerîfte :

“Kur’ân-ı Kerîm’i sesinizle süsleyiniz!” buyurulur. (Ebû Dâvûd)

Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen Kur’ân hâfızlarına, cennet ve şefâat müjdesi vardır. Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Kim Kur’ân-ı Kerîm’i okur ve onu güzelce ezberler, helâlini helâl, harâmını harâm kabûl ederse, Allah bu sâyede o kimseyi cennetine sokar. O kişi de kendi âilesinden cehennemi hak etmiş on kişiye şefâat eder.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân,13)

Kur’ân-ı Kerîm’i, Hak Teâlâ Hazretlerinin kelâmı olduğunu tefekkür ederek, engin mânâsı ve muhtevâsı ile bütünleşerek okumalıdır. Bu şekilde okunan Kur’ân-ı Kerîm, gönle tesir eder, müslümanın takvâsını ve irfânını artırır. Allah Dostlarından Vüheyb bin Verd der ki:

“Anlayarak ve düşünerek Kur’ân-ı Kerîm okumaktan daha fazla kalpleri incelten, rikkate getirip hüzne sevkeden bir şey yoktur.” (Evliyâlar Ansiklopedisi, c.12, s.157)

Kur’ân-ı Kerîm’i ve hükmünü baş tâcı yapan bir milleti Allah Teâlâ yükseltir, bu dünyada da azîz kılar. O’na değer vermeyen toplumları da alçaltır ve perişan eder. Nitekim Osmanlı Sultanları, kuruluşundan itibaren Kur’ân-ı Kerîm’e, dillere destan bir hürmet ve muhabbet göstermişlerdir. Osman Gâzî’nin, Kur’ân-ı Kerîm bulunan odada ayaklarını uzatıp yatmaması, Yavuz Sultan Selim Hân’ın mukaddes emânetlerin başında asırlarca devam edecek bir surette Kur’ân-ı Kerîm tilâveti an’anesi başlatması, bu hürmetin numûnelerindendir. Bu bakımdan Osmanlı, müstesnâ bir ilâhî lütfa ve yardıma mazhar olmuştur. Osmanlıyı yücelten bu husus, hadîs-i şerîfte şöyle beyân edilmektedir:

“Şüphesiz ki Allah Teâlâ, bu kitap (Kur’ân-ı Kerîm) sebebiyle (yani ona îmân ve bağlılık bakımından) bir kısım milletleri yüceltir, (bu istikametten uzak olan) diğer milletleri de alçaltır.” (Müslim, Müsâfirîn, 269)

Yahya Kemâl Beyatlı, Osmanlı İmparatorluğu’nun uzun müddet pâyidâr olmasının sebep ve hikmetini; Topkapı Sarayı’nda, Mukaddes Emânetler bölümünde, Yavuz Sultan Selim Han’ın emri ve vasiyetiyle, 1520 yılından başlıyarak 1924 yılına kadar gece gündüz hiç ara verilmeden ta’zimle okunan Kur’ân Kerîm’e bağlamaktadır.

Kur’ân ile hayat bulan şanlı ecdâdımıza lâyık olmak için devamlı Kur’ân-ı kerîm okumanın yanısıra muhtevâsıyla amel etmeli, hayatımızın her safhasını O’nun emir ve yasakları doğrultusunda tanzîm etmelidir. Zîra Kur’ân-ı Kerîm, sadece okunmak için değil, fert ve toplumların hayatında uygulanmak için gönderilmiştir.

Ynt: Kuran İle Hayat Bulmak!.. By: Liza Date: October 30, 2008, 11:56:44 PM
tşkler  Gülmek :)

SiteMap - İmode - Wap2