Arşiv Anasayfa Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
Sayfalar: 1
Bir Paradoksun Yazarı By: By.CeZa Date: August 16, 2008, 04:58:03 PM
Olağanüstü edebi yetenekleriyle değilse de İngiliz sömürgeciliğinden memnun, muhafazakâr ideolojisiyle hep tartışma konusu olan Naipaul'un Taklitçiler romanı, hayali bir karakterin otobiyografisi.

V.S. Naipaul'u tanımlarken kendimizi bir paradoksun pençesinde bulmadan edemeyiz. Çünkü o, aynı zamanda hem olağanüstü dikkatli, çalışkan, verimli ve edebi yeteneği Lev Tolstoy, Anton Çehov, Joseph Conrad gibi en büyük yazarlarla mukayese edilebilecek denli mükemmel bir romancı; hem de Üçüncü Dünya ülkelerine tepeden bakmayı şiar edinmiş, acımasız, umutsuz ve vahşi bir emperyalisttir. Naipaul'ü Naipaul yapan bu paradoks, onun gibi dünyanın fakir bölgelerinde, sömürge ülkelerinde doğmuş, iyi bir eğitim almayı başarmış, bu şekilde toplumunun diğer kişilerinin arasından sıyrılmış ve Londra, New York, Paris gibi kültür merkezlerine kalemiyle girme mucizesini gerçekleştirmiş yazarların pek çoğunun da paradoksudur. İyi bir yazar olmak için iyi bir insan olmak, dünyadaki kötülüklere karşı savaşmak gerekip gerekmediği sorusuna, Naipaul örneği, tuhaf ve kendine özgü bir cevap oluşturur.

NOBEL KAZANDI
Trinidad'da, dünyanın uzak bir köşesindeki ufak bir adada 1932 yılında dünyaya gelen Naipaul, Yazar ve Dünya isimli henüz Türkçeye çevrilmemiş bir deneme kitabına yazdığı önsözde, onu bu hayatta en çok büyüleyen şeyin 'büyüklük' olduğunu söyler. Küçük adasından ayrıldıktan sonra dil, politika ve yazarlık konularında ışıldayan zekasının ona sağladığı maddi olanaklar vasıtasıyla gezdiği ülkelerde, Naipaul neredeyse Trinidad'ın yarısı büyüklüğündeki dağlardan, vadilerden, platolardan, yüzlerce katlı gökdelenlerden ve genel olarak büyük olan herşeyden büyülenir. Gerillalar kitabında da bir vesileyle söylediği gibi, kendini önemsemeyen, ufak gören ve büyüklüğe ilgi duymayanların bu dünyada büyük olmaları mümkün değildir, zaten müthiş bir şey yapmaya hakları da yoktur. Şayet fakir, sefil bir ülkede doğmuşsa kişi, yapması gereken bu fakirlikten ve sefaletten sıyrılmasını sağlayacak büyüklüğü kendi başına göstermesidir. 1990 yılında Kraliçe II. Elizabeth'in elinden şövalyelik unvanını alan Naipaul de 2001 yılında, 11 Eylül'ün hemen akabinde Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır.

FAKİRLERİN KADERİ
İlk büyük kitabı Bay Biswas İçin Bir Ev, Hint asıllı bir Trinidad'lı aile reisinin, Bay Mohun Biswas'ın bir türlü başarıya ulaşamayan kırık hayatının hikâyesidir. Burada Naipaul, yıllar boyunca yazdığı mektuplarda ona öğütler veren gerçek babasının kişiliğini bir roman karakterine dönüştürür. Bay Biswas'la Naipaul, bize şu acı gerçeği gösterir: Fakir ülkelerde iyi niyetli, yüzü Avrupa'ya dönük insanların kaderi de sefalet ve acıdır. Sömürgecilikle yoğrulmuş dünya acımasız bir yerdir ve bu acımasızlığı aşmak, ne dinle ne sosyalizmle ne de milliyetçilikle, hiçbir biçimde, asla mümkün değildir. 1967'de çıkan Taklitçiler ise Ralph Singh isimli hayali bir karakterin otobiyografisidir. Londra'daki bir pansiyonda hatıralarını, geçmişini yazan Singh, İsabella isimli hayali bir adada geçen çocukluğunu anlatırken; Naipaul'ün çocukluğunu, Londra'daki okul yıllarını anlatırken de Naipaul'ün Oxford'unu düşünmeden edemeyiz. Singh için hayattaki en önemli konu kimliktir: Avrupa'da onu herkes kimliğiyle tanımlamış, o da kendisini ulusal kimliğiyle tanımlamaktan başka bir yol bulmayı başaramamıştır. Her tarafta acımasızlık ve kötülük gören bu karakter, Naipaul'den büyük izler taşır. Ama unutmayalım ki, her türlü umuttan yoksun olduğu için bize gerçekçi gelen bu karakterler ve dünya, içinde yaşadığımız dünyadan da çok, umutsuz ve çaresiz büyük bir yazarın, Naipaul'ün çaresizce kurduğu dünyasıdır.


Link:

   


Ynt: Bir Paradoksun Yazarı By: TwiLight Date: June 13, 2010, 03:51:49 PM
Teşekkürler
Ynt: Bir Paradoksun Yazarı By: melek_03 Date: June 13, 2010, 06:12:54 PM
Teşekkürler..

SiteMap - İmode - Wap2