Arşiv Anasayfa Tarih
Sayfalar: 1
Beşiktaş, Aztekler Ve Futbol " Ölüm Oyunu " By: Sahin_07 Date: August 16, 2008, 01:24:19 PM
Eski Meksika'da her şey topla başladı. Topa vuruldu ve evren yaratıldı. Mayaların yaratılış öyküsü Popol Vuh bunu anlatır.

Bıçağın saplandığı sırada, Polenezköy ile Şile arasındaki ormanlık arazide üç arkadaşla koşuyorduk. Kar yağıyordu. Çoban köpekleri bile korkup kaçışmıştı, soluk soluğa koşan üç adamdan. Aklım, gidemediğim İnönü'deki maçtaydı. Beşiktaş taraftarının Şeref Bey Stadı adını taktığı mabette. Ne ki, çok istediğim halde ormandan çıkıp şehre gidememiştim. Çünkü arkadaşlarımın arabasıyla buraya gelmiştim ve geri dönmek için de onları beklemek zorundaydım. Eve döndüğümde, Kapalı tribünde bir gencin bıçakla deşildiğini öğrendim. Bu defa metafor, gerçeğe dönüşmüş. Ölümüne oynanan oyunda ölümcül mücadele, ölümcül galibiyet değil, ölümün ta kendisi meydana gelmiş.



Seramik vazonun üzerine yapılmış bu
Geç Klasik dönem (İS 700-900) top oyunu sahnesinde,
iki oyuncu görülüyor.

Futboldaki ölümüne heyecanı anlamak için Meksika'ya gitmiştim birkaç yıl önce. Ciudad de Mexico Antropoloji Müzesi'ne, çeşitli akademisyenlere sormuş, ülkede antik zaman futbolunun hâlâ oynanıp oynanmadığını araştırmıştım. Hiç kimse oynanıyor dememişti. Ben de bir otobüse atlayıp, Monte Alban harabelerindeki eski top sahalarını görmek için Oaxaca kentine gitmiştim. Hayatımın en güzel tesadüflerinden birini burada yaşayacak, ertesi gün köylerden birinde, antik zaman top oyununun oynandığını görecektim.
Eski Meksika'da top, ölümüne oynanırdı. Şimdiki gibi metaforik bir ölüm değil hakiki ölümden söz ediyorum.


Beşiktaş'ın kara kartal sembolü, her maç öncesi yapılan
seremonide tekrar canlandırılır. Kartal eski Amerikan top
oyununda da sık görülen bir semboldü.


Beşiktaş'ın kara kartal sembolü, her maç öncesi yapılan seremonide tekrar canlandırılır. Kartal eski Amerikan top oyununda da sık görülen bir semboldü.
Kadir Can
Eski Meksika'da her şey topla başladı.
Topa vuruldu ve evren yaratıldı.
Mayaların yaratılış öyküsü Popol Vuh bunu anlatır.
İlk topu tanrılar oynadı. Güneşi ve yeryüzünü yaratmak için.
Mezoamerikan kültüründe, kozmik düzeni devam ettirmek, güneşin her gün doğuşunu sağlamak ve yağmuru yağdırmak, insan kurbanıyla mümkündü. İnsan kurbanı, savaş ve top oyunu, muhtemelen Mezoamerikan takviminin kurak zamanlarında gerçekleştirilirdi.
Yaşamak için hayat kurban etmek gerekiyordu ve top oyunu bunun bir aracıydı. El Tahin, El Baul, Vefa de Alatorre ve Izapa oyun sahalarındaki kabartmalarda belirgin bir şekilde görülür. Chichen Itza rölyeflerinde zafer kazanan oyuncunun elinde yenilen rakibinin başı vardır. Arkada 'Datura' denilen bir bitki açmaktadır. Akıtılan kan ve kurban onun için yaşam kaynağı olmuştur ve sanki şükranlarını sunmaktadır. Chichen Itza oyun sahasındaki Saguarlar Tapınak'ı, savası, insan kurbanını ve güneşi resmeden duvar resimleriyle donatılmıştır ki, oyunun bu unsurlarla ilişkilerini gösterir.



Geç Formatif döneme ait (İÖ 200-İS 250) bir topçu.

Yürek sökülmesi ve organların kesilmesi, top oyunu rölyeflerinin yaygın temalarındandır. (Chichen Itza ve El Tahin) Bunlar da kan, yılan ve bitkiye dönüşür. Teotihuacan kabartma buluntularında, kelebekler top oyununda dönüşümü simgelemek için uçar. Topraktan çıkan bir lavranın uçan bir yaratık olması gibi. Evren ve hayat, bir dönüşümdür ya da Kafkavari deyişle Metamorfozdur.
Kolomb öncesinde her şeyin bir anlamı vardır, hiçbir şey süs ya da dekor olsun diye yapılamaz. Top oyununu anlatan heykel ve kabartmalar da bu anlamlarla doludur. Oyun sahası, yer altı dünyası ile güneşin doğuşuna bir giriştir.

Kimi zaman top sahası yeraltı dünyasına açılan bir kapıdır. Quiche dilinde "hom" hem mezar taşı (tomb) hem de top sahası anlamına gelir. Tıpkı Roma'da gladyatör savaşlarının kökeni gibi. Romalı ilk gladyatörlere "bustuarii" denirdi. Bu sözcüğün mezar ya da ölü yakma yeri anlamına gelen "bustum"dan geldiği biliniyor.
Tabii ki bu, çarpışmaların mezarlık önünde gerçekleştiğini ya da ölümüne olduğunu anlatan bir sözcük değil. Daha çok önemli bir kimsenin ölümünden 90 gün sonraki zamanı ifade ediyor. Tarihi kayıtlar, arenadaki ilk çarpışmaların İ.Ö. 264 yılında, Brütüs'ün oğulları tarafından, babalarının hatırası için başlatıldığını yazar. Üç çift köle, ölümüne dövüşür. Ancak bu oyunun kökeni karanlık. Kimi kaynaklar, Etrüksler'den geldiğini söyler.

Yine İnönü

Aklıma burada 70'li yıllarda ilk kez İnönü Stadı'nda kullanılan tezahürat gelir: "İnönü Fener'e mezar olacak!"
Siyasi mücadelenin sokaklara taştığı bir zamandı ve futbol her zaman olduğu gibi hayatı her alanda yansıtıyordu. Siyasi bir çığlık pankart olarak futbol sahalarına giriş yapıyor ve arkası geliyordu. Çatışma ölümcüldü. Futboldaki mücadele de ölümcül bir şekilde anlatılır oldu. Ali Sami Yen, Kadıköy, Trabzon ya da Rize, rakibe hep mezar olacaktı. Futbol hayatın bir metaforu, ölümle yapılan bir hesaplaşmadan başka nedir ki? "Pazara kadar değil mezara kadar Beşiktaşlıyız" pankartı ya da başka renklerin aynı mesajı her hafta sonu sahaya gerilmez mi?

Deplasman, rakip takım için tedirginlik yaratmalıdır. Bu tedirginliği sağlayacak olan da oyuncular değil taraftarlardır. Fenerbahçe seyircisi, 'Kuzuların Sessizliği' filminin yamyam karakterinin kullandığı maskelerle gelmiş Şükrü Saraçoğlu'na.



Deplasman, rakip takım için tedirginlik yaratmalıdır.
Bu tedirginliği sağlayacak olan da oyuncular değil
taraftarlardır. Fenerbahçe seyircisi, 'Kuzuların Sessizliği'
filminin yamyam karakterinin kullandığı maskelerle gelmiş
Şükrü Saraçoğlu'na.

Mayaların kahraman ikizlerinin ölümün tanrılarını yendiği yerdir top sahası. Ama bir defa yenmek yetmez. Güneş her zaman doğmalıdır. Maç her zaman kazanılmalı. Maçların kablolu yayın furyası başlamadan önce çoğunlukla pazar günü (Sun-day: Güneş günü) oynanması ne tesadüf!

"Dişe diş, kana kan, intikam intikam!" diye bağıran seyirci, önceki maçtaki ağır yenilginin rövanşını ister. Tıpkı kahraman ikizlerin baba ve amcalarının intikamını yeraltı tanrılarından aldığı gibi. Macaw Yedi'nin elmas dişlerini söker ikizler ve kana kan alırlar. Ölüm ölümle yenilir ve hayat devam eder. Güneş ve Ay gökte parlamaya başlar. Ama her defasında yeniden kazanmak şartıyla.
Futbol, her pazar arenada hayatın simgesel olarak yeniden kurulmasından başta bir şey değildir. Ölüme karşı mücadeledir. Ölüm, metafora dönüştürülerek yenilir. Ölümle oyun oynanır. Oyuna gerçeği karıştırmak, oyunu öldürür. Tıpkı geçen hafta İnönü'de olduğu gibi.
Tabii, Beşiktaş-Rize maçındaki cinayet, basit bir taraftar şiddeti gibi gözükmüyor. Maç oynandığı sırada, koridorda karşı karşıya gelen iki grup! Gerçek taraftar, maç oynanırken, altına yapar tuvalete gitmez. Bu adamlar koridorda ne arıyordu? Cinayet oyun dışında meydana geldi. Futbol, hayatın bir metaforudur ya, koridorlar, gerçek hayatla oyun arasındaki sınır arazisidir. Hayattaki çirkinlikler, çirkeflikler, kapkaç, öldürme burada olur. Koridoru korumak, oyunu gerçek hayatın kötülüklerinden korumaktır.


Özcan Yüksek,Kadir Can / Referans Gazetesi


SiteMap - İmode - Wap2