Arşiv Anasayfa Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
Sayfalar: 1
Karşınızda Küçük Prenses By: By.CeZa Date: August 14, 2008, 10:22:49 PM
Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda adlı uzun denemesinde, bir kadının yazar olabilmesi için her şeyden önce geçinebilecek kadar paraya ve kendine ait bir odaya sahip olması gerektiğini anlatır. Fransız yazar Simone de Beauvoir ise sadece yazmak için değil; gerçekten yaşayabilmek için bile kendine ait bir odanın zorunluluğundan dem vurur. Kadınlığımın Hikâyesi adlı kitabının daha ilk satırlarında “On iki yaşımdayken evde kendime ait bir köşe olsun istemiş, böyle bir köşenin yokluğu yüzünden hüzünlenip acı çekmiştim.” der ve ekler: “Kolejli bir İngiliz kızının hikâyesini okumuştum o zamanlar, odasını gözümün önüne getirmiş ve ürpermiştim; bir divan, bir sıra, duvarları boydan boya kaplayan kitaplık, sıcak renklerle süslü bu dört duvarın arasında çalışıyordu kız, çalışıyor, okuyor, çay içiyor ve bütün bunları başka birine katlanmadan, tanıksız yaşıyordu; nasıl da imreniyordum o kıza!” Beauvoir söylemese de o İngiliz kızı kesinlikle Sara’dır, kitabın adı da Küçük Prenses.
1849’da İngiltere’de doğan Frances Hodgson Burnett’ın yazdığı Küçük Prenses, Hindistan’da doğup yedi yaşında İngiltere’de bir özel okula yatılı verilen Sara’yı anlatır. Sara’nın annesi onu doğururken ölmüştür. Babası ise onu okula yerleştirdikten sonra Hindistan’a döner ve birkaç yıl sonra da ölür. Zengin bir babanın tek kızı olan Sara, kendine ait bir odası, midillisi ve hizmetçisi olan, okumaya ve hayal kurmaya düşkün ilginç bir çocuktur. El üstünde tutulduğu yatılı okuldaki konumu babasının iflas haberiyle sarsılır ve imtiyazlı öğrencilikten tavan arasında yaşayan bir hizmetçiye dönüşür birdenbire. Sahip olduğu erdemler türlü aşağılama ve zorlukla sınanan Sara, tüm bunların altından başarıyla kalkar ve hak ettiği biçimde ödüllendirilir. Sara aslında prenses değildir. Gençlik yıllarındayken aristokrasinin hiç olmadığı ABD’ye göç eden Burnett, çocuklar için yazdığı bu romanda aristokratlığı genetik bir hadise olmaktan çıkarıp etik bir hadiseye dönüştürür. Tarih kitapları okumaya bayılan Sara, tahtından indirilen prenseslerin hikâyelerinden ahlaki dersler çıkarır ve bunları hakkıyla yerine getirebilmek için kendisini bir prenses olarak tahayyül eder. Sara’nın okuduğu ve etkilendiği kitapların Fransız Devrimi üzerine olması bu anlamda direkt ve zekice bir göndermedir. Sara hizmetçilik yaparken bile, ahlaki çizgisini koruduğu sürece prenses olduğuna inanır. Bileğinin hakkıyla edindiği bu unvanı korumak için büyük bir metanet gösterir.

Sara okuduğu kitaplara göre kendini oluşturur. Ona örnek teşkil edebilecek bir annesi ya da kadın bir akrabası yoktur, babası bile onun asıl kendini oluşturma yıllarında yanında değildir. Beauvoir’in kıskandığı gibi lüks döşemeli ya da değil, Sara’nın tanıksız yaşayabileceği ve kendini inşa edebileceği oda onun yegane ailesidir. Sara, koşullar ne olursa olsun metanetini kaybetmeyen, zor durumlarda bile ahlaki kıstaslarından ödün vermeyen, yalnız kalmayı bilen küçük kızların en birincisidir. Böyle olsun istenen bütün küçük kızların da birer Sara’sı, Küçük Prenses’i olmalıdır.



Link

   


SiteMap - İmode - Wap2