Arşiv Anasayfa Tarih
Sayfalar: 1
Atatürk'ün Çağdaşlaşma Sürecine Yapmış Olduğu Katkılar By: xxRuzqaRxx Date: January 15, 2008, 01:30:53 AM
Siyasal Alanda
Yapılanlar
Saltanatın Kaldırılması (l Kasım 1922)
Ankara'da TBMM'nin
açılmasıyla milli hakimiyete dayalı bir devlet sistemi oluşturulmuş ve bu fikre dayanılarak da 20
Ocak 1921 Anayasasında "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir," denilmiştir, l Kasım
1922 yılında çağdaşlaşma yolunda en önemli adımlardan biri atılarak saltanat resmen ortadan
kaldırılmıştır.
 
Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
1 Kasım 1922 tarihinde
saltanatın  kaldırılmasıyla Cumhuriyetin ilanına giden yolda önemli bir adım atılmıştır.
Yapılması gereken Osmanlı Devletinden sonra doğan bu yeni devlete isim koymak olacaktır.
Bu devletin ismi hiç şüphe yok ki Atatürk'ün daha önceden de ifade ettiği gibi
"Cumhuriyet* olacaktır. Zaten 20 Ocak 1921 Anayasasının 1.maddesinin sonunda
Türkiye devletinin şekli hükümeti Cumhuriyettir," diye belirtilmiştir (EROĞLU, 1982).

Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Halifelik, 1. Dünya savaşında da anlaşılmıştır
ki etkisi olmayan, sembolden öteye gitmeyen bir kurum haline dönüşmüştür. Cumhuriyetin ilan
edilmesinden sonra halifelik kurumu tamamen anlamsız, içeriksiz bir hale dönüşmüş ve yeni
kurulan devletin dayandığı temelin esasını da halk oluşturmuştur. Yeni kurulan rejimi tehdit
edebilecek unsurların kaldırılması ise devletin geleceği için kaçınılmaz bir gerçeği yansıtıyordu.
Sonuç olarak toplumun ihtiyaçlarını karşılayamayan devletin aleyhine dönen bu kurumun
ortadan kaldırılması için cesur bir adım atılarak 3 Mart 1924 tarihinde halifelik kaldırılmıştır.

Hukuk Alanında İnkılap Hareketleri
Topluma düzen veren hukuk kurallarının
çağın icaplarına ve toplumun ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi, her toplumda bir gereksinimdir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra ilk önce toplumun bu ihtiyaçlarıyla ilgilenilmiş ve
aynı zamanda yeni kurulan devletin sağlam esaslar üzerine oturtulması sağlanmıştır. Hukukta
laikleşme ve modernleşme için mecelle gibi toplumun ihtiyaçlarını karşılayamayan kanunlar
yerine batının uyguladığı modern kanun sistemleri kabul edilmiş olup bunlardan bazılarını:
isviçre'den Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu'nun alınması,
italya'dan Ceza Kanunu'nun alınması,
Almanya'dan Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun alınması,
icra ve iflas Kanunu'nun büyük
bir kısmının 1932'de İsviçre'den alınması şeklinde sıralayabiliriz (EROGlU, 1982).


Tevhidi Tedrisat Kanunu
(Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi Kanunu 3 Mart
1924)
Osmanlı Devletinin bütün kurumlarda olduğu gibi gerileme ve yıkılış dönemlerinde
eğitim ve öğretim kuruluşları olan medreseler de amaçlarından sapmış, bunun sonucu olarak da
bilimsel ilerleme kaydedememişlerdir. Milli bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti asıl
kurtuluşun eğitimden geçtiğini idrak etmiş, Başöğretmen Atatürk'ün ve eğitim neferlerinin
üstün gayretleri sonucunda 3 Mart 1924're Tevhidi Tedrisat Kanunu çıkarılarak
eğilimdeki karmaşaya son verilmiştir.

Harf inkılabı (Yeni Türk Harflerinin Kabulü, l
Kasım 1928)
1 Kasım 1928'de Arap harfleri yerine Latin esasına dayanan harfler
kabul edilmiş olup Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer vererek Türk harfleri adı
'ile 1353 Sayılı Kanunla yeni harfler uygulama alanına konmuştur. Yeni harflerin kabulü
ile okuma yazma oranının artmasına zemin hazırlanmış, diğer taraftan da teknolojide ileri olan
batı ülkelerine yaklaşılması sağlanmıştır.

Tarih ve Dil Alanındaki Gelişmeler
Mustafa Kemal Atatürk milli tarihimizin ve dilimizin araştırılması ve geliştirilmesi için büyük caba
sarf etmiş, kendi tarihimizin ve dilimizin yabancılardan değil bizzat Türk araştırmacı ve bilim
adamları tarafından ortaya konulmasını istemiştir. Atatürk özellikle tarih araştırmasına çok büyük
önem vermiştir. Bunun sebeplerini şöyle ifade etmek mümkündür:
Türklerin sarı ırktan
olduğuna dair dünyada yayılmış olan yanlış bilgileri çürütmek, Türklerin dünya medeniyetine
büyük katkılarını delilleri İle ispat etmek, Türk toprakları üzerindeki Yunan ve Ermeni fikirlerini
dünyaca ünlü ilim adamlarını da istihdam ederek çürütmek (KARAL, 1988). Tarih konusunda
bu çalışmaları yürütebilmek için Gazi Mustafa Kemal'in direktifleri sonucunda 1931
yılında "Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti" kuruldu. Bu cemiyetin en önemli vazifesi
bizzat Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi: "Büyük devletler kuran ecdadımız
büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve
cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler
yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

Bu anlamda, Türk Tarih Kurumunun Türk
medeniyetinin araştırılması ve genç kuşaklara aktarılması için büyük çaba sarf ettiğini ve
etmekte olduğunu da, unutmamak gerekir.

Bir milleti millet yapan unsurlardan birisi
de dildir. Zira dil bir milletin fertlerinin yegane anlaşma vasıtasıdır. Atatürk tarih ve diğer
alanlarda olduğu gibi Türk dilinin korunup geliştirilmesi ve yabancı etkilerden korunmasını
istemiştir. 1932 yılında açılan "Türk Dili Tetkik Cemiyeti" bu amacı gerçekleştirmeye
yönelik çalışmalarına hemen başlamıştır. Türk Dili inkılabının önemini Atatürk, Sadri Maksudi
Arsal'ın "Türk Dili için" adlı eserine 1930'da şu yazıyı yazarak ortaya
koymuştur;

"Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin
olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk Dili dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu
dil, şuurla işlensin. Ülkesinin yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller
boyunduruğundan kurtarmalıdır" (EROGLU,1982).

Güzel Sanatlarda
Gelişme
Sosyal hayatın bir gereği olan güzel sanatlar, insan hayatında önemli bir yer tutar.
Atatürk millet hayatında sanatın yerini ve değerini şu sözlerle açıkça ifade etmiştir:
"Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz... Bir millet
sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkumdur."

Tekke,
Zaviye ve Türbelerin Kapatılması
Sosyal alandaki inkılaplara mani olabilecek safsata ve
hurafeleri kafalardan çıkarmak, açık fikirleri ve hür düşünceleri kafalara yerleştirmek bir
mecburiyettir. Osmanlı devletinin yıkılış döneminde nasıl birçok kurum amacı dışına sapmışsa
tekke ve zaviyeler de toplumun ihtiyaçlarını karşılayamadıkları gibi toplumsal faaliyetlerin dışına
çıkarak kişi menfaatlerine hizmet etmeye başlamışlardı. 30 Kasım 1925 tarihli bir kanunla tekke,
zaviye ve türbelerin kapatılması ve bir takım unvanların kullanılmasının yasaklanması
sağlanmıştır. Atatürk bu konudaki görüşlerini; "Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye
Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki
tarikat, medeniyet tarikatıdır," şeklinde ifade etmiştir (GENCER ve ÖZEL, 1994).

Kıyafette Değişiklik (25 Kasım 1925)
Kıyafet konusunda zaman zaman devlet adamları
çeşitli nedenlerden dolayı değişiklikler yapmak zorunda kalmışlardır. Osmanlı tarihinde de II.
Mahmut döneminde memur ve askerlere fes ve pantolon giydirilmesi düşüncesi, II. Abdulhamid
devrinde askerlere kalpak giydirilmek istenmesi bazı ulema sınıfının tepkisine neden olmuştur.
Batı medeniyetinin bir bütün olarak ele alınması,-dünyanın kabul ettiği medeni kıyafetin
benimsenmesini gerekli kılıyordu. Atatürk, 24 Ağustos 1925'te Kastamonu ve inebolu
seyahatleri sırasında şapka inkılâbının ilk parolasını başında taşıdığı "panama şapka"
ile halka göstermiştir.

25 Kasım 1925 tarihli Şapka Kanunu
çıkmadan önce
vatandaşın şapkayı giymiş olması da göstermektedir ki yapılan inkılap halk tarafından
benimsenmiştir. Atatürk'ün yaptığı bu değişiklik, başlık taklidi değil hür fikir ve
düşüncenin sembolü olarak kabul edilmelidir.

Soyadı Kanununun Kabulü (21
Haziran 1934)
Toplumda şahısların soyadlarının olmaması toplumsal ilişkilerin
düzensizliğine ve toplum hayatının karışıklığına neden oluyordu. Soyadı yerine baba adı, doğum
yeri, lakaplar kullanılmakta ise de soyadının yerini alması mümkün olmamıştır.

21
Haziran 1934'te çıkarılan Soyadı Konunu ile her Türk'ün öz adından başka
soyadı da taşıması zorunlu kılındı. Soyadı Kanununun kabulünden sonra 1934 yılında 2258
sayılı konunla TBMM tarafından Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak Gazi Mustafa Kemal
Paşaya "Atatürk* soyadı verilmiştir.

Takvimde Değişiklik (26 Aralık 1925)

Türk milleti tarih boyunca birçok takvimler kullanmıştı. Fakat çağdaş dünya ile ilişkilerin
geliştirilmesi için, Dünya Devletlerinin kullandığı takvim sistemine ihtiyaç hissedildiğinden Hicrî
ve Rumî takvim kaldırılarak 26 Aralık 1925'te Miladî takvimin kullanılması ve alaturka
saat yerine de milletlerarası saat usulüne geçilmesi kabul edilmiştir. 20 Mayıs 1928'de
milletlerarası rakamların kullanılması kabul edilmiş ve 1935'te çıkarılan bir kanunla, hafta
tatilinin cuma günü yerine pazar günü olması sağlanmıştır. Ölçülerde Değişiklik Toplumda
kullanılan ağırlık ve uzunluk birimleri olan arşın, endaze, okka, çeki gibi birimler toplumun
ihtiyaçlarını karşılayamadığı gibi bölgeden bölgeye de farklılıklar göstermekteydi. Uluslararası
ticarete yönelen bir milletin bu birimlerden kurtulması metre ve kilo gibi bütün dünyanın
kullandığı uzunluk ve ağırlık ölçülerinin kabul edilmesi bir zorunluluktu. Bu nedenle 1931 yılında
bir kanun çıkarılarak ağırlık ve uzunluk birimleri değiştirilmiştir.

Türk Kadın
Haklarındaki Gelişmeler

ATATÜRK, özgürlüklerin giderek genişlemesinde ve
geriye dönüşsüz bir biçimde yerleşmesinde şu önemli etkenlerden yararlanmıştır: *
Türk'ün ulusal geçmişini unutmamasını sağlamak,

Gelişmiş ülkeleri örnek
göstermek,
Laikliği benimseterek, din ve devlet işlerini kesinlikle birbirinden ayırmak.
Bu etkenlere dayanarak; Türk kadını toplumsal - ekinsel - siyasal bağlamda erkeklerle eşit bir
duruma getirilmiştir.

Atatürk, mükemmel bir hukuk ve ekonomi bilgisiyle yurdumuzda
hukuki inkılaplara ve iktisadi atılımlara öncülük ettiği gibi, medeni bilgiler kitabının yazılmasında,
I. ve II. Beş Yıllık Sanayi Planlarının hesaplanmasında ve kaleme alınmasında bizzat
çalışmıştır.

Atatürk devrim hareketlerinin en önemlilerinden biri de kadın hakları
konusundaki gelişmelerin sağlanmasıdır. Kadın haklarını sadece tek kadınla evlenme ve miras
eşitliği olarak ele almamak, bu devrimin esprisini anlamak gerekmektedir. Kadına erkekle eşit
haklar tanımayan toplumlar geri kalmış toplumlardır. Kadının toplumdaki rolü bir bakıma
erkeğinkinden daha önemlidir. Bu nedenle kültürü, tahsili ve bilgisi olmayan çocukların
yetişmesini istemiyorsak kadına gereken önemi vermek zorunda olduğumuzu da unutmamak
gerekir (ÇAĞATAY, 1988).

Siyasi haklar olarak kadınlara;

1930'do belediye seçimlerine katılma,
1933'te muhtarlık seçimlerine
katılma,
1934'te Anayasada yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme
hakkı tanınmıştır.

Ekonomi Alanındaki Atılımlar
izmir iktisat Kongresi
1923 yılında İzmir'de toplanan İzmir iktisat Kongresi, ekonominin devlet hayatındaki
önemini belirterek milli egemenliğin ekonomik egemenlikle pekiştirilmesi zorunluluğunu ortaya
koymuştur.

İzmir iktisat Kongresinde alınan bazı kararlan şöyle sıralayabiliriz:
Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirebilen sanayi dalları kurulmalıdır.
Yabancıların kurdukları tekellerden kaçılmalıdır.
Küçük işletmelerin süratle fabrikalara
dönüştürülmesi gerekmektedir.
Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün
olarak kurulması gerekir.
Devlet, yavaş yavaş iktisadi, görevleri olan bir organ haline
gelmelidir.
Sanayinin teşviki için milli bankalar kurulmalıdır.
Sendika hakkı
tanınmalıdır (EROĞLU, 1982).
Kabotaj Kanunu (Türk kara sularında gemi işletme hakkı),
Sanayileşme,
Ticaret, Ulaşım ve Bayındırlık.
Sağlık Hizmetleri (2 Mayıs 1924'
de Sağ. Sos. Yrd. Bakanlığının Kurulması)
1925'te sıtma, verem, trahoma, frengi
ve kuduz gibi hastalıklarla mücadelenin başlatılarak sağlıklı ve güvenli bir toplum yetiştirilmesi
konusunda önemli katkılar sağlanmıştır.
DIŞ Siyaset

"Yurttu sulh,
cihanda sulh" ilkesi prensip edilmiştir.

Ynt: Atatürk'ün Çağdaşlaşma Sürecine Yapmış Olduğu Katkılar By: LadyEsmer Date: March 31, 2008, 01:41:37 AM
Harf inkılabı (Yeni Türk Harflerinin Kabulü, l
Kasım 1928)
1 Kasım 1928'de Arap harfleri yerine Latin esasına dayanan harfler
kabul edilmiş olup Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer vererek Türk harfleri adı
'ile 1353 Sayılı Kanunla yeni harfler uygulama alanına konmuştur. Yeni harflerin kabulü
ile okuma yazma oranının artmasına zemin hazırlanmış, diğer taraftan da teknolojide ileri olan
batı ülkelerine yaklaşılması sağlanmıştır.

Atatürkun yaptigi hersey güzel ama türkcenin gelmesi ayri bir güzel

Ynt: Atatürk'ün Çağdaşlaşma Sürecine Yapmış Olduğu Katkılar By: By.CeZa Date: April 16, 2008, 06:45:57 PM
bilgiler için teşekkürler..
Ynt: Atatürk'ün Çağdaşlaşma Sürecine Yapmış Olduğu Katkılar By: [MasaL] Date: May 02, 2008, 11:08:10 PM
: LadyEsmer  March 31, 2008, 01:41:37 AM
Harf inkılabı (Yeni Türk Harflerinin Kabulü, l
Kasım 1928)
1 Kasım 1928'de Arap harfleri yerine Latin esasına dayanan harfler
kabul edilmiş olup Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer vererek Türk harfleri adı
'ile 1353 Sayılı Kanunla yeni harfler uygulama alanına konmuştur. Yeni harflerin kabulü
ile okuma yazma oranının artmasına zemin hazırlanmış, diğer taraftan da teknolojide ileri olan
batı ülkelerine yaklaşılması sağlanmıştır.

Atatürkun yaptigi hersey güzel ama türkcenin gelmesi ayri bir güzel

KatıLıoRum.
€meqine saqLık.
Ynt: Atatürk'ün Çağdaşlaşma Sürecine Yapmış Olduğu Katkılar By: [B][R][N] Date: March 19, 2009, 10:38:07 AM
Emeğine Sağlık Güzel Bilgiler.
Ynt: Atatürk'ün Çağdaşlaşma Sürecine Yapmış Olduğu Katkılar By: Fatma Date: March 19, 2009, 11:48:51 AM
bilgiler icin saol
Ynt: Atatürk'ün Çağdaşlaşma Sürecine Yapmış Olduğu Katkılar By: Pretty_2 Date: April 06, 2009, 10:15:40 PM
BiLgiLer İçin TeşekkürLer =))
Ynt: Atatürk'ün Çağdaşlaşma Sürecine Yapmış Olduğu Katkılar By: DjBaHaNe07 Date: July 09, 2009, 04:41:51 AM
bu ülkede Atatürkün katkısı olmadığı hiçbir şey yok hemen hemen saol
Ynt: Atatürk'ün Çağdaşlaşma Sürecine Yapmış Olduğu Katkılar By: KriSTaLkeLeßeK Date: July 19, 2009, 09:36:51 PM
bilqiler çok önm.. P.İ.T Gülmek :) emeqine saqlık

SiteMap - İmode - Wap2