Arşiv Anasayfa Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
Sayfalar: 1
İhsan Oktay Anar’dan Suskunluğa Güzelleme By: By.CeZa Date: August 13, 2008, 04:25:24 PM
İhsan Oktay Anar’dan suskunluğa güzelleme

HÜSEYİN SORGUN
İhsan Oktay Anar, “susarak” kendi mitini üretmiş nadir yazarlarımızdan. Onun Suskunlar adlı romanı telaşsız, sessiz sedasız kitapçı raflarında yerini aldığında, sayıları giderek artan Anar okurlarında bir hareketlilik baş gösteriyor.
Bu okur telaşını mazur görmek zorundayız. Çünkü her kitabında ayrı bir tadı özenle hazırlayan İhsan Oktay Anar anlatısının farklılığı bunu hak ediyor.

Suskunlar, Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası, Kitab-ül Hiyel, Efrasiyab’ın Hikayeleri ve Amat’tan sonra okurla buluşan beşinci kitabı. Anar, Suskunlar’da Konstantiniye’de sessizliğin musikisini ve musikişinasların sessizliğini anlatıyor. Her biri notaya dönüşen ve kendine özgü tınıyla bir karakteri doğuran roman kişileri dile geliyor, ete kemiğe bürünüyor ve sesleniyor, asırlardır süren sessizlik perdesinin ardından…

Roman, ruhlarında duydukları bir aşkın musikisini besteleyen üç müzisyenin hayatını anlatıyor: Kıpti (Mısır Hıristiyanlarına verilen ad) Alessandro Perevelli; Kanuni Asım ve udi Davut… Sultan Ahmedi Sani’den sonraki devirlerden birinde korsanların esir edip köle pazarında hayli ucuza satışa çıkardığı ucube bir cüce olan Alessandro Perevelli ya da değiştirdiği adıyla Pereveli İskender Efendi, boyu kısa, kolları uzun ve altı parmaklı bir Kıpti’dir. Günün birinde efendisi Asım’ın vurgunu olduğu güzeller güzeli Neva’ya âşık olan, fakat ulaşılmaz bu aşkın intikamını almanın derdine düşen Alessandro Perevelli, ölümsüzlüğü dilemiş bir fanidir. Efendisi Asım’ın Neva için bestelediği saz semai’ni bozarak bir faniyi mezarından hortlatan Cüce, bununla da kalmamış ve ustası olduğu Çembalo ile on iki parmağı marifetiyle bir sonat besteleyecek kadar işi ileri götürmüştür.

Konstantiniye’de kemanıyla ünlü Amin, tamburda üstat kabul edilen Gülabi ve miskalde kimsenin boy ölçüşemeyeceği Meymenet adlı üç Kıpti sazende kardeş ve onların en yakın rakibi kemençe ustası Bağdasar, kanun üstadı Kirkor ve udî Davut’un hikayeleri de var romanda. Davut, Hızır Paşa’nın dokuz katlı mehter takımında kös vuran Kalın Musa’nın torunudur. Kalın Musa’nın harama uçkur çözüp Goncagül isimli bir Kıpti’den peydahladığı ikiz çocuklardan biridir Davut. Diğer ikizi Eflatun ise sessiz sedasız bir tiptir. Kaybolmuşluğunu bir ıslık sesinin peşi sıra bozar ve Galata Mevlevihanesi’nde ney sesine vurgun kalır. Musiki ilmindeki derinliğini dini ilimlerdeki vukufu ile bütünleştiren Pereveli İskender Efendi’nin yeni ilmine meyli, güç isteğinden kaynaklıdır. Onun, Sofuayyaş Mahallesi’ndeki Abalıfellah Camii’ne vaiz olarak gelmesi ile musikişinaslar üzerindeki baskı artmıştır. Bu baskının kaynağı, cemaatin Hacı İskender’den dinlediği vaazlardır. Kısa sürede Kalın Musa, Veysel bey, torunu Davut ve kahvehaneyi işleten Muhayyer Hüseyin efendiyle selam sabah kesilmiştir. Ayrıca Kıpti müzisyenler de birbiri ardına ‘dar-ı bekaya irtihal ederler’. Ölümsüzlüğü seçenler ile ölümsüzlüğün tınısını keşfedenler arasındaki mücadelede saflar belirginleştikçe, musiki de sessizliğe gömülür.

İhsan Oktay Anar, Suskunlar’da bilinen mistik hikaye formlarını romana uyarlıyor. Muhteşem Neyzen Batın Efendi’nin oğlu Zahir Efendi’nin Konstantiniye’de zuhur edeceğini gören Yedi Kule Kahini ve kahinin söyledikleri bunu doğrular nitelikte. Üstelik, Zahir Efendi’nin başına gelenler de Hz. İsa’nın yaşadıklarıyla benzer. Yahudi Hekim Rafael’e sığınan ve onu esir alan Tağut ise şeytani olanı çağrıştırıyor. Bu arada Hızır Paşa’nın konağındaki aşçının ‘yasak tad’ın peşi sıra keşfettiği lezzetler de “yasakmeyve” imgesini güçlendiriyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Fakat bu hikayelerin ustalıkla roman karakterlerinin üzerine kuşandırıldığını söylemeden geçemeyeceğim.

Suskunlar, gönlüne düşenleri musikinin diliyle anlatmış karakterlerin sessizliğini bozuyor ve onların sesine kulak vermemizi sağlıyor. Özellikle dönemsel mekan tasvirleri, kelime zenginliği, canlı anlatımı ve konu yelpazesinin birörnek olmaktan uzaklığı, Suskunlar’ı da diğer İhsan Oktay Anar romanları gibi okurun(un) ilgisine layık kılıyor.

Mevzu Suskunlar olunca, sözü uzatmaya ne hacet… Okuru Suskunlar’ın musikisinde deruni bir sessizliğe davet etmek en iyisi sanırım. Eflatun renkli hayaller kuran bir “suskun”un sözlerine kulak verirken, roman boyu ruhlara “hayat veren” bir melodiyi ruhunuzda duyacak, Yedikule Kahini misillü aynada kendi suretinize bakıp, kendi melodinizin bestesini yapmaya çalışacaksınız. Hayat da bundan ibaret sanırım

Ynt: Ihsan Oktay Anar’dan Suskunluğa Güzelleme By: sanpagos Date: September 30, 2012, 04:21:34 PM
tesekkurler

SiteMap - İmode - Wap2