Arşiv Anasayfa İslam
Sayfalar: 1
Niçin ibadet ediyoruz? By: xxRuzqaRxx Date: January 15, 2008, 12:08:53 AM
İbadet, “Allah’a karşı kulluk
vazifelerini yerine getirmek, Allah’ın emirlerine boyun eğmek” demektir.

İlâhî Ferman olan Kur’anda şöyle buyrulur: “Ey insanlar, sizi ve sizden
öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine nâil olasınız.” (Bakara
Sûresi, 21)

İnsan, ibadeti niçin yapar ve bu ibadet ona ne kazandırır? Bu iki
Sorunun cevabı bu âyette şöyle veriliyor: “Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize
ibadet ediniz.”

Âyetteki, ‘sizi ve sizden öncekileri yaratan’
ibaresi Rabbin sıfatıdır. Bu sıfatı bir an için düşünmediğimizde, âyet-i kerime, “Rabbinize
ibadet ediniz.” şeklinde karşımıza çıkar. Demek ki ibadetin sebebi, Rabbimizin bizi
terbiye etmiş olmasıdır. Rabbe, ibadet edilir.

Bu kutsi vazifeyi idrak edebilelim diye
Allah, vicdanımıza bazı işaretler koymuş. Babamıza itaat etmeyi vicdanî bir görev sayıyoruz.
Niçin? Babamız olduğu için. Annemize isyandan sakınıyoruz. Niçin? Annemiz olduğu için.

İşte âyet-i kerime bizim vicdanımıza hitap ediyor ve “Rabbinize ibadet
edin.” diye emrediyor. Çünkü sizi O terbiye etmiştir. Babanızın yediği gıdayı beyaz kan
hâline O getirmiş, sizi ana rahminde bir nutfe olarak rahim duvarına O yapıştırmış ve oradaki
dokuz aylık terbiyenizi safha safha hep O icra etmiştir. Şimdi ise bir başka rahimdesiniz:
Kâinat... Burada da sizi terbiye eden, besleyen, büyüten, yedirip içiren ancak Odur.

Allah’ın bir ismi “Rab”dir ve her şeyi O terbiye etmiştir. İnsan ise
abddir, kuldur; her şeyiyle Allah’ın terbiyesinden geçmiştir. Aklımızı anlamaya, kalbimizi
sevmeye, hafızamı ezberlemeye, elimizi tutmaya, ayaklarımızı yürümeye, ciğerimizi solunuma,
midemizi sindirime, aklımızı anlamaya elverişli tarzda terbiye eden Allah’tır. Öyle ise biz
Rabbimizin bu rakamlara sığmaz terbiye tecellilerine karşı edebimizi takınmak
mecburiyetindeyiz.

Nefsimize takılan ve etrafımızı çepeçevre kuşatan bu kadar
ihsana karşı Ona gereği gibi şükredememenin mahcubiyetini ruhumuzun tâ derinliklerinde
hissederek seve seve ibadet etmeliyiz. .

İşte Rabbine karşı şükür borcunu
böylesine hisseden, idrak eden insan Kur’an’ın “Sizi ve sizden
öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin.”, “Namazı ikame edin.”,
“Ramazan ayında oruç tutun.” gibi emirlerini dinleyince aradığını bulmanın
huzuruna erer.

İbadet için, “Abd ile mâbud arasında en yüksek ve lâtif
nispet ancak ibadettir.” (İşârât-ül İ’caz) buyruluyor. Yâni, insan ibadet
sayesinde, “Ben Allah’ın kuluyum, Onun mahlûkuyum, bu dünyada Onun
misafiriyim ve öldükten sonra da, inşallah, Onun saadet yurdu olan Cennete
gideceğim.” diyebiliyor. Bu ise insan ruhu için en büyük bir zevk kaynağıdır.

Günlük hayatında bütün işlerini kul olmanın şuuruyla hep helâl dairesinde geçiren insan, belli
vakitlerde Rabbinin huzurunda el bağlıyor. Ona, yine Onun emrettiği biçimde ibadetini takdim
ediyor.

Âcizliğini, fakirliğini ve zilletini tam hisseden bir insanın kalbi Rabbine karşı
derin bir mahcubiyetle dolar. Bu iç burukluğuna “inkisar” deniliyor. Ve İmam-ı
Rabbani Hazretleri “İbadet, tezellül ve inkisardan ibarettir.” buyurarak bu hâli
ibadetin temeli, esası sayıyor.

“Niçin ibadet ediyoruz?” sorusu,
beraberinde iki soruyu birlikte getiriyor. Daha doğrusu, bu sorunun içinde iki ayrı soru saklı:

– İbadet etmemizin sebebi, illeti nedir?
– İbadet etmemizin hikmeti,
faydası nedir?

Bazıları bu soruyu sadece ikinci mânâyı kastederek sorarlar. Birinci
ve en önemli noktayı unuturlar. Bunun neticesi olarak hikmet sahasında kendilerince birtakım
faydalar sıralar ve bu faydaların başka yollarla da elde edilebileceğini ileri sürerek, ibadeti
reddedici bir tavra girerler.

İllet, ibadet yapmamızı gerekli kılan ana sebeptir. Hikmet
ise yaptığımız ibadetten hâsıl olan faydadır.

Dünya işlerinden bir misal:
Anadolu’dan İstanbul’a gelen bir tüccarın bu seyahatinin illeti
“ticaret”tir. Hikmeti ise daha çok zengin olmak ve dünya nimetlerinden daha
fazla istifade etmek. Buna göre söz konusu şahsa, “İstanbul’a niçin
gidiyorsun?” desek, “zengin olmaya” diye cevap vermez. Bu, hikmete
ait bir cevaptır ve yerinde değildir. Sorumuzun cevabı “ticaret yapmaya”
şeklinde gelmelidir. Böyle bir cevap illete aittir ve isabetlidir.

O halde, “Niçin
ibadet ediyorsun?” şeklindeki bir sorunun cevabı da “Rabbim emrettiği
için” şeklinde olacaktır. Bu emri tutmanın gerek dünyada, gerek âhirette pek çok da
faydası vardır. Ama ibadet bu faydalar için yapılmaz; bunlar meselenin hikmet yönüdür.

Abdin işi ibadettir; emir dinlemek, yasaklardan sakınmaktır. Kula kulluk yaraşır.
İbadetini bu şuurla yapan bir kuluna Rabbinin yapacağı ihsanlar, ikramlar ve Cennette vereceği
dereceler ibadetin hikmet yönüdür.

İslâm’ın her emri ve yasağı bu
hakikatten haber veriyor. Bunlardan sadece birkaç misâl verelim:

Meselâ oruç
tutmanın tıp yönünden birçok faydaları var. Bütün bu faydalar orucun hikmet yönüdür.
“Oruç niçin tutulur?” sorusunun cevabı, sanıldığı gibi bu faydalar değildir. Oruç,
Allah’ın bir emri olduğu için tutulur. Bu ibadetin belli bir ayı vardır: Ramazan. Ramazan
dışında on ay nafile oruç tutsak da Ramazan’da tutmasak bu ibadeti yerine getirmiş
olmayız. Eğer mesele sadece orucun hikmet yönü, yâni faydaları olsa bu ikinci halde fayda on
katına çıkmıştır, ama farz olan oruç hâlâ tutulmamıştır.

Yine orucun belli bir başlama
ve bitiş vakti vardır. Orucumuza imsakten hemen sonra başlayıp, iftarımızı yatsıdan birkaç saat
sonra yapsak orucumuz makbul olmaz. Daha fazla bir süre aç kalmışızdır, ama oruç
tutmamışızdır. Hikmet fazlasıyla tamam olsa bile, illet kaybolduğundan ibadetimiz makbul
sayılmaz.

Oruç, tıbbî faydaları için tutulmadığı gibi, içki içmek de tıbbî zararları için
haram değildir. “Niçin içki içmiyorsun?” sorusunun cevabı, “Allah
yasakladığı için.” şeklinde verilecektir. Ve ancak bu takdirde içki içmemek ibadet olur,
takva olur ve insanı Rabbine yaklaştırır. İçki içmemekte esas olan, bedeni ve aklı korumak
değil, bir İlâhî yasaktan kaçınmaktır. İllet budur; diğerleri ise içki içmemenin hikmetleridir,
faydalarıdır.

Bilirsiniz, kendi kendine ölen yahut darbe ile öldürülen bir koyunun etini
yemek haramdır. Bu noktada birtakım tıbbî veya biyolojik izahlar getirilebilir. Bütün bunlar,
meselenin hikmet yönüdür. Bunlar sayılıp dökülürken şu husus unutulur: “Pekâlâ,
Allah’tan başkasının ismiyle kesilen bir hayvanı yemek niçin haramdır?”

Bu soruya ne cevap verilecektir? Kesilmekse kesilmiş, kan akmaksa akmıştır. Demek
ki işin esası, hayvan kesmenin tıbbî faydaları değildir. Esas olan, insanın kulluk şuurundan
ayrılmaması, Allah namına hareket etmesidir. Keserken Onun ismiyle kesmesi, yiyip içerken
Onun ismiyle başlaması, giyinip kuşanırken de yine Onun kulu olduğunu unutmamasıdır.

Sözün özü: Rahman ve Rahîm Rabbimizin bütün emirlerinde bizim için nice faydalar
vardır. Ama, biz ibadetimizi bu faydalar için değil, Onun emrini gözeterek ve rızasını umarak
yaparız.
Ynt: Niçin ibadet ediyoruz? By: [B][R][N] Date: January 16, 2008, 11:33:11 AM
Çok qüzeL ßiLqiLeR. Emeğine $ağLIk .
Ynt: Niçin ibadet ediyoruz? By: kuCuq_a$!q Date: January 16, 2008, 03:37:45 PM
ibadet coq güzel birsey cok güzel anlatiLmi$ burdada... coq saqoL karde$im... Gülmek :)
Ynt: Niçin ibadet ediyoruz? By: femox Date: January 27, 2008, 08:41:47 PM
paylaşım için saoll Gülmek :)
Ynt: Niçin ibadet ediyoruz? By: saklı düşlerim Date: January 28, 2008, 11:16:17 PM
bıLqıLer için tşkLer emeqıne saqLık
Ynt: Niçin ibadet ediyoruz? By: [B][R][N] Date: February 05, 2008, 12:29:20 PM
Güzel paylaşım tşkler..
Ynt: Niçin ibadet ediyoruz? By: Hayabusa Date: April 07, 2008, 03:27:28 PM
Allaha Şükür Yetişdiqim  Namazları Kılıyom
Ynt: Niçin ibadet ediyoruz? By: By.CeZa Date: April 17, 2008, 10:29:50 AM
bilgiler için teşekkürler..
Ynt: Niçin ibadet ediyoruz? By: LadyEsmer Date: April 18, 2008, 10:19:32 PM
Bilgiler Icin Saol....Emegine Saglik....

SiteMap - İmode - Wap2