Arşiv Anasayfa Şiir Köşesi
Sayfalar: 1
Kocakarı Ile Ömer By: Mesut19o7 Date: August 13, 2008, 01:15:56 AM
Kocakarı ile Ömer

Üstad-ı necibim Ali Ekrem Bey'e

Yok ya Abbas'ı bilmeyen kimdi?..
O sahabiyi dinleyin şimdi:

"Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
İbni Hattâb'ı görmek üzre biraz
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!
Aradan geçmemişti çok da zaman
Az ilerden yavaşça oldu iyan
Zulmetin sînesinde ukde gibi
Ansızın bir müheykel a'râbî!
Bembeyaz bir ridâ içinde garîb
Geliyor muttasıl mehîb mehîb.
Ben sokuldum o geldi yaklaştık;
Durmadan karşıdan selâmlaştık.
Düşünürken selâm alan sesini
O heyûlâ uzandı tuttu beni:
Bir de baktım Ömer değil mi imiş?
- Yâ Ömer! Böyle geç zaman bu ne iş?
- Şu mahallâtı devre çıkmıştım...
Gel beraber benimle üç beş adım.
***
Ne sadâ var ne bir yürür bîdâr;
Uhrevî bir sükûn içinde civâr.
Ömer olmuş gezer sıyânet-i Hak...
Şu yatan beldenin huzûruna bak!
O semâlar kadar yücelmiş alın
Çakarak sînesinden âfâkın
Bir zaman sönmeyen nigâhıyle
Necm-i sâhirde sanki bir hâle!
Duruyor her evin önünde Ömer
Dinliyor bî-haber içerdekiler
Geçmedik en harâb bir yapıyı
Yokladık sağlı sollu her kapıyı.
Geldik artık Medîne hâricine;
Bir çadır gördü durdu kaldı yine.

***
Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın.
"Açız! Açız!" diye feryâd eden çocuklarının
Karıştırıp duruyorken pişen nevâlesini;
Çıkardı yuttuğu yaşlarda çırpınan sesini:
-Durunda yavrularım işte şimdicek pişecek...
Fakat ne hâl ise bir türlü pişmiyordu yemek!
Çocukların yeniden başlamıştı nâleleri...
Selamı verdi Ömer daldı âkıbet içeri.
Selamı aldı kadın pek beşuş bir yüzle.
-Bu yavrular niçin ey teyze ağlıyor söyle?
-Bu gün ikinci gün aç kaldılar...
-O halde neden
Biraz yemek komuyorsun?
-Yemek mi? Çömleği sen
Tirit mi zannediyorsun? İçinde sâde su var
Çakıl taşıyla beraber bütün zaman kaynar!
Ne çare! Belki susarlar dedim. Ayıplamayın.
-Peki senin kocan oğlun ya kardeşin ya dayın...
Tek erkeğin de mi yok?
-Hepsi öldü... Kimsem yok.
-Senin midir bu küçükler?
-Torunlarım.
-Ne de çok!
Adam emîre gidip söylemez mi hâlini?
Ah!
Emîre öyle mi? Kahretsin an-karîb Allah!
Yakında râyet-i ikbâli ser-nigûn olsun...
Ömer belâsını dünyâda isterim bulsun!
-Ne yaptı teyze Ömer böyle inkisâr edecek?
-Ya ben yetim avuturken emîr uyur mu gerek?
Raiyyetiz ona bizler vedîatu'llâhız;
Gelip de bir aramak yok mu?
-Haklısın yalnız
Zavallının işi pek çok zaman bulup gelemez;
Gidip de söylememişsen ne haldesin bilemez.
-Niçin hilâfeti vaktiyle eylemişti kabûl?
Sonunda böyle çürük özrü kim sayar makbûl?
Zavallının işi çokmuş!... Nedir muhârebe mi?
İşitme sen de civârında inleyen elemi
Medâne halkını üryan bırak Mısır'da dolaş...
Gaza! Gaza! diye git soy cihânı gel paylaş!

Çocukların bu sefer yükselince feryâdı
Kadın tehevvürü artık cünûna vardırdı;
- Şu nevhalar ki çıkar tâ bulutların içine
Ömer! Savâik-i tel'in olur iner tepene!
Yetîmin âhını yağmur duâsı zannetme:
O sayha ra'd-ı kazâdır ki gönderir ademe!
"Açız! Açız! Bize bir lokma olsun ekmek ver... "
"Susundu yavrularım işte oldu şimdi pişer!"
Gidip de söyliyeyim hâ?.. Dilencilik yapamam!
Ömer de kim? Benim ondan kerîm adamdı babam
Ölür de yüz suyu dökmem sizin Halîfenize!..
Ömer vuruldu bu son sözle...
- Haklısın teyze!
Avut çocukları ben şimdicek gider gelirim.
***
Halîfe önde bitik suçlu münfa'il nâdim;
Ben arkasında perîşan çadırdan ayrıldık.
Sabâha karşı biraz başlamıştı aydınlık.
Köyün köpekleri ejder misâli saldırıyor
Bırakmıyor bizi yoldan fakat kim aldırıyor!
Medîne'nin dalarak münhanî sokaklarına;
Dönüp dönüp hele geldik zahîre anbarına.
Halîfe girdi açıp ben de girdim emriyle.
Arandı her yeri bir mum yakıp ale'l-acele.
- Şu tek Çuval unu gördün ya! Haydi yükle bana;
Bu testi yağ doludur elverir o yük de sana.
Çuval Halîfe'de yağ bende çıktık anbardan;
Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
Mesâfe baktım uzun; yük yaman; Ömer yaralı;
Dedim ki:
- Ben götüreydim... Verir misin çuvalı?
- Hayır yorulsa değil ölse yardım etme sakın:
Vebâli kendine âiddir İbni Hattâb'ın.
Kadın ne söyledi Abbas işitmedin mi demin?
Yarın huzûr-i İlâhide kimseler Ömer'in
Şerîk-i haybeti olmaz bugünlük olsa bile;
Evet hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle.
Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu
Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!
Bir ihtiyar kan bî-kes kalır Ömer mes'ûl!
Yetîmin girye-i hüsrân alır Ömer mes'ûl!
Bir âşiyân-ı sefâlet bakılmayıp göçse:
Ömer kalır yine altında hiç değil kimse!
Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:
O damla bir koca girdâb olur boğar Ömer'i!
Ömer duyulmada her kalbin inkisârından;
Ömer koğulmada her mâtemin civârından!
Ömer halife iken başka kim çıkar mes'ûl?
Ömer ne yapsın İlâhî beşer zalûm ü cehûl!
Ömer'den isteniyor beklenen Muhammed'den...
Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen?

- Sen almasan acaba kim gelip de senden iyi
İdâre eyliyecek düştüğün bu ma'rekeyi?
Evet adâleti "mutlak" hayâl edersen eğer
Ömer değil ya ne olsan bırak ki hepsi heder!
Beşer adâleti "mutlak" tahayyül eylerse
Görür ümîdini mahkûm her zaman ye'se.
Sen ey Ömer ne meleksin ne bir emîr-i zalûm...
Fakat elinde ne var? Fıtraten beşer mazlûm!
Görür bürûc-i semânın bütün sitâreleri
Zalâm içinde yük altında inleyen Ömer'i!
Huzûr-i Hakk'a çıkarken bu unlu cebhenle
Değil zemîni getir şâhid âsümânı bile!
- Uzak mı yol? Daha çok var mı?
- Ancak üç beş adım.
Mecâli kalmamış artık zavallının... Baktım:
Olanca azmini cebr eyleyip nefes nefese;
Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin belâ ne ise!
Sokuldu haymeye indirdi arkasından unu:
- Bırak da testiyi yerleştirin kenâra şunu.
Hemen çakılları çömlekten indirip attı
Uzandı testiye yağ koydıı sonra un kattı.
Oturmak istedi lâkin belâya bak ki: Ocak
Hemen sönüp gidecek...
- Teyze yok mu hiç yakacak?
Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;
Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.
Ocak tüter Ömer üfler zefir-i hârıyle;
Zemîni lihye-i beyzâ yı târumârıyle
Sücûd tavr-ı huşû'unda muttasıl süpürür;
İçinde rûhu yanar cebhesinde ter köpürür!
Döner muhît-i nigâhında tûde tûde duman;
Bulut geçer gibi necmin hıyat-ı nurundan!

Ocak tutuştu yemek pişti;
- Var mı teyze kabın?
Getir de indirelim...
- Var büyükçe bir kap alın.
Yemek sıcaktı fakat kim durup da bekliyecek!
Ömer çocuklara bir bir yedirdi üfliyerekl
Kesildi haymede mâtem uyandı rûh-i süıûr;
Çocuklar oynaşıyorlar kadın ferîh ü fahûr.
Ömer bu âlemi gördükçe gaşy içindeydi...
Dedim:
- Sabâh oluyor kalkalım...
- Evet haydi!
Yarın Emâret'e gel teyze öğleyin beni bul;
Emîr'e söyleriz elbette hayr olur me'mul.
***
Yüzü gülmüştü teyzenin baktık
Biz de çıktık vedâ edip artık
Hiç görünmeksizin gelip geçene
Doğru indik Halife'nin evine.
"Şimdi nerdeysegün doğar kalıver."
Diye koyvermiyordu çünki Ömer.
Etti az sonra subh-i velveledar
Uyuyan şehri kamilen bidar
Öğle geçmişti çıktı geldi kadın.
-Galiba teyze uykusuz kaldın!
İşte bağlanmak üzredir nafakan
Alacaksın her ay gelip buradan.
Şimdi affeyledin değil mi beni?
-Böyle göster fakat adaletini.

Ynt: Kocakarı Ile Ömer By: dreamily Date: August 16, 2008, 08:51:40 PM
teşekkürler paylaşım için

SiteMap - İmode - Wap2