Arşiv Anasayfa Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
Sayfalar: 1
Dublörün Dilemması - Murat Menteş By: By.CeZa Date: August 11, 2008, 09:02:00 PM


Yazan:C. Alper İlhan
Yazı Kaynağı:Düşle Edebiyat Dergisi

-ya da yazarın ilk sabıka kaydı!

Murat Menteşi birçok kişi Gerçek Hayat dergisiyle tanıdı ve o da bu derginin içeriğinden gelen kitleyi kısa sürede kendine hayran bırakmayı başardı. Dikkat çekici bir üslup, eğildiği konularda bildirdiği görüşler ve yaptığı söyleşiler (Attila İlhan, İsmet Özel, Murat Çelik ve dahası) insanlar için önem taşımaktan öteye geçiyor, etkileyici olmayı başarıyordu. Şule Yayınları arasından çıkan Kaosa Mütevazı Bir Katkı ve Aynalı Barikatlar isimli kitapların ardından okuyucu kitlesini iyiden iyiye arttıran Menteş, son olarak Dublörün Dilemması isimli roman çalışmasını İletişim Yayınları arasında yayınlatarak 2005 yılında hızlı bir yükseliş sağladı. Bu ivme 2006da kitabı 4. baskısına kadar taşıdı

Hakkında çok söz söylenmiş, ancak buna rağmen geri planda kalmış bir yazar olmasının yegâne sebebini kitabı baştan sona okuduğunuzda net bir biçimde görüyorsunuz. Başarılı bir kurgu roman tutuyorsunuz elinizde, sizi gülümseten sahnelerden güldürenlere kadar uzun bir serüven. Yakınlaştığınız karakterlerin birbirleriyle olan ilişkilerini net bir biçimde görmek için bekleyiş halinde sukut ediyorsunuz anlatılanlara. Karşı gelemediğiniz ifadelerle üzerinize geliyor kitabın bütün karakterleri ve bambaşka yollardan hikâyelerini anlatıyorlar romanın sonunda birleştirilmek üzere. Yalnız ufak tefek ayrıntılar değil, kocaman kaba sahneler, anlamsız görünen karakterler bile daha sonra bir şekilde ifadeleniveriyor.

Olaylar basit bir temelde, kaba görünen yontulmuş bir kurguda ve bağlayıcı köprülerin sissiz aydınlığında görülüveriyor. Sissiz bir aydınlıktan bahsetmek doğru olur, çünkü roman içinde daha sonra aydınlığa kavuşacak alanlar asla sis altında kalmıyor. İlk anlatıldıklarında aydınlık bir sahne olarak görünen bu olaylar, başka birinin ağzından ya da gözünden anlatılırken sadece farklı anlamlar kazanıyor. Romanın herhangi bir gizem taşımıyor olması, sadece herkesin farklı yönlerden birbirine bağlanması temel yapıyı kurgulayan. Birbirine sarmal döngülerle bağlanmış, geniş çaplı çemberlerle birbirinin içine geçmiş karakterler düğüm çözülünce sarmallıklarıyla bağlarını kuruyor ve çemberlerin düzelmesiyle adamakıllı bir doğru oluşturuyor.

Melodiler ve Mermiler başlıklı ilk satırlar romanın sonunu daha ilk sayfadan ortaya çıkartıyor, tabii ki hiçbir şeyden haberdar olmayan okuyucu Dead Can Danceın Yulangası eşliğinde bir katliam görüyor sadece Ferruh Ferman kılığında Nuh Tufan, Nuh Tufanın en yakın arkadaşı onu bu kılığa sokan isimlerden biri İbrahim Kurban, Ferruh Fermanın sevgilisi Dilara Dilemma (ya da kılığında Nuh Tufanın aşk acısı 1), Havananın ve Umur Samazın öldürülmesinden sonra yarım kalan işleri tamamlamak için takip harekatına girmiş ve sonucunu yakalanarak da olsa almış yazıcı ajan Habip Hobo, bu silahlı saldırının asıl hedefi olan kılık değiştirip ölümünü aynadan seyretmek isteyen Ferruh Ferman! Henüz adı bilinmeyen, adı duyulmayan, oraya nasıl geldikleri ve orada bulunmalarının amacının ne olduğu kitap ilerledikçe ortaya çıkacak üç-beş insan ve motor!

Aynı anda iki yerde birden olmanız mı gerekiyor! Bizi arayın!

Nuh Tufan, İbrahim Kurban, Ferruh Ferman, Dilara Dilemma, Habip Hobo, Rıza Silahlıpoda, Umur Samaz (karısı da tabii ki Su Samaz!) gibi garip isimleri karakterlerine vermekten çekinmeyen Murat Menteş, Rıza Silahlıpoda isimli gangsterin kız kardeşiyle evlenip çocuk bezi fabrikası kuran Ferruh Fermanın düşüşünü anlatıyor bu kitapta! Dilara Dilemmaya âşık Nuh Tufan, ama Ferruh Ferman kılığında onun sevgilisi olmak zorunda kalan bir Tufan! Dublör de, dilemma da esas olarak burda oysa Ferruh Ferman amacı yalnızca yaşamak. Dilara Dilemmanın bilmediği görevi Nuh Tufana bambaşka bir pembeliğin yolunu açmak

Kitabı okuma sürenizi günlere yaydıkça unuttuklarınız yüzünden ilerleyen bölümlerde karşınıza çıkacak olan önceki anlatıların başka gözlerden yansımasına tanık olacaksınız. Bu nedenle kitabı bir ya da en fazla iki gün içerisinde okumanızı tavsiye ediyorum. Yok ben bir-iki günde kitap okuyamam diyorsanız, yazarın daha önce bir karakterine yaşattığı sahneyi orada bulunan başka bir karakterin gözünden anlatırken yaptığı dönüşlerle idare etmek durumunda kalırsınız

Romanın kapağındaki gazete sayfasında yer alan ilanların neredeyse hepsine kitap içinde değinmiş Murat Menteş. Zaten ufak-tefek göndermelerin şiddetli artışı okuyucuyu okumaya iten yegâne nedenlerden biri. Gereksiz Bilgiler Ansiklopedisinden alınmış gibi duran bilgiler, garip istatistikler ve çeşitli göndermelerle bazen sayfalarca anlamsız makale okuyormuş izlenimi yaratan satırlar kitabı sürükleyici hale getiriyor. Kitabın zaten konu olarak okuyucusuna verebileceği herhangi bir şey yok. Zenon paradoksları özünde (!) sonsuza uzanıp da bir roman yazmayı hedeflerken vurulup öldürülmek Bu ölümün arkasından üzerine roman yazılması hedeflenen kişinin yaptıklarını takip eden arkadaşı, takip ettiği kişinin arkadaşı tarafından yakalanıp yine de romanı devam ettiriyor. Katliamla sonlandırmak ve katliamın sonunda olayları başka bir geçmiş iziyle bağlamak vs. ve vs Bir polisiye örgüsünde, geniş bir düşünce aktarımı aslında kitap. Ancak kurgusundaki tasarlanmışlık ve Menteşin dili kullanmadaki başarısı onu üstlere taşıyor. Peki bu güzel kullanılan Türkçe nerde! Edilen küfürlerde, verilen örneklemelerde ya da sürekli başka yerlerdeki görsel örnekleriyle birebir gösterilip tanımlanmayan karakterleri anlatışta mı! Değil elbette Murat Menteşin Türkçenin zorlanmaya müsait, uzun cümlelerle okuyucu yıldırabilecek ve yıldırdığı kadar da sarsabilecek yapısını kullanmak yerine, kısa ve etkili ifadelerle yazmış romanını; kullandığı net ifadeler ve kullanılmamış tanımlamalarla başarmış bunu. Dahası sayfalarca gidip sadece bir cümleye bağlanmayı hedefleyen ifadeler (ki gereksiz makaleler derken bunları kast ediyordum biraz önce) okuyucuyu beklenti içine sokuyor. Sadece bu ifadeler de değil onun üslubunu şekillendiren. Uzun zamandır bu kadar net anlatımlar taşıyan, anlatmak istediğini okuyucusuna hissettiren (yalnız bu hissedişten kastım, içtenlik ya da benzeri bir duygusal, içsel durum değil -sezgisel bir görsellik bahsini ettiğim) anlatıya rastlamamıştım.

Olumsuz olarak kitaptaki kötü esprilerden, hayli basit kalan konudan ve okuyucuya neredeyse hiçbir şey kazandırmıyor oluşundan bahsedilebilir. Ancak kitabın üslubu, içeriğinde o tatlı akıcılık ve rahat okunuşu bunları aramanıza zaten engel oluyor. Dublörün Dilemması öylesine okuyabileceğiniz, içinde anlak parıltılarından çok kurgu barındıran ve bu kurgu ikiliğinin çoğalmasını okuyucusuna iki yüz sayfada anlatıp rahatlayan bir kitap olmuş. Kitabı bitirdiğinizde kazanacağınız ufak erdem parıltıları var, ama büyük beklentiler içine girmeyin, yine de okurken zevk alacağınızı garanti edebilirim.

Anlatının bir başka ilginç noktası da Nuh Tufanın gözüyle yazılanlarda gizli. Onun yaşadıklarındaki doğaüstü olaylar, normal bir süreç içerisinde anlatılmış ve olay örgüsüne dâhil edilmiş. Bu sürrealist ya da metafizik öğlerle bezeli anlatıların realizmle buluştuğu noktaysa Tufanın sanrılar görüyor olmasıyla ilişkili. Bu ayrıntı göz önünde bulundurulmadığında bir hayal dünyası kurgusu, kelebekler, yüzen camiiler ve daha nicesi anlamsız gelebilir okuyucuya. Ufak, ama önemli bir yazım hilesi olmuş bu

Uzanıp kızın ellerini tutuyorum Sen olmasaydın Dilara, baştan savama bir eskiz olarak kalacaktım. Resmi inan çok beğendim. Gerçekten kıyak bir sürpriz derken, yüzümdeki maskeyi sıyırsam, Dilara Dilemma sürprizin kralını görecek. Tabii ki böyle bir işe kalkışmıyorum. Resme tekrar bakıyorum. Tuval üzerine yağlı boya. Çerçeve de harika doğrusu. Her ne kadar Ferruh Ferman kılığında olsam da kendimi görmemek gibi bir avantaja sahibtim. Fakat şimdi bu resim, hem Dilara Dilemmanın ikiyüzlülüğüne, hem benim ikiyüzlülüğüme işaret ediyordu
Maskemin ardındaki uçszu bucaksız boşlukta tek başınaydım. Aşıktım ve aşkımın her kelimesi yalandı. Çünkü dilimi rehin bırakmıştım. Yaptığım her şey sahteyhdi. Ruhumu da bedenimi de kiraya vermiştim. Kendime borçlanmıştım ve galiba ölünceye kadar bu borcun faizini ödeyecektim. Her gülücük bir fiyhasko, her iltifat bir asparagas, her hediye bir skandaldı Yine de idare ediyordum. Yalnızsan yalanalr sana ilaç gibi gelir, iftiralar senin için bir terapidir. Dilara Dilemmayla aramızdaki aşk karşılıklı bir iftiradan ibaretti.

Baba Balık Restoranının garsonu levrek tabakalarını masamıza bırakıyor. Biz yiyoruz, Ferruh Ferman bakıp yutkunuyor. İştahım yok. Dilara Dilemmanın kulağından çıkan kelebeği izliyorum. Diğer kulağından da bir kelebek uçuyor. Dilara Dilemma usul usul yemeğini yerken, kulaklarından sökün eden rengârenk, irili ufaklı kelebekler, saçlarına, omuzlarına, kollarına konuyor. Derken, Dilara Dilemma kelebeklerden görünmez oluyor. Bir yudum su içiyorum ve kelebekler kızı [pırrrrrrr!] uçurup götürüyor.

Murat Menteşin Gerçek Hayatı bırakması ve Nokta Dergisine geçmesiyle birlikte hayatında neler değişecek bilmiyoruz. Edebiyata yalnız bir sanat algısıyla değil, geniş kapsamlı bir sanatlar toplamı ya da kurgular bütünü olarak gören Murat Menteşe başarılar. Dublörün Dilemması üzerinde yıllarca çalışıldığı belli olan ve bu çalışmanın karşılığında tamamen hatasız kurgulanan başarılı bir roman Murat Menteş konuyla ilgisi olmayan yerlerde bile, örneğin bir gemiyi bekleyen iki kişi geminin yanaşmasını seyrederek kaybettikleri vakitte boşlukları dolduruyor:

Beni derinden yaralamayan bir kitabı sevmeyeli uzun zaman olmuştu

Hocam, size hiç Gene Hackmana benzediğinizi söylemiş miydim!
Hayır. Peki ben sana Gene Hackman hayranı olduğumu söylemiş miydim!
Şaka yapıyorsunuz!
Asla. Yanımda fotoğrafını taşıyorum. diyor ve cüzdanından çıkardığı Gizli Servis kimliğindeki fotoğrafı gösteriyor.

Menteş, sürekli buna benzer ifadelerle kitabın durağan bir ritme girmemesi için elinden geleni yapıyor ve bunu başarıyor da kitabın sonuna kadar.

Ve hepimiz biliyoruz: Dostlarımız, biz caddenin kenarında alevler içinde yanarken, karşıya geçip üstümüze işemeye üşenen kimselerdir.

Demem o ki, insan sevgisiyle dolu değilim, [d]olamam da gerekmez. Yine de centilmenliği dürüstlüğe tercih ederim. Dürüstlük çoğunlukla kibre varır. Centilmenler; kindarlığın ve fevriliğin intikamla bağdaşmadığını bilirler.

Hayatta başarılı olmanın iki yolu olduğu söyleniyor. 1) Şanslı olmak. 2) Hile yapmak. Bense dayanaklı olmayı tercih ederim. Çünkü dayanıklılık kadar kışkırtıcı hiçbir şey yoktur. Bu yüzden, şu Intolerance Attention Deficit Hyper Disorder dedikleri hastalığa yakalanmayı istemişimdir hep. Ne yazık ki bu hastalığa sonradan yakalanılmıyor, bu hastalıkla doğuluyor, o da 10 milyonda 1! Hasta hiçbir acıyı hissetmiyor. Parmakları kesilse, bacakları kırılsa, kolları yansa, kafası yarılsa, kaşı açılsa vız gelip tırıs gidiyor!



Ferruh Fermanın, benim gerçekten bir sırrım, üstelik paylaşılabilecek kadar taze bir sırrım olduğunu ümit ettiğinden eminim. Bir suçu gizlice işlemenin imkânsızlığına direnmenin ne büyük sevap olduğunu o da az-çok biliyor olmalı. Yoksa beni ne diye kaçırtsın! Bakalım çocuk bezi satarak b.k gibi para kazanan bu bay tezekli sakal ile anlaşabilecek miyiz! Yeni bir şey yapmanın modası geçtiğine göre, bakalım kim kime Kolombiya kravatı takacak!

Kitap: Dublörün Dilemması
Yazar: Murat Menteş
Yayın: İletişim Yayınları
Basım: 2006 (4. Basım)
Sayfa: 263 s.


   

Ynt: Dublörün Dilemması – Murat Menteş By: nihalizm Date: June 12, 2011, 08:24:24 PM
ya ben link göremiyrm.. indiremiyor muyuzz?Ne.??
Ynt: Dublörün Dilemması – Murat Menteş By: Aqua Date: June 13, 2011, 11:31:22 AM
: nihalizm  June 12, 2011, 08:24:24 PM
ya ben link göremiyrm.. indiremiyor muyuzz?Ne.??

kitaplar tanıtım amaçlıdır..
Ynt: Dublörün Dilemması – Murat Menteş By: RAVZANUR Date: September 25, 2011, 05:27:42 PM
teşekkür ederim..
Ynt: Dublörün Dilemması - Murat Menteş By: jaxxx Date: May 25, 2013, 12:33:03 AM
bu yazarın kitapları çok iyi
Ynt: Dublörün Dilemması - Murat Menteş By: bakbak99 Date: January 10, 2014, 05:49:02 AM
Tek solukta okudugum şahane bir kitap

SiteMap - İmode - Wap2