Lal Demir By: [F][R][K][N] Date: August 08, 2008, 08:05:55 AM Derken ağları denize indirdik O incir bahçesini geçtikten sonra Kıyıya akıttık kirimizi, pisimizi Beden nesnesi Lal, demir.
Ölülüğe türküler yakıp Deli olmuşluğumuzu Fitil fitil burnundan getirip kıyıya tükürdük Bize kusanları. Utanmış kutsal şehvetimiz Lal, demir.
Bekledik ben, sen, o Diye diye arttırdık Hesapları Temiz kağıda yazacaktık Bulamadık, incir bahçesini geçip Tuzumuzu denize bulaştırdık. Terimiz Lal, demir.
Derken yine bulutlar çıktı Hep aynılaştık Ayrı kalmışlıktan Öpüşmeler ve sevişmeler Vahim bir yalnızlıktan Tuttuğumuz yol Lal, demir.
Kimleri gelip durdu, düşünmüşlüğümüze İşgalci ve utanmazdılar Utanmadan yol verdik onlara Pasa tutuldu Aşkımızın demir parçaları Dilimiz hayli başkasının Ben Lal, demir.
Bir yanda Süregitme telaşım Hem hep şaşırtan beni Hem de arsızca sürüp giden Süregitme telaşım Ben, Mecburiyetten Yaşayan Ve kabul etmiş Köleliliğini Ayağında zincir Kolunda kelepçe Dilinde çatal yılan tılsımı nefes Lal, demir.
Derken denize ulaştık Lanetli labirentlerimde Boğulmaktan İskeletim Sesim Ve aşkım Kıyıya vurmuş Kara çalınmış bir gökyüzü Yasımı tutmaya Cebren ikna edilmiş. Ben insandan olma İnsandan doğma İnsan yavrusu En kesin yaşam gerekçem Kaç akçe eder? Ki o akçe değil mi? Lal, demir.