Arşiv Anasayfa Dini Hikayeler
Sayfalar: 1
Herkesin Ceza Ve Mükafatı Verilmiş By: Musty19o5 Date: July 27, 2008, 03:59:35 PM
Behlül Dânâ bir gün Harun Reşid'den bir vazife istedi. Harun Reşid de ona çarşı pazar ağalığını verdi. Behlül hemen işe koyuldu. İlk olarak bir fırına gitti. Birkaç ekmek tarttı hepsi normal gramajından noksan geldi. Dönüp fırıncıya sordu:
“Hayatından memnun musun geçinebiliyor musun çoluk-çocuğunla ağzının tadı var mı?”
Adam her soruya olumsuz cevap verdi.

Behlül bir şey demeden ayrıldı ve bir başka fırına geçti. Orada da birkaç ekmek tarttı ve gördü ki bütün ekmekler gramajından fazla geliyor eksik gelmiyor. Aynı soruları bu fırının sahibine de sordu ve her soruya olumlu cevap aldı.

Bundan sonra başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşid'in huzuruna çıktı ve yeni bir vazife istedi. Harun Reşid "Behlül daha demin vazife verdik sana ne çabuk bıktın?" dedi.

Behlül açıkladı:
“Çarşı pazarın ağası varmış! Benden önce ekmekleri tartmış vicdanları tartmış buna göre herkes hesabını ödemiş ceza ve mükafatları verilmiş bana ihtiyaç kalmamış.”


Hocamdan tek şey öğrendim

Bir gün bir âlime yakınlarından biri (Sen hep hocam hocam diyorsun anlat bakalım sen hocandan ne öğrendin?) diye sorar. Talebeleri merak ederler bu kadar geniş bir soruya ne cevap verecekler diye. Kim sevilir kim sevilmez bunu öğrendim der.
Evet hubbi fillah buğdi fillah imanın şartlarındandır. Yani Allah için sevmek Allah için buğzetmek.

Hz. Süleyman ve karınca

Süleyman aleyhisselam Beyt-ül-Makdis’in inşasını bitirince Allahü teâlâdan takdirine uygun hüküm ile hükmetmeyi nasip etmesini istedi. Bu ona verildi. Kendisinden başka bir kimseye verilmeyen bir mülk ve saltanatın kendisine verilmesini de istedi. Bu da ona verildi. Beyt-ül-Makdis’in inşasını bitirince bu mescitte sırf namaz kılmak için gelen kimsenin buradan anasından doğduğu günkü gibi günahlarından temizlenmiş olarak çıkmasını diledi.

Resulullah efendimizin ümmetine de bu mescitte namaz kılmak çok sevap olmuştur. Nitekim hadis-i şerifte; (Mescid-i Haram’da kılınan namaz yüz bin namaza; benim mescidimde kılınan namaz bin namaza; Mescid-i Aksa’da kılınan namaz beş yüz namaza denktir) buyuruldu.

Ahit sandığını koydu
Süleyman aleyhisselam Mescid-i Aksa’ya Musa aleyhisselamdan beri nesilden nesile geçerek gelen Ahit sandığını koydu. Bu durum Beyt-ül-Makdis’in Buhtunnasar tarafından yıkılmasına kadar devam etti. Buhtunnasar Kudüs’ü alınca şehri yakıp yıktı. Mescid-i Aksa’da bulunan altın gümüş ve diğer mücevherleri alıp Babil’e götürdü.

Süleyman aleyhisselamın cinler tarafından dokunmuş olan bir yaygısı vardı. Kendisi ve ordusu bu yaygının üzerine çıkar rüzgar onu emredilen yere götürürdü. Sabahtan öğleye kadar bir aylık öğleden akşama kadar da bir aylık yol katederdi. Ayrıca rüzgar duymak istediği sesleri de Süleyman aleyhisselama getirirdi.

Süleyman aleyhisselamın ordusundaki vazifeliler yemek kaplarını ve malzemelerini de yanlarına alır ihtiyaç oldukça yemek yapar ekmek çıkarırlardı. Bu şekilde havada seyahat ederlerdi. Yine bir gün emir verilip Süleyman aleyhisselam ve ordusu İran’daki İstahar şehrinden Yemen tarafına hareket etti.

Süleyman aleyhisselamın ordusu daha sonra Taif’te Sedir vadisine sonra da karıncaların çok olduğu Neml vadisine ulaştı. Süleyman aleyhisselamın ordusunun kendilerine doğru geldiğini gören karıncaların reisi durumundaki dişi bir karınca arkadaşlarını ikaz edip dedi ki:
- Ey karıncalar! Süleyman aleyhisselam ve ordusu bize doğru geliyor. Çabuk yuvalarınıza girin! Bilmeden üstünüze basıp sizi öldürebilirler.

Bunun üzerine karıncalar reislerinin sözüne uyarak yuvalarına girdiler.

Karıncanın verdiği ders
Karınca Süleyman aleyhisselama itaat etmekle memurdu. Elbette itaat ettiği zatı onun fazilet ve adaletini bilirdi. Karıncalarda Allahü teâlânın ihsan ettiği bir anlayış vardır. Çünkü onlar faydalarına olan şeyleri bilirler. Mesela yuvalarına götürdükleri buğday tanesini çimlenmemesi için ikiye bölerler. Fakat kişniş otunu dört parça yaparlar. Çünkü kişniş otu iki parça olursa tekrar bitip büyür.
Süleyman aleyhisselam dişi karıncanın âyet-i kerimede beyan buyurulan sözünü uzaktan duydu tebessüm etti. Bunun üzerine karıncalar yuvalarına girinceye kadar ordusunu vadiye bırakmadı.

Hayvan bile reisi bulunduğu topluluğu korumaya çalışıyordu. İnsan için karıncanın bu davranışında ibretler vardı. Zira insan da emri altındakileri korumalıydı. Çoban güttüğü sürüyü her türlü tehliaaae karşı nasıl koruyorsa cemiyetteki idareci olanlar da idare ettikleri kimseleri korumalıydılar.

Ynt: Herkesin Ceza Ve Mükafatı Verilmiş By: FeMoX Date: July 27, 2008, 04:40:10 PM
Tşkleer Palşm İçin..

SiteMap - İmode - Wap2