Arşiv Anasayfa Tarih
Sayfalar: 1
Biz Kurtuluş Savaşını Neden Yaptık?.. By: Mesut19o7 Date: July 13, 2008, 02:55:49 AM
AB’nin hazırladığı son “İlerleme Raporu”nu okurken düşündüm.
Yurdumuzun II. Dünya Şavaşı’nın sonunda İngilizler, Fransızlar ve Yunanlılar
tarafından işgal edilmesi üzerine bir ulusal kurtuluş mücadelesi
Verilmeseydi NE olurdu diye geçirdim aklımdan.
Eğer Mustafa Kemal bir direnişi örgütlemeseydi ve topraklarımız düşman
işgalinde kalsaydı bugün için NE değişirdi diye sordum kendi kendime.

Aslında bu sorunun yanıtı basit.

Biz o gün direnmeseydik ve bağımsızlık için savaşmasaydık, şimdi, AB’nin
içerisindeydik.
Belki parça parça, AMA mutlaka, ya Fransız, ya İngiliz, ya DA Yunan
kontenjanından, hepimiz birer AB vatandaşı olacaktık.

Hem de seneler öncesinden.

Bugün yanıp tutuştuğumuz, elde etmek uğrunda yırtındığımız hedef
kendiliğinden gerçekleşmiş olacaktı.

Peki, o zaman biz Kurtuluş Savaşı’nı neden yaptık?
Onca cana, acıya, kayba neden sebep olduk?
Hadisenin bir işgal, bir tecavüz olması mıydı sorun olan?
Kapıdan kovduklarımızı, bacadan geri içeri alacak idiysek.
Bin bir güçlükle elde ettiğimiz milli irademizi, o gün kendilerine karşı
savaşmış olduklarımıza, bugün devredecek idiysek.

Onca fedakarlıkla kurduğumuz üniter cumhuriyeti kendi ellerimizle yıkacak
Idiysek.
Onurumuz, namusumuz, refahımız, birliğimiz, bağımsızlığımız ve egemenliğimiz
için verdiğimiz mücadeleyi bir çırpıda sıfırla çarpacak idiysek.

O gün inanç ve azmimizle boyun eğdirdiğimiz emperyalizme, bugün hayran,
taşeron ve kuyruk olacak idiysek.

Sahi tüm bunları yapacak idiysek, biz Kurtuluş Savaşı’nı neden yaptık?

TECAVÜZ EDEMEMİŞLERDİ ANCAK İĞFAL GERÇEKLEŞMEK ÜZERE

Bu raporda dayatılan şartlarda (sözde) müzakerelere başlamakla, tıpkı 1918’de
olduğu gibi, ülkenin düşman işgaline uğraması ve önüne konulan her şartın
Kabullenilmesi arasında NE fark var diye içimden geçiriyorum.

Öyle ya, her ikisinde de ulusa ait olan ve milli irade ile belirlenen hiçbir
şey kalmıyor ortada.
Ulusal bağımsızlık elden gidiyor, ülke emperyalizme peşkeş çekiliyor.
Her iki süreçte de arkadan vuranlar, ülkeyi satanlar, hainler ve
işbirlikçiler var.
Her ikisinde de yetki ve irade, aynı merkezlere devrediliyor.
Her iki durumda DA birileri dayatıyor, siz yerine getiriyorsunuz.
Her iki halde de güçsüz, edilgen ve onursuz olan siz; muktedir, egemen ve
Buyurgan olan öbürleri.

Aradaki tek fark, birinin zorla, diğerinin gönüllü (hatta arzulu)
gerçekleşmesi.
Bu iki durum arasındaki fark DA, “tecavüz” ile “iğfal” arasındaki farka
Benziyor. Tecavüzün sözlük anlamı: “hücum etme, saldırma, başkasının hakkına
El uzatma,
Namusa saldırma” olarak ifade ediliyor.

İğfalin anlamı ise: “aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma” olarak
açıklanıyor.

Tecavüz, seksen beş yıl önce düşmanın topraklarımızı işgal ederek bize karşı
gerçekleştirmek istediği şeydir.

Bugün AB’nin bize yapmak istediği şey ise, evlilik vaadi ile iğfal etme
girişimidir.
Bu yolda DA epeyce mesafe almış bulunmaktadır.

İstediklerini elde ettikten sonra bizi ortada bırakması kuvvetle
Muhtemeldir.
Geçmişteki tecavüz girişimlerine, tarihin yaldızlı sayfalarına yazılacak bir
direnişle karşı koymuş bir halkın, bugünkü iğfale bu denli sessiz kalması,
Hatta gönüllü olması anlaşılması güç bir durumdur.

İster tecavüz, isterse iğfal olsun, her ikisinde de emperyalistin amaçladığı
Hedef aynıdır. Değişen yalnızca yöntemidir.

O halde tıpkı Cumhuriyetin kuruluşunda olduğu gibi yeniden bir milli
mücadeleyi ve direnişi örgütlemenin, bu uğurda dayanışma ve birlik
içerisinde hareket etmenin zamanıdır.

Geçmişte denenen yönteme karşı silah, mermi, top, tüfek, kazma, kürek
kullanılmıştır.
Bugün denenen yönteme karşı ise, bilinçlenme ve bilinçlendirme, örgütlenme,
dayanışma, sahip çıkma, söz, yazı ve eylem gerekiyor.

İçerisinde bulunduğumuz şartların seksen beş yıl önceki durumdan hiçbir
farkı yoktur.
Hatta düşman, daha sinsi ve kurnaz biçimde hareket etmektedir.

Mustafa Kemal ve yandaşları, geçmişte emperyalist tecavüze nasıl isyan
Etmişlerse, bizler de bugün, “AB süreci” denen iğfal teşebbüsünün asileri
olmalıyız.
Yarının kurtarıcıları arasında anılmak istiyorsak, bugün, bu isyanın
içerisinde yer almalıyız.
Bu süreci durdurmalı, yürürlükten kaldırmalı, yırtıp buruşturup tarihin çöp
Sepetine atmalıyız.

Vakit yitirmeden, hemen şimdi.
Kıvılcım yakındır.


SiteMap - İmode - Wap2