Arşiv Anasayfa Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
Sayfalar: 1
İstiklal Mahkemeleri - Ergun Aybars By: By.CeZa Date: July 09, 2008, 09:43:42 AM
Kitabın Adı İstiklal Mahkemeleri
Kitabın Yazarı Ergun AYBARS
Yayınevi ve Adresi Bilgi Yayınevi , Ankara
Basım Yılı 1975

KİTABIN ÖZETİ

Yazar Ergün AYBARS, bir Cumhuriyet aydını ve nesnel tarihçi kimliğiyle, yakın tarihimizin değişik dönemlerinde görev yapmış olan İstiklal Mahkemelerinin Milli Mücadele yıllarındaki gerçeği, bu mahkemelerin tarihsel işlevlerini Milli Mücadele yıllarında Atatürk Devrimlerinin ne kadar güç şartlarda gerçekleştirilmeye çalışıldığını, bazen duygusallaştırarak ederek, bazen de tarihi bilgi ve belgelere dayanarak, ayrıntılı ve akıcı bir şekilde anlatmaktadır. Yazar, İstiklal Mahkemelerini, bilinmeyen yönleriyle ele alarak ve iddialarını somut belgelere dayandırarak kafaları karıştıran karşı tezlere ciddi cevaplar vermiştir. Yazar, mahkemelerin kuruluş sebepleri ve çalışma yöntemlerini, Türk halkının durumunu ve kanunun önemini akıcı bir şekilde anlatmaktadır.

Mondros Mütarekesi ile Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış ve itilaf devletleri tarafından işgal edilmeye başlanmıştır. Bu durum karşısında Anadolu'da Türk halkı yer yer ayaklanmış, kısa bir süre sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde birleşen bu ayaklanmalar, güçlü bir Milli Mücadeleye dönüşmüştür. Türk Devriminin temelleri bu dönem içinde atılarak, savaş ve ihtilal BMM'nin açılması ile halkın meşru temsilcileri tarafından yönetilmeye başlanmıştır.

İstiklal Mahkemelerinin kuruluşunun sebebini anlamak için Mondros Mütarekesi'nden sonraki dönemde Anadolu'nun genel durumunu, Milli Mücadelenin başlamasını ve karşılaşılan güçlükleri bilmek gerekir. TBMM işgale karşı savaşabilmek için düzenli ordu kurmak, içte oluşan ihanet cephesini yok etmek, güvenliği ve birliği sağlamak, özellikle asker kaçakları sorunlarını çözümlemek zorundaydı. Asker kaçakları düzenli ordu için büyük tehlikeydi. Kuruluşundaki amaç, kuruluş kanununda da belirtildiği gibi, düzenli ordunun kurulmasını ve yaşamasını sağlamak için asker kaçakları sorununu çözmek idi. Kuruluşundan çok kısa bir süre sonra yetkileri vatana ihanet, yolsuzluk, soygun, saldırı, casusluk, bozgunculuk ayaklanma gibi suçları da kapsamına alarak genişledi. Böylece Milli Mücadeleye ve ihtilale karşı işlenen her suç İstiklal Mahkemelerinin görevi oldu.

İstiklal Mahkemeleri; TBMM adına çalışan, kararları kesin ve temyizi bulunmayan, mahkemeler olarak kurulmuştur. Kararların uygulanmasında asker-sivil bütün görevliler sorumlu tutulmuştur. Mahkemeler, verdikleri kararlardan dolayı sorumlu tutulmamıştır. Üç üyeden kurulu olan mahkemelerin üye sayısı sonra dörde çıkarılmış ve sonraları savcılar da mahkemelerde görev almıştır. İstiklal Mahkemelerinin kararları, vicdanı kanaatlerine dayanılarak verilmiştir. Verilen kararlar kesin olup, en kısa zamanda uygulanmıştır. Kararın verilmesi için delile gerek yoktu. Bir kimsenin hakkında suçluluğuna dair vicdani kanaat uyanırsa, hapisten idama kadar her türlü cezaya çarptırılabilirdi. Buna rağmen mahkemelerin kararlarında, delil yine de birinci derecede önemli oldu. Birçok kimse haklarında delil bulunmadığı için cezalandırılmadı. Kararlar verilirken din ve dil farkı gözetilmeksizin herkese eşit davranıldı. Duruşmalar halk önünde açık olarak yapılır, kararlar yine aynı şekilde okunur, yayın yoluyla ve görevliler aracılığıyla halka duyurulurdu.

Osmanlı İmparatorluğu 1911-1918 yılları arasında birbiri ardınca üç harbe girmiş ve yenilmişti. Halk, özellikle Birinci Dünya Savaşında her şeyini yitirmişti. Çocukları şehit olmuş, bütün varını ortaya koymasına ve büyük sıkıntı çekmiş olmasına rağmen savaş kaybedilmişti. Yeni bir savaşın kazanılacağına inanılmıyordu. Birinci Dünya Savaşı boyunca Osmanlı Devleti 2.850.000 kişiyi silah altına almıştı. Yalnız Çanakkale muharebelerinde 55.000 şehit olmak üzere 250.000'e yakın yaralı ve esir vermişti. Gerek muharebelerde ölenler, gerekse hastalıktan ve yaralandıktan sonra ölenlerin sayısı 500.000 kadardı. Hasta, kaçak, kayıp ve esir sayısı 1.565.000 kişiydi.

Halk düşüncesine göre, yeni bir savaş, asker, vergi ve eski sıkıntıların devam etmesi demekti. Bütün bu sıkıntıların yine kendisine yükleneceğini anlıyordu. Anadolu'da devlet otoritesi kalmamıştı. Hükümet taşra örgütlerini unutmuştu, bölgesel idareler beceriksizdi. Bütün örgütler yıkılmış, particilik kavgaları en küçük kasabaya bile yayılmıştı. Halk ve yöneticiler arasında ilgi kaybolmuş, sivil idare acz içinde ekonomik hayat yıkılmış ve paraya karşı kimsenin güveni kalmamıştı. Ekonomik hayatla birlikte sosyal çöküntü başlamıştı. Savaştan dönenler ailelerini yokluk ve sefalet içinde bulmuşlardı. 1919'da Anadolu'da gezmek büyük bir tehlikeydi.

Milli Mücadelenin kazanılmasında büyük etkileri olan İstiklal Mahkemeleri, zamanına göre ulusal inançtan veya ihtiyaçtan doğan devrim ve ihtilal mahkemeleridir. Bu mahkemelerin kurulması ile Milli Mücadeleyi tehlikeye düşürenler burada yargılanacaklardır. Mahkeme üyelerinin Meclis içinden seçilmesi, bölgelerin meclis tarafından saptanması ve kanun yürütme yetkisi doğrudan doğruya Meclise ait oluşu nedeniyle Meclis, İstiklal Mahkemeleri vasıtasıyla olağanüstü yargıya da sahip çıkıyordu.

İstiklal Mahkemeleri başlangıçta sadece kaçak suçlarına bakmak üzere kurulmuştu. Yetkileri kısa bir süre sonra vatana ihanet, casusluk, yolsuzluk, ayaklanma, eşkıyalık, saldırı, bozgunculuk gibi konulara da bakacak şekilde genişletildi. Sonuç olarak, İstiklal Mahkemeleri TBMM içinden seçilmekle Milli Mücadele için halkın arzusuna uygun bir güç ve ulus adına yargılama yetkisine sahip birer kuruluş oldular. Kararları BMM adına uygulandığı için her şeyin üstünde kabul edilecekti.

Üye seçimleri sonucunda, İstiklal Mahkemeleri, Ankara, Eskişehir, Konya, Isparta, Sivas, Kastamonu, Pozantı, Diyarbakır bölgelerinde kurulmuştur.

İstiklal Mahkemeleri içinde en önemlisi Ankara İstiklal Mahkemesi idi. Diğer İstiklal Mahkemelerinin de bölgelerine göre büyük önemleri ve görevleri vardı. Ancak diğer mahkemeler 17 Şubat 1921'de kaldırıldı. Ankara İstiklal Mahkemesi ise 7 Ekim 1920'den 31 Temmuz 1922'ye kadar sürekli çalışan tek mahkeme oldu. Ankara İstiklal Mahkemesi'nin diğer bir özelliği de bakmış olduğu davaların önemi ile ilgilidir. Bu davalar, Osmanlı Hükümeti, Çerkez Ethem, İngiliz casusu Mustafa Sagir, komünist kuruluşların davaları gibi, içte ve dışta geniş yankı uyandıran önemli davalardır.

İstiklal Mahkemeleri hakkında görüşler ve sonuçlar

İstiklal Mahkemeleri konusunda bir karara varabilmek için, bu mahkemelerin hangi siyasi, askeri, sosyal, olağanüstü durumda çalıştıklarını göz önüne almak ve kendi devrinin koşulları içinde incelemek gerekir. Ulusun topyekün olağanüstü bir tehlike içinde bulunduğu bir dönemde normal hukuk usullerinin kullanılması ve birey haklarının üstünlüğü söz konusu olamazdı. Olağanüstü tehlikelere ancak yine olağanüstü çareler bulunmalıdır. İstiklal Mahkemeleri bu düşüncenin sonucu olarak kuruldular.

Milli Mücadelenin şekillenmeye başladığı dönemde, dış savaşı kazanabilmek için, içte çıkan ayaklanmaları bastırmak, düzenli ordu kurmak ve buna bağlı olarak asker kaçaklarına engel olmak, emniyeti ve güvenliği sağlamak, casusluk, bozgunculuk gibi yıkıcı davranışları yok etmek, sorunları çözümlemek gerekiyordu. Bu sorunların çözümlenmesinde adaletin temel ilkesi olan yargı usulüne bağlılık düşüncesi üstün rol oynadı.

İstiklal Mahkemeleri, Meclisin, olağanüstü durum karşısında kendi içinden seçtiği mahkemelerce "Ulusal egemenliğin tekliği" ilkesine dayanarak özellikle, hükümetin ısrarı üzerine olağanüstü yetkiler tanıması sonucu kuruldular. Bu yüzden hukuki olmaktan çok, siyasi ve tarihi zorunluluklara dayanmaktaydı. BMM'nin olağanüstü tehlike karşısında zaferi kazanmak için aldığı tedbirlerin başında İstiklal Mahkemelerinin kuruluşu gelir. Meclis bu mahkemeleri kurmakla,ulusun çıkarları için her tedbiri almaktan çekinmeyeceğini gösterdi. Hukuki dayanağı, yetkileri ve çalışma usulü bakımından birer İhtilal Mahkemesi olan bu mahkemeleri, ideal bir adalet sistemi saymak düşünülemez. Adaletten uzaklaşmadan, kuruluşunu gerektiren sebepleri ortadan kaldırmak amacı arandı.

Çalışmalarında birtakım hatalara düşülmüş olması, üyelerin kötü niyetinden değil, samimi kanaatlerindendir. B.M.M. İstiklal Mahkemelerini kurmak ve bölgelerini seçmek konusunda büyük bir isabet ve niyet göstermiştir. Mahkemelere seçmiş olduğu kimseler, her türlü etkiden uzak olarak, yalnız büyük ve aziz ideallerin ve memlekette inkılabın korunması için Büyük Millet Meclisi'nin kendilerine emanet ettiği yüksek yetki ve yargı hakkını yerinde ve gerektiği kadar dikkatle kullanmışlardır. Mahkemeler bu yetkileri kanun üstüne çıkmak için değil, memleketin hayat ve bağımsızlığı için kullanmışlardır. Bu yönüyle İstiklal Mahkemeleri, diğer İhtilal mahkemeleri içinde en adil karar vereni ve hukuki esaslara en çok dayananı olarak ün yapmıştır.

İstiklal Mahkemeleri iç ayaklanma, casusluk, bozgunculuk, soygunculuk, suçlama, görevini kötüye kullananlara ve özellikle asker kaçakları olaylarına karşı yaptığı başarılı çalışmalar sonucunda BMM'nin otoritesini sağladılar. Asker ve jandarma yardımıyla bu suçların önünü aldılar.

İstiklal Mahkemeleri kuruluşlarında öngörülen amacı, büyük bir başarıyla yerine getirdiler. Bu yüzden Cumhuriyet devrinde, Cumhuriyet ve devrim tehlikeye düşünce, onları yaşatmak için yeniden çalıştılar. İstiklal Mahkemeleri, Fransız ihtilalindeki ve Sovyet ihtilalindeki mahkemeler gibi sınıfsal amaç gütmüyorlardı. Milli Mücadele ortamı içinde milli amaçla çalışıyorlardı. Cezalandırdıkları kimseler, milli amaca aykırı hareket eden, düşmanla işbirliği yapan ve görevini yerine getirmeyen kimselerdi. Görevlerini yerine getirmede büyük başarı sağladılar. Türkiye'yi çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmak, teokratik devletten laik devlete, ümmetten millileşmeye geçişin temelleri hep bu dönemde atıldı. Bu bakımdan bu dönemin gerçekleştirilmesinde İstiklal Mahkemeleri inkılabın vazgeçilmez organları olarak çalıştılar.


SiteMap - İmode - Wap2