Arşiv Anasayfa Sinema & Tiyatro ve Festivaller.
Sayfalar: 1
Sinemamın Vatanı Yok By: zizilita Date: July 08, 2008, 04:54:49 PM
Sinemamın vatanı yok
Vatansız, manzarasız bir sinema Tony Gatlif’inki. Filmlerinde başrolde her zaman Çingeneler var.İtilmiş, hırsız, uğursuz damgası yemiş bu insanların gerçek yüzlerini göstermek onun en önemli amacı.
Bu yıl 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin en renkli konuklarından biriydi Tony Gatlif. Cezayir’de doğan, Fransa’da yaşayan Endülüs kökenli Gatlif ‘renkli’ sıfatını kişiliğinin ötesinde kimliğiyle dahi ziyadesiyle hak ediyor. Tony Gatlif ‘Sinemada İnsan Hakları - FACE’ ödülünün jüri başkanı olarak festival konuğuydu. Yönetmenin filmleri festival programında yoktu; ama genç sinemacılarla buluşmasını sağlayan ‘Sinema Dersi’ başlığı altında Moritanya doğumlu, Mali’de yaşayan Abderrahmane (Abdurahman) Sissako ile kendilerine yöneltilen soruları cevapladılar.

YURDUM DA, MANZARAM DA YOK

Programa katılanlar Tony Gatlif’in sinemasından çok Sulukule Mahallesi ile ilgili düşüncelerine ilgiliydi. Türkiye Çingenelerine aşina yönetmen daha o sabah Sulukule’de düzenlenen eyleme katılmıştı. Mahallelilerle konuşup, onlarla dans etmişti. Bir gün sonra da Fatih Belediye Başkanı ile aynı konuda görüştü. Mahalle ile ilgili projeleri dinledi. Başkanı Çingenelerin ne kadar kırılgan bir millet olduğu, başkan da onu mahallenin ne kadar güzelleşeceği konusunda bilgilendirdi. Biz de yönetmenle başkanla görüşmesinin ardından The Marmara Oteli’de buluştuk. Bize Sulukule’yi değil de sinemasını anlatmasını istedik.

Her ne kadar filmlerinde Çingeneler için mücadele verse de aslında birçok kimliğe sahip Gatlif. Belki de Çingenelikle en çok temasa geçtiği alan da sinema. Filmlerinde çok kimliklilik ziyadesiyle hissediliyor, yoksa buna kimliksizlik mi demeli? Son çalışması Transilvanya’da dahi birçok dili kullanması, melez oyuncuları tercih etmesi bu tavrının göstergesi. Bu vurgu niye? Çok kimlikliliği idealize mi ediyor? Gatlif birçok kültürün içinden çıkmış olmasını avantaj görüyor. Üç kültürün üzerinde bıraktığı etki sayesinde bir şeyler üretebildiğine inanıyor. Ona göre çok kimliklilik, kimliksizlik ile eşdeğer değil. Vatansızlık daha doğru bir ifade. “Benim sinemam yurtsuz, vatansız bir sinema.” diyor. Tıpkı şarkı sözlerindeki gibi: “Benim bir yurdum yok, bir manzaram da yok.”

Kültür sentezleri sonucu yeni bir insan tipi çıkıyor ortaya. Farklı renklerden müteşekkil bu yeni tip, çeşitlilikler arz ediyor ve Gatlif bu yeni insan modelini seviyor. “Zaten bugün dünya böyle, multikültürel. Budapeşte ya da Paris’te bir kafeye gittiğinde birçok dil konuşan insanlarla karşılaşabilirsin. Bu insanların bir arada bulunması bana müzik gibi geliyor. Bu değişim hayatı canlı tutuyor. Kapalı toplumun tersi bir yapı.”

Tıpkı ortak bir dil ya da millet olmadığı gibi mekan da yok yönetmenin filmlerinde. Görüntüler muhakkak yollardan geçiyor. Bir yere ait olmamaya mekân üzerinden de işaret ediliyor. Fakat Gatlif için yolun tek anlamı bu değil. O her daim yolda olmayı, bir yerden bir yere gitmeyi seviyor: “Aynı yerde sürekli kaldığımda sıkılıyorum. Tabii ki mekânsızlık vurgusu önemli ama benim için aslolan keşfetme arzusu.” Sinemasıyla yapmak istediği de bu; insanları yolculuğa çıkarmak. Ama bu organize olmamış bir yolculuk.

MÜZİK EŞİTTİR SİNEMA

Gatlif’in filmlerinin önemli özelliklerinden biri şüphesiz müzikleri. Müzik bir nevi filminin omurgası. Senaryoyu yazarken, çekim mekânlarını belirlerken hep aklında melodiler var. Film bittiği anda müzik de bitiyor ve tüm dünyayı görüntülerle gezmeye başlıyor. “Benim için sinema ile müzik arasında bir ayrım yok.” diyor sanatçı. Her ikisiyle de insanlara temas etmek istiyor.

Tony Gatlif’i sinema çekmeye en çok motive eden Çingene kültürünü koruma güdüsü. “Neden sinema yaptığımı anlamak için bana bakmak kâfi. Ben kendini ifade edemeyenler için yapıyorum sinemamı.” diyor. Çoğu zaman görmezden geldiğimiz, hırsız, uğursuz olarak tanımladığımız bu insanların evlerine kadar konuk ediyor bizleri. Onlarla ilgili önyargılarla mücadele ediyor. Çingenelerin hayatını tüm yalınlığıyla perdeye aktarıyor. “Benim sinemama siyasi demek doğru olmaz fakat bir direnişi temsil ettiği gerçek.” diyor.

Çingeneleri müdafaa eden bir direniş bu şüphesiz. Özellikle 1969’a kadar ‘vahşi’ algılanan Çingenelerin nereden geldiğini kimse bilmiyordu. Irkçı yaklaşımlardan nasiplenen Gatlif de çektiği filmlerle 1980’lere kadar izleyiciyle adeta savaşmış: “Fakat şimdi çok şey değişti. Sinema seyircisi artık daha genç ve birçok şeyin farkında. Filmler ve televizyondan çok şey öğreniyorlar. Bu beni rahatlatıyor.” Çingeneler de Gatlif’in filmlerinden memnun. Özellikle Batı Romanya’da Latcho Drom ve Gadjo Dilo ilgi uyandırmış.

Tony Gatlif, sinemasında olabildiğince yalın bir dili tercih ediyor. Hâlbuki karmaşıklaşan hayatımızın yansımasını sinemada da görüyoruz ve birçok yönetmen kompleks kurgu ve senaryoyu tercih ediyor artık. “Sade yapılması en zor olanıdır aslında.” diyor. İzlediği karmaşık filmlerle pek arası iyi değil, çoğunu anlamadığını ifade ediyor. Fakat kendi filmlerinin bu yalınlığı sayesinde Japonya’da da, Türkiye’de de rahatlıkla anlaşılabildiğini düşünüyor.

O kendi bildiği yollardan geçerek Çingenelerin bayrağını taşımaya devam ediyor. Daha önce izlediğimiz Latcho Drom, Gadjo Dilo, Vengo, Swing, Transilvanya gibi yeni çekeceği filmlerinde de hep vatansız Çingeneleri anlatmayı planlıyor. Tabii ki melodilerin üzerine inşa ettiği görüntüleriyle.

Ynt: Sinemamın Vatanı Yok By: FeMoX Date: July 09, 2008, 03:57:30 PM
tşkler paylşım için.

SiteMap - İmode - Wap2