Arşiv Anasayfa Devlet Adamları ve Siyasiler
Sayfalar: 1
Muhsin Yazıcıoğlu Nasıl Öldü? Muhsin Yazıcıoğlu Kimdir? By: (B)(A)(R)(A)(N) Date: November 06, 2016, 10:42:13 PM
Muhsin Yazıcıoğlu nasıl öldü? Muhsin Yazıcıoğlu kimdir?





Muhsin Yazıcığlu'nun ölümünün üzerinden 5 yıl geçti. Bugün ölüm yıldönümünde Muhsin Başkan sevenleri tarafından mezarının başında anıldı. Muhsin Yazıcıoğlu kimdir? Muhsin Yazıcıoğlu nasıl öldü?


MUHSİN YAZICIOĞLU KİMDİR?




Muhsin Yazıcıoğlu (31 Aralık 1954; Şarkışla, Sivas - 25 Mart 2009; Göksun, Kahramanmaraş), Türk siyasetçi. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı, 19., 20., ve 23. dönem TBMM Sivas milletvekili ve Büyük Birlik Partisi'nin kurucusudur. Muhsin Yazıcıoğlu, 25 Mart 2009 günü bir helikopter kazasında yaşamını yitirmiştir.

İlk yılları ve eğitimi

31 Aralık 1954 günü Halit ve Fidan Yazıcıoğlu çiftinin son çocuğu olarak Şarkışla'nın Elmalı köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Şarkışla'da yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ni bitirdi. Eşi Gülefer Yazıcıoğlu ile de burada tanışıp evlenen Muhsin Yazıcıoğlu iki çocuk babası idi.

Siyasi hayatı

1980 öncesi

1968'de cemiyetçilik çalışmalarına başladı. Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketi'ne katıldı; üniversite eğitimi için 1972'de Ankara'ya geldikten sonra da, Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde görev yapmaya başladı. Sırasıyla Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'nda bulundu. Yazıcıoğlu, 1978'de faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği'nin de kurucu Genel Başkanı oldu. Bu dönemde yaşanan Bahçelievler ve Kahramanmaraş katliamlarıyla suçlandı fakat yargı tarafından suçsuz bulundu ve serbest bırakıldı. 1980 sonrası yapılan yargılamalarda da beş yılı hücrede olmak üzere yedi buçuk yıl hapishanede yattı ve yargı tarafından suçsuz bulundu ve beraat etti.

1978'de Abdullah Çatlı ve Mustafa Pehlivanoğlu yakalanınca, "Ankara'ya geldiklerinden bir saat kadar sonra şubeye telefon açarak, "Bu size son ihtarım. Abdullah Çatlı'yı bırakmazsanız Ankara'nın 150 yerinde bomba patlatacağız" diyerek emniyeti tehdit ettiği rivayet edilir. Bir iddiadan ibaret olan bu bilginin bir kesinliği yoktur.[1] 1978 yılında Alevi vatandaşlara karşı düzenlenen katliamın ÜGD başkanı olarak tertipçisi olmakla suçlanmış ve daha sonra suçsuzluğuna kanaat getirilerek beraat ettirilmiştir.

12 Eylül dönemi

1980 yılına kadar MHP'de Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, 12 Eylül 1980'den sonra MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı. 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldı. Burada Üşüyorum adlı bir şiir yazdı

Yazıcıoğlu, cezaevinden çıktıktan sonra, cezaevindeki ülkücüler ve onların ailelerine yardım amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı'nın başkanlığını yaptı. Yazıcıoğlu, 1987'de Milliyetçi Çalışma Partisi'ne (MÇP) girdi ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu. 20 Ekim 1991 Milletvekili Genel Seçimlerinde, Refah Partisi (RP), Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) ve Islahatçı Demokrasi Partisi'nin (IDP) oluşturduğu ittifak bünyesinde milletvekili adayı olan Muhsin Yazıcıoğlu, Sivas'tan milletvekili seçildi.

BBP dönemi 1992-2009

Yazıcıoğlu, 7 Temmuz 1992'de, "içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışıyla uyuşamadığı" gerekçesiyle 5 milletvekili arkadaşı ile beraber MÇP'den ayrıldı. 29 Ocak 1993'te, MÇP' den ayrılan bir grup arkadaşı ile beraber Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) kurdu ve partinin Genel Başkanı oldu.

24 Aralık 1995'te yapılan erken genel seçimlerinde ANAP-BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili olarak yeniden parlamentoya giren Yazıcıoğlu, 28 Şubat 1996'da ANAP'tan istifa ederek, BBP'ye döndü. 8 Ekim 2000 tarihindeki 4., 20 Temmuz 2003 tarihli 5. ve 30 Nisan 2006 tarihli 6. Olağan ve 15 Nisan 2007 tarihli 2. Olağanüstü Büyük Kurultaylarda yeniden genel başkan seçildi.

22 Temmuz 2007 seçimlerinde Sivas'tan bağımsız milletvekili olarak TBMM'ye girdi ve seçimlerden önce bıraktığı BBP Genel Başkanlığına tekrar seçildi.

Helikopter kazası

2009 Medair TC-HEK helikopter kazası

25 Mart 2009 tarihinde, Kahramanmaraş mitinginden Yozgat-Yerköy mitingine hareket etmek üzere içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen bir sebepten dolayı düştü. Helikopter düştükten sonra İHA muhabiri İsmail Güneş 112 Acil Servisi aramıştır. Bu konuşmada bacağının kırık olduğunu, helikopterde bulunanlardan sadece BBP Sivas il Başkanı Erhan Üstündağ'ın inlediğini, ne BBP Sivas il başkan yardımcısı Murat Çetinkaya ne de pilot Kaya İstektepe'den ses gelmediğini, Muhsin Yazıcıoğlu'nu ise göremediğini söylemiştir.

Bu konuşmalar İsmail Güneş'in son konuşması olmuştur. Kazadan 48 saat sonra helikopterin enkazı ve Muhsin Yazıcıoğlu dâhil 6 kişinin naaşı arama ekipleri içerisinden 17 gönüllü civar köylüsü tarafından Sisne ve Kızılöz Köyleri arasındaki Keş Dağı Kuru Dere Kanlıçukur mevkiinde bulundu. Enkaz, 48 saat süren arama çalışmalarının yapıldığı bölgenin içerisinde değil 115 km uzağındaydı.

28 Mart 2009 tarihi ve saat 14:10'da BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu'nun yaptığı açıklamaya göre, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler vefat etmişlerdir. Kendisi daha önce on yedi defa trafik kazası geçirmişti ancak bunların hepsini hafif sıyrıklarla atlatmıştı.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun cenazesi ölümünden 6 gün sonra 31 Mart 2009 tarihinde Kocatepe Camii'nde düzenlendi. TBMM'deki törende Yazıcıoğlu'nun Türk bayrağına sarılı naaşının üzeri çiçeklerle süslendi. Cenaze törenine basın mensupları dâhil yaklaşık 700.000 kişi katıldı. Vasiyeti üzerine cenazesi, Taceddin Dergahı'na gömülmeyi vasiyet ettiği için bir bakanlar kurulu kararı çıkarılarak Mehmet Âkif Ersoy müzesi olarak kullanılan dergahın bahçesine defnedildi. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün ardından memleketi Sivas'ta birçok parka ve caddeye ismi verildi. Amasya'da ve Ankara Çamlıdere ilçesinde yapılan caddenin ismi Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi olarak değiştirildi. Anadolu'nun birçok yerinde park, cadde ve vakıflara onun ismi verilerek kendisine duyulan sevgi ve saygı tekrar ifade edildi.

Helikopter Kazası ile ilgili iddialar

25 Mart 2009 tarihinde, meydana gelen kazadan sonra ortaya atılan suikast iddialarını araştırılması için 02 Şubat 2010 tarihinde; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay(10/333); Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ(10/334); Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın önergesiyle Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. 04 Nisan 2011 tarihinde açıklanan Meclis Araştırma Komisyonu raporundan tatmin olmayan ailesi ise iddialarında arkasının kesilmemesi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gazeteciler ile sohbette sarf ettiği ''helikopterin beynini keçiler sökmedi ya'' cümlesi üzerine dönemin Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yalçın Topçu ve Gülefer Yazıcıoğlu'nun girişimleri üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu olayı incelemeye almış ve 21 Ocak 2011 tarihinde de raporunu açıklamıştır.

Günümüzde kazanın oluş biçimi ve kaza sonrasında yaşanan ihmaller halen tartışılmakta olup, konu Kahramanmaraş Özel Yetkili Savcılığınca halen soruşturulmaktadır.

6 Ocak 2014 tarihinde Aksiyon dergisinin 996. sayısında Muhsin Yazıcıoğlu ve beş arkadaşını taşıyan helikopterin düşme nedeninin karbonmonoksit olabileceğine ilişkin bilgilere yer verildi.

2 yıla aşkın bir süredir Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında helikopterin neden düştüğüne ilişkin çok önemli delillere ulaşıldı. Bu kapsamda Aksiyon Dergisi ölenlerin kanlarında helikopter düşmeden önce karbonmonoksit bulunduğuna ilişkin özel bir dosya yayımladı. Köksal Akpınar'ın haberine göre, Pilot Kaya İstektepe ve gazeteci İsmail Güneş'in kanında bulunan karbonmonoksit değerlerinin helikopter düştüğünde çok daha yüksek olduğu ispatlandı. Savcılık, hayatını kaybedenlerin kanlarındaki karbonmonoksitin, jetlerin egzoz gazından oluştuğu üzerinde duruyor.


BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beş arkadaşının hayatını kaybettiği helikopterin düşme olayı ile ilgili soruşturma derinlemesine sürüyor. Bu kapsamda helikopter düştükten sonra kendisine gelen ve 112 Acil'den yardım isteyen İsmail Güneş’in 155 Polis İmdat ile yaptığı tek görüşmenin ses kaydı ortaya çıktı. Cihan Haber Ajansı’nın ulaştığı ses kaydında, İsmail Güneş nerede düştüklerini bilmediğini ve helikopterin içinde olduğunu söylüyor. Ayrıca 112 Acil'in İsmail Güneş'i 20 dakika konuşturmasına rağmen yer tespiti yapılamadığı da anlaşıldı.




25 Mart 2009 tarihinde saat 14.43'te Kahramanmaraş Çağlayancerit'ten, Yozgat Yerköy mitingine gitmek üzere havalanan TC-HEK işaretli helikopterin içinde BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Sivas il başkanı Erhan Üstündağ, il başkan yardımcısı Yüksel Yancı, belediye meclis üye adayı Murat Çetinkaya, pilot Kaya İstektepe ve İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri gazeteci İsmail Güneş bulunuyordu. Helikopter 15.03’te düştükten sonra İsmail Güneş kendisine gelmiş ve saat 15.26’da 112 Acil'i arayıp yardım istedi. 112 Acil de bunun üzerine Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü’nü arayıp, Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopterin düştüğünü ve helikopterde seyahat eden İsmail Güneş’in hayatta olduğunu, buna göre yer tespit çalışmasının yapılabileceğini iletti. 112 Acil'den Güneş’in telefon numarasını alan Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü, İsmail Güneş’i birkaç defa aradıktan sonra saat 15.34’te ulaştı.


HELİKOPTERİN İÇİNDEYİM, NEREDE OLDUĞUMUZU BİLMİYORUM’



İHA Muhabiri İsmail Güneş’in saat 15.34.17’de 0506 504 39 01 numaralı Halim Toprak adına kayıtlı telefonun 155 (Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü) tarafından aranarak yaptığı görüşme 55 saniye sürüyor. Gazeteci Güneş, telefon görüşmesinde, İsmail Güneş’in bağırarak ‘alo, alo, alo’ demesini görevli polis memurunun geç fark ettiği anlaşılıyor. Güneş, polis memuruna helikopterin nerede düştüğünü bilmiyorum demesine rağmen, ısrarla aynı soruya muhatap oluyor.

Helikopterin içinde olduğunu söyleyen İsmail Güneş ile emniyetin yaptığı tek telefon görüşmesinin çözümü şöyle:

İsmail Güneş:Alo, Alo, Alo.
155:Alo.
İsmail Güneş: Efendim.
155: İsmail Bey siz misiniz?
İsmail Güneş: Evet.
155: Kardeş bu helikopterle ilgili görüşecektik bu helikopter düştü demişsiniz.
İsmail Güneş: Doğru.
155: Nerede düştü?
İsmail Güneş: Bilmiyorum abi.
155: Bilmiyorsunuz, nerede düştü, yani hangi mevkide düştü?
İsmail Güneş: Valla mevkisini de bilmiyorum.
155: Siz neredesiniz şu an?
İsmail Güneş: Helikopterin içinde.
155: Tamam helikopter….. Abi bir dakika dur. Ne kadar çıktınız Çankırı? Düzeltiyorum, Maraş’tan ne kadar mesafeye gittiniz tahminen? Alo.
155 (görevli yanındaki memurlara dönerek): 'Abi bu adam helikopterin içinde düştük diyor, nerede olduğunu bilmiyorum' diyor.


20 DAKİKA TELEFONLA KONUŞTURULDUĞU HALDE YER TESPİTİ YAPILAMADI

İsmail Güneş’in helikopterin düştüğünü 112 Acil'e haber vermesinin ardından, 112 Acil ekibi Kahramanmaraş Emniyet’i arayarak yer tespit çalışmalarının yapılmasını istedi. Buna göre saat 15.50 ile 16.10 arasında İsmail Güneş’i konuşturan 112 Acil, diğer hattan da 155 Polis İmdat ile görüşme yaptı. Toplamda 20 dakika süren bu telefon görüşmelerine rağmen sinyalin alındığı baz istasyonu tespit edilemeyince enkaza da ulaşılamadı. DDK raporuna göre 112 Acil ile saat 17.23.33'te 7. görüşmesinde gazeteci Güneş'in sadece 'alo' sesi duyuldu ve yaralılardan birisine 'alo, sıfır beş yüz kaç abi' diye sordu. 112 görevlisine '0543' ile başlayan numarayı verirken telefon kesildi. 0543 ile başlayan numara bir tek helikopterde seyahat eden, BBP Sivas İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı'ya ait olduğundan, enkazda da hemen yanında bulunan Yancı'nın o sırada hayatta olduğu tespit edildi.

‘İSMAİL GÜNEŞ’İN ÇENESİ KIRILMIŞTI’

Gazeteci İsmail Güneş'in bulunduğu gün yapılan otopsi sonuç raporunda sadece bacağının ve kaburgasının değil, çenesinin de kırık olduğu ortaya çıkmıştı. Gazeteci Güneş'in olaydan 2,5 yıl sonra ortaya çıkan otopsi raporunda çenesinin kırık olması 'Acaba 112 ile telefon görüşmelerinden sonra mı çenesi kırıldı' sorusunu akla getirmişti. Çünkü uzmanlar, çenesi kırık olan bir insanın konuşmasında bozukluk olacağını Güneş'in konuştuğu netlikte olamayacağını söylüyor. İsmail Güneş, bacağında iki kemik, 4 kaburga kemiği ve alt çenesi kırık olduğu halde enkazın 600 metre aşağısında bulunmuştu. Ayrıca İsmail Güneş bu telefon konuşmalarını helikopterin içinde yaptığı da kesinleşmişti. Çünkü Güneş'in cesedinin bulunduğu yerde telefonun çekmediği tespit edilmişti.



Genelkurmay'dan Muhsin Yazıcıoğlu açıklaması

Genelkurmay Başkanlığı, Kahramanmaraş'ın Göksun bölgesinde 25 Mart 2009 tarihinde, meydana gelen helikopter kazasında hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte 5 kişinin hayatını kaybetmesiyle ilgili bir gazetede yayınlanan ve gerçekleri yansıtmadığı savunulan haberdeki 4 dakika 37 saniyelik radar kayıtlarıyla ilgili bilgilendirme yaptı.

Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı yazılı açıklamada, 7 Mart 2014 tarihli bir gazetede çıkan haberde, "Helikopter kazasına ilişkin soruşturmada Savcılığın, 4 dakika 37 saniyelik radar kaydının peşine düştüğü, Savcılığa gönderilmediği iddia edilen kayıtların yapılan keşifler sonucu Erzurum Dumlu Hava Üssünde olduğu tespit edildi" şeklindeki haberin gerçekle bağdaşmadığını belirtildi. Genelkurmay Başkanlığı'nın konuyla ilgili bilgilendirmesi şöyle:

"BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte 5 kişinin hayatını kaybettiği söz konusu elim kaza ile ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda mevcut tüm radar kayıtları, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na ve Devlet Denetleme Kurumu'na daha önce gönderilmiştir. Bu kapsamda;

a. 27 Mayıs 2011 tarihinde, ihtiyaç duyulması halinde, soruya maruz kalmadan konunun anlaşılabilmesi için inceleme heyeti ile birlikte tüm radar kayıtlarının yeniden oynatılabileceği Hava Kuvvetlerine ait bir Harekat Merkezinde olay gününe ait hava resminin görevli personel ile müşterek olarak izlenebileceği Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmiş,

b. Söz konusu gazete haberinde yer alan kaza ile ilgili 25 Mart 2009 günü saat:15.03-15.07 arasına tekabül eden 4 dakika 37 saniyelik radar kaydı, 23 Ağustos 2011 tarihinde yine Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

c. Bilahare yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının talebi ile Ankara Cumhuriyet Savcısı, müdahil avukatlar, bilirkişilerden oluşan bir heyet tarafından;

(1) 12 Şubat 2014 tarihinde Erzurum Hava Radar Mevzi Komutanlığında,

(2) 25 Şubat 2014 tarihinde Genelkurmay Başkanlığında,

(3) 28 Şubat 2014 tarihinde Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi,

(4) 05 Mart 2014 tarihinde Ankara/Ahlatlıbel Hava Radar Mevzi Komutanlığında, 2011 yılında Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı ve Devlet Denetleme Kuruluna gönderilen MY (Muharebe Yönetimi) kayıtları ve Erzurum Hava Radar Mevzi Komutanlığından temin edilen radar kayıtlarının birlikte incelenmesi uzman personel refakatinde yapılmıştır.

3. Ahlatlıbel Hava Radar Mevzi Komutanlığında yapılan çalışmada;

a. Bilirkişiler tarafından kaza ile ilgili gerekli incelemeler yapılmış,

b. Bilirkişilere, askeri yetkililerden talep edilen her türlü bilgi verilmiş, sorulan tüm sorular cevaplandırılmış ve konuyla ilgili tüm radar görüntüleri gösterilmiş,

c. Bilirkişiler tarafından, "konuya ilişkin saklanıp gizlenen herhangi bir bilginin olmadığını gözlemledikleri, sorularına tatmin edici cevap aldıkları ve zihinlerini kurcalayan ve tatmin olmadıkları herhangi bir hususun kalmadığıö ifade edilmiş ve bu husus, Ankara Cumhuriyet Savcısının da imzaladığı bir tutanakla tespit edilmiştir.

4. Ahlatlıbel Hava Radar Mevzi Komutanlığındaki incelemeye merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun oğlu ve eniştesi de katılmıştır. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun eniştesi, 'helikopter kazasına, Hava Kuvvetleri Komutanlığı uçaklarının neden olabileceğine dair herhangi bir izlenimlerinin olmadığı ve bu konudaki kuşku ve tereddütlerinin ortadan kalktığı ve yapılan incelemeler esnasında kendilerine gösterilen yakın ilgiden çok mutlu olduklarını' ifade etmiştir."





BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 arkadaşının hayatını kaybettiği helikopterin düşmesi olayını araştıran Meclis araştırma komisyonu üyesi eski milletvekili Kürşat Atılgan, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) önemli tespitlerde bulundu.

O dönem komisyondaki çalışmaları anlatan Atılgan, kaza kırım ekibinin helikopterin düşme nedenini 'vertigo' olarak nitelendirmesinin yanlış olduğunu söyledi.

25 Mart 2009 tarihinde içinde BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 arkadaşını taşıyan helikopter, Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ilçesinden havalandıktan 28 dakika sonra düşmüş ve Yazıcıoğlu ile birlikte 6 kişi hayatını kaybetmişti.

Olaydan sonra kurulan Meclis araştırma komisyonunda üye emekli Hava Tuğgeneral eski Milletvekili Kürşat Atılgan, helikopterde olması gereken yer göstermeye yarayan ELT cihazı olsaydı enkazın çok kısa bir süre içinde bulunabileceğini dile getirdi. Atılgan, "Helikopterlerde uçaklardaki kara kutu yoktur. Fakat yer göstermeye yarayan ELT cihazı vardır. Yazıcıoğlu'nu taşıyan helikopterde ELT cihazının çalışmamış olması çok büyük bir talihsizlik. ELT cihazının anteninin kırık olması veya hiç olmamış olması gibi spekülasyonlar var. Kaza kırım ekibinin yazdığı raporda anteninin olduğu ve kırık olduğu belirtiliyor. Fakat daha sonradan helikopter şirketinden bir yetkiliyle kaza kırım ekibinin enkaz bölgesine gittiği iddiaları da var. Eğer iddia doğru ise son derece yanlış. Çünkü bu durum 'ELT cihazı helikopterde yoktu' şüphesini güçlendiriyor. Bu pahalı bir cihaz olabilir bu yüzden helikopter şirketi ELT cihazı olmadan bir müddet böyle idare etmiş olabilir. Bunlar elbette soruşturmayı yürüten savcılığın araştırması gereken hususlar. Ama şu bir gerçek ki ELT cihazı çalışsaydı enkaz çok kısa bir süre içinde bulunabilirdi." dedi.

'ARAMA KURTARMADA ZAFİYETLER VAR'

Helikopterin 3 gün sonra bulunmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kürşat Atılgan, arama kurtarma yönetmeliğinin yeniden yazılması gerektiğine işaret etti. Atılgan şu ifadeleri kullandı: "Arama kurtarma faaliyetlerinin yürütülmesinde bir takım zafiyetler vardır. Arama kurtarma faaliyetinin yönetmeliğin de, her kurumun ne yapması gerektiği açık açık yazılıdır. Koordine makamının neresi olduğu yazılıdır. Bu konudaki en üst müessese ana arama kurtarma koordinasyon merkezidir. Oda denizcilik Müsteşarlığı'nın bünyesindedir. Türkiye'nin hava ve deniz sahasındaki hava hareketliliğini kontrol eder. Herhangi bir kaza olduğu zaman denizde ve kara da müdahale etmek için ekipler vardır. Ona göre yönetmelik herkese görevler vermiştir. Asli görev ulaştırma bakanlığındadır. Dolayısıyla devletin imkanlarının yönetmelik doğrultusunda yeniden yazılması gerekir ki, bir kaza olduğu zaman bir daha bu tür acılı şeyler yaşamayalım. Burada yaşanan İsmail Güneş'in 4 saat kadar yaşadığını biliyoruz. En azından gazeteci arkadaşımız kurtulabilirdi. Ama büyük zafiyetler oldu. Bununla ilgili personel, tesisat, malzeme ne gerekiyorsa tamamlayıp, Türkiye'nin arama kurtarma konusunda daha etkili olabilecek bir noktaya, gelmesi gerekir. Olayı büyük kaza olarak değerlendirip, büyük bir kaza kırım ekibi oluşturulmalıydı ne yazık ki, bu yapılmadı."


'HELİKOPTER PİLOTUN ZEHİRLENMESİ YÜZÜNDEN DÜŞTÜ'

Kaza kırım heyetinin sivil havacılıktan daha bağımsız hale kavuşturulması gerektiğinin altını çizen Kürşat Atılgan, kaza kırım ekibinin yazdığı raporda pilotun 'vertigoya kapıldı' tespitinin yanlış olduğunun söyledi. Atılgan'ın tespiti şöyle: "Kaza kırım inceleme heyetinin mutlaka sivil havacılıktan daha bağımsız bir yapıda olması gerekir. Diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi. Bu olaydaki kaza kırım ekibinin 'pilot vertigoya kapıldı' tespiti yanlıştı. Vertigo olsaydı helikopterin anormal bir pozisyonda yere vurması gerekirdi. Pilot helikopteri anormal bir duruma sokardı. Burada bir anormallik yok. Uçuş saatleri incelendiği zaman düz uçuşta olduğu görülüyor pilotun. 98 knot da düz bir pozisyonda yere vurduğu görülüyor. Bu da vertigo olmadığını gösteriyor. Helikopterin düşme nedeni vertigo olamaz. Benim tahminim karbonmonoksit zehirlenmesi yüzünden helikopter düştü. Çünkü yüzde 26 civarındaki bir karbomonoksit zehirlenmesinde pilotun, muhakeme ve düşünme yetenekleri yavaşlar. Dolayısıyla o kadar tecrübeli bir pilotun niye sise girdiğini bilmiyoruz."

'EN KÜÇÜK ŞÜPHE BİLE VARSA SONUNA KADAR GİDİLMELİ'

Soruşturmanın sonucunu merakla beklediğini dile getiren Emekli Tuğgeneral Kürşat Atılgan, en küçük bir şüphe varsa bile sonuna kadar gidilmesi gerektiğini ifade etti. Atılgan: "Bu olayla ilgili zihinlerde hiçbir soru işareti kalmayacak şekilde bütün detaylarının konuşulması ortaya çıkarılması gerekir. Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı soruşturmayı gizli bir şekilde sürüyor. Gizlilik soruşturması varken benim yorumda bulunmam doğru olmaz. Savcılığın elinde ne gibi bulgular var? Elbette bilemiyoruz. Bende soruşturmanın sonucunu bekliyorum. En küçük bir şüphe dahi varsa sonuna kadar araştırılıp ortaya çıkarılması gerekir. Savcılıkta eldeki bilgi ve belgeleriyle önümüzdeki aylarda bir neticeye varacaktır diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.


Muhsin Yazıcıoğlu’na suikast iddiası Akşam gazetesine bile girdi

17 Aralık süreciyle internette yayınlanan ses kayıtları ülke gündemini belirleyecek noktaya gelirken, 30 Mart seçimlerine kısa süre kala ‘çok daha sarsıcı’ bir kaydın sızdırılacağı iddiaları sosyal medyada uzun zamandır tartışılıyor. Son olarak, o iddialardan en çarpıcı olanı, hükümete yakın işadamı Ethem Sancak’ın TMSF’den satın aldığı Akşam gazetesinde bile yer buldu.

TMSF tarafından Turkmedya Grubu’nun İcra Kurulu başkanlığına atanan Cengiz Özdemir, 25 Mart 2009′da helikopter kazasında ölen Büyük Birlik Partisi kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla MİT tarafından ’kaza süsü’ verilerek öldürüldüğüne ilişkin iddiaları Akşam’daki köşesine taşıdı.




Büyük Birlik Partisi kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu 25 Mart 2009′da bir helikopter kazasında ölmüştü.

‘Yazıcıoğlu‘nun ölüm emri ve fetvası’




TMSF tarafından Turkmedya Grubu’nun İcra Kurulu başkanlığına atanan Cengiz Özdemir.

Özdemir, ‘Yazıcıoğlu‘nun ölüm emri ve fetvası’ başlıklı yazısında, kısa süre içerisinde ortaya çıkacağı söylenen kayıtta yer alan iddiaları şöyle anlattı:

“…Artık hepimiz biliyoruz.

Bugün yarın yeni bir kayıt çıkacak.

O kayıt ortaya koyacak ki:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Prof. Dr. Hayrettin Karaman’a devletin bekası için Muhsin Yazıcıoğlu’nun katlinin caiz olup olmadığını soracak.

Fetvasını isteyecek.

Hayrettin Karaman hocanın cevabı, “katli vaciptir” olacak.

Bu cevap üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dönüp Hakan Fidan’a “merak etme ben fetvasını hem de Hayrettin Karaman hocadan aldım” diyecek.

Hakan Fidan da, “tamam o zaman; emredersiniz” diyerek operasyon emrini verecek.

MİT’in Operasyon Timi de Hakan Fidan’ın emri hem de fetvalı olunca, “emredersiniz” deyip selam çakacak.

Ve helikopter kazası süsü verilen bir suikastla Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından öldürtülecek!..”

Erdoğan’a bu iddiaları soracağım

Bu iddiaları ‘aşağılık bir komplo’ olarak niteleyen Özdemir, adını geçirdiği tüm isimlerden özür diledi: “İftirayı açıklamak amacıyla hatırlamak bile zoruma gidiyor. 17 Aralık ile başlayan süreçte benzeri algı operasyonlarını sıkça gördük. Yine çok çirkin bir tezgâhla karşı karşıyayız.” Özdemir, Erdoğan’ı önümüzdeki hafta SkyTürk 360 televizyonunda konuk edeceğini ve canlı yayında bu konuyu soracağını dile getirdi.

Özdemir, Erdoğan’la Yazıcıoğlu’nun ilişkisine dair bir anısını da paylaştı. Bua göre, Başbakan’ın oğlu Burak Erdoğan’ın düğününde, Abdullah Gül Başbakan’ın özel ricasıyla şahitlikten çekildi; Burak Erdoğan’ın eşinin şahitliğini Gül’ün yerine Yazıcıoğlu yaptı. Özdemir yazısının sonunda da, “Muhsin Yazıcıoğlu yaşasaydı AKP İstanbul mitinginin yapıldığı Yenikapı’da olurdu” iddiasında bulundu.

SiteMap - İmode - Wap2