Arşiv Anasayfa Bilim Adamları
Sayfalar: 1
Emil Michel Cioran By: [B]a[R]a[N] Date: November 03, 2016, 07:30:37 PM
8 Nisan 1911'de Raşinari'de doğdu. Babası Emillian Cioran bir Sakson bölgesi olan Transilvanya'nın bu kentinde Ortodoks Birliği'nin vekilharcı ve papazıydı. Annesi Elvire Cioran Venetia de Jos kökenlidir.

Cioran henüz on yedi yaşındaken Bükreş Felsefe ve Edebiyat Fakültesi'ne girdi. 1928 'de Eugène Ionesco ve Mircea Eliade ile tanıştı. Cioran Eliade ve Romen düşünür Petre Ţuţea faşizm yanlısı bir varoluşçu düşüncenin savunucusu olan Nae Ionescu'nun öğrencisi ve takipçisi oldular. Immanuel KantArthur Schopenhauer ve özellikle de Friedrich Nietzsche'den etkilenen Cioran 1932'den itibaren düzenli olarak dergilerde yazmaya başladı. Alman Yaşam Felsefesinin etkisinde kalan bu dönem makaleleri"yaşam adına akıl" ı eleştiren bir görüşü yansıttı. Üniversite yıllarında ayrıca Georg Simmel Ludwig Klages Martin Heidegger ve Rus filozof Lev Shestov'un yaşamın rastlantılardan ibaret olduğunu savunan düşünce sisteminden etkilendi.

Lisansını Bergson üzerine hazırladığı tezle aldı.

Cioran 1933'te Berlin'de felsefe okumak için "Humboltd Kurumu" bursunu kazandı. Berlin'de olduğu yıllarda Nazirejimine sempati duyan düşünür bir köşe yazısında şöyle diyecekti; '' Bugün politikalyla alakası olmaksızın bende Hitler'den daha çok sempati ve hayranlık uyandıran başka bir kişi daha yoktur.'' Romanya'da da II. Dünya Savaşı'nın ilk yıllarında aşırı sağcı bir ideolojinin hareketi olan Demir Perde'nin hiçbir zaman aktif bir üyesi olmamasına rağmen sempatizanı oldu.


İlk yapıtı olan Sur les cimes du désespoir (Ümitsizliğin Doruklarında) 1934' te yayımlandı. Bu eserkendisinin de kabul ettiği gibi sonradan Rumence ve Fransızca yazdığı her şeyin özünü barındırır. Hayatın trajik boyutundan bihaber gördüğü Bergsonculuk'tan bu dönemde koptu.

1937'de tartışmalar yaratan kitabı Des larmes et des saints (Gözyaşları ve Azizler Üzerine) yayımlandı. Aynı yıl Bükreş Fransız Enstitüsü'nden burs alarak Paris'e gitti ve oraya yerleşti.

Cioran ilk ödülünü genç yazarlara verilen \"Kraliyet Akademisi\"nden aldı. Daha sonra 1957 Sainte-Beuve Deneme Ödülünü 1977'de Niemier Ödülü'nü kazandı. Fakat her iki ödülü de geri çevirdi.

20 Haziran 1995'te Paris'te Alzheimer hastalığından öldü ve Montparnasse Mezarlığı'na gömüldü.

Cioran'ın yabancılaşma üzerine fikirleri varoluşçu yazarlardan olan Albert Camus ve Jean- Paul Sartre'yi derinden etkiledi. Pesimist yaklaşımıyla Cioran hayatın anlamsızlığı sıkıntısı çaresizliği ve sakıncaları üzerine yazdı.

"Varoluşun kendi evimizin hiçliği kendi sürgünlüğümüz olması mümkün mü?"

Yazarın türkçeye çevrilen kitapları;

Burukluk (Fransızcadan Çeviren Haldun Bayrı Metis Yayınları 1993)Çürümenin Kitabı (Fransızcadan Çeviren Haldun Bayrı Metis Yayınları ilk basım Ocak 2000.) Varolma eğilimi (Gendaş Yayınları) Tarih Ve Ütopya ( Fransızcadan Çeviren Haldun Bayrı Metis Yayınları1999) Zamanda Düşüş Doğmuş Olmanın Sakıncası (Gendaş Yayınları) İtiraflar ve Aforozlar

"Bir varlığın hatasını derinlemesine anlayacak ona maksat ve teşebbüslerinin boşunalığını gösterecek güçteyizdir; fakat içgüdüleri kadar kaşarlanmış önyargıları kadar eski bir fanatizmi gizleyerek zamana canla başla sarılmasına nasıl engel olmalı? İçimizde yakışıksız bir inanç ve kesinlikler yığını taşırız – kuşku götürmez bir hazine gibi. Bundan kurtulmayı ya da bunları altetmeyi başaran kimse bile - kendi zihin açıklığının çölünde- hala fanatik kalır: Kendinin kendi varoluşunun fanatiğidir; bütün saplantılarını kurutmuştur bu saplantıların kabuklarından çıktıkları zemin dışında; bütün sabit noktalarını kaybetmiştir bağlı oldukları sabitlik dışında. Hayatın ilahiyatınkilerden daha değişmez dogmaları vardır; çünkü her varoluş cinnetin ya da imanın zırvalarının bile dudağını uçuklatan şaşmazlıklar içinde demir atmıştır… Şüphelerine aşık olan kuşkucunun bile kuşkuculuğun fanatiği olduğu ortaya çıkar. İnsan tam anlamıyla dogmatik varlıktır; dogmaları onları dile getiremediği bilmediği ve takib ettiği ölçüde derindir."

SiteMap - İmode - Wap2