İlkel ve çağdaş sanat imgelerini birleştiren ‘yıldızlı mağaralar’
Fransız sanatçı Julien Salaud'un "Stellar Cave" adını verdiği bir seriye ait olan bu çalışmaları mitolojiyi ve kozmosu mağara duvarlarına taşıyor.
İnsanoğlunun soyut düşünme ve benzerlik kurabilme kabiliyetinin belki de ilk örneklerinden biri olan geceleri gökyüzünde beliren yıldızları hayvan figürleriyle özdeşleştirmenin tarihi, mağara duvarlarına çizilen ilk resimler kadar önceye dayanıyor mu emin değiliz fakat, Fransız sanatçı Julien Salaud’un bu ikisini son derece çarpıcı bir biçimde günümüzde bir araya getirmeyi başardığını söyleyebiliriz. Sanatçının “Stellar Cave” adını verdiği bir serinin parçası olan bu çalışmaların her biri, bir mağara duvarını andıran yüzeylerde ‘göksel hayvanların’ ilkel ve çağdaş olanı bir araya getiren ışıltılı bir yansımasını sunuyor.
Geniş bir alanı kaplayan söz konusu yerleştirmelerin her biri ultraviyole boyayla kaplanmış pamuk ipliklerinden oluşuyor. Etkileyici hayvan figürlerini meydana getirecek biçimde örülmüş ve duvara tutturulmuş olan iplikler, içinde bulundukları odayı da bir tür galaksiler arası mağaraya dönüştürüyorlar.
Birbirine geçmiş bu hayvan biçimleri, izleyiciyi çok uzaklardaki bir galaksinin baş döndürücü ışığıyla kuşatan ve mitolojinin kozmosla bütünleştiği bir hayal dünyasını yansıtıyorlar.
Fransız sanatçı Julien Salaud'un "Stellar Cave" adını verdiği bir seriye ait olan bu çalışmaları mitolojiyi ve kozmosu mağara duvarlarına taşıyor.
İnsanoğlunun soyut düşünme ve benzerlik kurabilme kabiliyetinin belki de ilk örneklerinden biri olan geceleri gökyüzünde beliren yıldızları hayvan figürleriyle özdeşleştirmenin tarihi, mağara duvarlarına çizilen ilk resimler kadar önceye dayanıyor mu emin değiliz fakat, Fransız sanatçı Julien Salaud’un bu ikisini son derece çarpıcı bir biçimde günümüzde bir araya getirmeyi başardığını söyleyebiliriz. Sanatçının “Stellar Cave” adını verdiği bir serinin parçası olan bu çalışmaların her biri, bir mağara duvarını andıran yüzeylerde ‘göksel hayvanların’ ilkel ve çağdaş olanı bir araya getiren ışıltılı bir yansımasını sunuyor.
Geniş bir alanı kaplayan söz konusu yerleştirmelerin her biri ultraviyole boyayla kaplanmış pamuk ipliklerinden oluşuyor. Etkileyici hayvan figürlerini meydana getirecek biçimde örülmüş ve duvara tutturulmuş olan iplikler, içinde bulundukları odayı da bir tür galaksiler arası mağaraya dönüştürüyorlar.
Birbirine geçmiş bu hayvan biçimleri, izleyiciyi çok uzaklardaki bir galaksinin baş döndürücü ışığıyla kuşatan ve mitolojinin kozmosla bütünleştiği bir hayal dünyasını yansıtıyorlar.
