Uyurken Boşluga Düşme Hissini Neden Yaşarız? By: Bendis Date: June 24, 2015, 11:36:10 AM
UYURKEN BOŞLUĞA DÜŞME HİSSİNİ NEDEN YAŞARIZ?
Tam uykuya geçiş sürecinde kendini bir boşluktan düşüyor gibi hissedip sıçramak ya da irkilmek pek çok insanın başına gelen bir olaydır. Büyük olasılıkla vücudumuzun uykuya fizyolojik olarak hazırlanışı esnasında meydana gelen belirli elektriksel ve hormonal değişimlerin bir sonucu olan bu hissin, bilimsel olarak kesin açıklaması henüz yapılamamıştır.
Bu ani ve kısa kasılmalar sonucunda ortaya çıkan sıçramalara tıp dilinde “Myclonic” adı verilir. Psikolojik kökenli olduğu ve özellikle yoğun ve stresli iş temposundan kaynaklandığı söylenir. Uzmanlar, eğer nadiren bu şekilde sıçrayarak uyanılıyorsa endişelenecek bir durum olmadığını ancak sıçramaların şiddeti artarsa o zaman bir nöroloji uzmanına görünmekte fayda olduğunu vurgularlar.
Olayın biyolojik açıklaması dışında iki farklı görüş daha bulunmaktadır. Bunlardan biri dinseldir. Bu görüşe göre ruhumuz biz uyurken vücudumuzdan ayrılır ve bu anlık ayrılmanın farkına varamayız. Vücudumuzdan ayrılan ruh çok hızlı bir şekilde seyahate çıkar ve beden uykuya devam ederken geri döner. Bu dönme sırasında öyle ani bir dönüş olur ki irkilip uyanırız.
Diğer görüş ise Amerikalı yazar Jack London’dan gelmektedir. Yazar, “Adem’den Önce” adlı kitabında bu konuya farklı ve ilginç bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. Kitapta anlatılan hikâyeye göre, insan soyunun ataları oldukça yüksek ağaçlardan oluşan ormanlarda, bu ağaçların gün ışığını gören kalın dallarına yuvalarını yaparlarmış. Bu ağaçlar o kadar yüksek ve dalları o kadar sıkmış ki belli bir mesafeden sonra gün ışığını engellediklerinden ormanın dibi görülemezmiş. Zaman zaman dengesini kaybeden bu yarı insanlar da ağaçlardan düşerken daha yere çarpmadan çoğu zaman korkudan kalp krizi geçirip ölürlermiş... İşte kitaba göre günümüz insanının hâlâ bu hissi yaşamasının nedeni de genetik kod aktarımıyla atalarından geçen bu boşluğa düşme korkuymuş. İşin ilginç tarafı ise bu varsayımın doğruluğu konusunda herhangi bir bilimsel açıklama olmamasına rağmen pek çok insan tarafından benimsenmesidir.
