Tüm dünyada büyük ses getiren 'Grinin Elli Tonu' serisinin aynı adlı ilk kitabı Sam Taylor-Johnson yönetmenliğinde sinemaya uyarlandı. Peki roman beyazperdede beklentileri karşılıyor mu?
Dünya çapında pek çok film eleştirmeni tarafından başarısız bulunan filmle ilgili en çok konuşulan konulardan biri de hikâyenin başkarakteri Christian Grey’i canlandıran Jamie Dornan üzerine oldu. Dornan’ın rolün altından kalkıp kalkamayacağı üzerine pek çok eleştirmen sayısız fikirler yürüttü. En nihayetinde ise filmi izleyen eleştirmenlerin olumsuz yazıları geldi. Vizyona girmesini heyecanla bekleyenleri hayal kırıklığına uğratan bu eleştiriler, genel itibarıyla filmin çok sıradan ve durağan olduğunu iddia ediyor. Rolling Stone dergisinden Peter Travers, filmin bu kadar sıkıcı olduğuna inanamadığını belirtirken, Independent gazetesinden Kaleem Aftab ise Jamie Dornan’ın performansını zayıf bulduğunu söyledi.
Filmin yönetmeni Taylor-Johnson, öncesinde film üzerine çalıştıkları dönemde yazar E. L. James ile işbirliklerinin zorluklarından bahsetmişti. Yönetmen, “Bir yazarla çalışmak zor. Hiç yardımcı olmadığını söyleyemem ama bazı zamanlar gerçekten çok çok zorlayıcıydı” demişti. Bu kez filmle ilgili James’ten gelen açıklama ise ikircikliydi. James, romanlarında yarattığı atmosferin filmin içinde yer alması için mücadele verdiğini belirtirken, galada, bu kadar ilgiye alışık olmadığını eve dönüp bir cin tonik içmek için sabırsızlandığını belirtti. (Milliyet Sanat )
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: ssiibbeell Date: February 13, 2015, 11:46:40 PM
Jamie fragmanlardan ve diğer resimlerden gördğüm kadarıyla gergin ve isteksiz görünüyordu.
Ama tabi filmin zayıf olup olmadığını izledikten sonra karar vereceğim.
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: -minel- Date: February 14, 2015, 12:47:18 AM
Grininellitonu okurlarından birinin filminin analizi
***
" EN SEVDİĞİM EROTİK ROMAN: GRİNİN ELLİ TONU (SERİSİ)
&
SIKILDIĞIM ve FİLMİN İKİNCİ YARISINDA ÇIKMAK İSTEDİĞİM İKİNCİ FİLM: GRİNİN ELLİ TONU
Evet böyle bir çelişkiyi ben de beklemiyordum. En sevdiğim kitabın hayal kırıklığı bir filmi olması.Herkese önerdiğim mutlaka okuyun dediğim bir kitabın filmine gitmek için gün sayarken ikinci yarısında çıkmak isteyeceğim aklıma gelmezdi. Evet, tabiki kitaptaki gibi olmasını beklemiyordum, lakin en azından hikayeyi doğru yansıtırlar diye düşünüyordum. Sanki kesik kesik sahneleri bir araya getirmişler adına da film demişler.
Tüm diyaloglar yok, tüm duygusal sahneler kesilmiş, (Örneğin; Grey'in Ana'ya sarılışı, uyumaları, hezeyanları, uyandırmaları, toplar ve sayamayacağım kadar çok, tüm en iyi sahneler yarım veya atlanmış), cinsel sahnelerde duygu yok (ne normalde ne de kırmızı odada) sanki iki görevli bir araya gelmiş film çekiyorlar. Normal aşk filmlerinde bile daha güzel sahneler var o derece yani!, filmde sahneler çok hızlı ilerliyor ne olduğunu anlamadan diğerine geçiyorsun, müziklerin hiçbiri yok, hiç bir psikolojik ayrıntı yok! (arabada giderlerken ana'nın christian'ı izlediği, charli tangoyla uyuması vb.), İçimdeki Tanrıça zaten kaybolmuş adı bile geçmiyor, özetle duygu yok, tutku yok, aşk yok..
Burada unuttuğum ama aklıma gelmeyen pek çok şey daha yok.
Bari hikayeyi orantılı düzgün verselermiş onu da yapamamışlar. Sıradan ve sıkıcı bir film olmuş, bana izlettiren ROMANIN KENDİSİ:))
Hiç mi güzel bir şey yok derseniz bir kaç şeyi yazdım:
Güzel Olan Birkaç Şey;
-Planör ve Helikopter sahneleri,
-Kırmızı Oda'nın kendi tasarımı,
-Ana'nın ve Christian'nın kıyafetleri,
-Genel dekorasyon,
-Bir de filmin ikinci yarısında Ana ve Grey arasındaki duygusalımsı sahne (ceza ve tartışma sahnesi) ilk aklıma gelenler.
Kitabı hala tavsiye ediyorum, Tüm seri harika!,
( Babam bile tüm seriyi okudu çok beğendi:) ama kitabı okumadan filme giderseniz hikayedeki dramı anlamayabilirsiniz - ki en çok buna üzülüyorum- çünkü kitabın güzelliğine yazık edecek bir durum. İlla izleyecekseniz cd'si çıkınca evde izleyin..."
Tam da beklediğim gibi bir yorum .Kitapların filmi çekilince içi boş bir hikaye gibi oluyor
***
" EN SEVDİĞİM EROTİK ROMAN: GRİNİN ELLİ TONU (SERİSİ)
&
SIKILDIĞIM ve FİLMİN İKİNCİ YARISINDA ÇIKMAK İSTEDİĞİM İKİNCİ FİLM: GRİNİN ELLİ TONU
Evet böyle bir çelişkiyi ben de beklemiyordum. En sevdiğim kitabın hayal kırıklığı bir filmi olması.Herkese önerdiğim mutlaka okuyun dediğim bir kitabın filmine gitmek için gün sayarken ikinci yarısında çıkmak isteyeceğim aklıma gelmezdi. Evet, tabiki kitaptaki gibi olmasını beklemiyordum, lakin en azından hikayeyi doğru yansıtırlar diye düşünüyordum. Sanki kesik kesik sahneleri bir araya getirmişler adına da film demişler.
Tüm diyaloglar yok, tüm duygusal sahneler kesilmiş, (Örneğin; Grey'in Ana'ya sarılışı, uyumaları, hezeyanları, uyandırmaları, toplar ve sayamayacağım kadar çok, tüm en iyi sahneler yarım veya atlanmış), cinsel sahnelerde duygu yok (ne normalde ne de kırmızı odada) sanki iki görevli bir araya gelmiş film çekiyorlar. Normal aşk filmlerinde bile daha güzel sahneler var o derece yani!, filmde sahneler çok hızlı ilerliyor ne olduğunu anlamadan diğerine geçiyorsun, müziklerin hiçbiri yok, hiç bir psikolojik ayrıntı yok! (arabada giderlerken ana'nın christian'ı izlediği, charli tangoyla uyuması vb.), İçimdeki Tanrıça zaten kaybolmuş adı bile geçmiyor, özetle duygu yok, tutku yok, aşk yok..
Burada unuttuğum ama aklıma gelmeyen pek çok şey daha yok.
Bari hikayeyi orantılı düzgün verselermiş onu da yapamamışlar. Sıradan ve sıkıcı bir film olmuş, bana izlettiren ROMANIN KENDİSİ:))
Hiç mi güzel bir şey yok derseniz bir kaç şeyi yazdım:
Güzel Olan Birkaç Şey;
-Planör ve Helikopter sahneleri,
-Kırmızı Oda'nın kendi tasarımı,
-Ana'nın ve Christian'nın kıyafetleri,
-Genel dekorasyon,
-Bir de filmin ikinci yarısında Ana ve Grey arasındaki duygusalımsı sahne (ceza ve tartışma sahnesi) ilk aklıma gelenler.
Kitabı hala tavsiye ediyorum, Tüm seri harika!,
( Babam bile tüm seriyi okudu çok beğendi:) ama kitabı okumadan filme giderseniz hikayedeki dramı anlamayabilirsiniz - ki en çok buna üzülüyorum- çünkü kitabın güzelliğine yazık edecek bir durum. İlla izleyecekseniz cd'si çıkınca evde izleyin..."
Tam da beklediğim gibi bir yorum .Kitapların filmi çekilince içi boş bir hikaye gibi oluyor
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: -minel- Date: February 15, 2015, 12:10:36 PM
Grinin en 'sıkıcı' tonu
Grinin Elli Tonu' son derece sıkıcı bir şekilde çok ağır ilerliyor. Ortada meseleyi taşıyacak yüklü bir felsefe yok. Görsellik, seyircisini heyecanlandıracak hamleler de yok... Filmin cilalı estetiği ise en fazla 'soğuk metal' etkisi yapıyor.
Eski model (‘Tosbağa’ diye de tarif edilen) bir Volkswagen’i olan üniversitesi öğrencisi bir kız, garaja girildiğinde “Hangi araba seninkisi?” sorusuna, “Hepsi’ cevabını veren genç bir işadamıyla birlikte olabilir mi? Hayat bu, ‘Üç puanlı sistem’de her şey olabilir. Hele hele karşınızdaki bir filmse her şey olabilir; malum bu sanat olmazı oldurmanın ifadesidir biraz da...
Ama bu sinema denen sanat aynı zamanda yaşı itibariyle fazla görmüş geçirmiştir... Hangi konuya el atsanız, “Ama bunu yıllar önce şunda yaptılar, bunda daha iyisi vardı vs.” türünden ‘ön eleme turu’ndan geçmek zorundasınız. EL James’in çok satmış üçlemesinden aynı adla sinemaya uyarlanan ilk adımı, ‘Grinin Elli Tonu’nu (‘Fifty Shades of Grey’) izlerken bu türden bir muhasebeye ister istemez giriyorsunuz. Yönetmenliğini Sam Taylor-Johnson’ın üstlendiği yapım, kâğıt üzerinde şimdiki zamanın ‘9.5 Hafta’sı gibi dursa da çağrışımlar koridorundan ‘Gece Bekçisi’, ‘Paris’te Son Tango’, ‘O’nun Hikâyesi’ gibi yapımlar da geçiyor. Lakin salondan çıktığında bu filmleri hatırlamak, ‘Grinin Elli Tonu’ için çok büyük iltifat olur noktasına geliyorsunuz.
Arkadaşının dönem ödevi için röportaj yapmaya gittiği genç işadamı Christian Grey’den etkilenen (ya da ‘elektrik alan’ diyelim) Anastasia Steele, romantik bir şekilde atılan hızlı adımların ardından kendisini farklı bir dünyanın içinde bulur. Bu ‘farklılık’ sadece helikopterle şehir turu, planör, özel şoför türünden sınıfsal rötuşlar değil, bambaşka bir cinsel deneyimler toplamıdır. Üstelik bakire bir kız için karşı tarafın ‘sadizm’le at başı giden teklifleri, fazlasıyla değişiktir. Ama işin içinde aşk vardır ve gönül, bu uğurda bazı şeylere katlanabilir. Ya da katlanabilir mi? Yoksa “Bu kapının ardından benim oyun odam var” diyen birine, içeri girdikten sonra “Oo, beyimizde meğerse ne cevherler varmış”tan başka ne denebilir? Peki“Ben aşk yapmam, beceririm. Hem de sertçe” gibi ifadeler kullanan biri sizin için ne anlam ifade eder? “Vay, kapak çocuğumuza bakın, sertlikten ölecekmiş”ten başka bir şey gelmiyor aklıma… Gelenleri de yazıya dökmenin anlamı yok…
‘SOĞUK METAL’ ETKİSİ
‘Grinin Elli Tonu’ aşağı yukarı böylesi bir anafikir üzerinde inşa edilen bir konuya sahip. Lakin film son derece sıkıcı bir şekilde çok ağır ilerliyor. Ortada meseleyi taşıyacak yüklü bir felsefe yok. Tamam, bu kabulümüz ama öyküyü cazip kılacak bir görsellik, seyircisini heyecanlandıracak hamleler olsaydı; bunlar da yok... Filmin cilalı estetiği ise en fazla ‘soğuk metal’ etkisi yapıyor. Oysa kamera arkasındaki isim olan Sam-Taylor Johnson’ı, özellikle ‘Nowhere Boy’la tanıyıp çok sevmiştik. “John Lennon’ın yetişme dönemini çok güzel bir şekilde aktaran bir yetenekten daha fazlasını beklemek hakkımızdır” diye düşünüyorum.
Sonuç? Parlak kâğıda basılmış erkek dergilerinden çıkma işadamıyla (bu karakteri Jamie Dornan canlandırıyor) çıtı pıtı bir kızın (bu karakterde ise Melanie Griffith’le Don Johnson’ın kızı Dakota Johnson’ı izliyoruz) zorlama seks maceraları, en azından bu film özelinde boşa geçecek 125 dakikadan başka bir şey vaat etmiyor. Kişisel bir notla bitireyim: Aslında galiba biraz da sorun ‘ eğitim ’inin bir bölümünü 70’li yıllarda sinema salonlarında alanlarla ilgili. O dönem derslerimize o kadar iyi hocalar girdi ki, şimdikiler bırakın onların üstüne çıkmayı, çıtaya aynı noktalara taşımakta bile zorlanıyor!
Haber: UĞUR VARDAN
Grinin Elli Tonu' son derece sıkıcı bir şekilde çok ağır ilerliyor. Ortada meseleyi taşıyacak yüklü bir felsefe yok. Görsellik, seyircisini heyecanlandıracak hamleler de yok... Filmin cilalı estetiği ise en fazla 'soğuk metal' etkisi yapıyor.
Eski model (‘Tosbağa’ diye de tarif edilen) bir Volkswagen’i olan üniversitesi öğrencisi bir kız, garaja girildiğinde “Hangi araba seninkisi?” sorusuna, “Hepsi’ cevabını veren genç bir işadamıyla birlikte olabilir mi? Hayat bu, ‘Üç puanlı sistem’de her şey olabilir. Hele hele karşınızdaki bir filmse her şey olabilir; malum bu sanat olmazı oldurmanın ifadesidir biraz da...
Ama bu sinema denen sanat aynı zamanda yaşı itibariyle fazla görmüş geçirmiştir... Hangi konuya el atsanız, “Ama bunu yıllar önce şunda yaptılar, bunda daha iyisi vardı vs.” türünden ‘ön eleme turu’ndan geçmek zorundasınız. EL James’in çok satmış üçlemesinden aynı adla sinemaya uyarlanan ilk adımı, ‘Grinin Elli Tonu’nu (‘Fifty Shades of Grey’) izlerken bu türden bir muhasebeye ister istemez giriyorsunuz. Yönetmenliğini Sam Taylor-Johnson’ın üstlendiği yapım, kâğıt üzerinde şimdiki zamanın ‘9.5 Hafta’sı gibi dursa da çağrışımlar koridorundan ‘Gece Bekçisi’, ‘Paris’te Son Tango’, ‘O’nun Hikâyesi’ gibi yapımlar da geçiyor. Lakin salondan çıktığında bu filmleri hatırlamak, ‘Grinin Elli Tonu’ için çok büyük iltifat olur noktasına geliyorsunuz.
Arkadaşının dönem ödevi için röportaj yapmaya gittiği genç işadamı Christian Grey’den etkilenen (ya da ‘elektrik alan’ diyelim) Anastasia Steele, romantik bir şekilde atılan hızlı adımların ardından kendisini farklı bir dünyanın içinde bulur. Bu ‘farklılık’ sadece helikopterle şehir turu, planör, özel şoför türünden sınıfsal rötuşlar değil, bambaşka bir cinsel deneyimler toplamıdır. Üstelik bakire bir kız için karşı tarafın ‘sadizm’le at başı giden teklifleri, fazlasıyla değişiktir. Ama işin içinde aşk vardır ve gönül, bu uğurda bazı şeylere katlanabilir. Ya da katlanabilir mi? Yoksa “Bu kapının ardından benim oyun odam var” diyen birine, içeri girdikten sonra “Oo, beyimizde meğerse ne cevherler varmış”tan başka ne denebilir? Peki“Ben aşk yapmam, beceririm. Hem de sertçe” gibi ifadeler kullanan biri sizin için ne anlam ifade eder? “Vay, kapak çocuğumuza bakın, sertlikten ölecekmiş”ten başka bir şey gelmiyor aklıma… Gelenleri de yazıya dökmenin anlamı yok…
‘SOĞUK METAL’ ETKİSİ
‘Grinin Elli Tonu’ aşağı yukarı böylesi bir anafikir üzerinde inşa edilen bir konuya sahip. Lakin film son derece sıkıcı bir şekilde çok ağır ilerliyor. Ortada meseleyi taşıyacak yüklü bir felsefe yok. Tamam, bu kabulümüz ama öyküyü cazip kılacak bir görsellik, seyircisini heyecanlandıracak hamleler olsaydı; bunlar da yok... Filmin cilalı estetiği ise en fazla ‘soğuk metal’ etkisi yapıyor. Oysa kamera arkasındaki isim olan Sam-Taylor Johnson’ı, özellikle ‘Nowhere Boy’la tanıyıp çok sevmiştik. “John Lennon’ın yetişme dönemini çok güzel bir şekilde aktaran bir yetenekten daha fazlasını beklemek hakkımızdır” diye düşünüyorum.
Sonuç? Parlak kâğıda basılmış erkek dergilerinden çıkma işadamıyla (bu karakteri Jamie Dornan canlandırıyor) çıtı pıtı bir kızın (bu karakterde ise Melanie Griffith’le Don Johnson’ın kızı Dakota Johnson’ı izliyoruz) zorlama seks maceraları, en azından bu film özelinde boşa geçecek 125 dakikadan başka bir şey vaat etmiyor. Kişisel bir notla bitireyim: Aslında galiba biraz da sorun ‘ eğitim ’inin bir bölümünü 70’li yıllarda sinema salonlarında alanlarla ilgili. O dönem derslerimize o kadar iyi hocalar girdi ki, şimdikiler bırakın onların üstüne çıkmayı, çıtaya aynı noktalara taşımakta bile zorlanıyor!
Haber: UĞUR VARDAN
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: kandırdım Date: February 17, 2015, 12:03:12 AM
Güzel değildi kesinlikle bende begenmedim. Jamie sen süper olsanda oyunculuk yoktu
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: derinfener Date: February 17, 2015, 01:05:37 AM
Ya çok üzüldüm ben filme gitmek istiyordum şimdi kararsızım kendi kafamda oluşturduğum karakterlerin kötü bir uyarlama ile bozulmasını istemiyorum
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: ssiibbeell Date: February 17, 2015, 05:01:12 PM
Ya çok üzüldüm ben filme gitmek istiyordum þimdi kararsýzým kendi kafamda oluþturduðum karakterlerin kötü bir uyarlama ile bozulmasýný istemiyorum
Bence başka yorumlardan etkilenmek yerine kararını kendin vermelisin.
Ben filmi beğenmesem bile tekrar tekrar izleyeceğime eminim.
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: -minel- Date: February 18, 2015, 10:25:03 AM
Grinin Elli Tonu' 50. oldu!
EL James'in çok satan erotik romanından uyarlanan 'Grinin Elli Tonu' filmi, ABD'de ilk üç günde 85 milyon dolarla Sevgililer Günü açılış rekorunu kırdı ama en iyi hafta sonu açılış hasılatı listesine ancak 50. sıradan girebildi.
EL James’in dünya genelinde 70 milyondan fazla satan aynı adlı erotik romanından sinemaya uyarlanan ‘Grinin Elli Tonu’ (Fifty Shades of Grey), yapımcısına milyonlarca dolar kazandırdı ama beklenen hasılat rekorlarını kıramadı. Bütçesi 40 milyon dolar olan ‘Grinin Elli Tonu’, Kuzey Amerika’da ( ABD ve Kanada) ilk üç günde 85 milyon dolar hasılat elde ederek Sevgililer Günü haftasında gösterime giren filmler arasında rekor kırdı ama tüm zamanların en iyi açılış hafta sonu hasılatı listesinde çok gerilerde kaldı. Zengin bir genç işadamıyla bir üniversite öğrencisinin ilişkisine odaklanan erotik fantezi, ABD’de tüm zamanların en iyi açılış hafta sonu listesine ancak 50’nci sıradan girebildi. Bu alandaki rekor 207 milyon dolar hasılatla ‘Yenilmezler’ (The Avengers) filmine ait.
Eleştirmenler tarafından da yerden yere vurulan ‘Grinin Elli Tonu’nun dünya genelindeki ilk üç günlük hasılatı 248 milyon dolar olarak kayıtlara geçerken Türkiye ’de de 292 bin seyirciyle (hasılat 3.7 milyon TL) hafta sonunun en çok izlenen filmi oldu.
Sam Taylor-Johnson’ın yönettiği filmin başrolünde Jamie Donran ve Dakota Johnson yer alıyor.
EL James'in çok satan erotik romanından uyarlanan 'Grinin Elli Tonu' filmi, ABD'de ilk üç günde 85 milyon dolarla Sevgililer Günü açılış rekorunu kırdı ama en iyi hafta sonu açılış hasılatı listesine ancak 50. sıradan girebildi.
EL James’in dünya genelinde 70 milyondan fazla satan aynı adlı erotik romanından sinemaya uyarlanan ‘Grinin Elli Tonu’ (Fifty Shades of Grey), yapımcısına milyonlarca dolar kazandırdı ama beklenen hasılat rekorlarını kıramadı. Bütçesi 40 milyon dolar olan ‘Grinin Elli Tonu’, Kuzey Amerika’da ( ABD ve Kanada) ilk üç günde 85 milyon dolar hasılat elde ederek Sevgililer Günü haftasında gösterime giren filmler arasında rekor kırdı ama tüm zamanların en iyi açılış hafta sonu hasılatı listesinde çok gerilerde kaldı. Zengin bir genç işadamıyla bir üniversite öğrencisinin ilişkisine odaklanan erotik fantezi, ABD’de tüm zamanların en iyi açılış hafta sonu listesine ancak 50’nci sıradan girebildi. Bu alandaki rekor 207 milyon dolar hasılatla ‘Yenilmezler’ (The Avengers) filmine ait.
Eleştirmenler tarafından da yerden yere vurulan ‘Grinin Elli Tonu’nun dünya genelindeki ilk üç günlük hasılatı 248 milyon dolar olarak kayıtlara geçerken Türkiye ’de de 292 bin seyirciyle (hasılat 3.7 milyon TL) hafta sonunun en çok izlenen filmi oldu.
Sam Taylor-Johnson’ın yönettiği filmin başrolünde Jamie Donran ve Dakota Johnson yer alıyor.
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: derinfener Date: February 19, 2015, 10:27:33 PM
Filme bugün gittim taze taze yorum yapıyorum yani
Öncelikle film gerçekten durağandı ve kitaptaki aşk asimile edilmiş.
Ayrıca kitaptaki ana karakteri zeki tuttuğunu koparan biriydi burda aptal sarışın rollerindeydi ve christian nerde eğlenceli sırıtan christian nerde???
Beğendiğim yerler ise kesinlikle anlasmayi tartıştıkları sahne gerçekten güzeldi
Umarım ikinci film biraz daha romantik olur
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: ayse_0 Date: February 28, 2015, 11:38:04 PM
Sonunda bu konuyla ilgili görüşlerimi bildirebileceğim bir yer buldum çooook mutluyummm
:DŞimdi ilk olarak filme vizyona girdiği ilk gün gittim. Hemde daha önce kitaplardan ve filmden haberi olmayan bir arkadaşımla birlikte... (Siz düşünün artık
) Biraz bahsettim tabi konusunu cinsellik olabileceğini falan neyse tamam dedi. Tabi ben kitaba güveniyorum. Filmin tanıtımlarından oyunculardan falan da diyorum kesin iyi yatırım yapıldı en iyi yönetmen ekip oyuncular çok iyi iş çıkarırlar falan... Neyse film başladı. Tabi bende o bekleyişin sonunda kitapta hayal ettiklerimin canlandığını görmemden ötürü oluşan içim içime sığmayan bir mutluluk... Benim için film kötü de olsa beğenmedim diyemem... Çünkü öyle de böyle de canlı canlı Ana ve Christian'ı görebildik. Ama beklentilerimi tam anlamıyla karşıladı mı? Kesinlikle hayır! Bir kere neden filmi 100 dk ya sığdırmaya çalıştılar anlamış değilim. Çünkü film sanki kesik kesik sahnelerden oluşuyor gibiydi. Atlı koşturuyor gibi biraz ondan biraz bundan biraz kırmızı oda charlie tangoda tamam bir beş dk aileye de gitsinler tamamdır. Bitti hadi eyvallah modundaydı. Olaylar hızlı hızlı anlatılmak istenir gibiydi ve bir çok kitaptaki sahne de yoktu. Durağandı belki ama ben yine de sıkılmadım. Mekanlar, sahneler görüntü kalitesi harikaydı hatta... Ama kitabı okumayan kişiler film bittiğinde bu neydi şimdi olmuşlardır eminim. Eksikti çoook eksik...
Oyunculuklara gelecek olursak.... Ben ne Dakota'nın ne de Jamie'nin kötü performans sergilediklerini düşünmüyorum. Aksine ikisini de çok beğendim. Özellikle Dakota bence çok iyi bir oyuncu. Tam anlamıyla hayalimdeki Ana'yı benimsemiş ve olması gerektiği gibi canlandırmış...
Ama duygusallığı, işin arka planındaki duyguları aktaramamalarını en çok üzüldüm. Örneğin Christian bir anda yatağın başına gelip Ana uyurken bir kaç cümle geçmişinden annesinden bahsediyor ve bitti. Diyaloglar her ne kadar kitaptakilerle hemen hemen aynı olsa da eğer sahneleri ve diyalogları aynı yapmayı düşünüyorlarsa o zaman birbirlerine bağlamayı da iyi bilmeleri lazım... Diyaloglar eksik geldi...
Uzun lafın kısası yine de beğendim. Ama daha iyi olabilirdi. Süre daha uzun tutulup duygulara daha yoğunluk verilebilirdi. Umarım filmin 2.sinde bunları göz önünde bulundurup daha güzel bir şekilde karşımıza gelirler
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: sedamız Date: March 02, 2015, 10:57:04 PM
lütfen kitapları öylece bıraksınlar
Ynt: ' Grinin Elli Tonu' Durağan Bulundu By: HAVVA1983 Date: March 03, 2015, 10:05:54 AM
bende filmi gittim kitapları da üçer defa okudum bence film gayet iyiydi çok fazla beklenti vardı ama bence gayet başarılıydı. Sabırsızlıkla ikinci filmi bekliyorum.
