Arşiv Anasayfa Sure Meal'leri
Sayfalar: 1
Mülk Suresinin Tefsiri By: imge34 Date: August 24, 2014, 03:06:41 PM
Mülk Suresi

Mülk suresi otuz âyettir ve Mekke´de nazii olmuştur.

Bu sure-i celile, kainatta mevcut olan mülk ve varlıkların Allaha ait oldu ğunu beyan ederek başlıyor.

Mekki surelerin özelîiğini taşıyan bu sure-i celilede, insanların, sağlam bir inanca sahib olmaları için kainat düzenine bakmaları, gökleri temaşa etmele ri tavsiye ediliyor ve bu bakışta insanın acz ve mağlubiyete uğrayacağı beyan ediliyor.

Rablerini inkar edenlerin cehennem azabına uğratılacakları haber verili yor ve bu cehennem azabının da şiddetli olacağı ifade ediliyor.

Rablerine iman edenler için de büyük bir mükâfaatın bulunduğu müjdele iyor. Allah tealanın, cereyan eden bütün hadisattan haberdar olduğu zikredili yor.

Âhirette azabı görünce inkarcıların yüzlerinin simsiyah kesileceği ve bu dünyadayken âhireti ve hesabi yalanlayanların tabi olacakları azabın kendilerine gösterilerek "İşte hakkında ısrarla iddiada bulunduğunuz azap budur." deneceği ifade buyuruiuyor.

Sure-i celile, Allah tealanın biz kullarına vermiş olduğu nimetlerin en bü-(Terbiyeden-Yoksunum)-yüklerinden biri olan, hatta maddi hayatımızın devamı için çok önemli bir mad de olan suyun, nimet olarak büyüklüğüne işaret eden şu âyet-i kerime ile sona eriyor:

"De ki: "Söyleyin bana, suyunuz yerin dibine çekilse size kim bir akar su getirebilir "[1]


Sure-İ Celilenin Fazileti


Peygamber efendimiz (s.av.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

"Kur´anda otuz âyetten meydana gelen bir sure bir kişi için şefaatçi oldu ve onun günahları affedildi. Bu sure süresidir."[2]

Cabir b. Abdullah diyor ki:

"Resulullah (s.a.v.) Secde suresini ve Mülk suresini okumadan uyamazdı."[3]

Abdullah b. Abbas diyor ki:

"Resulullahın sahabilerintlen biri bir kahirin üzerine, oranın kabir oldu -ğunu bilmeyerek bir çadır kurmuştur. Sonra orada bir kimsenin Mülk suresini sonuna kadar okuduğunu işitmiştir. Sahabi Resulullaha gelip: "Ey Allahın Resu -lü, ben bir kabir üzerine bir çadır kurdum. Oranın kabir olduğunu bilmiyordum. Bir de ne göreyim, onun içinde birisi Mülk suresini okuyor. Sureyi sonuna ka dar okudu." demiştir. Resulullah: "Bu sure, engel olan ve kurtarıcı olan bir sure-dir.Bu sure okuyanı kabir azabından kurtarır."[4] buyurdu.[5]



Rahman ve Rahim olan Allanın adıyla.



1- Mülk elinde olan´Alllah, yücedir. O herşeye galiptir.

Dünya ve-âhiretin mülkü ve saltanatı, emir ve hükmü elinde bulunan Al-(Terbiyeden-Yoksunum)-lah, yücedir, büyüktür. O herşeye kadirdir. O, herhangi bir şey yapmak istedi ğinde hiçbir şey ona mani olamaz. O, hiçbir şeyden âciz değildir.[6]



2- Hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek için ölümü ve ha -yatı yaratan O´dur. O, herşeye galiptir, çok affedendir.

Ölümü de hayatı da yaratan O´dur. O, dilediğini öldürür, dilediğini de belli bir süreye kadar yaşatır. Böylece içinizden hanginizin amelinin, daha güzel olduğunu oitaya koymuş olur. O, kendisine karşı gelenlerden intikam almakta pek güçlüdür, tevbe edenlere karşı da çok affedendir.

Katade bu âyeti izah ederken diyor ki: "Allah, insanoğlunu ölüm hadise iyle zelil kılmıştır. Dünyayı yaşama ve yok olma yurdu yapmıştır. Âhireti ise dünyada yapılanların karşılığının verildiği ve devamlı olan bir yurt kılmıştır.[7]



3- Yedi göğü tabakalar halinde yaratan O´dur. Scn,rahman olan Al-lahın yarattıklarında bir düzensizlik göremezsin. Gözünü göğe çevir bak, bir aksaklık görebiliyor musun "

Yedi göğü birbiri üzerinde tabakalar halinde yaratan O´dur. Ey düşünen insan sen, Alllahın yarattığı gökler, yerler ve diğer şeylerde bir düzensizlik ve bir çelişki göremezsin. Gözünü o yaratıklara döndür üe bak. Onlarda bir kusur, bir aksaklık görebiliyor musun

Âyette geçen ve "Aksaklık" diye tercüme edilen "Fütur" kelimesinin manası, Abdullah b. Abbas´a göre zayıflık, Katade´ye göre "Bo -zukluk", Süfyan es-Sevri´ye göre "Çatlak ve yarık" demektir.[8]



4- Sonra gözünü iki defa daha çevir, bak. Göz, perişan ve bitkin bir halde sana dönecektir.

Sonra ey Âdemoğlu, gözünü, bir kere baktıktan sonra bir kere daha çevir ve yaratılanlara bak. Sen onlarda hiçbir eksiklik görebilir misin Bunu asla gö remeyeceksin. Gözün, zelil ve bitkin bir halde geriye dönmüş olacak, herhangi bir kusur ve eksilik bulamayacaktır.

"Perişan" diye tercüme edilen kelimesinden maksat, "Aşa ğılanmış, zelil olmuş." demektir. "Bitkin" diye tercüme edilen kelimesinden maksat ise "Bitkin, yorgun, körelmiş" demektir.

Allah teala bu âyetlerde, gökleri çok dakik ve muntazam bir şekilde ya-(Terbiyeden-Yoksunum)-rattığını, onlara bakıldığında herhangi bir kusur ve eksiklik görmenin mümkün olmayacağını beyan ettikten sonra bundan sonraki âyette de göklerin yıldızlarla donatılmasının sır ve hikmetlerinden bir kısmını açıklıyor ve buyuruyor ki:[9]



5- Biz dünya semasını, lamba gibi parlayan yıldızlarla donattık. On -larla şeytanların taşlanmasını sağladık. Âhircttc de biz, şeytanlara, alev alev yanan bir azap hazırladık.

Katade bu âyetin izahında diyor ki: "Allah teala bu yıldızıları üç şey için yaratmıştır. Bunları, göklerin süsü olmaları için, şeytanları taşlamak için ve kendileriyle yol bulmak için yaratmıştır. Kim bunlar hakkında bundan başka bir yoruma gidecek olursa o sadece kendi şahsi görüşünü ileri sünnüş olur. Bu ba-(Terbiyeden-Yoksunum)-kımdan başarısızlığa uğrar ve bilmediği bir şey hakkında kendisini zorlamış olur.

Allah teala, âyet-i kerimenin sonunda, dünyada yıldızlarla taşlanan şey tanların, âhirette de alev alev yanan cehennem azabına konulacaklamı beyan e miştir.





6- Rablcrini inkar edenler için cehennem azabı vardır. O, ne kötü bir yerdir.[11]



7- Cehenneme atıldıkları zaman onun kaynarken çıkardığı uğultuyu duyarlar.[12]



8- Cehennem öfkesinden parçalanacak hale gelir. Cehenneme her topluluk atıldığında zebaniler onlara: "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi." diye soracaklardır.[13]



9- Onlar da "Evet uyarıcı gelmiş fakat biz yalanlamıştık ve Allah hiçbir şey indirmedi. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz." demiştik diye cevap verdiler.[14]



10- "Eğer dinlesek veya düşünseydik, alev alev yanan cehennemin ehlinden olmazdık." derler.[15]



11- İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Kahrolsun alev alev yanan cehennem ehli.





12- Görmedikleri halde rabîcrinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükafaat vardır.




13- Sözünüzü ister gizleyin ister açığa vurun. Şüphesiz ki Allah, kalblcrin özünü çok iyi bilendir.

Ey insanlar, sözünüzü ister gizleyin ister açıkça söyleyin. Bu, Allah için farketmez. Zira o, göğüslerin özünü bilendir. Onların özünü bilen Allah, elbette ki konuştuklarının her çeşidini de çok iyi bilir.[18]



14- Yaratan hiç bilmez mi Halbuki o, hçrşcyi bütün incelikleriyle bilendir ve herşeyden hakkıyla haberdardır.

Hîç, yaratan rab yarattığı şeyleri bilmez mi Yarattıklarından herhangi bir şey ona gizli kalır mı Halbuki o, kullarının bütün inceliklerini çok iyi bilen ve bütün yaptıklarından haberdar olandır.

Allah teala, bundan sonra gelecek âyetlerde, kullarına lütfettiği yeryüzü nü, ondaki nimetleri, göğü ve diğer nimetlerini hatırlatarak buyuruyor ki:[19]



15- Yeryüzünü size boyun eğdiren O´dur. Yeryüzünün her tarafında gezip dolaşın ve Allanın vermiş olduğu rızıklardan yeyin. Dİrildiktcn sonra dönüş ancak onadır.

Âyet-i kerimede geçen ve "Yeryüzünün tarafları" diye tercüme edilen Menasik kelimesinin manası, Abdullah b. Abbas, Beşir b.Kâ´b ve Katade´ye göre "Yeryüzünün dağlan" demektir. Mücahid ve Süddi´ye göre ise bu kelimenin manası "Yeryüzünün etrafı, vadileri ve yollan." demektir. Ab dullah b. Abbas ve Katade´den nakledilen ikinci bir görüş de bu istikamettedir.

Taberi de bu görüşü tercih etmiş,meal de bu görüşe göre hazırlanmıştır.[20]



16- Gökte olanların, Allanın emriyle sizi, yerin dibine getirmeyece -ğinden emin misiniz O vakit bir de bakarsınız ki yeryüzü şiddetle sarsılıp çalkalanıyor.[21]


SiteMap - İmode - Wap2