Arşiv Anasayfa Kariyer ve Kişisel Gelişim
Sayfalar: 1
Özgüven Mi Egosantrizm Mi By: Mavi_Kiyamet Date: November 25, 2013, 04:57:39 PM
sümeyye kılıçaslan kişisel gelişim yazıları - güven - özgüven - bencillik ve ego

”Güven“ lügatça korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu demektir, itimat anlamınada gelir. ”Özgüven“ ise kişinin kendisine yaratıcısı tarafından bahşedilmiş olan kabiliyetlerin farkında olup dayanak noktasının yaratıcısı olmasının bilincinde olmasıdır. Ve O‘ndan gelen güçle emin olma duygusudur. Bu duyguyla insan kendisinden emin bir hale gelir.


 Her insan değişik yetenek, kabiliyet ve istidatlarla donatılmıştır ve kabiliyetlerini geliştirme potansiyeline sahiptir. Ancak bazı insanlar değişik alanlarda daha gelişmiş donamına sahiptir. Kimi insanlar müzik alanında, kimi insan sosyal alanlarda, kimileri matematik, fizik vs. gibi alanlarda daha yeteneklidir. Her insanda farklı farklı cevherler bulunabilir.


 Özgüven kişiye özel verilmis kabiliyetin ve potansiyelin keşfedilmesi, ortaya çıkarılması, tanınması ve insanın ona uygun bir şekilde yaşamasının yollarını aramasıdır.


 Yani özgüven insanın kendi programını öğrenmeye çalışmasıdır. İnsanın kendine özgüveni olması, özünü bilip, hayatını ona göre sürmesi demektir. Aslında kendini bilmektir. Kendini bilmek ise, yaratılışını, donanımlarını görmektir. Bir insan kendine verilen kabiliyetlerin verenini bilir, nimetler için sükrederse, mutlak bir ümitsizliğe düşmez. Zira kendisine ait hiçbir gücün olmadığını bilir. Ondaki güç yaratıcısının sonsuz hazinesindendir. Ki, Allah için hiçbirşey zor değildir. O ”Ol“ dediğinde herşey olur. Arkasında böyle bir gücü hisseden insanın aşamayacağı engel, açamayacağı kapı, başa çıkamayacağı sorun yoktur. Böyle bir düşüncede olan insan hedefine ulaştığında şükreder. Onu o hedefe kimin ulaştırdığının bilincindedir. Kendinde, benliğinde bir pay aramaz. Ve bu yapılan şükre karşılık daha nice nimetler elde etmiş olur.


 Hayatta hiçbir şeyin bir tesadüf eseri olmadığını bilen insan, hedefine ulaşma amacıyla elinden gelen herşeyi yaptığı halde, yinede hedefine ulaşamazsa, buna “nasibim değilmiş“ der. Yeniden ayaklanır, yol üzeri yaptığı hataları araştırmaya koyulur. Onlardan ders payını çıkarıp, yeni bir START` a girişir. BACKWARDs, FORTWARDslerle hedefine doğru yol alır. Karamsarlık ve depresyona düşme tehlikesinden kurtulur. Hayata, Rabbine, kısmetine, kaderine küsmez.


 Demekki Rabbinin himayesi altında olduğunu bilen kimsenin aşamayacağı engel yoktur. Bu doğrultuda yaşadığı takdirde, hedefine ulaştığında şükreder, aksi halde sabır ilacına iltica eder.


 Oysaki batı bilimleri, ”benlik eksenli“ psikoloji yöntemleriyle insanları yanlış yöne sürükler. Onların benliğini okşar, köpükler. ”Efendim her sabah aynanın önüne geçin: Ben mükemmelim, istersem herşeyi başarırım, ben yetenekliyim, ben herşeyin üstesinden gelirim, yeter ki ben isteyeyim. Ben her amacıma ulaşırım, ben ben ben… deyin.“ derler.


 Her ülkede “kişisel gelişim, özgüven gelişimi“ hakkında birçok kitaplar yazılır, filimler yayınlanır….


Filimlerin hayatımızdaki etkisine gelelim. Filimlerde bir başarı yolu çizilir. Biz bilinçaltımızda kendimizi filimdeki karakterlerle özdeleştiririz. Şöyle bir resim çizilir: Çabalayan, azim gösteren, her zaman hedefine ulaşır.


 Oysaki filimlerde sadece başaranı gösterirler. Biz bilinçaltımızda ”Ben de böyle olabilirim“ düşüncesine kapılırız. Bitmeyen bir yarışa sürükleniriz. Böylece insanların omuzlarına taşıyamayacakları bir yük yüklenir. Böyle bir insan, kendinden daha başarılı, daha zeki veyahut daha sportif birini gördüğünde, kıskanır, umutsuzluğa kapılır, bunalımlara girebilir. Mutluluğa ve başarıya doğru adım atayım derken, mutsuzluğun denizinde boğulma tehlikesiyle karşı karşıya gelir.


 Oysaki Rabbimiz her insanın kendine has bir hayat yoluna koyulmasını takdir etmiş ve erzak olarak kişiye göre özel kabiliyetler vermiştir, ta ki sektelemesin. Özgüven yeteneği bunlardan bir tanesidir.


 Özgüveni bencillikle ve ego eksenli bir ”doğrultuda“ yaşamak ile aynı kefeye koyanlar, güvenin aslını ve kaynağını göz ardı etmektedirler.


 Zira insanın dayanak noktası benlik değil, HAKK olmalıdır.


 Hedefi menfaat değil, fazilettir ve yaratıcısının rızasını kazanabilmektir.


 Metodu ise rekabet ve vurdumduymazlık değil, yardımlaşma ve tesanüd olmalıdır.


 Ancak herşeyin özü olan Allah’a güvenen gerçek özgüven sahibidir.

 Sümeyye Kılıçaslan

SiteMap - İmode - Wap2