Arşiv Anasayfa Aşk'a Dair
Sayfalar: 1
Ne Gidebilirsin, Ne Kalabilirsin By: sanane_61 Date: November 14, 2013, 02:03:55 AM
Bazı ilişkiler insanı çıldırtır. Ne huzurla, şöyle mutlu yanında kalabilirsin; ne çıkıp gidebilirsin. İki arada bir derede durursun ama durduğun derenin sularında boğulmak üzeresindir.

Elinden geleni, hatta gelmeyeni bile yaparsın ancak hiçbiri karşı tarafa geçmez, ulaşmaz. Çoğu zaman bir duvara konuşsan, onun bile dile geleceğini düşünürsün. İşin ilginç tarafı sevdiğin adam da, öyle boş biri değildir. İlişkiniz hariç her konuda bilgisi, öngörüsü, tecrübesi ve mutlaka bir fikri vardır. İş aşka gelince sınıfta kalır, yani teorisi zehirdir de pratikte sınıfta kalır. Öyle bir adamdan beklenmeyecek hayal kırıklığı yaratır üstünde, şaşırırsın. Sonra içinden geçirirsin, bütün erkekler biraz çocuklardır diye ama olayların tam ortasında dururken, sinirine hakim olamazsın.

Daha önce tecrübelerin olmuştur. Hepsinden bir ders kalmıştır aklında. Sabretmeyi, alttan almayı, paylaşmayı, susmayı, geçiştirmeyi, idare etmeyi, gerektiği yerde durmayı, hangi konuların hassas olduğunu ve tartışılmaması gerektiğini, erkeklerin zaaflarını, egolarını çözmüş, mutlaka öğrenmişsindir. Bütün bildiklerini harmanlayıp, en çok yürütmek istediğin, bozulmasın diye üstüne titrediğin ilişkinde ortaya çıkarırsın ama işe yaramaz. Daha ne yapman gerektiğini bilemezsin.

Önce laf arasında, çaktırmadan sızlanırsın, biraz kadın, biraz çocuk şımarıklığıyla; karşındaki erkeğin bu dokundurmalardan sezinleyeceğini tahmin edersin. Sonradan anlarsın ki, erkekler böyle satır arası cümleleri okumuyorlar. Genelin içinde kaynayıp gitmiş tüm sözcüklerin. Başka bir yol ararsın. Bu yol da öyle hemen bulunmaz. Onun keyfinin olduğu, kendini iyi hissettiği, konuşulmaya uygun olduğu bir zamanı bulduğunda, yavaşça konuyu açarsın. Konuşmanın başında, “seninle konuşmamız gerek” gibi kelamlarda bulunmazsın, çünkü bilirsin ki, erkekler böyle başlayan diyalogları o anda keserler. Ertelemek için onlarca bahaneleri vardır. Üstelik bizim başımızın ağrımasından daha sık kullanırlar bütün hepsini. Onlardan her şeyi iste ama konuşmamız gerek deme!

Punduna getirdiğin o zaman diliminde, karşına alır, güzel güzel anlatırsın. İlişkinden ne beklediğini, onunla daha fazla hangi şartlarda mutlu olabileceğini, aklında ne varsa hepsini ortaya dökersin. En sonunda da kendisinin senden istediği, mutsuzluk duyduğu bir şey olup olmadığını sorarsın. Cevap genellikle hayır olur. Yine beklemeye başlarsın. Daha yeni konuştun, hepsini anlattın ya, zannedersin ki, düzelecek. Düzelmez! Zamanla içinde biriktirdiklerin, gerçek olmayan sebeplerden, saçma bahanelerden dolayı patlamaya başlar. Karşındaki adam senin neredeyse deli olduğunu zanneder. Tepkilerinin anormal olduğunu bilirsin ancak kendini tutamıyorsundur. Asıl sebepleri daha önce anlattığın için, sürekli yinelemekten yorulmuşsundur. Bütün bu olanlar sevgini törpülemeye başlar.

Bir gün, hiç olmayacak bir anda kendini tutamaz ve bağırmaya başlarsın. İş kavgaya dönüşür. Kalbinde kırgınlıklar volta atıyordur. Son defa oturur, bu sefer biraz sert bir dille daha önce anlattıklarını tekrarlarsın. Vakit verirsin, beklersin, düzelmesi için gözünün içine bakarsın. Ancak yine her şey olduğu gibidir. Bir türlü değişmez. Bunu anladığın andan sonra, bir akşam aşık olduğun adam seni arar, telefonu açmazsın. Bir daha arar, yine açmazsın. Final günü gelmiştir ve sen o telefonu bir daha hiç açmazsın. Çünkü gitmekle kalmak arasında verdiğin mücadele o kadar yormuştur ki kalbini, yokluğunda çekeceğin acıyı, yanındayken çektiğin çileye tercih edersin….

Candan Ünal


SiteMap - İmode - Wap2