Arşiv Anasayfa Kariyer ve Kişisel Gelişim
Sayfalar: 1
Yaşasın Kaybediyoruz By: Asortik Hatun Date: September 12, 2013, 10:12:11 PM
Yaşasın kaybediyoruz baris cem kaya


Kaybettiğini unutarak büyüyen tek varlık insan. Unutmak akıl sahiplerinin işi ve garip olan ise unutmayı aklımızı uyutarak yapıyoruz.

Biten bir şey acı vermiyorsa sahiplenmiş değilizdir ve acılarımız yitiklerimizin bileşkesidir. S.R. Smalley "Hissetmediğimiz yaraları iyileştiremeyiz" derken sağlıklı bireylerin unutkan bilincine işaret ediyor bir yönü ile. Öyle ya eksik olmayanın eksikliği neden hissedilsin ki?
Kaybetmeyi ilk keşfedişim geliyor aklıma. Tüp çikolatalar vardı benim çocukluğumda. Diş macunu gibi alttan üste doğru sıkar akışkan çikolatayı peyderpey emerdik. Hiç bitmesin diye aceleye getirmez, tadını çıkara çıkara ağzımızda eritirdik. Ve sonra biterdi çikolata ağızda tadı kalan her şey gibi. Terk ederdi dimağı. Bir sonraki harçlığa kadar özlediğimdi o kırmızı tüp çikolatalar. O döneme ait tek bir hayalim vardı: oda dolusu kırmızı tüp çikolata alacak kadar harçlık kazanmam gerekiyordu. O kadar harçlığım olsa neler yapmazdım ki? Neler mi yapmazdım?
Mesela çizgi film izlemekten vazgeçebilirdim. Siyah lastik ayakkabımla top oynamazdım, çarçabuk yırtılmasın diye. Yemeklerden önce ellerimi yıkamayı hiç unutmazdım. Yerlere tebeşirle seksek çizmeye de bir son verirdim. Daha nelerim varsa keyifle yaptığım, delicesine tutkuyla sarıldığım, uğrunda annemin başını şişirdiğim bütün isteklerimi terk ederdim. Hepsini bir tüp çikolataya değiştirecek denli karartırdım gözlerimi. Feda etmeye hazırdım. Çünkü seviyordum çikolatayı. Ve sevmenin çünküsü olmaz, fedası olur! Fedanın olmadığı yerde ise hissettiğimiz bir acımız vardır artık.
Yeni bir seneyi karşılarken acının uyandıran ve hatırlatan kuvvetine inancımla ifade etmek isterim ki “yaşasın kaybediyoruz”. 2012 yılı yeni bir seneye adım atarken rakamsal olarak çoğalır. Takvimdeki 2013 bir önceki senden büyüktür ve yaşatılmaya devam eden biz insanlar doğal olarak bir yaş daha kaybederiz gelecekten. Büyüyen rakamların aksine hızla küçülttüğümüz ömrümüz aklımızı uyutarak bitiyor. Ellerimizin arasından kayıp gidiyor da tüm harçlıkları, feda etsek de dönüşü olmuyor. Çocuklukla erişkinlik arasında adil olmayan bir bitmek var şimdilerde karşımızda. Çocukluğumuzda hemen biten harçlıklar ve bir yanda bitmeyen çikolata mutlulukları. Erişkinlikte hemen biten mutluluklar ve diğer yanda bütün sermayemizi versek de dönmeye ikna edemeyeceğimiz hayatlar. Sanırım bu işte bir bitimsizlik var!
Bitmek varsa, bitmeyen bu haz neden var?
O büyük keşfimi çocukluğumdaki tecrübeye borçluyum: bitimlerin acıtan özlemine. Sancıtan yokluğa ve feda etmeye hazır oluşuma. Bitmeyecek kadar çikolata uğruna birçok sevinci terk etmeyi göze alışıma. Sevinmeleri terk eder mi hiç insan? Çocukça bir tutku ile bir tek şey için birçok şeyi terk eder. Masumca ve tutkuludur çocukça terk ediş. Samimidir yani. Bitmeyen sonsuz bir sevinme için ne çok şey söyler o müjdeli ifade: “Her kim dertleri tek bir dert yaparsa Allah-u Teâlâ onun, dünya ve ahiret işlerinden dert ettiği her şeye kâfi gelir. Her kim de dertlerini çoğaltırsa Allah-u Teâlâ onun, dünya vadilerinden hangi vadide helak olduğuna aldırmaz." (R. Hz. İbni Ömer)
Kaybetmenin sızısını hissedenler terk etmeyi keşfederler. Onlar bir şey için her şeyini feda eder. Feda ettiği zaten kendisine ait değildir. Ancak sonradan edinmiştir. Sahip olduklarını bitmeyecek bir dert için elden çıkarmaktır bütün derdi. Allah'ın derdi ile dertlenmektir bunun adı. Yani O'nu tanıyıp bilmeye yakın olma, yaklaşma hâli. O'nu bilmenin, tanıyıp yaklaşmanın karşılığında diğer bütün dertlerimizi satın alma teklifi karşılıyor bizi. Bitenlere karşı sırtını dönmek bitmeyen bir zenginlikle teklif buluyor.
Diğer bir ifade ile terk edenler bütün dertlerini verip, Allah'ı bulur. “Dert et” denildiğini bildiği için dertlerini terk edip Allah'ı tercih eder. Allah'ı tercih eden dertlerinin satın alındığını da bilir. Allah için bütün dertlerinden vazgeçen Allah'ın vazgeçilmezi olduğunu keşfeder. Böylece dert zenginliğinden sıyrılıp, dertlerini bire indirir. Dertlerinin tutsaklığından kurtulup bağımsızlığını kazanır. Dertlere değil, dertleri verene karşı muhtaç olduğunu bilir. Böylece acıtan, sancıtan, eskiyen, eksilen mutluluklara karşı, yıpranan, yaşlanan sevinmelere karşı hiç bitmeyen, eksilmeyen, tükenmeyen sahibini bulur. Hayal edemeyecek zenginlikteki nimetlere kâfi gelecek Rabbi ile tanışır.
Öyle ya da böyle kaybettiğimiz 2012 yılı gibi kaybedeceğimiz yeni bir yılı karşılarken, bulduğumuz kaybettiklerimizi unutturan cinsten olsun. Hazretin dediği gibi “Onu bulan neyi kaybeder, onu kaybeden neyi bulur?”…

SiteMap - İmode - Wap2