Arşiv Anasayfa AÖF 1. Sınıf Ders Notları
Sayfalar: 1
Davranış Bilimleri'ndeki Bilim Adamlarının Bazıları By: imge34 Date: July 29, 2013, 09:24:03 PM
DAVRANIŞ BİLİMLERİ'NDEKİ BİLİM ADAMLARININ BAZILARI
SOFİSTLER: İlk çağdaki düşünürlerdir. Yunancada ‘bilen, bilgili kişi’ anlamına gelen, Sokrat’tan önceki düşünürlerdir.

PLATON: Sokrat’tan sonraki düşünürlerdendir. İnsanı tanımak için önce içinde yaşadığı toplumu incelemek gerekir; çünkü insan içinde yaşadığı devletin karakterini taşıdığını ileri sürmüştür.
En önemli yapıtı ‘politika’dır.

ARİSTO: Sokrat’tan sonraki düşünürlerdendir. ‘Bütün, parçaların toplamından fazladır’ ve ‘Esas olan somut olandır’ görüşlerini benimsemiştir.

AUGUSTE COMTE: Sosyolojinin isim babasıdır.
Pozitivizmi yani bilimsel yöntemi toplumsal dünyaya uygulama fikrini önermiştir.
Toplumsal düzen (Toplumsal statik) ve Toplumsal değişme (toplumsal dinamik) konularına ilgi duymuştur.
Toplumsal değişmenin kaynağının insan düşüncesi olduğunu savunmuştur.
Düşüncenin teolojik (hayali), [bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]fizik (soyut) ve pozitif (bilimsel) hale geldiğini süylemiştir.

HERBERT SPENCER: Sosyolojinin 2. kurucusudur. Görüşüne ‘Sosyal Darwinizm’de denmektedir.
İnsan toplumları ile diğer organizmaları karşılaştırarak aralarındaki benzerlikleri saptamıştır.
Yetenekli ve zeki insanların toplum yaşamında önem kazanacağını, yeteneksizlerin ise topluma uyum sağlayamayacakları için yok olacağını savunan, Sosyologdan çok Filozoftur.

KARL MARX: Alman düşünür olan K. Marx bir çatışma kuramcısı’dır.
Toplumsal yapıyı ‘alt yapı’ ve ‘üst yapı’ olarak ikiye ayırmıştır.
Sınıflar arası mücadelelerden bahsederek, Burjuvazi ve Proletaryanın çıkarlarının birbirine zıt olduğunu ve sınıflar arasındaki mücadelenin temel nedeninin özel mülkiyet olduğunu söylemiştir.
Marx’a göre toplumsal değişme üretim araçlarına sahip olanlarla, sahip olmayanlar arasındaki çatışmayla ortaya çıkar.
Sosyal Bilimcilerin görevinin dünyayı açıklamak değil, değiştirmek olduğunu söylemiştir.
Tarih işçi sınıfı (Proletarya) ile Burjuva sınıfı arasındaki sınıf mücadelerinden ibarettir.
En önemli eseri içinde Liberal görüşü eleştirdiği Kapital isimli kitabıdır.
Sosyo-Kültürel evrimden söz etmiştir.

EMİLE DURKHEİM: Toplum üyelerince paylaşılan ortak inanç ve değerleri toplumu bir arada tutan güçler olarak görmektedir.
İş bölümünün toplumsal bir olgu olduğunu ve bu yüzden başka bir toplumsal olguyla açıklanması gerektiğini söylemiştir.
Diğer ilgi alanları sanayi toplumlarındaki iş bölümü ve bunun sonuçları ile intiharlar olmuştur.
Grupları bireyle toplum arasında oluşan bir tampon olarak nitelemiştir.
Sosyolojik yaklaşımı insan davranışlarını anlamada kullanmıştır.

MAX WEBER: Batı sosyolojisine en çok katkıda bulunanlardan olan Weber Sosyolojide anlama üzerinde durmuştur ve ilgilendiği konuları anlamada ‘İdeal Tip Analizi’ ve ‘Tarihi Analiz’ olmak üzere iki teknik kullanmıştır.
Endüstriyel toplumlardaki değişmenin bürokrasi ve bürokratik kurallar yüzünden istenilmeyen bir duruma dönüştüğünü öne sürmüştür.
Sınıf olgusunu, ‘toplumsal sınıflar hiyerarşisi’ ‘toplumsal statüler hiyerarşisi’ ve ‘siyasal güçler hiyerarşisi’ gibi tabakalaşma türleriyle açıklamıştır.
Ekonomi kadar, insanların sahip olduğu saygınlık ve gücünde önemli olduğunu savunmaktadır.
Bireylerin duygu ve düşünceleri ile davranışları arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmıştır.
Ekonomi, hukuk, müzik ve din üzerinde çalışmalar yapmıştır.
Araştırmalarında objektiflik üzerinde durmuştur.

TOLCAT PARSONS: Fonksiyonel (görevselci) yaklaşımın kurucusudur. Toplumu bir fonksiyonlar bütünü olarak görür.
Toplumu oluşturan parçaların o toplumun sürekliliğinde bir fonksiyonu vardır.

ROBERT MERTON: Gizli ve açık fonksiyon kavramlarını geliştirmiştir.

LEWİS COSER: Çatışmanın özellikle birbiri ile yakın ilişkilerde bulunan insanlar arasında gelişebileceğini savunmuştur.

OSCAR LEWİS: Fakirlik kültürü tezini öne sürmüştür.
Bir toplumda fakirlerin sahip olduğu değerler diğerlerinden farklıdır ve bu değerler kuşaktan kuşağa aktarılarak fakirliğin devam etmesini sağlar.

KİNGSLEY DAVİS: Aşırı izole ortamların toplumsallaşma üzerindeki etkilerini belirlemeye yönelik çalışmalar yapmıştır.
Anna ve İsabella adlı, çevrelerinden uzaklaştırılarak aşırı yalnız bırakılan ve izole edilmiş bir ortamda yetiştirilmiş iki çocuk üzerinde yaptığı araştırmalarda bu çocukların gelişim bozukluğu gösterdiklerini ve toplumsallaşma sürecini tamamlayamadıklarını tespit etmiştir.
Fonksiyonalist (Görevselci) yaklaşım kuramını geliştirenlerden birisidir.

SPITZ: 1945 yılında yetiştirme yurtlarında yetişen çocuklar üzerinde araştırma yapmıştır ve bu çocukların normal ailelerin yanında yetişen çocuklardan fiziki, sosyal ve duygusal açıdan daha geri olduğunu göstermiştir.

COOLEY: Ayna benlik kuramcısıdır. Buradaki ayna başkalarının bize yansıyan tavır ve hareketleridir.
Başkalarının bize olan tavır ve davranışlarından kendimizin iyi yada kötü, güzel yada çirkin, saygılı yada saygısız olduğumuzu anlarız demiştir.
Cooley’e göre ayna benlik gelişimi üç aşamalı bir süreçtir.
1.   Kendi görüntümüz hakkındaki fikirlerimiz,
2.   Başkalarının bu reaksiyonları değerlendirmeleri,
3. Benlik kavramının gelişimidir.
Birincil ve ikincil grup ayrımını yapmıştır.
Birincil gruplar yüzyüze ilişkilerin, dostluk, yardımlaşma ve sevgi bağlarının yüksek olduğu guruplardır. Cooley’e göre birincil guruplar insan soyunun bakıldığı ve korunduğu yerlerdir. Örneğin aile, hısımlık, komşuluk ve oyun gurubu gibi. Grup üyeleri sıcak, dost bir ortamda olduklarından aralarında güven verici ilişkiler gelişir.
İkincil grupların üyeleri birbirleriyle belirli menfaat ve aktiviteleri açısından ilişki kurarlar. Bu gruplarda yüzyüze ilişkiler sınırlıdır. Özellikle sanayileşmiş toplumlarda görülür. Örneğin şirketler, bankalar, sendikalar, okullar, hapishaneler gibi.

G. H. MEAD: Rol alma kuramını geliştirmiştir.
Dilin toplumsallaşma ile öğrenildiğini, insan bilincinin ve düşünce sisteminin toplumsal bir ürün olduğunu savunmuştur.
Kendilik kavramının bireyin başkalarının tepkilerini algılamasından çok, onlara karşı olan tepkilerinin önemli olduğunu söylemiştir.
Çocuklarda oyun sürecinin benlik (kendilik) gelişiminde çok önemli olduğunu savunur. Oyun sürecinde çocuklar başkalarının rollerini almayı ve oynamayı öğrenirler.
Mead’a göre bu süreç üç aşamada gerçekleşir. Taklit aşaması, Oyun aşaması ve Grupla oynanan oyun aşamasıdır.

MERTON: Bir gruptan söz edebilmek için grubu oluşturan bireylerin kendilerini bir grup olarak nitelendirmeleri gerektiğini söylemiştir.

W. G. SUMMER: İç ve dış grup ayrımını yapmıştır.
İç gruplar birlik duygusuna sahip olduğumuz ve bizi diğer gruplardan farklı kılan gruplardır.
Dış gruplar ise grubumuzun dışında olan, üyesi olmadığımız, bizim için çok anlam ifade etmeyen hatta ona karşı iyi duygular beslemediğimiz gruplardır.
İçinde yaşanılan grubun her şeyin merkezi, diğer grupların ise referans gruplarını oluşturduğunu ileri sürmüştür.

BALES: Etkileşim süreç analizi (İPA) tekniğini geliştirmiştir.

MURDOCK: Anne, baba ve evli olmayan çocuklardan oluşan çekirdek aile kavramını benimsemiştir.
Murdock’a göre çekirdek aile Cinsel ilişkileri düzenleme, Ekonomik dayanışma, üreme ve toplumsallaşma gibi dört işlevi yerine getirir.

OGBURN: Geniş aile kavramını benimsemiş ve geniş ailenin ekonomik, biyolojik, psikolojik, koruyuculuk, eğitim, din, prestij sağlama ve boş zamanları değerlendirme gibi görevleri vardır.

F. L. PLAY: Kök aile biçimini geliştirmiştir.
Ana, baba, çocuklar, evlenmiş en büyük oğul ve onun ailesinden oluşmaktadır.

R. DAHRENDORF: Belirli bir otoritenin olduğu her yerde çatışmadan söz eden bir çatışma kuramcısıdır.
Çatışmaların kaynağını otoritenin eşit olmayan dağılımında görür yani yönetilenler ve yönetenler sınıfı vardır der.
Sınıf olgusunu otorite temeline göre analiz etmiştir.

C. LENSKİ: Çatışma kuramı ve fonksiyonalist kuramın sentezini yaparak yeni bir topsulaşma kuramı geliştirerek tabakalaşmayı artı değer kavramına bağlı olarak tanımlamıştır.

H. HAYMAN: Referans grubu kavramını geliştirmiştir.

ENGELS: Erkeğin kadın üzerinde bir baskı unsuru oluşturduğunu savunmuş ve bu durumu kapitalist ile proleterya arasındaki ilişkiye benzetmiştir.

SİMMEL: Küçük gruplar kavramını tanımlar.

Ynt: Davranış Bilimleri'ndeki Bilim Adamlarının Bazıları By: i_love_stilinski Date: September 03, 2014, 04:11:22 PM
Ne kadar uzun yazmışsın, güzel bir çalışma olmuş Gülmek :)
Ynt: Davranış Bilimleri'ndeki Bilim Adamlarının Bazıları By: serkan2400 Date: September 07, 2014, 08:01:03 PM
Güzel Gülmek :)
Ynt: Davranış Bilimleri'ndeki Bilim Adamlarının Bazıları By: mmb0800 Date: November 11, 2014, 10:19:15 PM
Başarılı  çalışma

Ynt: Davranış Bilimleri'ndeki Bilim Adamlarının Bazıları By: gogo8080 Date: November 14, 2014, 02:40:35 PM
çıkmış sorulara çalışın

SiteMap - İmode - Wap2