Arşiv Anasayfa Kariyer ve Kişisel Gelişim
Sayfalar: 1
Içimizdeki Yeniyi Keşfetmek By: Asortik Hatun Date: July 20, 2013, 06:21:54 PM
Yılanlar yazları kabuk değiştirir. Öncelikle eski deri hafifçe açılır, araya hava girer, alt deri güçlenir.. Yılan, çalılar arasında sürtünerek kabuğunu arkada bırakır. Kabuğu atmak bir zorunluluk, doğanın dayattığı bir değişimdir. Derisini değiştiren yılan yeni derisinin sağlamlığından emin olana kadar dikkatli davranır. Bu dönemde yılanların zehirleri oldukça güçlü olur.

Hayattaki rol geçişleri de yılanların deri değiştirmesine benzetilebilir. Çocukluk dönemini arkada bırakmak zorunda kalan ergenin krizleri, iş hayatında farklı bir kimlik bulmak zorunda kalan genç yetişkin, anne veya babasının vefatıyla ölümle arasındaki duvar yıkılan insanın içsel krizleri, ayrılışın verdiği derin acı, başka bir yere göç eden insanın arkada bıraktıkları ve yeni başlangıcı...

Değişim, belki de hepimizin öyküsünün ortak noktası ve hayatımızda tek emin olabileceğimiz öğedir. Yeni roller edinir, eskilerini terk eder veya terk ettiriliriz. Tutunmaya çalıştığımız duygular, emin limanlar, bize güven veren insanlar, değerlerimiz, düşünce döngülerimiz her ne kadar sabit olduğuna inansak da değişirler. Zaman akarken içinden geçtiğimiz farklı dönemler sonucu duygu ve düşünce dünyamız da değişir. Hayatımızı, kimliğimizin devamlılığından yola çıkarak inşaa etsek de, derinin değişme vakti gelip çatar. Bu istemediğimiz bir an olur bazen, hazırlıksız yakalanıveririz. Beklenmedik bir ölüm veya kontrolümüz dışında seyir eden bir ilişkide olduğu gibi..


Değişimi yaşamadan ona hazır olmayız. Belki de budur değişimi değişim yapan; hayatın bilmediğimiz bir alanına geçmek, kendimizle ve sorumluluklarımızla yeni bir ilişkiye girmek zorunda kalmaktır değişim. Yılan çalıların içinden geçerek derisini atarken, biz sancılı kimlik krizleri yaşayabiliriz. Yeni bir döneme içsel uyum sağlamak ise çoğunlukla hemen mümkün olmaz. Geçmiş dönemin kapanması kayıp duygusu uyandırır, geçmiş rollere artık dönülemeyeceği bilinci insanda melankoli yaratır. Yılan arkada bıraktığı derisine geriye dönüp bakmaz bile, ancak insanın duygu ve düşünce dünyasında geçmişin ekosu yankılanır.

Bu değişimi yaşamın doğası olarak kabul etsek de farklı sorular doğar: Değişim ve ayrılık hayatın karanlık yüzü müdür? Dönemler ve roller sona erer... İnsan kendini emniyetsiz hisseder ve tutunduğu kimlik boyutunun verdiği cevaplar yetmez. Yeni rollerde kendini kanıtlamak zorunluluğu doğar. Ancak değişim bir taraftan korku yaratırken, diğer taraftan insanın gelişmesi için bir fırsattır. Gündelik duygu yelpazesinin ötesine geçen insan, kendiyle yeni bir yolculuğa çıkar. Yeni rolünde farklı beceriler geliştirmek, farklı sorumluluklar taşımak zorunda kalır. Bu durum insanın içindeki yeni’yi keşfetmesi için bir fırsattır.

Değişim ikilem yaratır: Hem çekici bulduğumuz, hem de çekindiğimiz bir olgudur. Yeni başlangıçların belirsizliği kaygı uyandırırken provası yapılmamış roller bize heyecan yaşatır. Kendimizi değiştirmek isterken, yeni roller heyecan verirken benliğimizin bildiğimiz köşelerinde soluk alıveririz.

Aslında her an, yeni bir doğumu, potansiyel bir keşfi içinde barındırır. Rutin hayatımızda ise içimizdeki yeniyi unuturuz, olası kimliklerin niceliğinin aklımızı karıştırmasına izin vermeyiz. Hayatın emniyetli tarafını tercih ederiz. Bazen bir film karakteri anımsatır, bazen ufak karşılaşmalar aslında çok farklı olabileceğimizi... içimizdeki keşfedilmemiş rolleri... değişebilecek derileri. Yaşamak demek belki de değişebilmek demektir.



SiteMap - İmode - Wap2