Arşiv Anasayfa İslamda Aile
Sayfalar: 1
Alışkanlıkları Olan Ve Farzları Yerine Getirmeyen Kocasına Karşı Nasıl Davranmal By: Asortik Hatun Date: June 02, 2013, 02:06:57 PM
Bir kadın; içki, kumar, zina gibi alışkanlıkları olan ve farzları yerine getirmeyen kocasına karşı nasıl davranmalıdır? Bir erkek de içki ve kumarı olan, örtünmeğe gerek duymayan karısına karşı ne gibi önlemlere başvurabilir?

İslâm evlenecek mü’min erkekle kadında dikkat edilmesi gereken nitelikleri belirlemiştir. Önce iki tarafın da mü’min olması gerekir. Yine erkek mü’min olmak şartıyla kadının ehl-i kitaptan olması da mümkün ve caizdir.

Hadiste kadında aranan nitelikler şöyle belirlenmiştir: “Kadın dört şey için nikâh edilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini. Sen dindar olanını seç ki, elin bereket bulsun.”

(Buhârî, Nikâh, 15; Ebû Dâvud, Nikâh, 2; Nesâî, Nikâh, 13) Ahlâk güzelliği ve dindarlık erkekte de aranır. Evlilikten önce bu konuda gösterilecek titizlik sonradan çıkabilecek anlaşmazlıklara büyük ölçüde engel olur.

Sözünü ettiğimiz niteliklere dikkat edilmemesi veya erkeğin ya da kadının sonradan durumunu değiştirmesi sonucunda haramları işlemeye başlaması halinde diğer eşin ona sürekli olarak irşad ve uyarı görevi başlar. Erkeğin haramları varsa kadın dille uyarır ve tepkisini belli eder. Eşlerden birisinin dine ait kesin emir ve yasakları inkâr etmesi veya bunları küçümsemesi durumunda İslâm’ın sınırları dışına çıkmış olacağı için evliliğin devamına imkân kalmaz. Ancak iman yenileme sonunda yeni bir nikâhla evlilik sürdürülebilir.

Diğer yandan karı veya koca İslâm’a inandığı halde kendisini haramlardan koruyamıyorsa günahkâr mü’min sayılır. Bu takdirde böyle bir eşle evlilik hayatı sürdürülebilir.

Eksikleri olan eş iyi insanlarla ve güzel bir sosyal çevre ile ilişki içinde olur ve yararlı dinî eserleri okumaya çalışırsa kendisini her zaman ıslah etmesi mümkündür. Bu yüzden öceki eksiklerden dolayı onu boşamak gerekmez.( el-Fetâvâ’l-Hindiyye, V, 372)

Diğer yandan evin içinde kadının kötü yaşayışı çocuklara geçmeye ve onların ahlâkını da bozmaya başlar, onları İslâm terbiyesinden uzaklaştırırsa, çocukların kurtulması için böyle bir kadından uzaklaşmak daha uygun olur.

Kadın, çocukların, babalarının kötü fiîl ve davranışlarından etkilenmemesi için gerekli tedbirleri almaya çalışır. Kocasının zulme varan davranışları olursa kadının her zaman İslâm mahkemesine başvurma hakkı bulunur. Evliliğin yürümeyeceği kanaatinde olursa hakeme başvurma yoluyla veya bir bedel karşılığında (muhâlea yoluyla) evliliği sona erdirmeye çalışır. Ancak bu gibi durumlarda kadının haksızlığa uğramaması için daha önceden evlilik sırasında erkekten boşama yetkisi (tefvîz-i talak) alması uygun olur. Böylece kadın da gerekli gördüğü zaman evliliğe son verme yetkisini elde etmiş bulunur. (bk. “Hakeme Başvurma”, “Muhâlea” ve “Tefvîz-i talak” konuları).

Sonuç olarak İslâm’ın aile hayatını düzenlemede karşılıklı hak ve sorumluluk dengesini kurduğunu ve aile fertlerinin birlik ve dayanışma içinde yüce Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik davranışlara teşvik edildiğini söyleyebiliriz.

SiteMap - İmode - Wap2