Arşiv Anasayfa İslamda Aile
Sayfalar: 1
Anadolunun Kimi Yörelerinde Evli Olan Koca Çeşitli Sebeplerle.... By: Asortik Hatun Date: June 01, 2013, 10:36:56 PM
Anadolunun kimi yörelerinde evli olan koca çeşitli sebeplerle ikinci bir evlilik yapmak istemektedir. Ancak sonraki eşi dini nikâhla yetinmek durumundadır. Resmî nikah bulunmayınca da kadının ve çocuklarının haklarını kanunlar nazarında korumak güçleşmektedir. Bu durumda nasıl davranmalıdır?

İslâm’da birden çok evlilik kapısı açık tutulmuş, ancak âyetin sonunda tek evlilik özendirilmiştir. Âyette şöyle buyurulur: “Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız sizin için helal olan diğer kadınlardan, ikişer, üçer, dörder olmak üzere evlenin. Eğer bu şekilde de adalet yapamamaktan korkarsanız, o takdirde bir tane ile veya mâlik olduğunuz cariye ile yetinin. Bu, sizin hakkınızda eğrilip sapmamanıza daha yakındır.”
(en-Nisâ, 4/3)

İslâm’dan önce Arap toplumunda çok evliliğin sınırsız olarak uygulandığı kabul edilir. Ancak çok evlilik daha çok varlıklı kimseler ya da kabile başkanları için söz konusu idi. Halktan erkeklerin çoğunluğu ise tek eşliydi.( Bilmen, a.g.e., İstanbul 1967, II, 112, 113)

Tevrat ve İncil’de de birden fazla kadınla evliliği yasaklayan bir hüküm yoktur. Bu yüzden hıristiyanlıkta XVI. yüzyıla kadar çok evlilik normal karşılanmıştır. Hatta filozof Herbert Spenser’e göre XI. yüzyılda İngiltere’de kadının başka bir erkeğe belli bir süreyle ödünç verilebileceği konusunda kilise kanun çıkarmıştır.( bk. Tevrat, Samuel, 2/12, 7/8; es-Sibâî, el-Mer’e beynel-Fıkh ve’l-Kanun, s. 210 vd.; Mahmud Es’ad, Tarih-i İlim-i Hukuk, İstanbul 1912, s. 75, 97, 139, 141, 149, 165, 173, 175)

İslâm’da tek evlilik esas, çok evlilik ise istisnadır. Ona ancak ihtiyaç veya zarûret durumlarında başvurulur. Bu da kocanın bir takım şartları yerine getirmeye gücü yetmesi durumunda mübah olur. Bunlar; kocanın eşleri arasında adaletli davranabilmesi ve eşlerin geçimini sağlayabilmesidir. Diğer yandan ilk eşin hasta oluşu ile erkeğin kendi eşi dışında başka bir kadına önüne geçilmez bir istekle bağlı olması da özel sebepler arasında sayılabilir. Hastalık kapsamına; kadının tedavi imkânı bulunmayan kadın hastalığı veya çocuk doğuramayacak durumda bulunması girmiş olmalıdır.( Döndüren, “Taaddüd-ü Zevcât” mad., Şamil İslâm Ansikl, VI, 66 vd)

İşte sebep ne olursa olsun iki eşle evli olan kocaya göre eşleri ve doğacak çocukları eşit haklara sahiptir. İslâmî bakımdan resmi nikahlı eşi ile diğeri arasında bir fark bulunmaz. Sevgi, ilgi, nafaka, eğitim, evlendirme ve benzeri konularda bir ayırım yapılamaz. Kocanın ölümü durumunda da, nikâhlı eşleri ve bu kocaya ait çocuklar miras hakkına sahip olurlar.

Bir İslâm toplumunda kanunların o toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde hazırlanması asıldır. Toplumun değer yargıları ile kanunlar arasında çelişkiler olursa sıkıntı ve haksızlıklar ortaya çıkar. Nitekim dinî nikahlı eş ve çocukları için de böyle bir durum söz konusu olmaktadır. Kanaatimizce günümüz şartlarında dinî nikâhlı ikinci eş ve doğacak çocukları için şu şekilde güvenceler söz konusu olabilir.

a) Önce koca, yaşadığı sürece eşleri ve çocukları arasında bir ayırım yapmaksızın bakım ve nafaka yükümlülüğünü sürdürür.

b) Koca, dinî nikahlı eşinden olan çocularını nesebi tanıma yoluyla kendi üzerine tescil ettirebilmelidir. Kadın da bu çocukları anne olarak kendi üzerine tescil ettirmelidir. Bu gerçekleştiği takdirde çocuğun nesebini tanıyan anne ve babaya mirasçı olma imkânı ortaya çıkar.

c) Koca, sağlığında iken İslâmi miras hakları kadar malı “bağış (hibe)” yoluyla eş ve çocuklarına verebilir.

d) Ya da onlara resmi nikâhlı eşi ve çocukları ile eşit duruma getirecek hakları vasiyetnâme düzenleyerek verebilir. Ancak ölüm veya yeni doğum gibi değişikliklerde vasiyetnâme gözden geçirilmeli ve ailenin son durumunu kapsamalıdır.

Diğer yandan ailenin bütün fertleri kendi rızaları ile İslâm’a göre miras taksimini yaptıkları takdirde vasiyetnamenin dikkate alınmayacağı da vasiyetname metninde bir madde olarak eklenebilir.

Günümüzde ikinci evliliğin kötü görülmesi veya resmi olarak kabul edilmeyişinin yol açtığı sosyal yaralar ve bunların tedavi yolları tam olarak araştırılmış değildir. İnsanın yaratılışını ve ihtiyaçlarını dikkate alan İslâm’ın her konuda olduğu gibi bu konudaki çözümlerinin iyi bir kritiğinin yapılması gerekir.

SiteMap - İmode - Wap2