Arşiv Anasayfa İslamda Aile
Sayfalar: 1
Mut’a Nikâhı Nedir, Islâm’daki Hükmü Nedir? By: Asortik Hatun Date: June 01, 2013, 06:41:40 PM
Mut’a nikâhı; evlenme engeli bulunmayan bir kadınla, ücret karşılığı onun cinsel yönünden yararlanmak üzere belli bir süre için yapılan bir sözleşmedir. İslâm’dan önce uygulandığı gibi, Hz. Peygamber’in son yıllarına kadar da zaman zaman uygulanmıştır.

Abdullah İbn Mesud (r.a) şöyle demiştir: “Biz Rasûlullah (s.a.s) ile birlikte savaşlara katılıyorduk. Yanımızda kadınlarımız yoktu. Allah Elçisi’ne dedik ki: Kendimizi iğdiş yapabilir miyiz? Hz. Peygamber bizi bundan menetti ve sonra bize, bir elbise karşılığında belli bir süre için kadınlarla nikâhlanmamıza izin verdi. İbn Mesud, bundan sonra şu âyeti okumuştur: “Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı temiz ve güzel şeyleri kendinize haram kılmayın.”( Maide, 5/87; Hadis için bk. Buhârî, Tefsiru Sure, 5/6; Nikâh, 8; Tirmizî, Nikâh, 2; Nesâî, Nikâh, 4)

Kimi savaş ve yolculuklarda Allah’ın Elçisinin mut’aya izin vermesi zaruret nedeniyle olmuş ve daha sonra bunu yasaklamıştır. Rabî İbn Sebre (r.a)’ın babasından naklettiğine göre, Nebî (s.a.s), Veda haccı sırasında mut’ayı sürekli olarak yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar! Ben size kadınlarla mut’a yapmanız konusunda izin vermiştim. Şüphesiz Allah bunu kıyamete kadar haram kılmıştır. Kimin yanında mut’a nikâhlı kadın varsa, onu serbest bıraksın. Onlara verdiğiniz hiç bir şeyi geri almayın.”( Müslim, Nikâh, 22; İbn Mâce, Nikâh, 44; Dârimî, Nikâh, 16, 17; Ahmed İbn Hanbel, III, 406)

Diğer yandan Abdullah İbn Abbas (r.a)’ın mut’a nikâhını uzun süre caiz gördüğü ancak daha sonra bu görüşünden vazgeçtiği rivayet edilir: Said İbn Cübeyr (r.a) İbn Abbas (r. anhüma)’dan şunu nakleder: “Sübhânallah! Ben neye fetva vermişim! Mut’a nikâhı murdar ölmüş hayvan eti gibi yalnız darda kalan için helâl olur. Şiîler’e gelince, onlar bunu genişlettiler, hükmü zaruret olana, olmayana, mukim veya yolcu herkesi kapsama aldılar.”( Müslim, Nikâh, 27; Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslami ve Edilletüh, VII, 67-68)

Tirmizî, İbn Abbas (r. anhüma)’nın görüşünden dönüşünü şöyle belirtir: “İbn Abbas şöyle demiştir: Mut’a ancak İslâm’ın ilk dönemlerinde vardı. Bir erkek bilmediği bir beldeye gidince orada ikamet edeceği süreye göre bir kadınla evlenir, kadın onun eşyasını korur ve onun durumu ile ilgilenirdi. Sonra şu âyet indi: “O müminler ırzlarını koruyanlardır. Ancak karıları ve sağ ellerinin sahip olduğu cariyeleri bunun dışındadır.”( Mü’minûn, 23/5,6) İbn Abbas bundan sonra şunu eklemiştir: “Bu ikisi dışında kalan her cinsel birleşme haramdır.”( Tirmizî, Nikâh, 28; Şevkânî, age, VI, 135)

İmamiyye mezhebine göre müslüman veya ehl-i kitap bir kadınla yapılacak mut’a nikâhı geçerlidir. Dayandıkları delil, “Kadınlardan hangisinden yararlandı iseniz, kararlaştırılmış olan ücretlerini veriniz.”( Nisâ, 4/24) âyetindeki “istimta’ ” kelimesine “cinsel yönünden yararlanma” anlamı vermeleridir. Ehl-i sünnet bilginleri bu âyette meşrû evlilikten söz edildiği ve ücretle de mehir kastedildiği görüşündedir. Zeydiye mezhebi de bu konuda İmamiyye’den ayrılır.( bk. Şevkânî, age, VI, 135 vd.; İbnü’l-Murtezâ, el-Bahru’z-Zıhâr, 1. baskı, III, 22; Döndüren, age, s. 208-212)

İmam Mâlik Zuhrî’den, onun da senediyle Hz. Ali’den naklettiğine göre şöyle demiştir: “Allah’ın Rasûlü, Hayber Gazvesi sırasında mut’a nikâhını ve evcil eşek etini yasaklamıştır.”( Müslim, Nikâh, 25-30, 32, Sayd, 23; Şevkânî, age, VI, 20)

Sonuç olarak, mü’min kitap ve sünnette esasları belirlenen meşrû evlilik yolunu tercih etmelidir. Allah’ın Rasûlü bazı zarûret durumlarında mut’aya ruhsat vermişse de, daha sonra bunun yasaklandığı anlaşılmaktadır. Ancak bu bir nesih midir? Yoksa şarap ve domuz eti gibi bir yasaklama mıdır? Şarap ve domuz etine kıyas yapılırsa, zinaya düşme tehlikesi karşısında bu yola başvurulabileceği anlamına gelir. Ancak Hz. Peygamber’in evlenemeyen gençlere, nâfile oruç tutmalarını tavsiye ettiği dikkate alınırsa, İslâm’ın ömür boyu süren sıcak aile yuvası müessesesini korumayı hedeflediği sonucuna ulaşılır.

SiteMap - İmode - Wap2