Arşiv Anasayfa Dünya Tarihi
Sayfalar: 1
Iran Ve Horasan By: Asortik Hatun Date: May 08, 2013, 08:41:12 PM
Abbasi saraylarında önemli görevlerde bulunan Türk askeri, zaman zaman iktidardaki kötü yönetime karşı darbe düzenliyor, halifeyi değiştirebiliyordu. (Tarih tekerrürden ibarettir diyenler doğru söylemiş.) Yine bölgede zaman zaman oluşan anarşiden faydalananlar, bir takım yerleri ele geçiriyor, bağımsızlıklarını ilan ediyorlardı.

Abbasi Halifeleri döneminde, 880’de, Buharalı Safari ailesi İran’da, 945’te Hz. Ali sempatizanları yine İran’da iktidarı ele geçirmişlerdi. Büveyhoğulları ve Samanoğulları, kabına sığamayıp Orta Asya’dan batıya ilerlemeye azimli Türk boylarına karşı İran’da tampon görevi görüyorlardı. Buna karşın Sir-i Derya’dan (Seyhun nehri) çıkan Tuğrul Beg, Selçuklu ordusunun başında Horasan’ı ele geçiriyor, İran’a yöneliyor, Bağdat’a kadar iniyor, Bizans için büyük tehdit oluşturuyordu. Diğer bir Türk boyu olan Gazneliler, Afganistan’da imparatorluk kuruyor, Kuzey Hindistan’ı etkisi altına alıyordu.

M.Ö. IV. Yüzyıldan M.S. IX. ve X. Yüzyıllara kadar bölgenin idari merkezi Buhara idi. Semerkand, ‘İpek Yolu’ üzerindeki konumu, dolayısıyla ekonomisi ile ve zamanla önem kazandı. Çin’den gelen ve Türk bozkırlarını aşarak Merv’den geçen yol, Semerkand’a ulaşıyor, keza Hindistan ve Afganistan’dan gelen diğer bir yol Belh ve Tirmiz üzerinden Semerkand’ı buluyor ve batıya devam ediyordu. (Bilindiği gibi Semerkand, vezirinin kızı Şehrazat ile 1001 Gece Masalları’na da konu olmuştur.)

Bu politik ve ekonomik gelişmeler paralelinde, İran ve Horasan sanatının, mimarlık üslûbunun ve mimarlık eserlerinin İran – Sasani uygarlığı kökenli olduğunu, İslâm - Arap üslûbunun bölgeyi etkilemediğini, bu mimarlığın İslâm’a çok şeyler kazandırdığını görüyoruz.

Buhara’nın önemli mimarlık eseri olan Kalın Minare, ilk Müslüman Türk devleti Karahanlılar’a aittir.

Halife Harun-ur Reşid döneminde, 787’de Kazvin kentinde (Hazar Denizi güneyinde) yapılmış Cuma Camii’ndeki, yine İsfahan’daki Cuma Camii’ndeki taç kapılarda basık sivri kemer tonozlar, tonoz içi giriş kapısı üzerinde bulunan friz ve aynalardaki motifler, ana mekânı örten kubbe formu, İran – Horasan mimarlık üslûbu olarak karşımıza çıkıyor. Bu da bize, Arap yarımadasındaki bir alt kültürün, İran-Horasan’daki bir üst kültürü etkileyemediğini gösteriyor.

Keza Bağdat’ta Halife Harun-ur Reşid’in karısı Zübeyde Hanım’ın türbesi ile üç yüzyıl sonra, 1157’de Bamyan bölgesinde (Hazar’ın doğusu), Amu Derya’ya (Ceyhun nehri) yakın Merv kentinde yapılan Sultan Sencer türbesi aynı İran üslubunu içermektedir. Her iki türbede de 8’gen prizma kitle üzerinde yüksek konik külâh-kubbe görülmektedir.


SiteMap - İmode - Wap2