Arşiv Anasayfa Dünya Tarihi
Sayfalar: 1
Doğu Ile Batı'nın Buluşma Noktası: Troia By: Asortik Hatun Date: May 05, 2013, 11:17:00 PM
Doğu ile Batı'nın buluşma noktası: Troia


Troia'nın üçbin yıllık toprağına vurulan her kazma yeni bir keşif anlamına geliyor. Çanakkale'deki Troia antik kenti Homeros'un İliada destanında geçen savaşların yapıldığı yer olarak kabul ediliyor.


Troia kentinin bulunduğu Karamenderes Ovası altı bin yıl önce Çanakkale Boğazı'na açılan bir koydu. Burası doldukça Troia içerilerde kaldı.

Alman tüccar Heinrich Schliemann (1822-1890) İliada'yı derinlemesine okuyup inceledikten sonra Çanakkale Boğazı'nın (antik dönemdeki adı Hellespontus) güneyinde bulunan 200*150 metre boyutlarındaki yapay bir tepe olan Hisarlık'da aranması gerektiğine inanır. Bu höyük, Çanakkale Boğazı'na 4.5 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Bölgede yaşayan İngiliz konsolosu Frank Calvert, Hisarlık tepesinin bir höyük olduğunu çok daha önceleri anlamış ve bu tepeden satın aldığı arazide küçük çapta kazılar gerçekleştirmişti. Schliemann yönetimdeki resmi kazılar ise 1871 yılında başlayarak aralıklarla 1890 yılına kadar devam eder. Ölümünden sonra ise kazılar arkadaşı mimar Alman Wilhelm Dörpfeld tarafından 1893-94 yıllarında gerçekleştirilir. Uzun bir aradan sonra kazılar 1932-1938 yılları arasında Amerikalı arkeolog Carl W. Blegen (1887-1971) tarafından sürdürülür. Blegen daha sonraki yıllarda yaptığı yayınlarla Troia merkezli modern Ege arkeolojisinin temellerini atmıştır. Elli yıllık bir aradan sonra ise hâlâ devam eden yeni dönem kazıları, Tübingen Üniversitesi'den Manfred Korfmann tarafından başlatılmıştır.



Avrupa ve Asya kıtaları ile Ege ve Karadeniz'in kesiştiği, stratejik açıdan önemli konumu bu yerleşmenin 3 bin yıl boyunca sürekli yerleşim görmesini sağlamıştır. Burada, Anadolu'nun birçok yöresinde olduğu gibi, ev duvarlarının yapımında büyük ölçüde kerpiç kullanılmıştır. Yeniden inşa sırasında ise, kerpiçin tekrar
kullanılmaya uygun olmaması nedeniyle eski tabakalar düzeltilip, üstüne yeni binalar yapılmıştır. Bunun sonucu olarak da giderek yükselen ve 16 metreyi aşan bir höyük oluşmuştur. Troia'da aşağıdan yukarıya doğru farklı 10 ana yerleşim evresi saptanmıştır:



Troia I-III: Özellikle Akdeniz bölgesindeki yerleşmelerinin dağılımı nedeniyle bu dönem yerleşimlerine Kıyısal Troia Kültürü adı verilir. Bu dönem İÖ yaklaşık 3000'de başlayıp 2100'e kadar devam eder.

Troia IV-V: Anadolu Karekterli Troia Kültürü'nü temsil eden bu yerleşimler İÖ 2100'de başlayıp 1700'lere kadar devam eder.

Troia VI-VII ise İÖ 1700'den 1100'lere kadar devam eder ve bu dönem yerleşimleri arekologlar tarafından Yüksek Troia Kültürü olarak tanımlanır.

Troia VIII'de ise birkaç yüzyıllık bir yerleşme boşluğundan sonra İÖ 700'lerde başlayan Grek yerleşmesidir ve İÖ 85'lere kadar devam eder.

Troia IX'da İÖ 85'lerden İS 500'lere kadar süren bir Roma yerleşmesi bulunmaktadır.

Troia X'da ise 13. düzyılda başlayan Bizans yerleşmesi 14. yüzyıla kadar sürer.
Bu tarihten sonra da o dönemdeki büyük politik değişiklikler nedeniyle Troia kültür hayatındaki eski önemini kaybeder. 17. yüzyıldan itibaren ise özellikle Avrupalı aydınların artan Troia ilgisi Heinrich Schliemann'da doruk noktasına ulaşır ve bu önem günümüze kadar devam eder.


Troia'nın uygarlık tarihindeki önemi:

Anadolu topraklarındaki ilk tarih öncesi dönem kazısı Troia'da başlamıştır.

Antik Grek tapınak planının öncüsü olan megaron yapıları ilk kez Troia’da ortaya çıkmıştır.

Troia II dönemine (İÖ 2500) ait tabakaları arasından çıkartılan ve Schliemann tarafından hatalı bir şekilde "Priamos Hazinesi" olarak adlandırılan hazine buluntuları, Troia'nın Mısır'dan Mezopotamya’ya kadar olan ticaret ağını belgeler.

Yine bu dönemde ilk kez çömlekçi çarkı kullanılır.

Metal silah dökümüyle elde edilen seri üretimin, buna bağlı olarak askeri gücün bir gereği olan tuncun kullanımı, önemli bir teknik aşamaya işaret etmektedir.

Demirin olmadığı bir dönemde (Troia II-İÖ 2500'ler) ilk kez taş kesme işciliği Troia'da gerçekleşir.

Anadolu'da bilinen en eski yapay mağara su sistemi İÖ 3. binlerde Troia'da yapılmıştır.

Troia, Persli komutan Kserkes'ten, Büyük İskender'e, Hadrian'a ve Fatih Sultan Mehmed'e kadar pekçok hükümdar ve komutanın Batı ve Doğu'yu birleştirme çabalarında ziyaret edip, kurban kestikleri en önemli antik şehirlerdendir.

Homeros'un hayatıyla ilgili elimizde kesin bilgiler olmamakla birlikte, yüzyıllardır sürmekte olan araştırmaların sonuçlarına göre, ozanın yaklaşık olarak nerede, ne zaman yaşadığını ve İliada destanını ne zaman yazıya geçirdiği konusunda elimizde bazı bilgiler bulunmaktadır. Homeros İÖ 700'lerden önce çok büyük bir olasılıkla antik adı Symrna olan İzmir bölgesinde doğmuş ve ömrünün büyük bir bölümünü o bölgede geçirmiştir. Ozanın ömrünün ikinci yarısında kör olduğu araştırmacılar tarafından kabul edilir. Homeros'u ölümsüz kılan özellik, İÖ 8. yüzyıldaki sözel geleneği yazıya geçirmiş olmasıdır. Homeros’un İliada destanı Avrupa edebiyatının yazılı ilk edebi ürünüdür. Araştırmacıların büyük çoğunluğu destanda tarihi bir özün olduğuna inanmaktadırlar. Bu destan İÖ 8. yüzyıldan günümüze kadar sürekli kopyalanarak ulaşmıştır.

Heinrich Schliemann

Schliemann hazineyi bulduğu ilk anda kimseye göstermemiş. Priamos'un olduğunu sandığı hazineyi saklayarak yurt dışına kaçırmayı başarmış. Hazine içinde altından sosluk , bilezikler, kolyeler, küpeler, saç halkaları bulunuyor.

SiteMap - İmode - Wap2