Arşiv Anasayfa Evlilik ve Aile
Sayfalar: 1
Kardeş Kıskançlığıyla Ilgili Yaşanan Sıkıntılar By: Asortik Hatun Date: April 17, 2013, 01:27:48 PM
çocuklarda kardeş kıskançlığı - kardeşleri kıyaslamak - kardeş kıskançlığında ne yapılır - çocukta ergenlik dönemi - çalışan anneler
Çoğu zaman biz anne babalar ilk çocuğumuzun kardeşinin olması ve yalnız kalmaması yönünde iyimser hayallerle ikinci bir çocuk isterken; işler gerçekleşmeye başladıkça gerçekliğin bu kadar da kolay olmadığını görürüz. Nasıl ki ebeveynler yeni doğacak bebekleri hakkında tasarımlar yapıyorsa, kardeşi olacağını idrak edecek yaşta olan bir çocuk da kardeşi hakkında hayallere dalar, hatta korkular yaşar. “Acaba annemle babam onu benden daha çok sevecek mi?” sorularını sorar.

Kıskançlık olgusu iki boyutlu gelişir. Anne babanın sevgisinin bölündüğü düşüncesi ve rekabet hissi bu iki boyutu oluşturur. Ebeveynler bazen farkında olmadan bu rekabeti tetikleyebilir. “Bak kardeşin ne kadar güzel yedi, sen neden böyle yapıyorsun, ablan gibi çalışkan ol” gibi kıyas içeren cümleler, yorumlar, bazen iltifatlar bile aile iletişim havuzuna kıskançlık ve sıkıntı olarak geri dönecektir.

Ebeveynler, çocuklarını eşit sevmek zorunda değildirler. Her çocuğun farklı özellikleri vardır ve bu farklı özellikler çocuklarını ebeveynleri için özel yapar. Ebeveyn, onları eşit sevmek gibi bir beklentinin altına kendini soktukça çocuklar da bu kıyaslamayı yakından takip edecek ve ebeveynin en ufak adaletsizliklerini yakalayacaktır. Ebeveynlere önerimiz; her bir çocuğunu zamanın, sürecin, kendi ruh durumunun, koşulların, çevrenin el verdiği en uygun koşullarda yetiştirmeye çalışmaları ama onları eşitlemeye çalışmamalarıdır. Her çocuk ayrı bir birey olduğu için, onlar da birbirinin aynı olmayı istemeyecektir.

Ergenlik Dönemi, Ergenlik Dönemi ve Öncesinde Çocukla İletişim
Yaşam döngüsü hızla devam ederken, fiziksel ve ruhsal değişimlerin en çok hissedildiği dönem ergenlik dönemidir. Adım adım yaklaşan ergenlik süreci hem yetişkinliğe doğru ilerleyen birey açısından, hem de “Ona çocuk olarak mı, yoksa yetişkin olarak mı davransak?” sorusuyla kafası karışan ebeveynler açısından oldukça hassas bir dönemdir.

Ergenlik; çocukların birer birey olduğunu, onların da haklarını olduğunu kabullenen, onlara saygı gösteren, fikirlerine önem veren, onları dinleyen ebeveynlerin çok da fazla tedirginlik yaşamadığı bir süreçtir. Üzerine gelindiğini hisseden ergen ilk olarak iletişimi kopartmaya çalışır. Kendisini geri çekmeye, yalnız kalmaya ihtiyaç duyar. Emir komuta zinciri diyaloglardan kaçınmak, onun fikirlerini almak ve fikirlerine saygı duymak ergen ile iletişimde önkoşuldur.

Bu dönemde artık ergen kendi gücünün farkındadır. Ebeveynlerin bu dönemde sabırlı olması, ona rol denemesi için hak tanıması önerilir. Özgürlük tanıyıp sabırla beklerken ebeveynlerin en büyük sorumluğu, ergenin kendine ve başkalarına zarar vermesini engellemektir. İletişim teknikleri ve ergenlik süreci hakkında destek almayan isteyen ebeveynlere aile terapileri önerilir. Bu görüşmelerde aile sistemi irdelenerek, tüm aile bireylerinin ellerini taşın altına koyması sağlanarak destek olunur.

Çalışan Anneler, Kısıtlı Vakitlerinde Çocuklarıyla Nasıl Bir İlişki İçinde Olmalı?
Çalışan annelerin en büyük endişesi çocukları ile geçirdikleri zamandır. Çalışan bir ebeveyn çocuğunun ihtiyaçlarını gideren bir kişiye güvenerek işe gider; bu kişi aile büyüğü ya da bakıcı olabilir. Çalışan ebeveynlere önerimiz; bu kişinin fiziksel ihtiyaçları, ebeveynin ise duygusal ihtiyaçları gidermesini yönündedir. Kısıtlı olan zamanı değerlendirirken, çocuklarının kendilerinden beklentisinin ne olduğunu anlamaya odaklanmalıdırlar. Çocuklarına, duygularını çekinmeden ifade etmesi için ortam sunulmalıdırlar. Çocuğun, duygularını bastırmasına izin verilmemelidir.

Duygularını öğrendikten sonra bu duyguların nasıl değiştirilebileceği, birlikte neler yapılırsa kendini iyi hissedebileceği anlatılmalıdır. Çocuğa değer verildiği oyuncaklarla ya da maddi eşyalarla anlatmak yerine duyguları açarak gösterilmelidir.

SiteMap - İmode - Wap2