Arşiv Anasayfa Evlilik ve Aile
Sayfalar: 1
Okul Olgunluğu - Çocuğunuz Okula Başlamaya Hazır Mı By: Asortik Hatun Date: April 17, 2013, 01:06:50 PM
okula başlamak - okul olgunluğu - okula uyum - ilköğretime hazırlık -- ilköğretime hazırlanma - ilkokula hazır mı


Bu sene çocuklarımız geçen seneki yaşıtlarına göre biraz(!) daha erken okula başladılar. Bunu destekleyen ve desteklemeyen birçok uzmanı dinledik. Ne yaptığını bilenler hastanelere giderek “okula başlamaya uygun değildir” raporu aldılar. Ne yapacağını bilemeyenler ise bir uzmana(?) sorarak doğruyu bulmaya çalıştılar. İlk dönem bitti, şimdi sonuçlara bakma zamanı? Kim haklıymış?

Yemekte tuzu olanlar ile tuzu kuru olanların cümleleri belli: “ yaptık oldu, bizim çocuklarımız bunlar, her şeyi başarırlar..” Gerçek hataya dönersek, çocuklarımız bu yıl beş buçuk yaşında okula başladılar. Kendi gözlemlerim ile güncel durumu hakkında ve yapılabilirlikler ölçüsünde “Okula Başlamak..”

Uzman Gözünden: Psikolog veya Rehber Öğretmen gözüyle değerlendirdiğimizde; “Okula Hazır Oluş Testleri” hazırladık. İşini bilenler bu testleri öğrendi, buldu, buluşturdu, bu yeni sisteme adapte oldu. Bu süreçte çok öğrenci değerlendirildi. Ölçüldü, biçildi okula uygun olup olmadığı, hatta yaşıtları ile karşılaştırıldığında cinsiyet özellikleri de işin içerisine katılarak hangi alanlarda üstün, hangi alanlarda zayıf hatta hangi alanlara yatkın oldukları incelendi.

Veli Gözünden: Milli Eğitimin sayesinde “Psikolog” un ne olduğunu bilmeyen, “hocam size işimiz düşmezdi de işte bizim çocuk bu sene okula başlayacak..” cümleleri ile söze başlayan, Psikolog u “lüks işi” algılayan kişilerle tanıştık.. Öğrenci anne babaları Rehber Öğretmenlerin ve Psikologların yolunu öğrendi. Ne yaptıkları ve aslında ne olmadıkları(deli doktoru)daha iyi bilinir oldu. Bu da daha bilinçli anne babalar yetiştirmek için büyük adımı oluşturdu.

Çocuk Gözünden: Birçok sınıf öğretmeni ile durumu konuştuk, okullarda seminerler verdik. Kreş veya anaokulu eğitimi almış çocukların bu sürece daha kolay uyum sağlayacağı zaten biliniyordu. Okul ortamına, öğretmene, kendi yaş grubundan 15-20 çocuk ile grup halinde oyunlar oynayabilme kurallara uyma, sınıf içerisinde kalma gibi birçok etkinlik ve ortam yardımı ile okulun ortamsal koşullarını öğreniyorlardı. Milli Eğitim Bakanlığı, gerekli görüldüğünde ilköğretim birinci sınıfların ilk iki aylarını “okula uyum” amaçlı kullanabileceği konusunda okulları bilgilendirmişti. Karma sınıfları olan öğretmenlerimizin bazıları bu esneklikten faydalanarak müfredata geç başladılar. Bu kapsamdaki çocukların tümü ile genelde ciddi sıkıntılar yaşanmadı. Kreş veya anaokulu deneğimi bulunmayan, ayrıca sınıflarında uyum süreci için bu esnek zaman dilimini kullanmadan müfredata geçen sınıflarda ise uyum sağlayamayanlar öğrencilerin sayısın dikkat çekecek kadar fazla oldu. Bu öğrenciler “okul fobisi” dediğimiz “okula gitmek istememe”, sınıfta etkinliklere, derse ve teneffüste arkadaşları ile oyunlara katılmama gibi durumlarla bizlere geldi. Evet, konuşmayan, içine kapalı, çekingen/utangaç çocuklardan bahsediyoruz. Ve biliyoruz ki birinci sınıf nasıl başlarsa arkası da öyle gelir…

Aslında durumu anlamak çok zor değil. Zihinsel yeteneklerimiz ile yaş paralel olarak gelişiyor. Yani bedenimiz büyüdükçe aklımızda büyüyor. Tabi birey bazlı düşündüğümüzde çocuğun yaşı kadar nasıl bir ortamda büyüdüğü, nasıl deneğimler yaşadığı yani uzman cümlesi ile “uyaran zenginliği”, benlik gelişimi ve özgüven gibi bireysel ve çevresel farklılıklarda oldukça önemli. .

Artık çocuk büyütürken nelere daha fazla dikkat etmemiz gerektiğini yazılı, sözlü ve görsel medya yardımı ile daha iyi biliyoruz. Son cümle belli: Eğer işin içerisinden çıkamazsanız veya ne olur ne olmaz diye bir bilene danışmak isterseniz bizler hep yanınızdayız..

SiteMap - İmode - Wap2