Arşiv Anasayfa Diyabet Hastalığı
Sayfalar: 1
Diyabetin Böbreklerimiz Üzerine Etkileri By: Alone_Angel Date: April 15, 2013, 10:41:02 PM
Böbreklerimiz ve görevi
Böbrekler karnın arka bölgesinde belin her iki yanında bulunan 100-150 gr.ağırlığında iki adet organdır. Başlıca görevleri vücudun tuz, su, kalsiyum dengesinin sağlanması, atık maddelerin idrar aracılığı ile vücuttan uzaklaştırılmasıdır.
Her böbrek yaklaşık 600 bin-2 milyon arasında nefron adı verilen küçük bölümden oluşmuştur. Vücuttaki kan böbreklerden geçerken, bu nefronlar sayesinde atıklardan temizlenir. Böbrekteki nefronların hasar görmesi sonucu nefropati gelişebilir. Bu durum vücutta kalması gereken bazı maddeler atılırken, vücuttan atılması gereken bazı maddeler ise atılamadığı için vücutta birikir.

Diyabetik Nefropati
Nefropati diyabetin mikrovasküler (küçük damarlarda görülen) komplikasyonudur, böbrek yetmezliği ile sonuçlanır. Kan şekerinin kontrol altına alınamaması sonucu diyabet, genetik olarak yatkın kişilerde böbrek hastalığının oluşmasına neden olur ve son dönem böbrek yetmezliğinin en sık rastlanan nedenidir. Tip 1 diyabetiklerin % 30-40’ında, Tip 2 diyabetiklerin % 5-10’unda son dönem böbrek yetmezliği gelişir. Erkeklerde kadınlara göre 1,7 kat daha fazla görülür.

Böbrek Yetmezliğinin Belirtileri
İdrar miktarında azalma,
Hipertansiyon
El ve ayaklarda şişme
Gece idrara çıkma,
Halsizlik, çarpıntı böbrek yetmezliğinin belirtileridir.

Diyabetik Nefropatinin Evreleri
• Süzme İşleminde Artış (Glomerüler hiperfiltrasyon)
• Sessiz evre
• Mikroalbüminüri evresi
• Makroalbüminüri
• Son dönem böbrek yetmezliği

Glomerüler Hiperfiltrasyon
Bu evrede hiçbir belirti yoktur. Böbreklerden normalde geçmesi gereken kan akımında artış vardır. Bu yüzden böbrek boyutları büyür. Tip 1 diyabetlilerin % 20-40’ında tanı sırasında glomerüler filtrasyon yüksekliği görülmektedir. Bu evre etkili bir diyabet kontrolü sağlanarak geri döndürülebilir. Böbreklerde büyüme durdurulabilir ve normal boyutlarına dönmesi sağlanabilir.

Sessiz Evre 
Kanda albumin isimli bir protein bulunur ve albumin normal şartlarda böbrekten süzülüp idrardan çıkmaz. Sağlıklı bir insanda bir gün içerisinde idrardan 20 mg'a kadar albumin çıkması normal kabul edilir. Bu evrede idrarla atılan albumin miktarında artış olmaz ve bir süre böyle devam eder.  Bu evrede herhangi bir yakınma görülmez 10-15 yıl devam edebilir.

Nefropatinin Başlangıç Evresi (Mikroalbuminüri Evresi)
Bu evrede idrarla atılan albumin miktarında artış vardır. İdrarda günde 30-300 mg düzeyinde albumin çıkması mikroalbüminüri olarak tanımlanır. Mikroalbüminüri klinik nefropati ortaya çıkmadan önce saptanan en önemli bulgudur. Bu evre erken farkedilip oruyucu tedaviler, uygun hayat tarzıyla birlikte kan şekerinin kontrol altına alınması klinik nefropati gelişimini önleyebilir. Diyabetlilerde tanı sırasında ve sorun yoksa yılda 1 kez mikroalbüminüri ölçümü yapılmalıdır.

Klinik Nefropati Evresi (Makroalbuminüri)
İdrarda günde 300 mg ve üzerinde albumin çıkması makroalbüminüri olarak tanımlanır. Klinik neropati evresinde makroalbuminüri görülür. İdrarla fazla miktarda albumin kaybedilmesi, kandaki albumin miktarının düşmesine neden olur. Bu da kanın suyu damar içinde tutmasını engeller ve vücuttaki su dokularda birikerek ‘ödem’ oluşur. Bu evredeki hastaların çoğunda hipertansiyon vardır. Düşük proteinli beslenme böbrek fonksiyonlarının bozulma hızını yavaşlattığından, bu evrede sağlıklı bir beslenme planı ile böbrek fonksiyonlarının büyük oranda korunması sağlanabilir.

Son Dönem Böbrek Yetmezliği
Bu evrede böbrek kandan toksin ve atıkları temizleyemez, albuminin idrarla atılımını engelleyemez ve kanda üre düzeyi yüksek seyreder. Diyaliz tedavisi veya böbrek nakli yapılması gerekir.
Diyabet süresi uzadıkça, diyabetik nefropati riski de artar. Diyabetin kötü kontrolü, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği, sık geçirilen idrar yolu enfeksiyonları, sigara ve ailesinde diyabetik nefropati olan bireyler risk daha fazladır.

Korunma ve Tedavi
Diyabetik nefropatinin önlenmesinde bozukluğa neden olabilecek bilinen risk faktörlerinin ortadan kaldırılması önemlidir. Nefropatinin gelişimi ve ilerlemesinde en önemli risk faktörleri kötü kan şekeri kontrolü  ve hipertansiyondur.

Diyabetik nefropatinin tedavisi:
• Kan şekeri kontrolünün sağlanması: Normal seviyelere yakın sıkı kan şekeri kontrolünün albumin atılımını azalttığı ve klinik nefropatiye gidişi önlediği bir çok çalışma ile gösterilmiştir.(HbA1C’nin < %6.5 -  <%7.0 olması)
• Kan basıncının kontrol altında tutulması, hipertansiyon varsa tedavi edilmesi (Diyabetli kişilerde Kan basıncı 130/80 mmHg. olmalı)
• İdrar yolu enfeksiyonlarının zamanında tedavi edilmesi
• Diyetin düzenlenmesi, protein alımının azaltılması (protein 0.8-1.0 g/kg/gün alınması)
• Hiperlipidemi tedavisi: Kan yağlarının normal sınırlarda tutulması, kolesterol ve yağdan fakir diyet alınması
• Düzenli egzersiz ve kilo verme.

SiteMap - İmode - Wap2