Arşiv Anasayfa Gebelik ve Çocuk Bakımı
Sayfalar: 1
Hamilelerde Ödem Ne Kadar Ciddiye Alınmalı? By: Asortik Hatun Date: February 08, 2013, 12:49:39 AM
Birçok anne adayının yakındığı sorundur ödem. Çoğu zaman önemsiz bir hamilelik bulgusu olarak algılansa da, eşlik eden belirtiler iyi değerlendirilmediğinde ciddi sorunlara yol açabilir.


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gökmen İyigün, hamilelikte ödemin nedenleri ve rahatlama yolları ile ilgili önemli bilgiler veriyor.

Hamilelikte ödem neden gelişir?

Hamilelikle birlikte vücut sıvılarının dağılımı değişir. Artan kan hacmine bağlı olarak, kan sulanması ve sıvıyı kanda tutan proteinlerin nispi olarak azalması, beslenmede fazla tuz tüketilmesi, damar yatağından dokulara sıvı sızmasına ve buna bağlı kabaca dokularda sıvı birikmesi anlamına gelen ödem oluşur.

Genel anlamda ödem nedir?

Genel olarak ödem, damar yatağındaki suyun hücreler arasına sızması ve burada birikmesidir. Bu el ve ayaklarda hafif şişlik olarak görülebildiği gibi, karın boşluğunu, kalp ve akciğer zarları arasını kaplayacak kadar yaygın da olabilir.

Ödem oluşmasının nedenleri nelerdir?

Ödemin nedenleri oldukça yaygındır. Hamilelikte görülen masum el ayak şişmelerinden ya da damar geçirgenlikleri fazla olan, gün içinde yoğun ve oturarak çalışan insanlardaki fizyolojik şişliklerin dışında, kalp yetersizliği, böbrek hastalıkları, alerjik reaksiyonlar, sistemik hastalıklar, bir takım tümörler, beyin travması, kan kayıpları, kansızlık gibi pek çok ciddi hastalık da ödem yapabilir.

Aslında ödem bir bulgudur ve bu bulgunun kaynağını bulmak ise hekimin görevidir. Kalp hastalıklarında ödemin sebebi, kalbin kanı pompalayamaması ve kalbin alt kısmında, karında yaygın şişliklerle seyreden sıvı toplanmasıdır. Böbrek hastalıklarında daha çok kanın ana proteini albümin kaçağından dolayı damardan sıvının tutulamayıp dokulara kaçması, alerjik reaksiyonlarsda ise damar geçişinin artması ve damarın bir süzgeç gibi suyu dokulara kaçırmasıdır. Hamilelikte ise asıl sebep, kanın sulanarak nispi protein eksikliği ve beslenmede az protein ve bol tuzlu beslenmedir.

Hamilelikte ödem ne kadar ciddidir?

"Aslında ödem hemen hemen tüm hamileliklerde görülebilir, özellikle üçüncü aydan sonra hamilelik haftası ilerledikçe artar. Genellikle el ve ayaklarda şişlikler, ayakkabıların ayağı sıkması, yüzüklerin dar gelmesi, çorap ve dar giysilerin vücutta izler bırakması ile kendini gösterir.

Tansiyon yüksek olmadıkça ve gebenin sistemik hastalıkları olmadığı sürece masumdur ve bol protein tüketmek, tuz da kısıtlama ve egzersiz yaparak rahatlanabilir.

Ancak el ve ayaklardaki ödemle birlikte yüz göz kapaklarında da şişlikler oluyorsa, beraberinde kulak çınlamaları, gözde sinek uçuşmaları ve ense ağrıları oluyorsa bu ödeme tansiyon eşlik ediyor demektir. Böyle durumlarda tansiyon süratle ölçülmeli ve yüksek seyrediyorsa mutlaka bir hekime başvurulmalıdır. Bu durum hamileliğe bağlı hipertansiyonla seyreden, bebeğin ve annenin hayatını tehlikeye atabilecek kadar ağırlaşabilen Preeklampsi hastalığının bulgusu olabilir. Preeklampsi çok erken haftalarda nadiren görülse de özellikle 24. haftadan sonra, sıklıkla 28. haftadan sonra görülebilir. Tüm hamilelerde 24-28. haftadan sonra el ayak şişmelerine, göz yüz şişmeleri ekleniyor ve kulak çınlaması, gözde sinek uçuşmaları, ense ağrıları oluyorsa mutlaka hekim desteği almalıdırlar.

Tedavi ve rahatlatma yolları nelerdir?

Hamileliğe bağlı masum ödem, özellikle doku geçirgenliği fazla, varis gibi dolaşım bozuklukları olan az proteinli ve bol tuzlu beslenen ve hareketsiz hamilelerde sıkıntı yaşatabilir. Bu nedenle tüm hamileler özellikle gebeliğin 3. ayından itibaren bol proteinli az tuzlu beslenmeli, mümkün olduğunca hamilelik egzersizleri yapmalı, hiç değilse her gün bölünmüş zamanlarda 30-60 dakika yürüyüş yapmalıdır. Varis gibi dolaşım bozukluğu olanlar mutlaka varis çorabı kullanmalıdır. Dar ve sıkı kıyafetlerden kaçınmalıdırlar.

Ancak sistemik, özellikle kalp ve böbrek hastası olanlar ve hamileliğe bağlı hipertansiyonu çıkanlar çok yakın hekim kontrolünde gebeliklerini sürdürmeli ve asla kontrollerini aksatmamalıdırlar. Kesinlikle ödem sökücü bitkisel yaklaşımlar ve ilaçlardan sakınmalıdırlar. Çünkü bu gibi durumlarda çok daha ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirler.

Ödemin bebeğe bir zararı olur mu?

Ödemin aslında bebeğe bir sakıncası yoktur. Ancak ödemi oluşturan sağlıksız koşulların bebeğe sakıncası vardır. Bu nedenle ödemin bebeğe etkisini gidermenin yolu annede ödeme sebep olan etmenlerle mücadele etmektir.

Ödem başka rahatsızlıkları tetikler mi?

Elbette ödem artışı hamilelerde hareket kısıtlaması, akciğer ve kalbe yüklenerek hareket ve dolaşım kısıtlılıkları yaparak başka rahatsızlıkları da tetikleyebilir. Bu nedenle ödemden çok ödemi ortaya çıkaran etmenlerle mücadele etmek ve onların etkilerinden hamileyi korumak gerekir.

Ödem doğum sonrası da devam eder mi?

Aslında hamilelik doğumla sonlanmaz. Hamilelik ve ona bağlı etkiler emzirme döneminin sonuna kadar sürebilir. Hamilelik sonrası bu devam eden etkilerin en yoğunu ilk 40 gündür. Hemen hemen tüm hastalar doğum sonrası el ve ayaklarda şişliklerden şikayet eder ve bu durumdan endişelenirler.

Bunun iki sebebi vardır: Birincisi hamilelik sonlanması ile karın ve uterus geriler ve anneler daha çok kendilerini gözlemleyebilir, şiştiklerini zannederler. Bir de doğumda yaklaşık 500 cc kan kaybedilir ve ilk birkaç gün kan sıvı konsantrasyonu değişip bir miktar masum bir ödem artışı olur. Ama aslında hamileliğe bağlı ödemin hem patolojik olanı hem de masum fizyolojik olanı doğum sonrası ilk ay içerisinde süratle geriler.

Yaz aylarında gebelerde ödem daha mı çok görülür?

Yaz aylarında artan ısı artışı damar geçirgenliğini arttırarak daha çok ödem oluşumuna sebep olabilir. Bu nedenle artan ısı ile pek çok hamilelik bulgusu gibi ödemde de artış olabilir. Özellikle yaz aylarında artan seyahat isteği ve buna bağlı hem kara, hem havayolunda uzun süre hareketsiz kalınması ödem miktarını arttırır. Bu nedenle seyahat edecek hamileler molalarda sık sık yürüyüş yapmalıdırlar. Hafif ve az tuzlu beslenmelidirler. Uygun olan araç içleri ve uçaklarda yürüyüş yapabilmeli ya da en azından oturdukları koltuklarda ayaklarını büküp uzatarak kan dolaşımını arttırıp ödem ve tromboz gibi dolaşım bozukluklarından korunmalıdırlar.

SiteMap - İmode - Wap2