Arşiv Anasayfa Ruh Sağlığı
Sayfalar: 1
Horney’in Anksiyete Kavramı By: Asortik Hatun Date: January 23, 2013, 12:44:02 AM
Hangi türden olursa olsun, anksiyeteyle karşılaşıldığında, Horney şu üç sorunun yanıtlanmasını önerir:

1. Tehlikede olan nedir?
2. Tehlikenin kaynağı nedir?
3. Tehlikeye karşı kişiyi çaresiz kılan nedir?

Horney, anksiyete yaratan en önemli iç etmenin düşmanlık duygusu olduğunu vurgulamıştır. Horney’e göre, “çaresizlik duygusu” her zaman anksiyeteye eşlik eder.(Geçtan.239-240)

Horney’e göre sevildiğini ve kabul edildiğini hisseden sağlıklı bir çocuk, ilişki ve destek aradığında kolayca diğer insanlara yaklaşır. Kendi isteklerini kabul ettirmek amacıyla ebeveynlerine yada diğer büyüklere karşı çıkabilir. İstediği zaman insanlardan uzaklaşıp kendisiyle baş başa kalabilir, ama yalnızlık duymaz. Çocuk kendi kendine yetebileceğini ve diğer insanlarla tekrar birlikte olmak istediğinde onları bıraktığı yerde bulabileceğini bilir.

Nevrotik çocuk, kendisini reddedilmiş ya da reddedilebilir hissettiğinden, davranışlarını güvenlik sağlama amacına göre düzenler. Davranışlarının yalnızca yönü değil, niteliği de değişir. Yetersizlik duygularının altında ezildiğinden, sürekli bir korunma çabası içindedir. Kendisine doyum sağlamak için değil, zorunlu olduğu için eyleme geçer. Bundan dolayı, kendisine de diğer insanlara da güvenemez ve destek alamaz.

Sağlıklı gelişmiş insan, Horney’in tanımladığı üç davranış biçiminin her birini, içinde bulunduğu koşullara göre seçerek kullanır. İnsan, gerektiğinde, başkalarının isteklerini kabul edebilmeli, savaşabilmeli ve yalnız kalabilmelidir. Bu üç davranış türü birbirini tamamlar ve uyumlu bir bütün oluşturur.

Oysa, nevrotik kişi, bu üç davranıştan birini sürekli olarak benimser ve bunu bir yaşam biçimine dönüştürür(Geçtan.240-241).

Anksiyete kavramının anlaşılmasına en önemli katkılardan birini Horney yapmıştır. Horney yazılarında korku ve anksiyeteyi sık sık eş anlamda kullanarak iki kavram arasındaki yakınlığı belirtmeye çalışmıştır. Gerçekten, her ikisi de tehlikeye karşı geliştirilmiş duygusal tepkilerdir. Her iki duyguya da titreme, terleme, ölüm korkusu yaratabilecek kadar hızlı kalp atışları gibi bedensel belirtiler eşlik ederse de aralarında önemli bir farklılık bulunur.
Korku, bir insanın karşılaştığı tehlikeyle orantılı bir duygudur. Anksiyete ise, durumla orantısız, hatta çoğu kez imgesel bir tehlikeye karşı geliştirilen bir tepki söz konusudur.

Bir anne sivilce çıkaran ya da nezle olan çocuğunun öleceği korkusuna kapılıyorsa yada çok iyi bildiğimiz bir konuyu tartışırken korku duyuyorsak bunlar anksiyetedir. Eğer çocuk önemli bir hastalık geçirmekteyse annenin yaşadığı gerçek bir korkudur. Ne var ki, korkuyu yaratan tehlikenin açık ve nesnel olmasına karşılık, anksiyeteyi yaratan tehlike gizli ve özneldir. Anksiyetenin yoğunluğu, içinde bulunulan durumun “kişi için taşıdığı önemle” orantılıdır ve kişi bu duyguyu yaratan gerçek nedenlerin farkında değildir(Geçtan.244-245).

Horney ayrıca, “korku ve anksiyete ayrımını yaparken gösterilen tepkinin, içinde bulunulan durumla orantılı olup olmadığı belirli bir kültürde var olan bilgi ve inançlara da bağlı olduğunu”(Geçtan.244) vurgular. Bu bilgi ve inançlar, bir duygunun ya da tutumun temelsiz olduğunu açıkça ortaya koysa bile, nevrotik insan yine de davranışlarını haklı gösterecek bir gerekçe bulur. Kalp sıkışması ve soluk alma güçlüğü çeken birisine bunun ruhsal olduğu, korkulacak bir şeyin olmadığı söylense de, derhal birkaç gün önce benzer şikâyetleri olan bir tanıdığının ani ölümünü örnek gösterir.(Geçtan.244)

Ortalama insan anksiyetenin yaşamındaki öneminin pek az farkındadır. Hırs, kızgınlık, kuşku gibi duygular çoğu kez o kadar hızlı gelip geçer ki, insanın bilinç düzeyine bile çıkmaz ya da unutulurlar. Anksiyete insanın yaşayabileceği en katlanılmaz duygulardan birisidir. Bu duygulardan en önemlisi çaresizlik duygusudur. Özellikle güç kazanma, yükselme ve çevreye egemen olma kavramlarına çok önem veren kişilerde bu duygu daha da yoğun yaşanır. Anksiyetenin bir diğer özelliği de, mantık dışı oluşudur. İnsan mantık dışı düşüncelerinin, korkularının ve savunmaya yönelik davranışlarının tutsağı durumuna gelir. Davranışlarının yerinde ve kusursuz olduğuna inanmaya çalışarak, kendisinde bir bozukluk olduğu ve değişmesi gerektiği görüşlerini tümden reddeder.


SiteMap - İmode - Wap2