Arşiv Anasayfa Kişisel Sayfalarınız
Sayfalar: 1
Isimsiz Sevgiliye Başlıksız Mektuplar 1 By: ZiyaBey Date: January 09, 2013, 08:38:31 PM
Bu mektubu sana, senin asla bilemeyeceğin bir şehirden yazıyorum. Yazıyorum çünkü yolunda gitmeyen ve düzelmeyi, düzeltilmeyi bekleyen o kadar çok sorun var ki aramızda. Öyle ki var olanlar ya bizi kaybedecek kendi içinde ya da onlardan önce davranarak biz onları kendi aramızda yok edeceğiz.
 
Bilmem hangi ayın bilmem kaç saati... Bu gün yıl dönümümüz; bilmem kaçıncı. Üzerinde bilmem hangi renk bir kumaş parçası vardı. Hiç unutmuyorum, filanca şehirde, falanca semtte, herhangi bir sokakta, fark etmez bir saatte çıkmıştın karşıma. İlk o zaman başlamıştı mutlu... Aslında geleceğimizi her geçen gün bizden habersiz silen aşk hikayemiz. Ömrüm boyunca hiçbir zaman keşke dememişken diyorum şimdi... Keşke bir tek o gün görüp tanıyıp, yaşasaydık bu destansı aşk hikayemizi. Beni dinleseydin ikimiz de bu aşkın acısını yaşamayacaktık. Bahanen hazırdı ama... Kördük ikimiz de dediğini duyuyorum. Kim sorsa sen sadece bu cevabı vereceksin. Beni sevdiğini değil ilk ikimizin de kör olduğunu söyleyeceksin. Sen ne kendini suçlayabiliyorsun ne de beni. Ve bir şey daha... Bu mektubu şarkımızı dinleyerek, göz yaşlarım yanaklarım süzülürken yazıyorum. İçimi acıta acıta döküyorum yüreğimden dışarı çıkmak istemeyen hislerimi. Eskaza ikna ettiğim bir anda, ölüm acısını yaşarken çekeceğimi bile bile akıl dışı ediyorum kendimden. Ediyorum ki artık her gün değil son gün öleyim diye. Biliyor musun? Bu mektup eline geçinceye kadar, bu mektubun yazıldığından haberdar bile olamayacaksın ne yazık ki. zira sen, tüm yaşanmışlıkların üzerine kendi yaşamını kurmaya başladın bile. Daha eski bir yangını söndürmeden yeni bir ateş doğurmaya kalktın yüreğinde... Yangın ateş olmadan olmaz ama iki ateş de dost olamaz bunu bilesin. Biz şarkının sözlerinde olduğu gibi yaşarız sandık aşkı, sevdayı. Hiç fark etmedik her başlayan şarkının bir de bitişi olduğunu. Bak şarkı söylendi ve bitti... Solist sustu, ensturman sustu, ışıklar söndü ve sahne kapandı. Ne sandın ki; biten şarkının ardından, şarkılarda yaşadğın aşkın devam edeceğini mi? Yanıldın... Hem de çok kötü yanıldın. Üstelik kendi yanılgında beni de kaybettin.
 
Hiç unutmadım, çok iyi hatırlıyorum. Gününü hatırlamadığım bir zamanda saat tam 23.54 de idi. Bütün sanrılarımızın bizi esir aldığı o an. Sarhoşluğun esrikliği altında söylediğimiz her söz yüreğimize, aklımıza, düşüncelerimize, vicdanımıza bir kor hançer gibi saplanmış. Ve biz sarhoşluğun esrikliği marifetiyle duymamışız kor hançerin bizi yaraladığını ve o yaraların bize acı verdiğini. Ne zaman ki kabuk bağlamış ve biz o zaman acımaya başlamışız. Birbirimizi o zaman acıtmaya başlamışız. Duran, kabuk bağlayan yarayı yeniden kanatıp o kanda boğmuşuz birbirimizi. En sonunda... İşte bu gün yani... Bilmem hangi ayın bilmem kaç saatinde, artık olmayacak bir yıl dönümümüzde, her zaman yudumladığımız şaraptan yudumluyorum. Tıpkı eskisi gibi, eskiden olduğu gibi kapıldığımız sarhoş esrikliğine doğru yola çıktım şu vakit itibariyle. Zaman günün en karanlık zamanı, gece gündüze teslim olmaya hazır sanki. (...) Kaç saat geçti aradan fark etmemişim. Sana iyi bir haberim var; eskiden olduğu gibi o sarhoşluğun esrikliğindeyim...
 
Hoşça kal sevgilim, artık başka söz söylenemez. Bundan başka ne söylersek söyleyelim yakışmaz ne senin ne de benim dilime. Öyleyse hoşça kal sevgilim. Geldiğin yerde hoşça kal, geleceğin yerlerde hoşça kal... Gitmediğin yerlerde, gelmediğin yerlerde hoşça kal sevgilim. Yaşanmış tüm günlerdeki sevgilim, hoşça kal. Ve beni affet sevdamızın tam on dört bin beşyüz altmış sekiz saat kırk sekiz dakika yirmi altı saniyesinde ettiğimiz kavgada sana vurup küfür ettiğim için.  Sana bir sır veriyorum; bu mektubu alıp okuduğunda, beş saniye bekle ve olduğun yerde arkanı dön ve gözlerini kapat... Hoşça kal sevgilim, umarım gözlerinde yaş kalmamıştır. Hoşça kal.


SiteMap - İmode - Wap2