Arşiv Anasayfa Aşk Mektupları
Sayfalar: 1
Aşk Adamı By: By_Alpay Date: November 14, 2007, 11:09:17 PM
Sevdanın ne olduğunu asla
anlayamayacağını düşünürdü. Sevmek neydi açıklamak isterdi ama olmazdı yapamazdı. Ve her
seferinde sevgiyi anlatmaya çalışıp da beceremeyince öyle bir şeyin olmadığına inanırdı.
Her aşık oluşunda şiirler yazardı sevgililerine-gerçi onlara sevgili denilmezdi çünkü o hep
platonik aşklar yaşardı. Aşkın somut bir şey olmadığının farkına çocukken varamazdı. Bir insan
neden illa birini istesin ki diye düşünürdü. Hele bir erkek eğer kendisin çılgınca seven bir kadın
varsa neden başkasını bulmak için uğraşsındı.
Çocukken gördüğü her güzel kadına aşık
olduğunu sanırdı ama sonradan acı bir şekilde öğrenecekti otla bok arasındaki farkı. Aşkı
sakızlardan çıkan yazılarda tanımaya başlamıştı ve öğrendiği ilk İngilizce kelime
‘love’ olmuştu. ‘love is...’ diye başlayan bütün cümleleri
okumaktı amacı. Yaşıtları gibi çıkartma veya araba resmi için değil aşkın ne olduğunu
öğrenmek için sakız alırdı. Sonradan pişman olmayacaktı belki ama aşkı yanlış tanıdığını
gözyaşlarını silerken anlayacaktı.
Aşk vardı elbet artık bunu anlayacak kadar büyümüştü
ve artık gerçek aşklar yaşıyordu. Şiirler yazıyordu geceleri,defterlerinin her tarafına aşık olduğu
kişinin adını yazıyordu. Onu görebilmek için sınıf kapısında bekliyordu ve soğuklara aldırmadan
her teneffüs sevgilinin gözlerini arıyordu. Aşk neydi belki bunu açıklayamazdı ama soranlara
verecek bir cevabı olurdu her zaman aklının bir yerinde. Yıllardır tanıdığı ve sadece arkadaş
olarak gördüğü kişinin diğer arkadaşları arasında özel bir yer kaplamaya başlamasını hissederdi.
Sadece ona şiirler yazardı,onunla ilgili hayaller kurardı geceleri bunalım şarkıları dinlerken.
Söylediği her kelimeyi onun duyacağını düşünerek söylerdi ve saçma sapan yalanlar söylerdi
sırf muhabbet olsun diye. Sevgilinin saçları ve gözleri süslerdi şiirlerini ve sonra yavaşlardı aşkın
şiddeti. Aşkı bir dağa tırmanmaya benzetirdi her zaman. Önce hızla tırmanırsın,soluğun
kesilmeye başlar,gün geçtikçe üşürsün ve gittikçe yavaşlayarak zirveye varırsın. Sonra farkına
bile varmadan yuvarlanırsın oradan,yeni bir dağa tırmanmak için ayakların aşağıya kayar ve işte
yeni bir dağ...
Sonra aşkı biterdi-yani o öyle hissederdi. Yazdığı şiirleri,karşılıksız mektupları
okurdu ve gülerdi. O zamanlar ne kadar aptal olduğunu düşünürdü. Bir zamanlar aşk için ölmeli
diyen adam o değildi sanki. Aşkı sıradan bir şey gibi görürdü. Ta ki bir başka göz büyüleyene
kadar onu. O zaman unuturdu her şeyi. Hani yazdığı şiirler kara saçlı kara kaşlı sevgiliye?
Yoklar ,yerini çoktan mavi gözlerin derinliğine bırakılmış yazılar alır daha sonra belki de yeşil bir
göz kim bilir. Ve tekrar inanmaya başlar aşk için ölme fikrine. Ve o aşkı da biter öncekiler gibi
ve o yine sevmeyi unutur ve tekrar sevdalara yelken açar bu böyle sürüp gider.
O hep
platonik sever. Sever de söyleyemez yazdığı şiirleri kimi zaman okur ama asla ona yazdığını
söyleyemez. Her aşık oluşunda mucizeler bekler yani hep o’nu bekler. Saatlerce fal
bakar seviyor mu sevmiyor mu diye ve hep seviyor çıkar-zaten sevmiyor çıksa da inanmaz.
Ama o bu düşüncelere dalıp sabahı getirince ve o’nu başka ellerde görünce içinden
kağıtları yırtmak gelir. Ama bir sonraki sefere inanmak için kaldırır bir kenara. Hep şarkılar
söyler;öyle sıradan şarkılar değil aşk şarkıları sevgiliye söylenmek istenen aşk şarkıları. Aşkı hep
dağa benzetir ya, bir dağdan inip ötekine tırmanmaya başlayınca bazen dönüp bakar tırmanmış
olduğu dağlara ve ne kadar heybetli olduklarını düşünür. Asla zirvede kalamamıştır ve hep
tırmanacağı en yüksek zirveden inmeyeceğini düşünür. Hayatı boyunca belki de on kez o dağı
en büyük dağ sanacak ama her seferinde yanılacak. Ve bir gün ölmeden anlayamayacak
hangisi en büyük sevdası,hangisi en güzel aşkı.
Dostlarla paylaşacak acılarını,
o’nu başka kollarda görmekten gocunmadığını söyleyecek ama içinde hep aynı şarkı
çalacak ‘seni kimler aldı kimler öpüyor seni’ diyecek ebediyen ve o her zaman
yalnız aşık rolünü üstlenecek baş rolünü oynadığı bu oyunun. Acı acı sövecek kimi zaman
rüzgara kimi zamanda kendi tiyatrosunun senaristi olamayışına... Ve her seferinde aşkını başka
ellerde görünce balonunu elinden kaçıran bir çocuk gibi ağlayacaktı ve her aşık oluşunda
kumdan kaleler yapacaktı ve sonra insafsız aşıklarca yıkılacaktı. O’nu tanıdığındaysa
çok geç olacaktı...

Ynt: AşK AdAMı By: femox Date: April 06, 2008, 09:13:39 PM
paylaşım için tşkler =) çok güselmiş..
Ynt: AşK AdAMı By: Hayabusa Date: April 07, 2008, 04:51:40 PM
Cok qüzel olmus tşkürler:D
Ynt: AşK AdAMı By: LadyEsmer Date: May 10, 2008, 12:04:36 AM
Saol...
Ynt: Aşk Adamı By: HaYaL Date: June 28, 2008, 04:34:52 PM
tskLer

SiteMap - İmode - Wap2