Arşiv Anasayfa Ağız ve Diş Sağlığı
Sayfalar: 1
Çocuklarda Stomatit By: Asortik Hatun Date: January 05, 2013, 06:49:26 PM
Stomatit, yani ağız içi iltihabı her yaştaki çocukta ortaya çıkabilir ve genellikle kendi başına değil, başka bir hastalığa eşlik eden bir bulgu olarak görülür. Akut enfeksiyon hastalıkları ve uzun süren antibiyotik tedavisinin ardından; bazen de sorunlu diş çıkarmaya, pamukçukta olduğu gibi vücut direncinin zayıflamasına ve vitaminlerin yeterince alınmadığı kötü beslenmeye bağlı olarak ortaya çıkar.

• Ağız nezlesi – Daha çok bakımsız çocuklarda ya da ağız temizliği yaparken mukozayı örseleyecek ölçüde aşırıya kaçıldığı durumlarda görülür. Ağız mukozası yaygın biçimde iltihaplanmış, kızarmış, şişmiş ve ağrılıdır.

Bebeğin vücut sıcaklığında biraz yükselme görülebilir. Belirgin bir genel belirti bulunmasa bile, bebek ağrıyan ağzından ötürü huzursuzdur ve yemek yemek istemez. Belirtiler özgül bir tedaviye gerek kalmadan, iki üç gün içinde kaybolabilir. Ağzı gargarayla temizlemek hem ağrıyı azaltması, hem de ikincil enfeksiyonları engellemesi bakımından yararlı olabilir.

• Uçuklu stomatit – Ender görülen bu tip ağız içi iltihabı topluiğne başı büyüklüğünde veziküller (içi sıvı dolu kesecik) oluşturur. Bu veziküller damak ve yanak mukozasında üzüm salkımını andıran kümeler oluşturmaya eğilimlidir. Lezyonun çevresindeki mukoza biraz kırmızılaşabilir. Dişetleri genellikle bu hastalıktan etkilenmez. Lezyon yutak duvarına da ender durumlarda yayılır. Hastalığa bağlı olarak vücut ısısı biraz yükselir.

• Aftlı stomatit – Bulaşıcı bir hastalıktır. Aile içinde, yakın ilişkide bulunulan arkadaşlar arasında kolayca yayılır. Etken uçuk virüsüne çok benzeyen bir virüstür. Başka akut enfeksiyonlara bağlı olarak virüsün etkinlik kazanmasına oldukça sık rastlanır. Ateş genellikle yüksektir. Bazen mukoza döküntüleri başlamadan önce ortaya çıkabilir. Genel durum belirgin biçimde bozulmuştur. Huzursuz olan bebek ağız içinde artan ağayla birlikte beslenmeye karşı koyar. Bazen beyinle ilgili belirtiler de bu hastalık tablosuna eşlik edebilir. Tanı açısından ağız mukozasında hafif kabartılı ve bazen kırmızımsı bir alanla çevrelenmiş beyaz-sarımsı plakların görülmesi çok önemlidir. Hastalık, adının çağrıştırdığı anlamdan farklı olarak, vezikülle değil, epitelin yüzey katmanlarından fibrinli sıvı sızmasıyla kendini belli eder. Hastalık genellikle ağız boşluğunun ön bölgelerini, dudakları, dili, yanak mukozasını, yumuşak damak ve ender durumlarda bademcikleri etkiler. Çoğu kez aftlar ağız çevresi derisine de yayılır. Aftlı stomatit salya artışına neden olur. Ağız mukozasındaki bu özgül belirtilerin yanı sıra mukoza ve özellikle dişetlerinde yaygın iltihaplanma da görülür.

Bu gelişmeyle birlikte mukoza şişmiş ve yumuşamıştır. Dişetleri dişten ayrılabilir ya da şişerek dişlerin serbest kenarlarını örtebilir. En ufak dokunmayla bile kanama ortaya çıkabildiğinden dudaklar üzerinde yara kabuklan bulunabilir. Bu kabuklanma da gerçek iltihaplanma durumunu gizler. Ayrıca birleşen aftlı alanlar tanıyı güçleştirebilir. Dişeti mukozasının hastalıktan ağır biçimde etkilenmesi difteriyle ayırıcı tanıda önem taşır. Çünkü ağız difterisi ender durumlarda dişetinden başlayarak gelişir. Suçiçeğine benzer döküntüler sık sık yumuşak damakta da ortaya çıkarak aftlı stomatite benzer bir hastalık tablosuna yol açar. Ayırıcı tanıda önem taşıyan suçiçeği, ancak derinin dikkatli bir biçimde incelenmesiyle dışta tutulabilir. İkincil enfeksiyonların ortaya çıkması ise ülserlerin oluşmasına neden olur.

Aftlı stomatiti olan bebeğin beslenmesi büyük ölçüde zorlaştığından, bu sorunun öncelikle çözülmesi gerekir. Bebeğe kolay çiğnenen ya da çiğnemeye gerek bırakmayan ılık muhallebi ya da benzeri sütlü tatlılar verilmelidir. Bu yiyecekler yüksek besleyici özellikleriyle bebeğin yeterli miktarda kalori almasını sağlar.

Ağız içi iltihabının genellikle altı ya da yedinci günlere denk düşen iyileşme döneminde bebekler artık bisküvi gibi katı besinleri de alabilecek duruma gelirler. Antiseptik ya da Lugol çözeltileriyle tedavi birçok hekimin uyguladığı bir yöntemdir. Ama kendiliğinden geçen aftlı stomatitin bu tedaviyle daha hızlı bir biçimde iyileştiği söylenemez. Tedavinin gargaralar ve papatya çayıyla sınırlı tutulması daha doğrudur. Bebek çok küçükse, ucuna iğne takılmamış bir plastik enjektöre bu sıvılar çekilerek ağız içi temizliği yapılabilir. Önceden belirtildiği gibi aftlı stomatit bulaşıcı bir hastalıktır. Bu nedenle hastanın başka çocuklarla teması engellenmeli, genel temizlik kurallarına aşırı özen gösterilmeli, bebeğin çamaşırları kaynatılarak mikroplardan arındırılmalıdır.

Hafif antiseptik olarak, yutulduğunda bile sorun yaratmayacak Ölçüde seyreltilmiş oksijenli su kullanılabilir. Bu su lastik bir boruyla ağız içine püskürtülebilir. Boru her kullanımdan önce mutlaka mikroplardan arındırılmalıdır.


SiteMap - İmode - Wap2