Arşiv Anasayfa Yabancı Tarih
Sayfalar: 1
1066 Granada Katliamı By: Asortik Hatun Date: December 07, 2012, 11:19:24 AM
1066 Granada katliamı, 30 Aralık 1066'da (İbrani takvimi: 9 Tevet 4827) İslam hakimiyeti altındaki Endülüs'te Müslüman bir gurubun Granada'daki kraliyet sarayına girip Yahudi vezir Yosef bin Nagrela'ya suikast düzenlemesi ve şehirdeki çoğu Yahudinin katledilme olayıdır.

Yosef bin Nagrela veya Yosef haNagid (İbranice: רבי יהוסף בן שמואל הלוי הנגיד‎ Rabbi Yosef ben Şmuel ha-Levi ha-Nagid; Arapça: ابو حسين بن النغريلة‎ Abu Hüseyin bin Nağrela) (d:15 Eylül 1035 - ö: 30 Aralık 1066), Endülüs'ün Moor hakimiyeti sırasında Granada'nın Berberi Kralı Badis al Muzaffer'in veziri ve Yahudi cemaatinin lideriydi.

Nagrela'nın yaşamı ve kariyeri

Rabbi Samuel bin Nagrela'nın en büyük oğlu olarak Granada'da doğdu.

Çocukluğu ve yetiştirilmesiyle ilgili bazı bilgiler, babasının yazdığı İbranice şiirlerden edinilebilir. Yosef'in dediğine göre[4], kendisi bu şiirleri sekiz buçuk yaşında çoğaltmaya başladı. Bir 1045 baharı, dokuz buçuk yaşındayken, babasına savaşta refakat eden Yosef, babasının acı çektiği tek şeyin sıla hasreti olduğu ve bunu şiirlerine aktardığını belirtir.

Esas hocası babasıydı. Kendisiyle ilgili Rabbi Nissim Gaon'a yazılan ve Yosef'in Nissim'in havarisi olduğu belirtilen bir mektup baz alınarak bazılarınca Kayravan'da Nissim'den ders aldığı düşünülür. Yosef sonradan Nissim'in kızıyla evlendi.

Babası Samuel'in ölümünden sonra onun yerine geçip vezir, haham ve yeşiva direktörü oldu. Öğrencileri arasında Rabbi İshak bin Baruh bin Albalya ve Rabbi İshak bin Gayyat bulunur.

Karakteri

Rabbi Abraham ibn Daud, Yosef hakkında övücü şeyler söyleyip babasının iyi niteliklerinden yoksun olmadığını, tek farkın, lüks içinde yaşadığı için babası kadar mütevazi olmadığını belirtir.

Jewish Encyclopedia'nın 1906 sürümünde, "Arap tarihçileri garip bir şekilde kendisinin ne babasının inancına ne de herhangi bir inanca bağlı olmadığını belirtir. Ayrıca İslam prensiplerinin saçma olduğunu açıkça söylemesi olayı şüphelidir. Arap şairler, kendisinin liberalliğini ayrıca övdüler."

Jewish Encyclopedia ayrıca, Yosef'in Kralı "kontrol ettiğini" ve "etrafını casuslarla çevirdiğini" aktarır. Bazı saldırgan olaylarla suçlanması nedeniyle Granada'da çoğunluk olan Berberilerin nefretini topladı. En büyük düşmanı, divanda bir yer edinmek isteyen, Yosef ve onun dindaşları hakkında kindarca yazan radikal Arap şair Elvira'lı Abu İshak'tı. Şiiri, Yosef'e güvenen kral zümresi üzerinde bir etki yaratmasa da Berberi halk üzerinde sansasyonel bir etki yarattı. Kralı Badis'i, savaşmakta olduğu Almeria'lı Al-Mutasım'ın eline vermeyi böylece Al-Mutasım'ın Badis'i öldüreceğini düşündüğü ve ardından Al-Mutasım'ı öldürüp tahta tek başına geçeceği dedikoduları baş gösterdi.

Başka kaynaklar ise, Yosef'in, Berberilerle Araplar arasındaki gerginliği hafifletmeye çalışıp yerli Araplara karşı bir taşkınlığı önlemeye çalıştığı, bunun iç savaşa neden olduğu anlatılmaktadır.

Ölümü ve katliamlar

30 Aralık 1066'da, Müslüman bir gurup, Yosef'in sığındığı kraliyet sarayını basıp kendisini çarmıha gerdiler. Akabinde Yahudiler'e karşı gerçekleştirilen katliamda Yahudiler'in çoğu öldürüldü. 1906 Jewish Encyclopedia'ya göre, "Sayıları 4000 olan, 1500 aileden fazla Yahudi bir günde yıkıldı."

Yosef'in karısı, oğlu Azarya ile birlikte Lucena'ya kaçıp oradaki Yahudi cemaatine sığındı. Azarya genç yaşta öldü.

Tarihçi Bernard Lewis, katliamın sebebini "güçlü ve gösterişli Yahudi vezirinin Müslümanlar üzerinde yarattığı etki"ye bağlar.

Lewis, Abu İshak'ın yazdığı antisemit şiirin, katliamın tetikçisi olduğunu belirtip şiirin tercümesini aktarmıştır:
Onları öldürmeyi inanç ihlali saymayın, onlara devam ettirmek inanç ihlalidir.
Anlaşmamızı ihlal ettiler, ihlalcilere karşı nasıl suçlu sayılabilirsiniz?
Bizler belirsiz onlar seçkinken nasıl antlaşmaları olabilir?
Şimdi onların yanında boynumuz bükük, sanki biz yanlışız onlar doğru!

Lewis ayrıca, "Abu İshak'ınki gibi küçük düşürücü yergilerin ve 1066'da Granada'daki gibi katliamların İslam tarihinde ender görüldüğünü" de belirtmektedir.

Bu episot bir pogrom olarak karakterize edilir. Walter Laqueur yazısında, "Yahudiler devlet görevi yapamazlardı (her zamanki gibi istisnalar mevcuttur) ve 1066'da Granada'daki gibi ara sıra pogromlar olmuştur" ifadesini kullanmıştır.


SiteMap - İmode - Wap2