Arşiv Anasayfa Güncel Haberler
Sayfalar: 1
Size Bi'şey Olsa Hemen Gelirdik Ki - Nazan Bekiroğlu By: Asortik Hatun Date: October 30, 2012, 07:07:27 PM
Bir parça ekmek, bir kap sudan önce, başımızın okşanması hiç olmazsa bizim de yaşamaya hakkımız olduğunun fark edilmesiydi bütün istediğimiz. Ama ille de insanlara yakın olmaktı.
Mahalle aralarında, sokaklarda yaşamayı sevdik biz, yaban alanlar, ormanlar, barınaklar bize göre değildi. Bizim doğamızda böyle yaşamak yazılıydı çünkü, sizli bizli.
Ama siz kendi doğanızı inkâr ettiniz. Bizim de sizinle birlikte yaşamak üzere halk edildiğimizi fark etmediniz. Cennetle müjdelenmiş Kıtmir’in ümmetinden olduğumuzu görmezden geldiniz.
Kötü bellediniz bizi. Oysa kötü biz yoktuk, kötü sahiplerimiz, kötü insanlar, kötü koşullar vardı sadece. Bizi bir süs ya da statü nesnesine indirgeyenlerin de, doğamızdan saptıracak şekilde vahşileştirenlerin de, bir süs köpeğine harcadığını bir sokak çocuğundan esirgeyenin de, canın bütünüyle kutsal olduğunu görmeyenin de hesabı rûz-i mahşerde sorulacak ama. Bakmayın dilsiz ağızsız olduğumuza, bizim de konuşacağımız gün mutlaka gelecek. Bizim varlığımızın bir anlamı da sizin atacağınız adımların görülmesi içindir. Bunu hiç unutmayın, sizin bir sınavınız da biziz.
Yazık ki tarihin her döneminde bir “problem” olarak dikildik karşınıza. Bu problemin varlığı bile yanlış giden bir şeylerin varlığını göstermez mi? Bu kadar itildiysek ve yine olmadıysa o halde birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekmez mi?
Oysa zehirli sahifelere yazıldı bizim tarihçemiz. Hattâ reformist padişah II. Mahmut zamanında binlercemiz Sivri Ada’ya yollandık. Ne bir damla su, ne bir lokma yiyecek vardı; çıplak, taş dağlarıyla dolu, dört bir yanı deniz bir yerdi orası. Bize ne olduğunu önce anlamadık. Anladığımızda da elimizden bir şey gelmedi. Değil mi ki taşlar yenmez deniz suyu içilmezdi. Orada günlerce uluya uluya, bağıra bağıra… Gözden ırak olduğumuz muhakkaktı ama sesimiz gecenin sessizliğinde İstanbul’un kâşânelerine kadar ulaştı. Hayvana eziyet etmenin hayra alâmet olmadığını bilenlerin sayısı az değildi ki neden sonra halkın baskısına dayanamayan padişah irade buyurdu da ne kadarımız bu ölüm kampında canlı kalmayı başardıysa o kadarımız geri getirildi. Halk dönüşümüzü bir bayram gibi kutladı. Bizse çok çabuk unuttuk bize yapılanları. Ha! Bu arada Hayırsız Ada’ya çıktı Sivri Ada’nın adı. Dilimiz yoktu, bize kalsa başka isimler teklif ederdik.
Aynı şey 1910’da da oldu. Kimimizin boynuna geçirildi o demir kıskaç, kimimiz kuyruğundan yakalandı kimimiz kulağından. İstikamet yine Sivri Ada’ydı. “Doğal” katliam başladı. Halk yine huzursuz olmuştu. Bir kaldırım üzerine yarı aç yarı tok uzandığımızda bizi rahatsız etmemek için üzerimizden atlayan, yanımızdan dolaşan nur yüzlü ihtiyarların, sevmese bile dokunmayanların sayısı az değildi ki. Ama bu kez kimsenin gücü yetmedi. Bu kez de sesimiz İstanbul gecelerine kadar geldi ama sonunda bütünüyle kesildi. Öyle bir gittik ki dönüşümüz olmadı bu defa. Bir anda ölmek böylesi bir gidişten yeğdi.
Oysa ne kadar kolaydı. Hepi topu birlikte yaşamayı öğrenmek yani fıtratın kurallarına uyum göstermekten ibaretti. “Size bir şey olsa biz koşa koşa gelirdik ki!”
Şimdi bize bir şey olacak. Bu tasarı yasalaşırsa yine bir Hayırsız Ada bekliyor bizi. Koşarak olmasa da bir adım atarak bu kez siz bize gelin. Bu meclisin iktidarıyla muhalefetiyle alnına böyle bir kara leke sürmeyeceğini, sağduyuda birleşeceğini; insaniyetin, İslâmiyet’in, medeniyetin tanımını fıtratta arayacağını, kördüğümlerin çözümünü varlığın en zayıf halkasının sırtına yüklemeyeceğini ümit ve temenni ederek, rûz-i mahşerde karşılaşacağımızı hayal ederek, siz de gelin.
Bu ülkede her türlü fikirden, dünya görüşünden, tercihten, talepten bir insan kalabalığının her türlü siyasetin üstündeki bir insaniyet dairesinde bizim için de birleşebildiğini gösterin. O kalabalıkta siz de olun. Kendinizi bizim yerimize koyun.
Yoksa bize bir şey olacak. Hem de çok kötü bir şey olacak. Üstelik size de bir şey olacak. Çünkü güçlü devlet sebeplerle değil sonuçlarla uğraşır, bu kez de tarihe sebepler değil sonuçlar kalacak.


SiteMap - İmode - Wap2